BİR HİKÂYE, BİRÇOK YORUM:
HİKÂYE: Bir gün bir yerde yaşayan bir kişi, tasvirci/ressam olan diğer bir arkadaşının ziyaretine gitmeye karar vererek yola çıkar, nihayet arkadaşının bulunduğu yere gelir ve içeriye girer bir müddet dinlendikten sonra duvarlardaki ve her yerdeki resimlere bakar, hepsinin belirli bir özelliği olduğunu görür. Bu özellik ise, bütün tasvirlerin/resimlerin sadece “hayvân” sûretlerinde olduğudur. Bunun sebebini anlamaya çalışan misafir arkadaşına,
-“Yapılacak başka resim yok mu!? Neden hep hayvân resimleri yapıyorsun?” dediğinde, arkadaşının verdiği cevap oldukça düşündürücüdür.
-“Evet var, fakat bu resimleri “yukarıdaki çiziyor”, ben içlerini dolduruyorum”
HİKÂYENİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ:
İnsânlar bulunduğu mertebede bildiği şeyleri düşünür, hayal edebilir ve onlar hakkında yorum yapabilirler.
Allah’ın varoluşumuzda hepimize sunduğu bir mutlak kader var. O mutlak kaderimizin içinde de kendi çabalarımıza sunulmuş bazı bölümler var. O bölümleri mutlak kaderimizle tamamlıyoruz.
Hikâyemizdeki ressam da kendisinin bulunduğu ef’âl mertebesi gereği Allah’ın nasip ve müsaade ettiği oranda hayvân figürleri çizmektedir. Bu çalışmalarını sürdürürken müsaade edilen oranda kendinden bir şeyler katabilmekte ve içini doldurabilmektedir.
Bir insân nefsini ne kadar çok terbiye edebilirse o oranda yaptığı resimlere bu güzellikler yansıyabilir. Böylece tabiat ve nihayetinde insân figürleri çizmeye başlar. (Çünkü insân yeryüzündeki en kemalli varlıktır.) Onların içlerini de Hakkın verdiği bilgilerle dolduracaktır.
Ay…..Er……
Dostları ilə paylaş: |