Resimler “İnsân” olsa idi. Hakikat-i İlâhiyye üzere mahlûk olarak halkedilmiş olan İnsân bu âlemin en mümtaz varlığıdır, ancak kendi mertebesini bilmediğinde ise çok aciz bir duruma düşmektedir. Alacağı güzel bir eğitim ile kendi hakikatini idrak ettiğinde, üzerinde (külü men aleyhe fen ve yebka vechü rabbike zülcelâli vel ikram. 55-26/27) Hükmü “tevhîd-i sıfat” mertebesinden olan bir anlayış ile geçerli olacaktır. Beşer İnsân’ın bu mertebede (Celâl) ismi ile beşeriyyet “men” kimliğinin ortadan kaldırılması, yerine rabb’inin vechini ikram etmesi ile hakikat-i insâniyye olan kendi gerçek kimliğine ulaşmış olmasıdır. Daha sonra tevhîd-i zat mertebsinde de bütün kimlikleri kendi varlığında toplamasıdır. Buralara ulaşan kimse “ikinci uruc-yükseliş seferini” de yapmış olmaktadır.
Eğer, Resimler “İnsân” olsa idi! İnsân resimlerinin çizilmesi üç hâl üzeredir.
(1) Cemâl-i Muhammedî’nin zâhir bâtın resmi yapılamaz. Çünkü “Vech-i İlâhî’” dir. (bana bakan Hakk’ı görür) hükmüdür. Hakk ise zât-ı yönünden değil isimleri yönünden kesret üzere olan görünüştür.