>(yapılacak başka resim yokmu! neden hep hayvân resimleri yapıyorsun?) dediğinde, arkadaşının verdiği cevap oldukça düşündürücüdür.
>(Evet vardır, fakat bu resimleri “yukarıdaki çiziyor”, ben içlerini dolduruyorum) demiştir.
Burasi tenzih mertebesidir efendim "Allah yukarılardadır" deyip kulu Hakk’tan ayırdılar. Ayni zamanda da şeriat mertebesidir
ŞERİAT MERTEBESİ= (Görüleni, görülende tatbik etmektir. Diyebilir-miyim)?
Aşağıda kitaplarınızdan aldığım bâzı ekleri yapacağım bu konuda.
Tenzîh itibariyle şöyle ifade edilmektedirler,
Tenzîh= Suç ve noksanlıktan uzak saymak, kabahatsız olduğu anlaşılmak, ve onu ifade etmek, arındırma, uzak tutma, kusur kondur-mamak.
Şimdi tekrar izâh etmeye çalışarak “Tenzîh” ten başlayalım.
Genelde yaptığımız Tenzîh’ler, “kelâm-î, hayal-î, ve taklîd-î” olan beşerî tenzîh’lerdir. Asağıdaki anlatımdan anladığım kadarıyla tenzîh metebesi ikiye ayrılıyor. Gerçek olan “Tenzîh-i hakîkî” ise “Kadîm”tenzîhi’dir ki, mutlak tenzîh olan, Tenzîh-i hakiki’dir. Bu tenzîh ise Hakîkat-i Muhammed-î mertebesinde olur.
Hakk’ı noksan sıfatlardan (Tenzîh) etmeye çalışan kimse evvelâ “kendini” noksan sıfat görmekten tenzîh etmesi lâzım gelmektedır.
Çünkü bu âlemde noksan sıfat yoktur, Bütün sıfatlar hakîkatleri itibâriyle Hakk’a ait olduklarından onlarda noksanlık bulmak mümkün değildir. Ancak noksanlık varsa eğer bu göreceli bir anlayıştır, mutlak değildir. Mutlak olan bir şey var ise o da Allah’ın ne sıfatlarında, ne isimlerinde, ne fiillerinde noksanlık bulmak mümkün değildir. Bizim şartlanmış anlayışlarımıza göre eğer noksan gibi kabul ettiğimiz bir husus var ise işte o bizim noksanlığımızdır. Bu noksanlığı Hakk’a isnâd edemeyiz eğer ediyor isek o zaman yapacağımız acil olan iş kendimizi noksan görmekten temizlememiz olacaktır.
Dostları ilə paylaş: |