(o gün ki, (kabirlerinden) dışarı çıkarlar, onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. Bu gün limen’l mülkü/hükümranlık kimin içindir? lillâhi’l vâhidi’l kahhari/Bir, kahhar olan Allah içindir)
Bu ise; “yevme hüm barizune la yahfa ‘alellahi minhüm şeyün limeni’l mülkü’l yevme lillahi’l vahıdi’l kahhari” (Mü’min 40/16)
(o gün ki, (kabirlerinden) dışarı çıkarlar, onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. Bu gün limen’l mülkü/hükümranlık kimin içindir? lillâhi’l vâhidi’l kahhari/Bir, kahhar olan Allah içindir) âyetindeki “limenil mülkül yevm lillâhil vâhidil kahhar” ehad denen tekliğin sayısal görünmesinin vâhid/bir’ler hâlinde ve bunların yine bir (1) olan cem’i vahdâniyyetin hakîkatine uygun düşmez. Nitekim İhlâs Sûresinde bu anlatılmıştır ayrıca da “Samedaniyet” i anlatırken “Vahdâniyyet” hâlindeki (Ehad) ın her bir görünmedeki Vâhid-ül Ehad hâlinin zuhûr hâline gelmesinden başka bir şey değildir.
*************
Özetlersek,
Mülk Sûresi’nde halkîyetin önce ölüm ve sonra hayat şeklinde olması konu başlığına bir an için ters gibi gelse de Kelime-i Tevhîd’de (lâ) yokluktur. Aynı zamanda irfân olunmanın fiil itibâriyle de başlangıcıdır. İlâh “lâ” dan zuhûr etmiştir. “lâ ilâh” tatbîkatıyla da (illâ Allah) ki, yani halkîyet itibâriyle, 3 adet makamın zuhûruna remizdir diyebiliriz.
Nitekim ana karnında da erkekten (spermin/nutfe) alınması ile (alaka - mudga- kemik ve kemiğe bürünmüş et) sistemi üzerine yani erkekte bir (1) kadında üç (3) husûsiyet le veludiyet zuhûra gelmiştir.
Makamlarına göre
istenirse mânâ itibâriyle “veled-i hakikî”
istenirse nefsi itibâriyle “veled-i nefsî”
istenirse beşerî itibâriyle “veled-i beşer” densin.
Sistem Mülk Sûresi’nde beyan edildiği gibidir. Demek ki, “lâ” dan zuhûr eden ilâhı, “lâ ilâh” diyerek öldürüp ism-i târif kazanan illâ (ellâ) sıfâtîyetinde ölüp de, aslı olarak bekâ varlığı hâline dönüşüp müşâhede edilen Ellah/Allah tüm Allah ismi ile celâl ve cemâl in tevhîdi olan kemâle dönüşmesidir.
Böylece,
Dostları ilə paylaş: |