*************
Yukarıda, gerek Kur’ân’daki ve hadîsteki yerine göre îzâh edildiği gibi, Allah hüviyetinin ne olduğu
- “lâmelif” in esfel itibâriyle gözüken Hu/hüviyet ki (ilâh) da ortaya çıkmıştır.
- yine oradaki Ve (Velâyet/velilik/Allah dostluğu) Hüve olarak
- yine oradaki Mim övülmeye lâyık olma hakîkatinin ismi felekler,
- Âdem ismi ile de âlemler hâlinde Muhammed tebşir edilmiş, beyân edilmiştir. Risâleti taşıması itibâriyle gönderilen değil de feleklerde, âlemlerde Allah zâtîyetini zâtî olarak müşâhede ve tasdiğini yapan olduğu yani (ilâh lâ/yoktur illâ Allah) ki hüviyet Allah, âlemler görünmesinde Muhammed’dir.
Allah feleklerde ve âlemlerde Allah risâleti olarak ehadiyetini dâim tasdikdedir. Bunun için de (abdehu ve resûlühu) makamları aynı seviyede, eş makamlardır.
Nasıl ki, Asr Sûresi’nde de
“(1) ve’l ‘asri (2) inne’l insane lefiy husrin (3) illelleziyne amenu ve ‘amilu’s salihati ve tevasav bi’l hakkı ve tevasav bi’s sabrı”
1. ve (andolsun) asr (devre, çağ) 2. kesin ki, el insan, elbette bir ziyandadır 3. Ancak o zâtlar ki: İman ettiler, ve sâlih amellerde bulundular ve birbirlerine hakkı (hakk ile) tavsiyede ve sabrı (sabr ile) tavsiyede bulundular, onlar müstesnadır. Olduğu gibidir.
Burada da 4 mertebe, 4 makam görünmesi vardır.
1. amenu/îmân etme (ki önce sellimu teslima gereklidir)
Dostları ilə paylaş: |