***
Bir gün Sümbül Efendi, dervişlerini çetin bir imtihana tabi tuttu. Onlara dedi ki:
- Ey bir avuç topraktan ibaret olan canlar! Alemi siz yaratmış olsaydınız nasıl yaratırdınız?
“alemi siz yaratmış olsaydınız” sorusu Pirimiz kanalıyla lutfedilmesi, Mürşid-i Kamil Sümbül efendiden görünen neşenin, Mürşid-i Kamil Pirimizden de benzer irşadı tatbikata koymuştur, zevki içindeyiz. Eğer Pirimiz olmasaydı biz bu irfaniyet noktasında olamazdık. Eğer Muhammed’imiz olmasaydı Allah’ı bilemezdik. Şükrümüzü Allah kulu Muhammedi görünme olan Pirimize yaparak, şükrün ziyadeleşme vaadinden hissement oluruz. Amin. Demek ki, sözün muhatabı biziz……
- “Alemi siz yaratmış olsaydınız” yani “Sen Allah olsaydın”
Diğer bir ifadeyle deniyor ki, - “Sen Allah olsaydın bu halkiyeti nasıl yapardın?...”
***
Bu suale ne denir ki? Her derviş kendi gönlünce cevaplar sundu. Ne var ki hiçbiri Sümbül Efendi'nin arzu ettiği cevaba muktedir olamadı.
Sümbül Efendi bu soruyu sordu, kişiler cevap verdi. Cevab verenler, herbiri kendi mertebesinin gereği olarak, o mertebenin şanı gereği cevap vermişlerdi. Fakat onların verdiği cevaplar Sümbül Efendi’yi tatmin etmedi.
Sümbül Efendi bu anda başka bir şey arıyordu. Hakk üzere Hakedeni görmek istiyordu. HAKEDENİ tespit için önce umumi olarak bu soruyu sormuştur, sonra da hususi olarak tatbik etmiş, tahsise geçmiştir.
Dostları ilə paylaş: |