(2) Zelzele, toprak kayması, fırtına, yağmur, yıldırım çarpması, yangın, açlık, savaşlar, Irk ayrımcılığı, yoksulluk v.b. bütün bunlar, da “merkezindedir”
(2) Zelzele, toprak kayması, fırtına, yağmur, yıldırım çarpması, yangın, açlık, savaşlar, Irk ayrımcılığı, yoksulluk v.b. bütün bunlar, da “merkezindedir”. Zira bu sayılanların bir kısmı fiilen insanların ellerinden anında meydana gelmekte, bir kısmı ise ileriki zamanlarda tabiatın kendisini yenilemesi nedeniyle meydana gelmektedir. Bu nedenle de sonradan farkına varıldığı için yapılanlara pişman olunmakta ve tekrarına mani olmaya çalışılmaktadır.Bu durum aynı ( Nefs-i Levvame’dir)
(3) Yukarıdaki cevap gerçekten hiçbir şey ayırmaksızın bütün “Enfüsi beden âlemi içinde” de her yönden geçerlidir. Çünkü yukarıda yazılı işleri işleyen ve bu işlerin bedeninde nasıl etkiler meydana getirdiğini görenler, bütün mahlûkatın hareketi ve fiilleri kudreti İlâhiyenin bir eseri olduğunu müşahede eder ve hiçbir şeye itirazı olmaz her şeyi kendi hikmetine göre hareket ettirene hayranlığını göstermeye başlar. (Nefs-i Mülhime’dir)
(4) Karşımıza çıkan her türlü eksi ve artı diye ifade edilen hadiselerin hepsi için onlarda merkezindedir diyebiliriz. Buna delil ise Amentü’nün kendisidir. Bir Hz. Şöyle buyurmuş “Her ne gelse yahşidir. Çünkü dostun bahşidir” Dosttan gelen her şeyin kabul edildiği itirazın olmadığı bir hal ise (Nefs-i Mutmainne’dir)
(5) Karşımıza çıkan her türlü artı-iyi hadiseye ve karşımıza çıkan her türlü eksi-kötü hadise de merkezindedir, diyebiliriz. Artılar ve eksiler de bir merkezdedir bizler ancak hangisine mıknatıs tutarsak onları üstümüze çekeriz. Bazıları ise istemeden gelirler bu durumlar dünya imtihanlarıdır. Geldiğimiz yerlerin hakkını verip veremediğimizin ölçüleridir. Zira rızayı bariyi bulmuş Cenabı Hakk CC’nun (Dön) hitabı izzetine muhatap olmuş kişi artık merkezin ne olduğunu bilmektedir. (Nefs-i Raziyye’ddir)