İki ayrı siyasal hareketin köklü konum ve tutum farklılıklarını ortaya koyan bu tablo, işin aslında, temelden farklı iki dünya görüşü ve sınıfsal konum arasındaki ayrım çizgilerini, önemli bir siyasal sorun üzerinden bütün açıklığı ile gözler önüne sermektedir.
Komünistlerin 1997 yazında, yani MLKP 2. Kongresi ile aynı dönemde, Kürt hareketindeki gelişmeleri nasıl değerlendirdiklerini merak eden okurlar ise, bunun yanıtını “Ulusal Sorun ve Devrim” kitabında bulabilirler.)
Demokratizmin sınıf körlüğü
İmralı sonrasında gelişmelerin baskısı altında yapılmış bulunan ve özeleştirel öğeler de içeren bir değerlendirmeyi satır arası kıvraklığı ile reddeden MLKP 3. Kongresi’nin o güne dek izlenen çizgi üzerinden herhangi bir yeni değerlendirme ortaya koymadığını belirtmiş bulunuyoruz. Oysa “Politik Rapor”un da olur olmaz vurguladığı gibi, iki kongre arası dönemin en önemli gelişmesi tam da bu, Kürt hareketindeki köklü değişimdi. Taşıdığı genel önemin ötesinde, özellikle MLKP için apayrı bir anlamı ve önemi vardı bu gelişmenin. İmralı teslimiyeti ile birlikte o güne(198)kadar izlediği çizginin liberal kuyrukçu karakteri tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmış, zamanında MLKP 2. Kongresi’nde yapılan tüm değerlendirme ve öngörüler de bu arada olduğu gibi boşa düşmüştü. Bu durumda yaşanan sürecin ve buna paralele olarak izlenen çizginin toplu bir muhasebesini yapmak, MLKP’nin hiçbir biçimde kaçınamayacağı bir sorumluluktu ve doğal olarak bu işin bağlayıcı bir biçimde yapılabileceği en uygun ve yetkili platform da yeni bir kongre, somut olarak da 3. kongreydi. Fakat 3. kongre bunu yapmadığı gibi, zamanında MK tarafından yapılan ve aradan geçen üç yıl içinde içe ve dışa karşı durumu iyi kötü idare etmeyi kolaylaştıran değerlendirmeyi de temelden red ve mahkum etmiştir.