MLKP’nin “siyasal özgürlükler”in kazanılmasına dayalı devrim anlayışı (ki gelinen yerde bu artık “MGK diktatörlüğüne karşı” olarak formüle ediliyor; bu pek masum formülasyonun Avrupa so(204)luna nasıl bir kapı araladığı üzerinde de ayrıca durulmalıdır), buna dayalı devrim algılaması için de tüm bu söylenenler geçerlidir. “Siyasal çözüm” çizgisi üzerinden devrimi bir yana bırakmış ve düzenle barışmaya yönelmiş bir PKK’yi derinleşmekte olan bir “devrinim öncü”sü olarak gören liberal kuyrukçu algılamanın gerisinde, tam da bu aynı sınıfsal-düşünsel mantık ve temel vardır. Kaldı ki teorik-programatik temel sözkonusu olduğunda MLKP’nin durumu müteveffa TDKP’den de kötü, liberal savrulmalara çok daha açıktır. TDKP, teorik temeli ve devrim anlayışı bunu mantıksal olarak içerse de, hiç değilse Türkiye gibi bir ülke için “demokratik kapitalizm”, “küçük-burjuva demokratik diktatörlük” türünden liberal saçmalıkları bu denli kaba bir biçimde formüle etme ve savunma yoluna gitmedi. Oysa MLKP bu türden bir ideolojik-proğramatik geleneğin isim değiştirmiş hali olarak duruyor karşımızda. (205)...(206)...(207)