Burada sayılan koşullar ve ihtiyaçlar, anayasanın öteki birçok maddesinde olduğu gibi, her türlü keyfi yoruma, dolayısıyla belediyeler üzerinde ölçüsüz bir baskı kurmaya olanak tanımaktadır. Pratikte bu türden baskılara fazlaca rastlanmıyorsa eğer, bunun gerisinde belediyelerin şu veya bu gerici düzen partilerinin elinde olması ve bunun da bir sorun oluşturmaması olgusu vardır. Bunun tek istisanası DEHAP’ın elindeki belediyeler olmuştur. Fakat bunlar bile, karşılaştıkları tüm baskılara ve ayrımcı yaklaşımlara rağmen, bize henüz farklı bir örnek sunamamaktadırlar. Zira DEHAP’lı belediyeler dönemi İmralı teslimiyetçiliğine denk gelmektedir. Bu, ortamı ve dolayısıyla ilişkileri yumuşatmıştır. Buna rağmen özellikle ilk dönemlerde Diyarbakır’ınki de dahil bazı belediye başkanları uydurma gerekçelerle gözaltına alınmış ve geçici olarak görevlerinden uzaklaştırılmışlardır. Bunun bir sindirme operasyonu olduğu, gerekli sonuçları fazlasıyla verdiği bir gerçektir. Teslimiyetçi barış politikasını yürekten benimseyen DEHAP’lı belediyelerin de kendi cephelerinden devletle ve hükümetle ilişkileri hoş tutmak için her türlü çabayı harcamış olmaları sorunun bir başka yönüdür. Buna rağmen Diyarbakır gibi önemli bir belediyenin başkanı sık sık aşağılanmış, birçok keresinde kentteki mülki ya da askeri yetkililer tarafından normal pro(115)tokol ilişkilerinin bile dışında tutulabilmiştir. Üstelik ardındaki güçlü seçmen desteğine rağmen.