Devrimci parti ve örgütlerin yaratacağı birleşik bir mücadele ekseni, sol reformist akımları, ya devrimci güç birliğinin ardından sürüklenmeye zorlayacak, ya da gitgide daha çok teşhir ve tecrit olma akibetiyle yüzyüze bırakacaktır.
Sol hareketteki açık iç saflaşmayı doğrulayan bir başka gelişme daha var. Bu, bizzat reformist sol akımların kendi aralarındaki bloklaşma girişimidir. Legal alanda faaliyet gösteren ÖDP, EP, HADEP, DBP ve SİP son zamanlarda pepeşe bölgesel eylem birliği platformları kurmaktadırlar. Bunların giderek yaygınlaştırılacağı anlaşılıyor. Olayların mantığı katılımcı partileri bunu ülke çapında genel bir eylem birliği platformu olarak ilan etmeye zorlayacaktır. Kuşkusuz reformist solu buna zorlayan sermayenin ağırlaşan saldırılarıdır. Fakat bu reformist güçbirliği bloku kitlelerin karşısına bir birleşme ekseni olarak çıkarılmaktadır. Legal konumun avantajları kullanılarak sendikalar ve öteki kitle örgütleri ile girilen ilişkiler bu oluşumun kitlelere sahte bir alternatif olarak sunulmasını ayrıca kolaylaştırmaktadır. Demek oluyor ki, devrimci örgütlerin birleşik bir direniş kuvveti olarak kitlelerin karşısına çıkmaları bu koşullarda çok daha gerekli ve acil hale gel(394)miştir. Yineleyelim ki, eğer devrimci örgütler bunu başarırlarsa, böylece reformist solun legal platformlardaki politik etkinliklerini kendi mücadelelerinin hizmetine koşmayı da çok daha kolay başarabileceklerdir. Tersi durumda ise reformist sol, yarattığı bloklaşmanın da verdiği güç ve cazibeyle, kendini kitlelere bir alternatif olarak sunmada daha büyük avantajlarla hareket edebilecektir.