H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)


Bu sorular daha da uzatılabilir. Fakat bu kadarının bile Atılım'ın ilkesizliği ölçüsünde samimiyetsiz konumunu göstermeye yettiğine inanıyoruz.(246)



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə73/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   127

Bu sorular daha da uzatılabilir. Fakat bu kadarının bile Atılım'ın ilkesizliği ölçüsünde samimiyetsiz konumunu göstermeye yettiğine inanıyoruz.(246)

Geçmeden hatırlatmış olalım. Listelerin seçilebilir yerlerinden kendilerine yer bulamayanların bu pek soylu öfkesine bakıp da onların reformist DEHAP blokunu artık yerli yerine oturttuğunu sanmamak gerek. Bu durumun vehametini gözden kaçırmak olur. Hayır, seçimlere yönelik hesapları çerçevesinde büyük bir hayal kırıklığına uğramış ve dizginlenemeyen bir öfkeye kapılmış olsalar da, ESP-Atılım temsilcilerinin aklı fikri blokta olmaya devam etmiştir. “Yeniden Atılım Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni”nin 3 Kasım seçimlerini izleyen tartışmalar sırasında söylediklerine dönüp bakarsanız, durumun tamı tamına bu olduğunu yeterli açıklıkta görebilirsiniz. Kaldı ki kendisine “Bundan sonra DEHAP karşısındaki tutumunuz ne olacak?” şeklinde net bir soru sorulmuştur ve o da bunu aynı netlikte yanıtlamıştır: “Ben Atılım Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni olarak Atılım adına şunu söylerim, biz eşit haklar olduğu koşullarda bu blokta yer alırız. Eşit haklarımızın kabul edildiği koşullarda bu blokta yer alırız.” (Özgür Radyo’nun 11 Kasım 2002 tarihli haberinden.)

Bu samimi açıklamayı şaşırtıcı bulmuyoruz. Atılım çizgisinin reformist sola yönelmesi ve onunla bir blok kurmaya çalışması elbetteki dar seçim hesaplarından öte bir anlam taşımaktadır. Bu, bu çizgideki tasfiyeci sürüklenişin ve çürümenin vardığı yerdir. 3 Kasım seçimleri bunun kendini en kaba biçimde dışa vurmasına vesile olmuştur. Fakat böylece de bir yol açılmıştır, bundan böyle artık o yoldan yürünecektir. Reformist sola ilişkin olarak Birlik Kongresi ile 2. Kongre belgelerinde, üstelik stratejik çizgi çerçevesinde ve ilkesel düzeyde dile getirilen herşey gelinen yerde artık anlamını yitirmiştir. Ortada artık yeni bir durum, bunda ifadesini bulan yeni bir kimlik ve buna uygun düşen yeni yönelimler vardır. Devrimci eleştirinin basıncı bu yeni yönelimde bazı yalpalamalara, görüntüyü kurtarmaya yönelik manevralara belki yolaçabilir, ama sonucu esası yönünden değiştirmez. Bu köklü tutum değişikliğine bir kez gidilmiştir ve ondan dönüş, artık MLKP’nin kendi iradesini aşmaktadır.(247)

****************************************************

V. Bölüme Ek 1:

Sağındakinin boşalttığı yeri doldurarak daha da sağa kayma

Geleneksel sol akımlar hakkında yukarıda dile getirilen genel yargının ışığında, seçimlerle birlikte ortaya çıkan sol hareket tablosuna kabaca bir göz atalım.

ÖDP, devrim ve sosyalizmle tümüyle söylem düzeyinde kalan duygusal bağlarını da kopararak kendini artık sosyal-demokrat solun bir parçası olarak gören bir noktaya gelmiştir ve kendince onun sol kanadı olma misyonuna soyunmaktadır.

EMEP, içinde yılların gizli özlemi olarak saklayıp biriktirdiği parlamentarist arzu ve hevesleri, DEHAP Bloku’nun oluşumuyla birlikte artık kendinden geçerek ve adeta kusarak açıkça dışa vuruyor.

ÖDP’den zorunlu kopuşlarına “devrimci” bir kılıf geçirmeye çalışan Kurtuluş ağırlıklı liberal çevreler, reformist DEHAP Bloku içindeki yerleriyle gerçek konumlarını tartışma götürmez bir açıklıkla gözler önüne sermiş oluyorlar.

Halkçı demokratından troçkistine ve TKP artıklarına kadar irili ufaklı pek çok çevre, grup, dergi çevresi vb., ideolojik ilkesizliğe ve programatik belirsizliğe dayalı reformist DEHAP Bloku’nu coşkuyla karşılıyor ve hararetle destekliyor.

Temel siyasal sorunların üzerinden atlayarak rejimin tepkisine neden olabilecek hemen her konudan özenle uzak duran SİP-TKP, tam da bu nedenle düzen çevreleri ve medyası tarafından ÖDP’nin kuruluş dönemindekine benzer türden bir ilgi ve kayırmaya konu olmayı, bu utanılacak durumu tutup sol çevrelere “etki ve saygınlık” göstergesi olarak pazarlayabiliyor.

İmralı sürecinin başlıca kurbanı Atılım çevresi, reformist DEHAP Bloku’ndan ideolojik-programatik nedenlerle değil de, HADEP ve EMEP’in SHP ile yürüttükleri sancılı diplomasi süre(248)cinin aday kontejanını yeniden düzenlemeyi olanaksız kılacak bir zaman sıkışması yaratmasından dolayı, yalnızca ama yalnızca bu pratik güçlükten dolayı ayrı düşebiliyor.

Bir de siyasal ilginin yoğunlaştığı bir dönemde boykotçuluğu edilgenlik ve eylemsizlik haline getirenlerin; bir yandan güya kitleleri “devrime çağırmak” gibi “zor bir yol” seçerlerken öte yandan oy vereceklere de tutup reformist DEHAP Bloku’nu adres olarak gösterenlerin durumu var. Fakat herşeye rağmen hala da ayrı bir yerde durmaya çalıştıkları için şimdilik onları burada konu dışı tutalım.

Bu tablo, aynı zamanda, sağındakinin daha da sağa kayarak boşalttığı yeri kendi sağa kayışıyla dolduran bir sol hareket tablosu da vermektedir bize. Bir örnek: ÖDP’den boşalan yeri dolduran EMEP’in boşalttığı yer adım adım MLKP tarafından doldurulmaktadır. Halihazırdaki biçimsel görüntünün aksine, bugünün MLKP’si ile ‘90’lı yılların ortasındaki EMEP arasında pek az fark vardır.

(Seçimler ve Sol Hareket/Tasfiyeci Sürecin Yeni Aşaması, SY Kızıl Bayrak, Sayı: 86, 23 Kasım 2002)

****************************************************

V. Bölüme Ek 2:

3 Kasım seçimleri ve solda iki çizgi

Politik edilginlik anlamına gelen ve fiilen reformist DEHAP Bloku destekçiliğine varan boykotçu tutumu bir yana bırakırsak, sol hareket son seçimlerde iki ana çizgi tarafından temsil edildi. Bunlardan ilki esas temsilcisini ve eksenini DEHAP Bloku’nda bulan reformist-parlamentarist çizgi, ikincisi ise TKİP tarafından temsil edilen devrimci sınıf çizgisidir.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin