H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)


Atılım'ın konuya ilişkin başyazısı ise gelişmelere ilişkin olarak şu bilgiyi veriyor



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə70/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   127

Atılım'ın konuya ilişkin başyazısı ise gelişmelere ilişkin olarak şu bilgiyi veriyor:

Karayalçın ve SHP ile flörtten vazgeçildiği taktirde ESP'in blokla seçim ittifakı kurmaya hazır olduğu bilindiği için, ESP bloka katılmaya çağrıldı. Fakat çağrı sahiplerinin gerekli ciddiyet ve sorumluluktan yoksun oldukları çok geçmeden bir kez daha açığa çıktı. Fiilen eşit bir taraf olarak kabul edilmesi gereken ESP, blok içinde kendi aralarında anlaşmış tarafların politik keyfiyetinin muhatabı yapıldı. ESP bloka katılmaya çağrılıyor, ama YSK’ya başvurmuş bulunan ESP adaylarına listelerde yer açılmasına yanaşılmıyordu.”

Bütün bu açıklamaların ışığında son derece açık bir tablo ile yüzyüzeyiz. Başlangıçta ESP’nin blok dışında kalması, yalnızca “Karayalçın ve SHP ile flörtten” dolayıdır. (Bu kadarlık bir muhalefetin hiç değilse başlangıçta EMEP’ten de geldiğini biliyoruz). Bundan vazgeçildiği bir noktada ise ESP için, birlik yapılacak muhataplar ve politik platform yönünden artık geriye bir sorun kalmıyor. Tüm sorun, düzenlenmiş bulunan listelerden ESP’ye hiç değilse iki kişilik bir yer açılmamasından doğuyor. Bu yapılabilse, ESP ve Atılım payına ortada hiçbir sorun kalmayacak, liberal(237)solla reformist temellere dayalı bir seçim ittifakının önündeki tüm engeller aşılmış olacak. Ama işte bu yapılmıyor ve böylece ESP, çok arzuladığı, dahası kendini fikir babası ve ilk girişimcisi saydığı reformist DEHAP blokunun dışında, kendi tercihine rağmen bırakılmış oluyor.

Devrimci olmak iddiası taşıyan, birlik kongresi belgelerinde (1994) ve onu izleyen ikinci kongresinde (Ağustos 1997) “reformistleri de içeren bir ‘genel sol birlik’ önerisini” kesin bir dille reddeden, bunu reformizmi güçlendiren ve burjuvaziye yarayan bir tutum ve politika olarak mahkum eden bir hareketin (ki bunun üzerinde ayrıca duracağız), yıllar sonra kalkıp reformistlerle aynı blok içinde yer almayı bu denli olağan bir durum sayması, başlı başına önemli bir olaydır ve nereden nereye gelindiği konusunda dolaysız bir fikir vermektedir. Düşününüz ki 3 Kasım sürecinde sözkonusu olan, (2. Kongre belgelerinin ifadesiyle) devrimcilerin yanısıra “reformistleri de içeren” bir “genel sol birlik” bile değildir. Sözkonusu olan, tümüyle reformistlerden oluşan, bütün bir ruhu, amacı ve hedefleri bakımından parlamentarizme endeksli bir ilkesiz liberal birliktir. Ve birileri, işte böyle bir birlik içinde yer almak için yanıp tutuşabiliyorlar. Blokun bayağı parlamentarizmi kendini seçimler sürecinde tüm açıklığı ile ortaya vurduktan sonra bile kalkıp hala, bizi neden dışında bıraktınız, böylesi bir “kuvvet bölünmesi”ne neden yolaçtınız, bunun izahını nasıl yapacaksınız diye sitemkâr sızlanmalarda bulunabiliyorlar.

Bu davranış, ikinci kongreden üçüncü kongreye uzanan süreç içinde sözkonusu harekette yaşanan değişimi de tüm açıklığı ile gözler önüne seriyor. Kuyrukçu liberal sürüklenme ile açık bir hesaplaşma yaşamayanlar, PKK’nin burjuva reformist bir çizgiye kaydığı bir dönemde bile ondan kopamadıkları gibi, onun üzerinden artık reformist solun geriye kalanını da kendileri için olağan ve öncelikli müttefikler olarak görmeye başlıyorlar. Seçimler gibi önemli bir siyasal olay vesilesiyle kitlelerin karşısına onlarla birlikte çıkmakta hiçbir sakınca görmüyorlar. Onları bundan ilkesel(238)ya da siyasal engeller değil, fakat tümüyle, zaman sıkışıklığında giderilemeyen liste pazarlıkları alıkoyabiliyor.

Liste pazarlığı anlaşmazlığından sözde “ilkesel” ayrılığa...

Bu pazarlıklara ilişkin gelişmelerin perde arkasını ise SDP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Veysi Sarısözen’in tanıklığından dinleyelim:

Ayın 11'ine kadar bu arkadaşlar (SHP’liler) devamlı gittiler ve geldiler. O nedenle ESP'li arkadaşlarımızı istikrarlı bir şekilde çağırma şartlarına biz kavuşamadık. Çünkü 11 Eylül günü, listelerin Yüksek Seçim Kurulu’na verileceği gün, yeniden bir SHP delegasyonu geldi ve 24 seçilecek yerden razı olduklarını söylediler, bu yeniden kabul edildi, artık son gündü. Ve listeler bekletildi, saat 14.30’da kabul ettiler, saat 15.45'de tekrar vazgeçtiler. Bu kargaşa içinde blokun iç gerilimi olağanüstü artmıştı, özellikle ESP'li arkadaşlarımızın en son geldikleri sırada, orada çok keskin tartışmalar yapılıyordu. Yani artık bırakalım Blokun genişlemesini, blokun devamı bile tehlikeye girmişti. Çünkü HADEP'in iç gerginliği maksimum düzeye varmıştı. Şimdi bunu şunun için söylüyorum; çok daha dikkatli işler yapabilirdik belki ama bu blokun genişlemesini önleyen faktör bu ÖDP-SHP-HADEP arasındaki ilişkide Karayalçın ekibinin oynadığı roldür. Bu hareketin içinde istikrarsızlığa, zaman kaybına ve bloku genişletme yönünde pozitif adımlar atmasını engelleyen neticeler doğurdu.” (Özgür Radyo’nun 11 Kasım 2002 tarihli haberinden. Anlatım bozuklukları orijinal metinden...)

Veysi Sarısözen’in tanıklığı, sol ve hatta sosyalizm adına büyük misyonlar bahşedilen blok gerçeğinin perde gerisindeki ilkesiz kokuşmuşluğuna ışık tutuyor. Liste pazarlıklarında anlaşma sağlansa, blok bir anda Karayalçın’ın SHP’sini de içeren(239)ve artık onun damgasını taşıyan bir yapı ve nitelik kazanacak, böylece ilerici sol bir kimlikten bile geriye eser kalmayacak. Ne uğrana peki? Elbette ne pahasına olursa olsun parlamentoya kapağı atma uğruna! Sonuçta bunun olmaması, DEHAP blokunu oluşturanlardan dolayı değil, fakat tümüyle Karayalçın ekibinin yan çizmesinden dolayıdır.

Bu beklenmedik yan çizme, kenarda bu çirkin pazarlıkların sonucunu bekleyen ESP’nin bu ilkesiz blokta gönlü rahat bir biçimde yer alması gibi hayırlı bir sonuç yaratıyor. Ama bu kez de zaman sıkışması nedeniyle listelerde yeni düzenlemeler yapmanın güçlüğü bir soruna dönüşüyor. Veysi Sarısözen’in resmettiği tabloya dönelim: Tarih 11 Eylül, listelerin verileceği son gün. Pazarlıklar son saatlere kadar sürüyor. Bu pazarlıklar sürerken de “ESP’li arkadaşlarımız” yedekte bekliyor. SHP ile pazarlıkların boşa çıkması durumunda kendilerinin önü açılacak, bloka dahil edilecekler. SHP “saat 15.45’de tekrar vazgeç”ince ESP için nihayet gün doğuyor. Ama bu kez de listelerde yeni düzenlemeler için zaman tükenmiş oluyor; zira listelerin birkaç saat içinde Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edilmesi gerekiyor. DEHAP bloku bileşenleri “ESP’li arkadaşlarımızdan anlayış bekliyorlar. Ama ESP’nin hesapları da parlementoda koltuk sahibi olmaya çıktığı için, anlayış yerine öfkeli bir tepki ve “ilkeli” bir ayrılıkla karşı karşıya kalıyorlar. Ortadaki durum komikliği ölçüsünde çirkindir ve utanç vericidir.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin