Her Gün Bir Defa Yazan: William MacDonald Publisher of the English Original: everyday publications inc


eros ya da dostluk ile ilgili olan philia



Yüklə 14,07 Mb.
səhifə4/26
tarix27.04.2018
ölçüsü14,07 Mb.
#49417
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26
eros ya da dostluk ile ilgili olan philia, ya da şefkat ile ilgili olan duygu değildir. Burada sözü edilen sevgi agape’dir – bu, Tanrının bize göstermiş olduğu ve bizim de başkalarına göstermemizi istediği sevgi türüdür.

Bu konuda bir örnek vereyim: Ed McCully Ekvator’da Auka Hintlileri tarafından şehit edilmiş olan beş hizmetkardan bir tanesi idi; Dr. T.E.McCully, Ed McCully’nin babası idi. Bir gece Dr. McCully ve ben Illinois’de Oak Park’ta birlikte dizlerimizin üstüne çöktüğümüz zaman, o, tekrar Ekvator’u ve Ed’in bedeninin kaybolduğu Curaray Nehri’ni düşünmeye başladı. Ve şöyle dua etti: “Rab, çocuklarımızı öldüren bu kişilerin kurtulduklarını görecek kadar uzun yaşat beni, öyle ki, onlara kollarım ile sarılıp Mesih’i sevdikleri için onları sevdiğimi söyleyebileyim.” Ayağa kalktığımız zaman, gözyaşlarının yanaklarından aşağı süzüldüklerini gördüm.

Tanrı bu sevgi duasına yanıt verdi. Bu Auka Hintlilerinin bazıları daha sonra Mesih’e iman ettiklerini ağızları ile söylediler. Dr.McCully Ekvator’a gitti, oğlunu öldüren bu insanlar ile görüştü ve onlara sarıldı ve kendilerine Mesih’i sevdikleri için onları sevdiğini söyledi.

İşte bu sevgi, agape sevgidir. Yansızdır, taraf tutmaz; herkes için en iyiyi arzu eder – güzel ya da çirkin, düşman ya da dost, herkesin! Agape, koşulsuz sevgidir, sürekli verdiklerine karşılık hiç bir şey geri istemez. Fedakarlıkta bulunur, bedelin ne olduğuna asla aldırmaz. Bencil değildir, kendi ihtiyaçlarından önce başkalarının ihtiyaçları ile ilgilenir. Saftır, en ufak bir sabırsızlık, kıskançlık, gururu, öç ya da kine asla yer vermez.

Sevgi, Hıristiyan yaşamının en büyük erdemidir. Sevgi içermeyen çabalar ne kadar soylu olurlarsa olsunlar, hiç bir değerleri yoktur.


3 Mart
“Ruh’un ürünü… sevinçtir.” (Galatyalılar 5:22)

İnsan, Rabbi buluncaya kadar gerçek sevinci asla bulamaz. Ve sonra Petrus’un “söz ile anlatılmaz yüce bir sevinç” olarak adlandırdığı sevinci yaşar. (1.Petrus 1:8)

Her şey yolunda gittiği zaman herkes sevinebilir, ama Ruh’un ürünü olan sevinç yersel koşulların bir sonucu olan sevinç değildir. Bu sevinç, Rab ile olan ilişkimizden ve O’nun bize vermiş olduğu değerli vaatlerinden kaynaklanır. Kilisenin sevincinin çalınabilmesi için önce Mesih’in, tahtından indirilmesi gerekir.

Hıristiyan sevinci acı ile bir arada var olur. Pavlus sevinci ve acıyı şu sözleri ile bir araya getirir: “Her şeye sevinç ile katlanıp sabredebilmeniz için O’nun yüce gücüne dayanarak bütün kudret ile güçlenmenizi diliyoruz.” (Koloseliler 1:11) Selanikli kutsallar da sözü” büyük sıkıntılara karşın, Kutsal Ruh’un verdiği sevinç ile almışlardı” (1.Selanikliler 1:6). Acı çeken kutsallar yüzlerce yıl boyunca Rabbin kendilerine geceleri nasıl şarkılar söylettiği konusunda tanıklık ettiler.

Sevinç üzüntü ile bir arada var olabilir. İmanlı, sevdiği kişinin mezarının başında durabilir, kaybı nedeni ile üzüntü gözyaşları dökebilir, ama yine de sevdiği kişinin artık Rabbin huzurunda bulunduğunu bildiği için sevinebilir.

Ama sevinç günah ile bir arada var olamaz. Bir Hıristiyan ne zaman günah işlese, şarkısını kaybeder. Bu günahı itiraf edene ve ondan vazgeçene kadar kurtuluş sevinci yenilenemez.

Rab İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! (Matta 5:11-12) Ve öğrencileri böyle yaptılar. Öğrenciler, birkaç yıl sonra mahkemeden “sevinç içinde ayrıldıklarını” okuruz (Elçilerin İşleri 5:41).

Rabbin bilgisinde büyüdükçe sevincimiz artar. Önceleri, belki küçük kızgınlıklar sırasında, kronik hastalıklarda ve küçük hastalıklar sırasında bunlara rağmen sevinebiliriz, ama Tanrının Ruhu bizi koşullar en kötü halde iken, Tanrıyı görebileceğimiz hale getirmeyi ve O’nun yolunun mükemmel olduğu bilgisi ile sevineceğimiz bir noktaya getirmeyi arzu eder. Habakkuk ile birlikte şu sözleri söyleyebildiğimiz zaman, ruhsal olarak olgunlaşırız: “Tomurcuklanmasa incir ağaçları, asmalar üzüm vermese, boşa gitse de zeytine verilen emek, tarlalar ürün vermese de, boşalsa da davar ağılları, sığır kalmasa da ağıllarda, ben yine Rab sayesinde sevineceğim, Kurtuluşumun Tanrısı sayesinde sevinçle coşacağım.” (Habakkuk 3:17,18)

4 Mart

“Ruhun ürünü esenliktir..” (Galatyalılar 5:22)



İman ile aklanır aklanmaz Rabbimiz İsa Mesih aracılığı ile Tanrı ile barışırız. (Romalılar 5:1) Bunun anlamı bizim ve Tanrının arasındaki düşmanlığın Mesih bu düşmanlığın – günahlarımız- nedenini etkin bir şekilde ortadan kaldırdığı için sona erdiğidir.

Aynı zamanda işin tamamlandığını, Mesih’in günahlarımızın cezasını ödediğini ve Tanrının günahlarımızı unuttuğunu bildiğimiz için vicdan esenliğine de sahibiz.

Ancak Kutsal Ruh bununla yetinmez, O aynı zamanda bizlerin yüreklerimizdeki Tanrı esenliğinden de keyif almasını arzu eder. Yüreklerimizdeki bu esenlik zamanlarımızın Tanrının elinde olduğunu bildiğimiz ve bize O’nun isteğine bağlı olarak verdiği iznin dışında hiç bir şeyin olamayacağını bilmemizden kaynaklanan bir sukünet ve sakinlik oluşturur.

Bu nedenle işlek bir ana yolda lastiğimiz patladığı zaman sakinliğimizi koruyabiliriz. Yoğun trafik nedeni ile uçağımızı kaçırdığımız zaman, dinginliğimizi kaybetmemiz gerekmez. Esenlik, bir araba kazası olduğu zaman, sakin kalabilmek anlamına gelir. Ya da mutfak alanında pişen bir etin yağı ateş aldığı zaman telaşa kapılmamak da yüreğimizdeki Tanrı esenliğinin bir göstergesidir.

Ruhun bu ürünü, Petrus’un bir hapishanede rahat bir şekilde uyumasını, Stefanus’un kendisini taşlayarak öldüren kişiler için dua etmesini ve Pavlus’un bir gemi kazasında gemide bulunan kişileri rahatlatmasını sağlar.

Bir uçak açık bir havada bir türbülansa girip havada uçan bir tüy gibi savrulmaya başladığı, kanatların uçları dört metreye yakın bir bükülme gösterdikleri ve yolcuların çoğunun uçak aniden sallanıp silkindiği, irtifa kaybettiği ve tekrar yükseldiği, ve tekrar aşağı doğru daldığı zaman, esenlik, bir imanlının başını önüne eğip, canını Tanrıya teslim etmesini ve sonuç ne olursa olsun Tanrıyı övebilmesini sağlar.

Ya da bu konuda verilen örneği değiştirecek olur isek, doktorun muayenehanesinde oturmuş, onun “tümörün kötü huylu olduğunu söylemem gerektiği için çok üzgünüm” dediğini işittiğimiz zaman, ancak Tanrının Ruhu bize esenlik verebilir. Tanrının ruhu doktora şu yanıtı vermemizi sağlayabilir: “Ben gitmeye hazırım, doktor. Tanrının lütfu ile kurtuldum, ve bu durum benim için “bedenden ayrı, yani Rab ile birlikte yuvamda olacağım anlamına geliyor.”

Ve aynı şekilde Bickersteth’in şu güzel ilahisinde de esenlik sözlerine sahip olabiliyoruz: “Bu karanlık günah dünyasında esenlik, mükemmel esenlik…. Başımıza üşüşmüş baskı yapan görevlerimiz… çevremizde kabarıp taşan üzüntü dalgaları… sevdiklerimiz çok uzaklarda …. Geleceğimiz hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz, ama İsa’yı tanıyoruz ve O’nun taht üzerinde oturduğunu biliyoruz.”


5 Mart
“Ruhun ürünü sabırdır…” (Galatyalılar 5:22)

Sabır yaşamın ağır ve kötü koşulları altında dayanan ve hatta zaferli bir şekilde ilerlememizi sağlayan erdemdir. Dayanmak, karşıt koşullara rağmen sabırlı tepkiler vermeye işaret ederken aynı zamanda genellikle insanların tahriklerine merhametli bir katlanış göstermeyi de belirtir.

Tanrı, insanlara sabreder. Bir an için durun ve günümüzdeki insan soyunun büyük günahkarlığı üzerinde düşünün – fahişeliğin yasallaştırılması, homoseksüelliğin rağbet görmesi, kürtajlara izin veren yasalar, evliliklerin sona ermesi, yuvaların yıkılması, ahlak standartlarının bütünüyle reddedilmesi ve elbette insanın en büyük günahı olan, Tanrının Oğlunun tek Rab ve tek Kurtarıcı olarak nihai şekilde reddedilmesi. Eğer Tanrı bir vuruşta insanlığı silerek ortadan kaldıracak olsa idi, böyle yaptığı için Tanrıyı hiç kimse suçlayamazdı. Ama Tanrı bunu yapmıyor. O’nun iyiliği insanları tövbeye getirmek için tasarlanmıştır. O, hiç kimsenin mahvolmasını istemez.

Ve O’nun isteği, bu katlanışın Kutsal Ruha teslim olmuş olan Kendi halkının yaşamlarında da görülmesidir. Bunun anlamı, aceleci kişiler olmamamız gerektiğidir. Hemen kızıp köpürmememiz gerekir. İnsanlar bize haksızlık ettikleri aman, onlardan öç almaya çalışmamamız doğrudur. Bunu yapmak yerine, birinin dediği gibi, “galip gelen bir sabır türü” sergilememiz gerekir.

Corrie ve Betsie ten Boom, toplama kampında söz ile ifade edilemez acılara katlandıkları zaman, özgür bırakıldıktan sonra bu kişilere yardım etmeleri gerektiğini sık sık söylerdi. Onlara yardım etmeleri için bir yol bulmaları gerekiyordu. Corrie elbette kız kardeşinin Nazi kurbanlarını tedavi edecek bir program planladığını düşündü. Ancak Corrie, çok sonraları Betsie’nin kendilerine zulmeden kişilere yardım etmek istediğini söylediğinin farkına vardı. Kız kardeşi bu zalim kişilere sevmeyi öğretmek için bir yol bulmak istemişti. Corrie’nin bu konudaki yorumu şöyle oldu: “Kız kardeşimin nasıl biri olduğunun, ilk kez olmasa da farkına varıp şaşırdım. Ben onun yanında ayaklarımı yere sağlam basıp yürürken, o nasıl da farklı bir yoldan yürüyordu.” (The Hiding Place, sayfa 175.)

Betsie’nin izlediği yol, katlanış yolu idi. Ve Corrie de alçakgönüllü, hakkından vazgeçmiş kız kardeşine rağmen, sonradan aynı yoldan yürüdü.

6 Mart
“Ruhun ürünü şefkattir..” (Galatyalılar 5:22)

King James çevirisi, buradaki bu sözcüğü ‘nezaket’ olarak tercüme etmiştir, ama hemen hemen tüm modern çevirilerde bu sözcüğün ‘şefkat’ olarak tercüme edildiğini okuruz. “Ruhun ürünü, şefkattir.”

Şefkat sözcüğünü şöyle tanımlayabiliriz: iyilik yapmak, merhamet göstermek ve diğer kişiler için yararlı olacak davranışlarda bulunmak gibi sonuçlar veren nazik, lütufkar ve cömert tutum içinde olmak. Şefkatli kişi lütufkardır, sert değildir; sempati gösteriri; kayıtsız kalmaz; ve yardımcı olur, ancak müdahale etmez. Düşüncelidir, yumuşak davranır ve karşılık beklemeden iyilik eder.

Dünyadan olan insanların bile birbirlerine gösterdikleri doğal bir şefkat vardır. Ama kutsal Ruh tarafından üretilen şefkat doğaüstüdür. İnsanın kendi gücü ile yapabileceğinin çok üstüne çıkar ve her şeyin ötesine geçer. Bir imanlının parasını geriye alacağı umudunu taşımadan borç vermesini sağlar. Ona geri ödemeyen kişilere düşmanlık duyguları beslememesini mümkün kılar. Kendisine edilen her hakareti bir nezaket ile ödüllendirmesi için güç verir. Hıristiyan bir üniversite öğrencisi bu doğaüstü şefkati alkolik olan bir başka öğrenciye gösterdi. Alkolik öğrenci çevresinde öylesine tiksinti uyandırıyordu ki, sınıf arkadaşları tarafından reddedilmiş ve yatakhaneden uzaklaştırılmıştı. Hıristiyan öğrencinin odasında fazladan bir yatak vardı ve böylece alkolik öğrenciyi kendisi ile birlikte aynı odada yaşamaya davet etti. İmanlı öğrencinin pek çok gece oda arkadaşının kusmuklarını temizlemesi, giysilerini çıkarması, ona banyo yaptırması ve onu yatağına yatırması gerekti. Bu yaptıkları Hıristiyan şefkatinin harika bir örneğini oluşturdu.

Ve öyküyü tamamlayalım – imanlı öğrencinin tüm bu yaptıkları işe yaradı. Bir kez, alkolik öğrenci içki içmediği bir zamanda şaşkınlık ve biraz da gerginlik hissederek, “Bana baksana sen, neden benim için tüm bu şeyleri yapıyorsun? Neyin peşindesin sen?” diye sordu. İmanlı, “Canının peşindeyim” yanıtını verdi – ve kayıp can kurtuldu.

Dr. Ironside bir gün bodrumunu temizliyordu; eski eşyalar alan bir Yahudi çağırdı; gazeteleri, dergileri, kilimleri ve bazı metal artıklarını satmak istiyordu. Dr.Ironside atılacak bu eşya yığını için iyi bir fiyat almak amacıyla ciddi bir pazarlık yapma niyetinde gibi göründü, ama elbette Yahudi eskici kazandı; son parça eşyayı kamyonuna yüklerken Dr. Ironside onu nazikçe geri çağırdı ve şöyle dedi: “ah, bir şey unuttum. Bunu sana Rab İsa’nın adıyla vermek istiyorum. “ Ve ona elli sent uzattı.

Eskici oradan ayrılırken şunları söyledi: “Daha önce bana hiç kimse Rab İsa’nın adıyla hiç bir şey vermemişti.”

“Ruhun ürünü şefkattir.”


7 Mart
“Ruhun ürünü iyiliktir..” (Galatyalılar 5:22)

İyilik, karakter harikalığı anlamına gelir. Biri iyilik sözcüğünü şöyle tanımlamıştır: “Her düşüncede donanımlı erdem”; basit olarak şöyle açıklayalım: iyilik ürününe sahip olan bir kişi, şefkatlidir, erdemlidir ve yaşamın her alanında doğru ve adildir.

İyilik, kötülüğün karşıtıdır. Kötü bir insan hilekar, ahlaksız, hain, adaletsiz, zalim, bencil, nefret eden, kıskanç ve /veya sert olabilir. İyi bir insan, mükemmel olmamasına rağmen, gerçekten, adaletten, saflıktan ve diğer benzer arzu edilen kişilik özelliklerine sahip biridir.

Elçi Pavlus Romalılar 5:7 ayetinde doğru ve iyi bir insan arasındaki farkı belirtir; doğru kişi adildir, içtendir ve davranışlarında nettir, ama diğer kişilerden soğuk bir tavır ile uzaklaşabilir. Öte yandan, iyi bir insan nazik ve sevecendir. Doğru bir kişi için biri çok ender olarak ölür, ama iyi bir kişi için biri ölebilir.

Ama yine de iyiliğin sabit olduğunu hatırlamamız gerekir. Günah konusunda ödün vermek ya da günahı görmezden gelmek iyi bir tutum değildir. Ve bu yüzden iyilik, azarlayabilir, düzeltebilir ve disiplin edebilir. Bu gerçeği, beden almış iyilik olan Rab İsa Tapınakta temizlik yaptığı zaman görebiliyoruz.

İyiliğin eşsiz bir özelliği, kötülüğün üstesinden gelebilmesidir. Pavlus Romalı imanlılara bu konuda şunları yazdı: “Kötülüğe yenilmeyin, ama kötülüğü iyilik ile yenin.” (Romalılar 12:21) Başka birinin nefretinin huyumuzu mahvetmesine izin verdiğimiz zaman, onun kötülüğü tarafından yenilmiş oluruz. Ama bize yapılan kötülüğün üzerine çıkabildiğimiz ve lütuf, sevgi ve merhamet gösterdiğimiz zaman, kötülüğü iyilik ile yenmiş oluruz.

Murdoch Campbell, yaşamını mahvetmeye uğraşan bir karısı olan Kuzey İskoçyalı tanrısayar bir bakandan söz eder; bu bakan bir gün Kutsal Kitap’ını okurken, karısı Kutsal Kitap’ı kocasının elinden kaparak şöminede yanan ateşin içine attı! Bakan karısının yüzüne bakıp sakin bir şekilde şöyle dedi: “Hiç bir zaman bundan daha sıcak bir şömine ateşinin yanında oturduğumu sanmıyorum.” Onun iyiliği karısının kötülüğüne üstün gelmişti. Karısı sevecen, lütuf ile dolu bir eş haline geldi. Campbell bu konuda şu yorumu yapar: “Kuzey İskoçyalı be bakanın Jezebel’i bir Lydia’ya dönüştü. Dikeni bir kır zambağı haline geldi.” İyilik galip gelmişti!

8 Mart
“Ruhun ürünü bağlılıktır..” (Galatyalılar 5:22)

Ruhun bu ürünü genellikle sadakat olarak anlaşılır. Bizi kurtaran iman ya da gün be gün (aslında bu konuyu kapsamasına rağmen) Tanrıya duyduğumuz güven değildir; Rab ile ve birbirimiz ile olan ilişkilerimizdeki sadakat ve güvenilirliktir. Biri bu sözcüğü “kişinin kendisine, doğasına, vermiş olduğu herhangi bir söze ve adanmış olan herhangi bir güvene sadık olması” olarak tanımlamıştır.

Bir insanın sözünün onun kefaleti olduğunu söyleyecek olur isek, bu kişi ile olan ilişkimizde herhangi yazılı bir antlaşmanın gerekli olmadığını kastetmiş oluruz. Eğer bu kişi bir şeyi yapmayı kabul etti ise, o zaman bu söylediğini yapacağı konusunda kendisine güvenilebilir.

Sadık kişi randevularına zamanında gelir, faturalarını gecikmeden öder, yerel paydaşlık toplantılarına düzenli olarak katılır, kendisine verilmiş olan görevlerin bu kişiye sürekli olarak hatırlatılması gerekmez. Evlilik yeminine değişmez bir şekilde bağlı kalır ve aile sorumluluklarını üstlenme konusunda başarılıdır. Rabbin işi için bir kenara para ayırma konusunda bilinç sahibidir ve aynı zamanda zaman ve armağanlar ile ilgili kahyalığında da özenli davranır.

Sadakat, kişinin kendisine pahalıya mal olmasına rağmen verdiği söze bağlı kalmasıdır. Sadık kişi, “kendi zararına ant içse bile, dönmez andından” (Mezmur 15:4c) Başka bir deyişle, daha iyi bir menü ya da daha çekici bir refakat vaadi aldığı zaman bile vermiş olduğu bir akşam yemeği sözünü iptal etmez. Eğlence amaçlı bir seyahate gitmek için (en azından yerine bakacak tatmin edici birini bulmadığı sürece) yapacağı bir iş görüşmesi sözünü geri almaz. Biri daha sonra ona on bin dolar daha fazla para teklif etse bile, evini daha önceden kabul etmiş olduğu fiyattan satar.

Sadakatin en nihai şekli Mesih’e olan sadakatten vazgeçmektense, ölmeye dahi istekli olmaktır. Kral, sadık bir Hıristiyan’dan Mesih’i inkar etmesini talep ettiği zaman, adam şu yanıtı verdi: “Bunu yürek düşündü; ağız konuştu, el imzaladı ve eğer gerekir ise, Tanrının lütfu aracılığıyla da kan mühürleyecektir.” Polycarp’a Rabbi inkar ettiği takdirde kendisine yaşamının bağışlanacağı söylendiği zaman, o şu sözler ile yakılarak öldürülmeyi tercih ettiğini bildirdi: “Ben seksen altı yıl boyunca Rabbime hizmet ettim. O bana hiç bir zarar vermedi, ben şimdi Rabbimi ve Efendimi inkar edemem.”

Şehitler ölüm derecesinde sadık kaldılar ve yaşam tacını alacaklardır (Vahiy 2:10)


9 Mart
“Ruhun ürünü yumuşak huyluluktur…” (Galatyalılar 5:22)

Yumuşak huyluluk özelliği üzerinde düşündüğümüz zaman, korkak ve zayıf bir karakteri canlandıran Caspar Milquetoast adlı çizgi film kahramanı aklımıza gelir. Ama Ruhun bu ürünü oldukça farklı bir şeydir. Zayıflık ya da güçsüzlükten değil, doğaüstü bir güçten kaynaklanır.

Yumuşak huyluluk, her şeyden önce imanlı bir kişinin Tanrının, yaşamı ile ilgili tüm planlarına severek teslim olmasına işaret eder. Yumuşak huylu adam Tanrının isteğine isyan etmeden, sorgulamadan ya da şikayet etmeden boyun eğer. “Tanrının hata yapmayacak kadar bilge ve kaba olmayacak kadar sevecen olduğunu bilir.” Şans ya da tesadüf gibi şeylerin mevcut olmadığının farkında olduğu için Tanrının yaşamında gerçekleşen her şeyi iyilik için işlediğine inanır.

Yumuşak huyluluk aynı zamanda imanlının diğer kişiler ile olan ilişkisini de kapsar. Yumuşak huylu kişi bu ilişkilerde kendini geri planda tutar, kendi fikrinde ısrar etmez ve alçakgönüllüdür, asla kibirli değildir. Yumuşak huylu kişi terbiyeli davranan kişidir. Yanlış bir şey söylediği ya da yaptığı zaman, “özür dilerim, lütfen beni affet” diyerek kibir karşısında zafer kazanmış kişidir. İtibarını kaybetmektense öz saygısını kaybetmeyi tercih eder. Doğruyu yaptığı için acı çektiği zaman, karşılık vermeyi aklına bile getirmeden bu duruma sabır ile katlanır. Yalan yere suçlandığı zaman, kendini savunmaz. Trench’in de söylemiş olduğu gibi, yumuşak huylu kişi diğer kişiler kendisini incittiği ve ona hakaret ettikleri zaman, Tanrının bu durumlara kendisini terbiye etmek ve arıtmak amacı ile izin verdiğini düşünür.

Biri yumuşak huylu bir kişiyi şöyle tanımlamıştır: “Tanrının isteğini güceniklik duymadan kabul eden ve içsel gücü sayesinde nazik ve yumuşak olmayı başarabilen ve Tanrının mükemmel kontrolü altında olan kişi.” Bir kilise cemiyetinin üyesi, Dr. Alexanander Whyte’a toplulukta bulunan birinin imansız biri olarak kınandığını söylediği zaman, Dr. Whyte çok kızdı. Aynı kişi, bu iddiada bulunan cemiyet üyesinin aynı zamanda Dr. Whyte’ın da gerçek bir imanlı olmadığını söylediğini sözlerine ekledi. Dr.Whyte ona şu karşılığı verdi:” Lütfen hemen bürodan ayrıl ki, ben tek başıma kalabileyim ve Rabbin önünde yüreğimi sınayabileyim.” İŞTE BU yumuşak huylu olmaktır.

Hepimiz “yumuşak huylu ve yüreği alçakgönüllü Olan’ın boyunduruğunu takınmaya çağrıldık. Bunu yaptığımız zaman, canlarımız huzur bulur ve yeryüzünü nihai olarak miras alırız.

10 Mart
“Ruhun ürünü özdenetimdir..” (Galatyalılar 5:23)

Ruhun bu son ürünü, “kendine hakim olma” ifadesi ile de belirtilir. Kendine hakim olma, özellikle sarhoş eden içkilerin kullanımı ile ilgili olarak anlam kazanmıştır. Özdenetim, yaşamın her alanındaki itidalli düşünceyi ya da kendini geri tutmayı ifade eder.

İmanlı, Kutsal Ruhun gücü ile düşünce yaşamı, yiyecek ve içeceğe duyduğu ihtiyaç, konuşması, cinsel yaşamı, mizacı ve Tanrının ona vermiş olduğu her diğer gücü uygulamak için muktedir kılınmıştır. Herhangi bir tutku ya da arzu tarafından tutsak edilmesi gerekmez.

Pavlus Korintlilere’e, yarışa katılan her atletin kendisini her yönden denetlediğini yazar (1.Korintliler 9:25). Pavlus’un kendisi hiçbir şeye tutsak olmayacağı konusunda kararlı idi (1.Korintliler 6:12) ve bu yüzden diğer kişilere vaaz ettikten sonra reddedilmemek için bedenini yumruklayıp onu köle etti. (Bakınız 1. Korintliler 9:27)

Terbiye edilmiş Hıristiyan aşırı yemekten sakınır. Eğer kahve, çay ya da kola onu tutsak etti ise, bu alışkanlığı tekme ile kovar. Tütünün herhangi bir türünün kendisine efendilik etmesini reddeder. Doktor tarafından reçete ile yazılmış olan ilaçlar dışındaki yatıştırıcı, uyku hapı ya da diğer kimyevi ilaçları kullanmaktan özenle sakınır. Uyku uyumak için verilen zamanı kontrol altında tutar. Eğer şehvet sorunu tarafından rahatsız ediliyor ise, saf olmayan düşünceleri kovmayı öğrenir ve temiz bir düşünce yaşamı üzerinde odaklanır ve yapıcı eylemler ile meşgul olur. Her tür bağımlılık ya da yerleşmiş günah onun için fethedilmesi gereken bir Golyat’tır.

Hıristiyanlardan genellikle belirli bir alışkanlıktan vazgeçemedikleri için şikayetler işitiriz. Bu tür bir yenilgi başarısızlığı garantiler. Başka bir deyişle böyle bir durum, Kutsal Ruhun ihtiyaç duyulan zaferi sağlayamayacağı anlamına gelir. Gerçek şudur ki, Kutsal Ruha sahip olmayan yeniden doğmamış kişiler sigara ya da içki içmeyi ya da kumar oynamayı ya da küfretmeyi terk edebilirler. Hıristiyanların, içlerinde konut kurmuş olan Kutsal Ruh aracılığ

Yüklə 14,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin