HiV/Aİds ve ekonomi Doç. Nesrin E. Çilingiroğlu Phd



Yüklə 54,8 Kb.
tarix26.07.2018
ölçüsü54,8 Kb.
#59354

HİV/AİDS VE EKONOMİ

Doç. Nesrin E. Çilingiroğlu Phd.

Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi,

Halk Sağlığı Anabilim Dalı


ÖZET

AIDS epidemisi, tasarruf edilen kaynaklar ve üretim kapasitesi üzerindeki etkisinden dolayı yakın gelecekte çoğu ülkede ekonomik büyüme üzerinde ciddi tehdit oluşturabilecektir.

Dünya Bankasının tahminleri, bu hastalıktan en fazla etkilenen Sahra-Altı Afrika ülkelerinde kişi başına yıllık gelir artışında yılda ortalama yüzde 0.6 puan düzeyinde bir yavaşlama olacağını göstermektedir. Bu durum karşısında ülkelerin sağlık politikalarını ve finansmanını koruyucu önlemlere ağırlık verecek şekilde düzenlemeleri kaçınılmazdır.

Anahtar kelimeler: HİV/AİDS, ekonomi, hastalık yükü, sağlık harcamaları.

ABSTRACT

AIDS epidemics has important effect on saved resources and production capacity in countries. Therefore it is more likely that, in the close future, this health problem will constitute a serious threat for most of the countries.

According to the estimations of the World Bank, this disease is effecting the Sub-Saharan countries more and will slow down the yearly per capita income increase approximately 0.6 point in average per year in these countries. Therefore, it is inevitable that the countries must arrange their health policies and financing by giving more emphasis to preventive measures.

Key words: HIV/AIDS, economics, disease burden, health expenditures.

NEDEN EKONOMİ ?

İster birey olarak, ister aile, ya da toplum olarak yaşamımızı sürdürebilmek için kesiksiz bir biçimde mal ve hizmet üretip tüketmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, insanın temel uğraşısı daha çok tüketebilmek için daha çok üretmeye odaklanmıştır. Bunun yöntem ve araçlarının geliştirilmesi de ekonomistin işlevleri arasında olup, bireysel ve toplumsal düzeydeki davranış biçimlerini incelemek, bu davranışları değerlendirerek, iktisadi olaylar arasında neden sonuç ilişkilerini kurmak ve kuramlar geliştirmek de ekonomistin çalışma alanına girer. Ekonomi, mal ve hizmetlere yönelik seçimleri ve bunların üretimini, dağıtımını ve tüketimini hem bireysel hem de toplumsal ölçekte inceleyen, Nobel ödülü verilen tek sosyal bilim alanıdır.

İnsan ihtiyaçlarının sınırsız olmasına karşılık bu ihtiyaçları giderecek mal ve hizmet üretiminde kullanılan kaynakların sınırlı olması, ekonomik olayları ve ekonomi politikalarını ülkeyi ve dünyayı ilgilendiren ve etkileyen bir konuma getirmiştir. Bu kapsamda da toplumda hiç kimse kendisini ekonomi biliminin dışında sayamayacaktır.

Özetle, ekonomi bilmi bir tercihler bilmidir. Zira, dünyada en gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere hiçbir ülkenin kaynakları, toplumdaki tüm birelere ihtiyaçları olan tüm mal ve hizmetleri sağlamakta yeterli değildir. Bir başka deyişle, kaynaklar, olanaklar sınırlı ve insanın tüm ihtiyaçlarını -hangi alanda olursa olsun- karşılayacak kadar yeterli değildir, kıttır (Kumbaracıbaşı, ve Soral, 1978).



SAĞLIK VE EKONOMİ

Sağlık, hastalık ya da ölüm yalnızca bireyin fiziksel sağlık konumunu değil, onun ve içinde yaşadığı toplumun sosyal, psikolojik ve ekonomik konumunu da etkiler. Sağlığın bu çok boyutlu olma özelliği yalnızca sağlık hizmeti sunanların değil, ekonomistlerin ve diğer bilim alanlarında çalışanların da ilgisini çeker.

Hastalığın düzensiz, nedeni ve süresi önceden kestirilemeyen riskli bir olay olması nedeniyle sağlık harcamalarının planlaması da oldukça zordur. Ayrıca, hastalıkların görülme sıklıkları, yan etkileri, komplikasyonları ve öldürücülüğü ile, ne büyüklükteki bir nüfusu, hangi yönlerden ne oranda etkilediği tıbbi ve psikolojik yönden önemlidir. Tüm bu faktörlere bağlı olarak da işgünü ve işgücü yani verimlilik ve üretim kaybı ile sağlık harcamasına yol açması nedeniyle de sağlıklı/hasta olma konumu sosyal ve ekonomik yönden de önemlidir. Sağlık düzeyinde iyileşme sağlanabilmesinde çok sayıda ve birbirinden farklı faktörlerin etkili olduğu somut bulgularla da desteklenmiştir. Ancak, ekonomik ve sosyal düzeydeki iyileşmeler ortalama yaşam beklentisini uzamasına yol açarken hem bireylerin sağlık beklentilerini, hem de harcamalarını arttırmaktadır. Ekonomik kalkınma ve büyümedeki durgunluk ve yavaşlık sağlık sektörünün finansmanındaki sorunları daha da büyütmektedir.

Sonuç olarak, tıpla ilgili bilimlerin ve klinik uygulamaların bugün geldiği noktada en zengin ülkelerde dahi bireye yararlı olacak tüm sağlık hizmetleri sunulamamaktadır. Bu nedenle sağlık alanında da;



  • sınırlı kaynaklar (işgücü, zaman, para, aletler, makina, bina vb.) yararsız faaliyetlere ziyan edilmemeli,

  • belirli yarar sağlayan işler gerektiğinden fazla kaynak harcanmadan yapılmalı,

  • kullanılan birim kaynak başına en fazla yarar sağlayan işler yapılmasına öncelik verilmeli,

  • kısıtlı kaynakları birim kaynak başına fazla yarar sağlamayan işlerde kullanmamalıdır.

Yukarda belirtilen ilkeler çerçevesinde sağlık hizmetlerinde önceliklendirme kaynakların kısıtlılığı nedeniyle zorunluluk haline gelmiştir. Önceliklendirme hem etkililik hem de eşitlik ilkeleri doğrultusunda yapılmalıdır. Etkili olmak demek, eldeki olanakları en fazla sağlık getirisi sağlayacak şekilde kullanmak demektir. Bir başka deyişle bireyin hem yaşam süresini uzatan hem de yaşam kalitesini arttıran müdahalelere öncelik vermektir. Eşit olmak ise, sağlık hizmetlerini en fazla ihtiyacı olan ve bu hizmetlerden en çok yarar sağlayacak olan toplum kesimine öncelik verecek şekilde sunmak demektir. Ne var ki, kimilerine göre, tıbbi önceliklerin saptanmasında ekonomik kaygının hiç ya da çok az olması gerektiği görüşü hakimdir. Bu görüş, genellikle klinik hekimlik yapanların önündeki hastayı ne pahasına olursa olsun iyileştirmekle yükümlü olduğu fikrinden kaynaklanmaktadır. Gerçek durum bundan farklıdır. Önceliklendirme yapılırken; bilimsel kurallar (ekonomi bilminin yollarını kullanma: kaynak kısıtlılığı, sağlık ekonomisinin sunduğu araçları kullanarak bilimsel olarak en fazla yararı sağlayacak kombinasyonun oluşturulması); tıbbi etik, kamuoyu (kişisel duygular, toplum baskısı, vb.); politika (önceden saptanan hedefler ve bunlara ulaşma yolları) araçları kullanılır.

Sağık ve ekonminin örtüştüğü alan olan Sağlık Ekonomisi, "Sağlık alanına ekonomi biliminin kurallarının, yöntemlerinin ve inceleme tekniklerinin uygulanması olarak tanımlanacağı gibi; sağlık hizmeti sunumunda kullanılan kaynakların belirli dönemlerdeki miktarını, organizasyonunu, finansmanını, sağlık alanında kullanılmak üzere paylaştırılan kaynakların etkililiğini ve verimliliğini, bireysel ya da ulusal düzeydeki koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin etkisini inceler" şeklinde de tanımlanabilir (Cullis ve West, 1979; Mc Guire et al, 1988; Çilingiroğlu, 1995).



HİV/AİDS VE EKONOMİ

A. HİV/AİDS ve Ülke Düzeyindeki Ekonomik Etkiler:

Tüm dünyadaki ölümlerin %1’inden sorumlu olan HİV/AİDS’in ilk tanımlandığı 1981 yılından bu yana geçen son 20 yılda yaklaşık 30 milyon kişinin virusü aldığı, 6 milyon kişinin de bu nedenle öldüğü bilinmektedir. 2002 yılıda yaklaşık 5 milyon kişinin HİV’le infekte olduğu, 3 milyon kişinin de öldüğü tahmin edilmektedir. Avrupa bölgesi, HİV epidemisinin dünyada en hızlı yayıldığı bölgedir. 1995 ile 2003 arasında Batı Avrupa’da yeni vaka sayısı ikiye katlanarak 170 bine çıkmış, Orta ve Doğu Avrupa’da ise 27 binden 320 bine çıkmıştır. Halen 1.7 milyon kişinin HİV’le infekte olduğu tahmin edilmektedir (WHO, 2003a). İnfeksiyonun %90’ı da gelişmekte olan ülkelerdedir (WHO, 2003a). Bu kadar çok insanı olumsuz etkileyen ve tedavisi olmayan bu sağlık sorununa epideminin yaygın olduğu çoğu ülkede yine de gereken önem verilmemektedir. Oysa 2002 Kasım ayından bu yana SARS nedeniyle ölenler Dünya Sağlık Örgütü’nünün raporuna göre 916 kişi olmasına rağmen, ülkelerde oluşan sosyal, psikolojik ve ekonomik etkinin dünyada algılanması çok daha çarpıcı olmuştur (WHO, 2003b). Bunda HİV/AİDS epidemisinin en yüksek olduğu ülkelerin çoğunlukla az gelişmiş ülkeler olmasının etkisi vardır. Mevcut veriler ve tahminler; halen dünyada 42 milyon kişinin HİV/AİDS’li olduğunu, bunların %30’unun tüberkülozlu olup, %95’inin düşük orta gelirli ülkelerde yaşadığını (Afrika, Asya, Doğu Avrupa, Latin Amerika ve Yakın Doğu), 15-49 yaş grubunda hastalık prevalansının %20’den fazla olduğunu, gereken önlemler alınmadığı takdirde 25 yıl içinde hasta olanların sayısının 100 milyonu geçeceğini, bu oranın tüm ölenlerin %2’sine karşılık geleceğini göstermektedir (World Bank, 2003a). 1990 yılında HİV/AİDS sorunu gelişmekte olan ülkelerde her 1000 kişide bir yılda 265 hastalık ya da sakatlık nedeniyle kaybedilen yaşam yılına- Disability Adjusted Life Years (DALY) neden olmaktadır. Bu süre gelişmiş ülkelerde 124 yıldır. 2020 yılı için Murray ve Lopez gelişmekte olan ülkelerde HİV/AİDS nedenli kaybedilen sürenin toplam kaybedilen yaşam yılının %3’üne karşılık geleceğini hesaplamışlardır (Murray ve Lopez, 1996).


Eylül 2000’de Birleşmiş Milletlere bağlı ülkeler, yoksulluğun ortadan kaldırıldığı, sürdürülebilir kalkınmayı başaran bir dünya için söz vermişler ve sekiz ana başlıkta toplanan “21. Yüzyıl Kalkınma Hedefleri”ni saptamışlardır (United Nations, 2000). Bu hedeflerden altıncısı da HİV/AİDS, sıtma ve diğer enfeksiyonlarla savaştır. Bu kapsamda 2015 yılına kadar HİV/AİDS’in yayılmasının önüne geçmek amaçlanmaktadır. Gelişmiş ülkeler yardım etmediği takdirde de bir yandan yoksulluk ve bir yandan da açlık ve diğer hastalıklar, HİV/AİDS’in de yaygın olduğu ülkeleri kısır bir döngü içine itecektir. Küreselleşme nedeniyle ulaşım, iletişim, ticaret ve benzeri alanlardaki hızlanma, hastalıkların hem ülke içi hem de ülkeler arası geçişini kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle hiçbir ülke kendini HİV/AİDS geçişinden soyutlayamaz, önlem alınması kaçınılmazdır.

HİV/AİDS’in yarattığı sağlık sorunları ulusal ekonomiler üzerinde çok büyük zararlara yol açmaktadır (Cohen, 2002). Hastalık ve ölüm hem demografik yapıda hem de ekonomik yapıda yıpranmaya yol açar. Ölümler nedeniyle nüfus miktarı ve ortalama yaşam süresi azalır, yaş yapısı değişir. Hastalığın seyri boyunca verimlilik ve üretimdeki kayıplar gelirde ve buna bağlı olarak da tasarrufta azalmaya, bütçe açıkları gibi ulusal çapta sorunlar yaratır. Yatırımlar azalır, yabancı sermaye girişi durur. Bankacılık ve turizm sektörü de olumsuz etkilenir. Hastalığın kuluçka süresinin uzunluğu ve fırsatçı infeksiyonlar sağlık harcamalarında büyük artışa yol açar. Hane halkı ya da işkolu/sektör boyutunda; öğretmenlerin ölümü, ebeveyn kaybından dolayı ev sorumluluğu taşıma gibi nedenlere bağlı olarak çocukların okula gitmemesi, çocukların kötü koşullarda çalışması vb. olumsuz etkiler doğar (Çilingiroğlu, 2003). Tüm bu zincirleme etkiler ülke kalkınmasını ve büyümeyi yavaşlatır, sıklıkla da geriletir. Epideminin yaygın olduğu ülkelerde yalnızca işsiz ve yoksulların ölümü söz konusu değildir. Hekimler, öğretmenler ve diğer kamu görevlilerinin ölümü hizmetlerde aksamaya, çiftçilerin ölümü açlığa neden olur.

HİV’li olup en son tıbbi gelişmelerden yararlanma olanağına sahip olan zengin bireyler gündelik yaşamlarını rahatlıkla sürdürebilmektedirler. Antiretroviral ajan destekli kemoterapi kombinasyonları AİDS’i diyabet gibi kronik ve tedavi verilebilir bir konuma getirmiştir. Avusturalya, Japonya, Avrupa ve ABD’de ilerlemiş durumdaki çoğu AİDS’li normal yaşam sürdürebilmektedir.

Ancak, HİV, yoksul ülkelerdeki bireyler ve zengin ülkelerin yoksul kesimleri için ise kısa sürede öldürücü olan bir hastalıktır. Son yirmibeş yılda zengin ve yoksul arasındaki fark giderek daha da büyümüştür. AİDS’in yoksulluk, sosyal eşitsizlik, özellikle cinsiyetler arası eşitsizlik ve kötü işleyen bir sağlık sistemi olması halinde etkisi daha da artmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı da belki de HİV/AİDS modern çağda dünyada kalkınma krizine yol açan önemli tek hastalığıdır. Bir yandan yoksulluğun, diğer yandan sağlık sorunlarının üstesinden gelmeye çalışan az gelişmiş ülklerde HİV/AİDS etkisi, ekonomisi gelişmiş karmaşık sosyal ilişkilere sahip ülkelere kıyasla daha farklı boyutlarda gelişir. Son yirmi yılda edinilen deneyim, AİDS’in uzun dönemli etkilerinin sanılandan daha da kötü olduğunu göstermiştir (Greener, 2003).

Bu durum özellikle Sahra-altı Afrika ülkeleri gibi epideminin yaygın olduğu ülkelerde daha da belirgindir. Örneğin son 12 yılda ulusal gelir yılda %0.3 ile %1.5 arasında gerilemiş, ortalama yaşam süresi 10 yıl azalmıştır (Cohen, 2002; UNDP, 2002). Sürecin işlemesi ise şöyledir: AİDS mevcut beşeri sermayeyi (insan gücünü) yıkmaktadır. Bireyin yaşam boyu elde ettiği deneyim, beceri, sağduyu ve bilgi bir anda yok olmaktadır. Hastalık başladığında birey işe gidememekte, ailesiyle ilgilenememektedir. Bunun yanı sıra AİDS beşeri sermaye oluşumu da engellemektedir. Ebeveynlerden biri ya da her ikisinin de öldüğü ailelerde iki nesil arası bilgi ve potansiyel üretici kapasitenin aktarılması zayıflamakta, çocuklar aile bütçesine katkıda bulunabilmek için okula gitmemektedir. Ayrıca çocuklar ilerde nasıl olsa hastalanacaklar diye zaten okula yollanmamaktadırlar (UNDP, 2002; IAEN, 2002a). Sosyal stigmatizasyon baskısının büyük olduğu AİDS sorununda bireyin temel işlevleri tümüyle kaybolabilmekte, bireyin, ailenin ve işkollarının kaybı büyük boyutlara ulaşmaktadır. Örneğin, Rusya Federasyonu’nda Mayıs 2002’de yapılan tahminlere göre, gerekli önlemler alınmadığı takdirde 2010 yılında ulusal gelirin %4.15 oranında azalabileceği, kötümser tahminlere göre yatırımların 2010’da %5.5, 2020’de ise %14.5 oranında azalacağı hesaplanmaktadır (IAEN, 2002b).

B. HİV/AİDS ve Bireysel Düzeydeki Ekonomik Etkiler:

Bireyin ekonomi yönünden bu hem tüketici, hem de üretici olma işlevlerinin yanı sıra, sosyal yönden de ailenin ve toplumun bir bireyi olma rolleri de vardır. Hastalıklar bu dört işlevde her zaman duraklamaya yol açarlar. Duraklama halinde ise, tüketici olarak mal ve hizmet alımını durdurabilirler, bundan da piyasalar etkilenir, üretici malını satamaz. Sağlık hizmetlerini daha fazla kullanırlar, hizmetler yetersiz kalabilir. Üretici olarak hastalık ve ölüm işgücü kaybına, bireyin para kazanamamsı tasarruflarda duraklamaya, bu durum da yatırımların durmasına açar. Aile bireyi olarak hastalık halinde ise gelir elde etme, aile bireyleriyle ilgilenme gibi işlevlerde duraklama, kayıp olabilir. Bu nedenlerden dolayı da hastalıkların doğrudan ve/veya dolaylı olarak mikro düzeyde de ekonomik etkileri vardır ve önemlidir. (Barnett and Whiteside, 2000; Çilingiroğlu 1998a, Çilingiroğlu, 1998b).

Bu tartışmalar çerçevesinde AIDS'in en temel ekonomik ve sosyal etkilerini şu başlıklar altında toplamak mümkündür (Çilingiroğlu, 1998a):


  • Henüz tedavisi mümkün olmayan ve bulaşan bir hastalık olan AIDS, birey ve çevresi üzerinde büyük sosyal, psikolojik ve ekonomik etki yaratmaktadır.

  • Yetişkinlerde hastalık işgücüne katılamama nedeniyle; gelir kaybı, verimlilik kaybı, yüksek tedavi maliyetleri (kişinin kedisinin ya da çalıştıranın ödediği), ailenin hastaya bakmak için işe gidememelerinden doğan gelir kayıpları, okul çağı çocukların gelir elde etmek zorunda kalıp okula gidememeleri, erken yaşta ölümlerden doğan gelir kayıpları ve ekonomik kalkınmanın engellenmesi gibi çok sayıda olumsuz ekonomik etki yaratmaktadır.

  • Özellikle gelişmekte olan ülkelerde AIDS bir aile hastalığı görünümü sergilemektedir : İnfekte birey hastalığı eşine vermekte, daha sonra da anneden bebeklere geçebilmektedir. Eğer bu ülkede temel üretim faaliyetleri çok sınırlı sayıda sektörde yapılmakta ise ve bu faaliyetler emek yoğun teknoloji ile genellikle aile işletmelerinde yapılıyorsa, yine hem aile hem de ülke ekonomileri etkilenmektedir. Bunun bir başka etkisi ise bu iş kollarının olumsuz anlamda etiketlendirilmesiyle hem bu alana yapılacak girişimlerden vazgeçilmekte hem de çalışacak işçi bulunamamaktadır. Ayrıca işveren için de sık işçi değiştirme, hasta çalışanın bakımı ve ve emeklilik hakları açısında yük gelebilmektedir.

  • Bebek ve gençlerin ölümlerindeki artış nedeniyle ortalama yaşam süresi kısalmaktadır.

  • HIV/AIDS’e bağlı sorunların yaygınlık kazanması, bu alana ayrılan kaynaklarla diğer tedavi edici sağlık hizmetleri arasında, tedavi edici hizmetlerle temel sağlık hizmetleri arasında, dolayısıyla sağlık sektöründeki diğer öncelikli programlar arasında, sağlık sektörü ile diğer insana yatırım yapan alanlar arasında, bu sektörlerle diğer fiziki yatırım alanları arasında dengeleri olumsuz etkileyip rekabet yaratarak kalkınmanın olumsuz yönde etkilenmesine yol açmaktadır.

  • Hastalığa yakalanan kişi sayısının artması ile birlikte kişisel gelirde azalma sonucu tüketici piyasalarında daralma olabilmektedir.

  • Bireylerin tasarruf eğilimleri olumsuz yönde etkilenmektedir.

  • Turizm gelirleri azalabilmektedir.

  • Az gelişmiş ülkelerde kaynak dağılımı ve yatırımların tümü etkilenmektedir.

  • Yabancı sermaye gelişi ve dış ülkelerden olan işçi talebi durabilmekte ve halen çalışanlar da geri gönderilebilmektedir.

  • Gençlerin ve orta yaştaki yetişkinlerin, özellikle kadınların dolayısıyla bu gruptakilerin çocuklarının konumlarının kötüleşmesi sonucu, dramatik bir psikolojik ve sosyal değişimin ortaya çıkabilmektedir.

  • Sosyal hizmetlere daha fazla talep ve yük yaratılmaktadır.

C. HİV/AİDS Harcamaları:

HİV/AİDS görülme sıklığı yüksek olan ülkeler genelde her alanda finans sıkıntısı çeken ülkeler olan az gelişmiş ülkelerdir. Bu ülkelerde hem temel ihtiyaçlara, hem sağlık ve eğitime, hem de yeni iş alanları açacak yatırımlar için kaynak bulma sorunu vardır. Bu nedenle HİV/ AİDS önleyici ve yaşam süresini uzatıcı faaliyetleri karşılayacak finans kaynağına ihtiyaç duyulmaktadır. Broomberg tüm gelişmekte olan ülkelerde AİDS’ten korunmaya yönelik programların maliyetini ölçmüştür. Bu maliyetleri karşılayacak finans kaynakları arasında bağış yapan ülkeler, gönüllü kuruluşlar olmakla birlikte; ulusal kaynaklar sürekliliği ve güvenilirliği nedeniyle temel finans kaynağı olmak durumundadır. Zira çoğu koruyucu hizmet kamusal nitelik taşır. Örneğin bilgi, eğitim, iletişim faaliyetleri, yada kondomun sosyal pazarlanması gibi. Dünya çapında koruyucu önlemlerin maliyeti 1.48 milyar dolar ile 2.17 milyar dolar arasında değişmektedir. Oysa yalnızca Tayland’ın kamu kaynakları koruyucu hizmetler için gereken harcamayı karşılayacak durumdadır (Broomberg, 1996).



SONUÇ

AIDS epidemisi, tasarruf edilen kaynaklar ve üretim kapasitesi üzerindeki etkisinden dolayı yakın gelecekte çoğu ülkede ekonomik büyüme üzerinde ciddi tehdit oluşturabilecektir (Farnham, 1994). Dünya Bankasının tahminleri, bu hastalıktan en fazla etkilenen Sahra-Altı Afrika ülkelerinde kişi başına yıllık gelir artışında yılda ortalama yüzde 0.6 puan düzeyinde bir yavaşlama olacağını göstermektedir.

Her bir ülkenin AIDS ile savaşta kulananabileceği tek tip strateji yoktur. HIV/AIDS müdahaleleri seti içinde önceliklerin saptanmasında kullanılabilecek üç temel ölçüt arasında, HIV prevalansı, gelecekteki yayılma riski ve halihazırdaki AIDS yükü sayılabilir. Farklı ülkeler ve bölgeler için geçerli olabilecek stratejiler de faklı gruplara ayrılabilir. Bu gruplamalar aracılığı ile hizmet tipinin belirlenmesi, faaliyetlerin planlanması, yapılacak müdahalelerde önceliklerin saptanması, finansman yükünün belirlenmesi ve kaynakların bulunup amaca yönelik olarak harekete geçirilmesi kolaylaşacaktır. Böylece yapılacak faaliyetlerin maliyet etkili olması sağlanacaktır.

HİV/AİDS’le savaşta başarı, en fazla etkilenen ülkelere uygulanacak etkili politikalara bağlıdır. Hastalıklar yoksulluğa, yoksulluk ise hastalıklara neden olur. Tedavisi olmayan ve öldürücü olan bu hastalığa yapılacak en etkili müdahale ise, koruyucu önlemleri benimsetmek, ulaşılır kılmak, uygulamak, daha az maliyetli anti-retroviral ilaçlar üretmek ve halen mevcut ilaçların kullanımını yoksullar arasında da erişebilir kılmaktır. Bu konuda da çok uluslu ilaç şirketlerine, hükumetlere, uluslar arası kuruluşlara ve sivil toplum örgütlerine büyük sorumluluk düşmektedir.



KAYNAKLAR

  1. Barnett T, Whiteside A. Guidelines for studies of the social and economic impact of HIV/AIDS. Geneva: UNAIDS, Best Practice Collection, 2000

  2. Broomberg J. The cost of HIV prevention. In: J. Mann and D. Tarantola, (ed). AIDS in the world II. New York: Oxford University Press. 1996.

  3. Cohen D. The Economic Impact of the HIV Epidemic. HIV and Development Programme. Issues Paper No. 2. UNDP. 2002.

  4. Cullis JG, West PA. The Economics of Health: An Introduction. Martin Robertson, 1979.

  5. Çilingiroğlu N. HİV/AİDS ve ekonomi: İki adım ileri, bir adım geri. HIV/AIDS Tıp Dergisi 2003; 6: 79-85.

  6. Çilingiroğlu N. HIV/AIDS Epidemisi ve ekonomiye olan yükü. HIV/AIDS Tıp Dergisi. 1998a. No. 3, 1: 111-16.

  7. Çilingiroğlu N. HIV/AIDS Epidemisinin Ekonomik Yönü. In: Ünal S. (ed) Güncel Bilgiler Işığında HIV/AIDS. Bilimsel Tıp Yayınevi, Ankara. 1998b: 224-44.

  8. Çilingiroğlu N. Sağlık Ekonomisi. In: Bertan, M. ve Güler, Ç. (eds). Halk Sağlığı Temel Bilgiler. Güneş Kitabevi, Ankara. 1995: 389-421.

  9. Farnham P. Defining and measuring the costs of the HIV Epidemic to Business Firms. Public Health Reports 1994. May-June, No 3, 109: 311-18.

  10. Greener R. AIDS and Macroeconomic Impact. In: Editor: Forsythe S. (ed). State of The Art: AIDS and Economics. POLICY Project Sponsored by: POLICY Project, and Merck & Co., Inc. http://www.iaen.org/library/statepidemic/chapter7.pdf. 2003. Erişim tarihi: Temmuz 2003.

  11. International AIDS Economics Network. http://www.iaen.org/library/statepidemic/chapter7.pdf. 2002a. Erişim tarihi: Temmuz 2003.

  12. International AIDS Economics Network. 2002b http://www.iaen.org/library/statepidemic/chapter9.pdf. 2002b. Erişim tarihi: Temmuz 2003.

  13. Kumbaracıbaşı, O. ve Soral, E. Ekonomiye Giriş. EM-AŞ Ofset, Ankara, 1978.

  14. McGuire A, Henderson J, Mooney G. The Economics of Health Care: An Introductory Text. Routledge & Kegan Paul, 1988.

  15. Murray CJL, Lopez, AD, eds. The global burden of disease: a comprehensive assessment of mortality and disability from diseases, injuries and risk factors in 1990 and projected to 2020. Global Burden of disease and Injury Series, Vol. 1. Cambridge: Harvard University Press, 1996.

  16. United Nations. Millenium Development Goals. http://www.un.org/millenniumgoals/ veya http://www.developmentgoals.org/Hiv_Aids.htm , 2000. Erişim tarihi: Ocak 2004.

  17. United Nations Development Programme. Human Development Report 2002. Deepening Democracy in a Fragmented World. New York Oxford. Oxford University Press, 2002 United Nations Development Program. http://www.undp.org/annualreports/2002/english/09-21GlobalSolutions.pdf 2002. 2002. Erişim tarihi: Ağustos 2003.

  18. World Health Organization. Summary table of SARS cases by country, 1 November 2002 - 7 August 2003. 2003a. http://www.who.int/csr/sars/country/en/country20030815.pdf. Erişim tarihi: Ağustos 2003.

  19. World Health Organization. The World Health Report 2003 - Shaping The Future. Chapter 3: HIV/AIDS: confronting a killer. Geneva, 2003b.

Yüklə 54,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin