REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZLERİ
İl merkez ve ilçelerinde özel eğitim ve okul rehberlik hizmetlerini düzenlemek, yürütmek, bu alanlarda araştırma yapmak ve özel eğitime muhtaç çocuklara hizmet götürmek üzere açılan kurumlar.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı birim olarak 1959'da açılan kurum, Laleli semtinde kiralık küçük bir binada çalışmalarını sürdürdü. Daha sonra gelişip örgütlenerek, bugünkü Sultanahmet Sağlık Merkezi binasına taşındı. İstanbul'un geniş ve dağınık bir yerleşim merkezi oluşu nedeniyle öğrencilerin bu merkeze ulaşım zorluğu göz önüne alınarak merkeze bağlı şubeler açıldı. Kadıköy Rehberlik ve Araştırma Merkezi 1976'da Kâzım Karabe-kir İlkokulu bahçesindeki köşkte, Şişli Rehberlik ve Araştırma Merkezi, 1977'de Hürriyet-i Ebediye İlkokulu bahçesindeki binada, Bakırköy Rehberlik ve Araştırma Merkezi 1977'de Bakırköy Sağlık Eğitim Merkezi binasında merkeze bağlı şubeler olarak faaliyete geçti.
2916 sayılı Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu ve Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği yürürlüğe girdikten sonra, 1988'den itibaren, İstanbul Rehberlik ve Araştırma Merkezi'ne bağlı birer şube olarak faaliyet gösteren Kadıköy, Bakırköy, Şişli şubeleri bağımsız birer merkez müdürlüğü şeklinde hizmet vermeye başladılar.
İstanbul Rehberlik ve Araştırma Merkezi de Eminönü Rehberlik ve Araştırma Merkezi olarak çalışmalarım Beyazıt İlkokulu'nun alt katında sürdürdü. 1989' da Kartal Rehberlik ve Araştırma Merkezi Kartal Lisesi pansiyon binasında; Sarıyer Rehberlik ve Araştırma Merkezi Mehmetçik İlkokulu bahçesindeki binada çalışmaya başladı.
Halen İstanbul'da toplam 6 rehberlik ve
araştırma merkezi bulunmaktadır. Bu kurumlar Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Müdürlüğü'ne bağlı özel eğitim kurumlarıdır.
Merkezler özel eğitime muhtaç çocukların tespiti, teşhisi, yerleştirilecek kurumların kararlaştırılmasında yardımcı olurlar. Ruh ve duygu bakımından uyum sağlayamayan çocukların durumlarını düzeltmek için özel terapi uygulanır.
İlköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki rehberlik hizmetlerinin planlanması, koordinasyonu ve izlenmesi merkez bünyesinde oluşturulan idare, bireysel özel eğitim, okul rehberlik hizmetleri ve araştırma bölümleri tarafından sağlanır.
Merkeze başvuran öğrencileri; okulöncesi, ilkokul ve orta dereceli okul öğretmenlerinin yönlendirmeleri sonucu gelenler, veliler tarafından getirilenler, sağlık kuruluşları ve diğer kuruluşlar tarafından sevk edilenler oluşturur.
Başvuranların yüzde 73'ü ilkokul çağında 6-12 yaş grubundaki çocuklardır. Merkezlerde, vakanın kabulü, sosyal araştırma, psikometrik inceleme, bilgi ve başarı durumunun tespiti, görme-işitme ve konuşma durumunun tespiti sonucunda, elde edilen bilgiler ve sınıf öğretmenlerinin görüşleri değerlendirilir. Alınan kararlar sözlü olarak veliye, yazılı olarak da okula bildirilir.
Merkezlerde yapılan incelemeler sonucunda normal ilkokul programına uyum sağlayamayan zihinsel özürlüler için ilkokulların bünyesinde rehberlik ve araştırma merkezi tarafından özel alt sınıflar açılır.
Kadıköy Rehberlik ve Araştırma Merkezi, görev alam içinde Kadıköy, Üsküdar, Ümraniye, Şile, Yalova ve Adalar ilçelerinde toplam 38 alt özel sınıf açmıştır. Buralarda 342 öğrenci öğrenim görmektedir.
İstanbul ili bünyesinde, Görme Özürlüler Okulu, Kilyos'ta; Ağır İşitenler Okulu, Ümraniye, Vezneciler ve Halıcıoğ-lu'nda; İşitme Özürlüler Okulu, Göztepe, Fatih ve Beykoz'dadır. Zihinsel engelliler, sanat okulları iş eğitim merkezlerinde de eğitim görebilirler. Öğretilebilir Çocuk Okulları, Şişli, Kadıköy, Kocasinan ve Kartal'da; Eğitilebilir Çocuk Okulları, Kartal ve Kocasinan'da sanata yönelik eğitim vermektedir.
Bakırköy Rehberlik ve Araştırma Merkezi'ne bağlı olarak, Bakırköy, Bahçeliev-ler, Avcılar, Zeytinburnu, Güngören, Esenler, Bağcılar, Küçükçekmece, Çatalca, Bü-yükçekmece ve Silivri ilçelerinde 35 özel alt sınıfta, 25 resmi, 7 özel okulda l müdür, 6 rehber öğretmen bulunmaktadır. Eminönü Rehberlik ve Araştırma Merkezi'ne bağlı Eminönü, Eyüp, Bayrampaşa, Fatih ve Gaziosmanpaşa ilçelerinde 33 özel alt sınıfta, 21 resmi ve 13 özel okulda l müdür, 8 rehber öğretmen; Şişli Rehberlik ve Araştırma Merkezi'ne bağlı Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu, Kâğıthane ilçelerinde 12 özel alt sınıfta, 33 resmi ve 13 özel okulda l müdür, 5 rehber öğretmen; Sarıyer Rehberlik ve Araştırma Merkezi'nde de 6 özel alt sınıf ve 2 özel okulda l müdür, 2 rehber öğretmen hizmet vermektedir.
REİSÜLKÜTTAB İSMAİL
314
315 RESİM VE HEYKEL MÜZESİ
istanbul Rehberlik ve Araştırma Merkezleri, okul rehberlik hizmetlerine esas teşkil eden "Rehberlik Çerçeve Progra-rm"mn hazırlanması, ilgili testlerin ve dokümanların tespiti ve çoğaltılması, kullanılacak metot ve çalışmaların planlanması ile yükümlüdür. Yd sonunda çalışma program ve raporlarını inceler ve değerlendirir. Mesleki rehberlik çalışmaları doğrultusunda okullarla işbirliği yapar. Rehber öğretmeni olmayan okullara da hizmet götürürler.
KUTLUAY ERDOĞAN
REİSÜLKÜTTAB İSMAİL EFENDİ SIBYAN MEKTEBİ
Beyoğlu llçesi'nde, Karaköy'de, Kemankeş Caddesi, Gümrük Sokağı'nda, Kemankeş Mustafa Paşa Camii'nin avlusunda yer almaktadır. 1145/1742'de inşa edilen mektep ve altında yer alan çeşmenin banisi Kastamonu'nun Karayüzlü Köyü'nden Reisül-küttab Alioğlu ismail Efendi'dir.
Fevkani mektep, bir sofa, batıda yer alan küçük bir oda ve doğudaki kare planlı dershane bölümünden ibarettir. Dershane bölümü, çeşmenin üzerinde yer alan dışarı taşkın konsollar üzerine, diğer bölümler ise batıda avluya açılan iki tane sivri kemerin üzerine oturmuştur. Yapı iki sıra tuğla, bir sıra kesme taştan almaşık düzende inşa edilmiştir. Dershane bölümünün daha yüksek tutulduğu mektep iki sıra kirpi saçak üzerine kiremit çatıyla örtülüdür. Yapıyı çevreleyen, tuğladan sivri boşaltma kemerleriyle açılmış, aynalık kısımları taştan ve düz, dikdörtgen söveli pencereler, çeşitli büyüklükte ve dağınık olarak yerleştirilmiştir. Dershane bölümünün doğusunda caddeye bakan tarafta, birbirine bitişik üç tane, güney tarafında ise aralıklı üç pencere bulunur. Mektebin iki sivri kemer üzerine oturan batı tarafında ortada büyük bir kemer içerisinde kare bir pencere ve bu kemerin yanlarında birer pencere mevcuttur. Mektebe güneybatıda yer alan küçük yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir.
Reisülküttab İsmail Efendi Sıbyan Mektebi, gerek mimarisi, gerekse altında yer alan çeşmesi ile 18. yy'da inşa edilmiş diğer mektep binalarıyla benzer özellikler göstermektedir. Yapının altında yer alan ve 18. yy çeşmelerinin güzel bir örneği olan çeşme, Kemankeş Mustafa Paşa Çeşme -si(->) olarak bilinmektedir.
EMiNE NAZA
REJANS
Beyoğlu'nda Olivo Geçidi no. 15'te 1931' den beri hizmet veren Rus lokantası.
Rejans, 1931'de (1930 ve 1932 tarihlerinin de verildiği olur) bugün de bulunduğu yerde, Veronika Protoppova, Vera Çirik ve Tevfik Manars'ın ortaklığıyla kurulmuş; Veronika Protoppova ile Manars bir süre sonra ortaklıktan ayrılmışlar, yerlerine Mik-hail Mikhailoviç ve Abdurrahman Şirin gelmiştir. Mikhail Mikhailoviç, daha önce zamanın ünlü lokanta-pastanesi Türkuaz'ı kurmuştu.
Büyük olasılıkla Paris'teki ünlü Regen-ce lokantasından esinlenilerek Rejans diye adlandırılmış olan lokanta, 19301ar Beyoğ-lu'sunda kısa sürede büyük ün ve rağbet kazandı. Rejans, Beyaz Rus kökenli işletmecileri ve garsonlarıyla, yakın zamanlara kadar varlıklarıyla restorana özel bir hava vermiş olan bir zamanların Rus güzelleri Madam Vera, Madam Raya ve Antoni-na'yla, üstünde loca şeklindeki balkonunda çalan Rus ve Çigan müziğiyle, Balalayka Orkestrası ve ikinci kattaki balkona çıkan merdivenin altında Valantine Taskin'in piyanosuyla, özellikle de ünlü Rus yemekleriyle Beyoğlu'nda pek özel bir yerdi.
1940-1950'lerde müşterileri daha çok yabancı konsolosluk mensupları, istanbul'un kalburüstü kişileri, zengin azınlıklar, yüksek devlet memurlan iken 1960'lar-dan itibaren sanatçıların, yazarların, şairlerin, aydınların, üniversite öğretim üyeleri ve öğrencilerinin de devam ettikleri bir yer haline geldi. Bunda, her dönem "makul" kalan fiyatlarının da payı vardı.
Rejans denince ilk akla gelen, yıllar geçtikçe yaşlanan ve tek tek ortadan çekilen Rus madam ve matmazellerden sonra, özel yemekleriydi. Rus mutfağının belki de en sıradan ama bir o kadar da lezzetli borç çorbası; piroşki denilen ve patates püresi, un, et ve tavuk kıymaları ile yapılan küçük börekler; kievski denen Kiev usulü tavuk; bir çeşit kuzu filetosu olan karski, ince kesilmiş dana etiyle yapılan ve tavaya yapışmış, kavrulmuş patatesle sunulan böfstrogonof, tatlılardan merenge ve fırında elma Rejans'a gidince ilk ısmarlanan yemeklerdi. Ancak bunların birçoğu, özellikle de kievski her zurnan bulunmaz, çoğunlukla yer ayırtmak için telefon edilirken ısmarlamak gerekirdi. Rejans'ın bir özelliği de limon kabukları, karabirer vb ile hazırlanan sarı votkaydı.
Rejans Beyoğlu'nda hem özelliklerini olabildiğince koruyarak, hem de değişen eğlence ve damak zevklerine direnerek 1930'lardan günümüze kalabilmiş tek tuk lokantalardan biridir. 1976'da bulunduğu binanın üst katında çıkan bir yangında tahrip olmuş, altı ahşap üstü seramik karo kaplı sütunlar, sarı meşeden lambriler zarar görmüş, eşya kullanılmaz hale gelmiş;
Rejans'tan bir
ancak bir yıl sonra aynen restore edilerek yeniden açılmıştır.
Rejans'ın müdavim ve müşterileri arasında Atatürk'ten Ecevit'e, Von Papen'den Sadi Irmak'a kadar pek çok yerli yabancı ünlü vardır. Yakın dönemlerde en parlak ve rağbet gören günlerini 1970'lerde yaşamış olan Rejans, halen eski yerinde ve eski dekoruyla faaliyetini sürdürmektedir.
İSTANBUL
REMZİ KİTABEYİ
Cağaloğlu'nda, Ankara Caddesi no. 93'te, 1930'dan beri yerleşmiş olan kitapçı ve yayınevi.
1926'da Ümit Kütüphanesi adıyla Beyazıt'ta ufak çaplı yayımcılık ve kitap ticareti ile bu alana giren Remzi Bengi (1907-1978), harf devrimi ile başlayan yeni dönemde, hem okumayı sevdirecek, hem de genel kültüre yönelik eserler yayımlayarak toplumun büyük bir gereksinmesini karşıladı. Remzi Bengi devlet memuru olan babası Ali Bey'in görevli olduğu Antakya'da doğdu. Küçük yaşlarda babasını kaybettiği için ailesiyle birlikte İstanbul'a göçtü. Davutpaşa îdadisi'ni bitirdikten sonra hayata atıldı. Ümit Kütüphanesi adı altında yayımladığı ilk eserler Ömer Seyfettin'in Yüksek Ökçeler'i ile RudolfValentino'nun Aşk Maceraları adlı bir çeviri idi (1926). Yeni harflerle ve Remzi Kitabevi adıyla yayımladığı ilk eser ise Nâzım Hikmet'in 5e-sini Kaybeden Şehir (1931) adlı şiir kitabıydı. Aynı zamanda dostları arasında da yer alan Hasan Âli Yücel, Mustafa Nihat Ozon, Hasan Âli Ediz, Sabahattin Eyüboğlu gibi kültür adamlarından danışman olarak yararlanması sayesinde yayınlarında her zaman üstün bir kalite tutturmayı başardı. Bu yüzden Babıâli'de "Kendini yazardan saydırmak istersen bir kitabın mutlaka Remzi'den çıkmalıdır" deyimi yerleşti.
1930'lu yıllarda Sadri Etem, Mahmut Yesarî, Halide Edip Adıvar, Sabahattin Âli, Falih Rıfkı Atay, Yakup Kadri Karaosma-noğlu; 1940'lı yıllarda İsmail Habip Sevük; 1950'li yıllarda Ahmet Hamdi Tanpmar, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Orhan Kemal; 1960'lı yıllarda Orhan Hançerlioğlu, Hali-karnas Balıkçısı, Azra Erhat; 1970'li yıllarda
Remzi Kitabevi
Banu Kutun/Obscura, 1994
Muzeffer İzgü, Ümit Kaftancıoğlu, Adalet Ağaoğlu'nun kitaplarım yayımlayarak Türk yazarlarına da destek olan ve yeni yazarları tanıtan Remzi Kitabevi bujdönemde Ab-dülbaki Gölpınarlı, Hasan Âli Yücel, Hüseyin Nâmık Orkun, Mustafa Nihat Ozon, A. Adnan Adıvar, İsmail Hakkı Tonguç, Suut Kemal Yetkin, Şevket Süreyya Aydemir, Orhan Hançerlioğlu, Emre Kongar gibi yazarların araştırma ve incelemelerini de yayımlamıştır. Yayımladığı eserler arasında çeşitli kurumların ödüllerini kazanan kitapların bulunması Remzi Kitabe-vi'nin yaptığı seçimlerin niteliğini kanıtlar. Günümüze kadar 1.500'den fazla kitap yayımlayan ve değişen eser, kitap ve konu anlayışına uyarak kendini sürekli yenileyen kurum, Remzi Bengi'nin ölümünden sonra damadı Erol Erduran tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Çok geniş bir yelpazade yayım yapan kitabevi "Yeni Kültür Kitapları", "Dünya Muharrirlerinden Tercümeler", "Dünya Muharrirlerinden Piyesler", "Edebiyat Kütüphanesi", "Tarih Kitapları", "Kültür", "Yeni Türk Edebiyatı", "Yunan ve Latin Klasikleri", "Büyük Fikir Kitapları", "Bilim", "Yönetim", "Ansiklopedi" dizileri yanında çok sayıda okul kitabı da çıkarmıştır. Remzi Kitabevi Kalem (1938-1939), İnsan (1938-1943), Oluş (1936-1937) adlı dergiler de yayımlamıştır. Bibi. Remzi Bengi'ye Saygı, ist., 1979.
ORHAN KOLOĞLU
RESANET VAPURU
Şirket-i Hayriye'nin(-») 42 baca numaralı yandan çarklı yolcu vapuru. 41 numaralı Metanet adlı bir de eşi vardı.
1892'de İskoçya, Glasgow'da Napier, Shanks & Bell tezgâhlarında buharlı yol-
Resanet Vapuru
Eser Tutel a^ivi
cu vapuru olarak inşa edildi. 30 grostonluktu. 80 beygirgücünde 2 silindirli com-pound buhar makinesi vardı. Saatte 10 mil hız yapıyordu. 1892'de hizmete girdi. Daha çok Köprü-Üsküdar hattında çalıştı. 24 Mayıs 1901 gecesi Galata Köprüsü'nde bağlı olarak yangın nöbetindeyken römorkörle çekilen bir geminin çarpması üzerine açılan yarıktan dolan sular yüzünden battı. II. Abdülhamid'in vapurun çıkarılmasını emretmesi üzerine, ahşap yüzer havuzun altında askıya alındı, sonra da bu durumda tersanenin büyük havuzunda baştan sona yenilendikten sonra "sağlam, güçlü" anlamına gelen adı Eser-i Merhamet olarak değiştirilerek yeniden hizmete sokuldu. I. Dünya Savaşı'nm çıkması üzerine 1915'te ordu emrine verilen Eser-i Merhamet, bu sefer de 24 Nisan 1916 günü Karadeniz'de, Akçakoca önlerindeyken Rus de-nizaltısı Tjulen'ın attığı torpille hasara uğradı. 33 numaralı Nusret tarafından İstanbul'a çekildikten sonra terk edildi.
ESER TUTEL
RESİM SERGİLERİ
bak. SANAT GALERİLERİ
RESİM VE HEYKEL MÜZESİ
Beşiktaş'ta, Dolmabahçe Caddesi üzerinde, Türkiye'nin ilk, İstanbul'un halen tek resim ve heykel müzesi.
Dolmabahçe Sarayı kompleksi içinde yer alan veliaht dairesinin, Atatürk'ün ilgi ve emriyle Güzel Sanatlar Akademisi'ne (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) tahsis edilmesinden sonra, 20 Eylül 1937'de törenle açıldı. Kuruluş sırasında müzenin müdürlüğüne ressam Halil Dikmen getirildi ve İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nin ilk müdürü oldu.
Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı, Batılı resim sanatının büyük ustalarına ait eserlerin satın alınıp Müze-i Hümayun'da sergilenmesi için müze bütçesine 1910-1914 arasında her yıl biner lira ödenek koymuşsa da daha sonra bu, 170 liraya indirilmiş ve 19l6'dan itibaren de müzenin diğer ödenekleriyle birleştirilmiştir. Ancak ödeneklerden sağlanan paranın büyük ustaların resimlerini satın almak için yetersiz olduğu anlaşılınca Paris, Berlin, Münih, Viyana ve Madrit gibi kentlerdeki büyük müzelerde bulunan bazı resimlerin kopyalan yaptırılmıştır. 42'si yabancı, 10'u Türk ressamlarına yaptırılan kopyaların yanısı-ra, Türk sanatçılarına ait 85 resim de satın alınmıştır. Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu olarak anılan bu resimlerin bir bölümü Resim ve Heykel Müzesi'nin çekirdeğini oluşturmuştur.
Bakanlıklar, diğer devlet daireleri ve Dolmabahçe Sarayı'ndan devredilen eserlerle meydana gelen ilk koleksiyon, bağış ve satın almalarla genişletilmiştir. Daha sonra bazı eserler Ankara, İzmir, Bursa, Balıkesir gibi şehirlerin devlet galerilerine yollanmış, İzmir (1973), Ankara (1978) resim ve heykel müzeleri kurulmuş ve kapanan galerilerden birçok yapıt bu müzelere devredilmiştir.
19. yy ile 20. yy'ın ilk yarısına ait bölümü daha zengin olan müze koleksiyonundaki 2.000'i aşkın resim ve 400'e yakın heykel, sanat akımlarına uygun kronolojik bir düzenlemeyle sergilenmektedir.
Müzede, Türk plastik sanatının ilk dönemlerini oluşturan, fotoğraftan çalışan Kasımpaşalı Hilmi, Giritli Hüseyin gibi Darüşşafakali; Ahmet Şekûr gibi asker kökenli ressamlarla, Şeker Ahmed Paşa, Süleyman Seyyid, Hüseyin Zekâi Paşa, Halil Paşa, Hoca Ali Rıza, Ahmet Ziya Akbulut, Hikmet Onat ve Sanayi-i Nefise Mekte-bi'nin (Güzel Sanatlar Akademisi) kurucusu-Osman Hamdi, hocaları Yervant Os-gan (heykel), Salvator Valeri (yağlıboya), Warnia Zarzecki'ye (karakalem) ait eserler; İhsan Özsoy, İsa Behzat, Basri gibi sanatçılara ait heykellerle Nazmi Ziya Güran, Feyhaman Duran, Namık İsmail, Avni Li-fij, Sami Yetik gibi 1914 kuşağı da denilen empresyonistlere ait resimler; 19l4'te kurulan İnas Sanayi-i Nefise Mektebi'nin (kızlar için Güzel Sanatlar Okulu) ilk müdürü Mihri Müşfik, ikinci müdürü Ömer Adil ve ilk kadın ressamlarımızdan Melek Celal, Belkıs Mustafa, Müfide Kadri, Güzin Duran, Nazlı Ecevit'e ait çalışmalar sunulmaktadır.
Müzede müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği'nin kurucularından ressam Refik Epikman, Cevat Dereli, Şeref Akdik, Mahmud Cüda, Nurullah Berk, Hale Asaf, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi, ressam ve heykeltıraş Muhittin Sebati, heykeltıraş Ratip Aşir Acudoğu ile D Grubu'nun kurucuları ressam Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino, heykeltıraş Zühtü Müridoğlu'nun eserlerinin yanında, gruba daha sonra katılan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Turgut Zaim, Halil Dikmen, Eşref Üren, Eren Eyüboğlu, Arif Kaptan, Sabri Berkel gibi sanatçıların da en seçkin eserlerim görmek mümkündür.
Müze salonlarında, Batı akımlarını ve yerel tarihi özümleyerek çeşitli eğilimde eserler vermiş bulunan Ferruh Başağa, Fikret Mualla, Neşet Günal, Şükriye Dikmen, Cihat Burak, Nedim Günsür, Avni Ar-baş, Adnan Çöker, Altan Gürman, Özde-mir Altan, Neşe Erdok, Devrim Erbil gibi ressamların; heykeltıraş Sadi Çalık, Hüseyin Gezer, Hadi Bara, Kuzgun Acar, Yavuz Görey, Ali Teoman Germaner, Tamer Ba-şoğlu gibi daha birçok sanatçının eserleri de izlenebilmektedir.
Türk plastik sanatlarının toplu bir panoramasını çizen müze koleksiyonu içinde, ayrıca Ayvazovski, Belling, Bonnard, Dera-in, Dubois, Dufy, Levy, Matisse, Picasso, Pignon, Utrillo gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserleri de önemli bir yer tutmaktadır.
Müzede eserlerin korunma ve bakımları için konservasyon, hasar gören ve yıprananların onarımı için restorasyon, sanatçılarla eserleri hakkında bilgi toplama ve araştırmacılara bilgi aktarma amacıyla da arşiv birimleri bulunmaktadır.
Sergileme düzeni, zaman zaman değişen müzenin, daimi teşhir salonlarının ya-msıra; Şeker Ahmed Paşa Sergi Salonu ile Halil Dikmen Galerisi'nde "Elvah-ı Nakşi-
RESMÎ EFENDİ TEKKESİ
316
317
REŞAD PAŞA KÖŞKÜ
ye Koleksiyonu'ndan Seçmeler", "Alman Dışavurumculuğunda Grafik Sanatı", "Türk Resminde Çıplak" gibi yerli ve yabana çeşitli sergiler de açılmaktadır.
Müzenin zemin katında çalışmalarını sürdüren Resim ve Heykel Müzeleri Derneği tarafından, çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yönelik, deneyimli uzman hocalar yönetiminde resim ve sanat tarihi çalışmaları ile toplantı salonunda seminer, söyleşi, konferans gibi etkinlikler gerçekleştirilmektedir.
Müze ve derneğin 1980'den beri ortaklaşa düzenledikleri "Günümüz Sanatçıları Sergileri" Türk plastik sanatına yeni isimler kazandırmaktadır.
1976-1980 arasında yangın tehlikesi yüzünden kapalı kalan, 1981'de yeniden açılan müzede, Mimar Sinan Üniversitesi Proje, Uygulama ve Araştırma Atölyesi'nce hazırlanan projeye uygun olarak, TBMM Milli Saraylar Dairesi Başkanlığı'nca, zaman zaman restorasyon çalışmaları yapılmaktadır.
Dolmabahçe Sarayı'nın harem kanadının sürekliliğini görsel olarak devam ettiren bina, sarayın genel duvarları içinde kendi duvarları ile çevrilmiş, ayrı giriş ve bahçelere sahiptir. Bodrum üstünde iki katlı olarak inşa edilen; selamlık, muayede ve harem bölümlerinden oluşan yapı, iç planlaması ve cephe düzenlenmesiyle sarayın küçük çapta bir tekrarıdır. Bina denizden doldurulmuş, kısmen meşe kazıklar çakılarak, içinde üç sıra halinde meşe hatıllardan oluşan ızgara bulanan horasan-harçlı bir zemin üzerine, beden duvarları taştan yan kagir olarak inşa edilmiştir. Kurşunla kaplı çatı ile döşeme ahşap, iç duvarlar ise tuğladır. Dış ve iç süsleme barok, rokoko ve ampir üsluplarının özelliklerini gösterir. Tavan süslemesindeki kompozisyonlarda kuğu, sülün gibi kuşlar; at, kaplan gibi hayvanlar; çeşitli gemi, natürmort ve manzaralar resmedilmiştir. Bazı salonlarda tavanın yamsıra duvarlarda da bitkisel süslemeye rastlanmıştır.
Yapının gerek inşasında, gerekse iç ve dış süslemelerinde hem Avrupalı hem de Osmanlı pek çok sanatçı çalışmıştır.
Bibi. H. Dikmen, "Resim ve Heykel Müzesi Münasebetiyle", Ar, 2/4, S. 9 (1938); N. Berk,
**S^ Resim ve Heykel Müzesi
Ahmet Kuzik, 1992
"Resim ve Heykel Müzesi I", ae, 2/4, S. 10-12 (1938); ay, "Resim ve Heykel Müzesi II", ae, 2/5, S. 12-13 (1938); ay, "Resim ve Heykel Müzesi III", ae, 2/6, S. 12-15 (1938); ay, "Müzede Türk Sanatı", Akademi, 7, S. 39 (1967); ay, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, İst., 1972; C. Tollu, "Resim-Heykel Müzesi ve Atatürk", Akademi, l, S. 38 (1907); D. Erbil, "istanbul Resim ve Heykel Müzesi", ae, l, S. 40-56 (1967); G. Elibal, Atatürk ve Resim Heykel, İst., 1973; N. Berk-H. Gezer, 50 Yılın Türk Resim ve Heykeli, İst., 1973; S. Tansuğ, "Türk Resim ve Heykel Sanatı", Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, c. 6, ist., 1982; N. Berk-K. Özsez-gin, Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi, ist., 1983; H. Gezer, Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli, ist., 1983; S. Tansuğ, Çağdaş Türk Sanatı, ist., 1986; İ. Yücel-S. Öner, Dolmabahçe Sarayı, İst., 1989; D. Dişbudak, "Milli Saraylar ve 19. yy Mimarlığı", STAD, 3/9, S. 37-44 (1990); M. Sözen, Devletin Evi Saray, ist., 1990; TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı-MSÜ Resim ve Heykel Müzesi, Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Restorasyonu, (broşür), ty; MSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Yıllıkları, ist., 1985-1990; N. Berk-D. Erbil, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, (broşür), ty.
HÂLENUR KÂTİPOĞLU
RESMÎ EFENDİ TEKKESİ
Fatih Ilçesi'nde, Karagümrük'te, Muhtesip İskender Mahallesi'nde, Kabakulak Soka-ğı'nda yer almaktaydı.
istanbul'da Kadirîliğin Resmî kolunun âsitanesi olan bu tekke 1204/1789-90'da, kadılardan Mestçizade Osman Efendi'nin kızı Alime Hatun (ö. 1821) tarafından, söz
Resmî Efendi
Tekkesi'nde
tevhidhanenin
güneybatı
köşesi.
Encümen Arşivi,
1936
konusu kolun piri olan eşi Şeyh Mustafa Ahî Resmî Efendi (ö. 1793) için inşa ettirilmiştir. Tarikatların ilgasına (1925) kadar Resmîliğin merkezi olarak faaliyet gösteren tekkede çarşamba günleri ayin icra edildiği, Dahiliye Nezareti'nin R. 1301/1885-86' da hazırlattığı istatistik cetvelinde burada 3 erkek ile 3 kadının barındığı tespit edilmektedir. Kaynaklarda "Resmî, Şeyh Resmî, Şeyh Resmî Efendi" gibi isimlerin yamsıra, Şeyh Mustafa Ahî Resmî Efendi'nin kardeşi ve halefi olan kişiden ötürü "Resmî Şeyh Süleyman", bâniyesinden dolayı "Alime Hatun" olarak, ayrıca yakınında bulunan Kabakulak (Muhtesip İskender) Mescidi'nin adı ile de anılmaktadır.
Tekkenin ilk postnişini Şeyh Mustafa Ahî Resmî 1206/1792'de Kıbrıs'ın Mago-sa şehrine sürülmüş, 1208/1793'te sürgünde vefat etmiş, yerine kardeşi Şeyh Süleyman Safî Efendi (ö. 1837) geçmiş, onu daha sonra S. Safî Efendi'nin damadı Şeyh İbrahim Maşukî Efendi (ö. 1854) ve İ. Ma-şukî Efendi'nin oğulları Şeyh Mustafa Sab-ri Efendi (ö. 1888) ile son postnişin olan Şeyh İsmail Hakkı Efendi izlemiştir. Diğer taraftan Şeyh Mustafa Ahî Resmî'nin annesi Ayşe Hatun bu tekkenin yakınında, Neslişah Mahallesi'nde, Neyzenler Soka-ğı'nda bulunan ikinci bir tekke inşa ettirmiş, Şeyh Mustafa Ahî Resmî, kaynaklarda çeşitli adlarda (Ayşe Hatun, Cuma, Resmî, Şeyh Seyyid Resmî, Şeyh Said Efendi) zikredilen bu tekkenin de meşihatını üstlenmiştir. Aynı semtte, aynı kişinin eşi ve annesi tarafından, aşağı yukarı aynı yıllarda tesis edilen, aynı tarikat koluna bağlı, benzer isimlerle anılan bu iki tekke kimi yayınlarda birbirine karıştırılmıştır. Faal oldukları dönem boyunca aralarında sıkı bir ilişkinin gözlendiği bu tekkelerde, son dönemde ünlü zâkirbaşılardan Ali Gerçek'in görev yaptığı bilinmektedir.
Cumhuriyet döneminde bakımsız kalan Resmî Efendi Tekkesi 1940 civarında ortadan kalkmış, günümüze hazire dışında hiçbir şey intikal etmemiştir. Encümen Ar-şivi'nde bulunan ve tekke ile ilgili yegâne görsel belgeleri oluşturan 1939 tarihli fotoğraflarda yapının iç ve dış görünümleri tespit edilmiştir. Dışarıdan bakıldığında herhangi bir ahşap meskenden farksız olan Resmî Efendi Tekkesi kagir duvarlı
Resmî Efendi Tekkesi'nde türbeden bir
görünüş.
Encümen Arşivi. 1936
bir bodrum üzerine oturan iki kattan meydana gelir. Bodrum katının duvarları ahşap iskelet arasına moloz taş dolgu ile inşa edilmiştir. Bahçeye açılan cümle kapısının yamsıra, harem girişi olması muhtemel diğer bir kapı görülmekte, ahşap kaplamalı cephelerde dikdörtgen açıklıklı giyotin pencereler sıralanmaktadır. Birçok başka tarikat yapısında olduğu gibi, türbe ile bağlantılı olan tevhidhane moloz taş örgülü duvarlarla sınırlandırılmış, kiremit kaplı kırma çatı ile örtülmüştür. Çift sıra halinde düzenlenmiş, dikdörtgen pencerelerin aydınlattığı tevhidhanenin kuzey, doğu ve batı duvarları boyunca iki katlı mahfiller uzanır. Alttaki mahfiller ahşap korkuluklarla, kare kesitli ahşap direklere oturan, kadınlara mahsus fevkani mahfiller ise kafeslerle donatılmış, tevhidhanenin duvarlarına ve mahfillerin yüzeyine, din ve tasavvuf büyüklerinin adlarını içeren bol miktarda levha asılmıştır. Mihrap duvarının güneybatı köşesindeki açıklıktan, ahşap sandukaların bulunduğu türbeye geçilir. Türbenin duvarlarında tarikat sancakları, sandukaların başlarında Kadirî-Resmî taçları, üstlerinde de zikir tespihleri ve kemerler görülmektedir. Bakımlı durumda olan hazirede, özellikle taçları ile dikkati çeken mezarlar yer alır.
Bibi. Aynur, Saliha Sultan, 39, no. 183; Âsitâ-ne, 13; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, I, 87-89, no. 125; Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 12; İhsaiyat II, 20; Vassaf, Sefine, V; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 37-38; Ergun, Antoloji, II, 663; Müller-Wiener, Büdlexikon, 290; B. Turnalı-E. Yücel, "İstanbul'daki Bazı Tekkelerin Yerlerine Dair Bir Araştırma", VD, XVIII (1984), 143-145; Fatih Camileri, 270; M. B. Tanman, "Settings for the Veneration of Saints", TheDervish Lodge-Archi-tecture, ArtandSufism in Otlaman Turkey, Ber-keley, 1992, s. 143, 146; M. Özdamar, Dersaadet Dergâhları, ist., 1994, s. 93.
M. BAHA TANMAN
Dostları ilə paylaş: |