NAİMA MUSTAFA EFENDİ
(l655?, Halep [bugün Suriye'de] -1716, Patras [bugün Yunanistan 'da]) Tarihçi.
1000-1070/1591-1659 arasını kapsayan ve kısaca Tarih-i Naima, Naimâ Tarihi, Tarih-i Vekâyide denen Ravzatü'l-Hü-seynfi hülasatiAhbari'l-Hafikeyn adlı vakayinamesi, genel bir Osmanlı tarihi olmakla birlikte İstanbul'la ilgili toplumsal, siyasal ve kültürel pek çok olayı ve konuyu da içermektedir.
Doğduğu Halep'te Arapça, Farsça öğrenen ve Doğu kültürü edinen Naima, gençliğinde İstanbul'a geldi. l688'de Eski Sa-ray(-») teberdarları arasında yer aldı. Ba-yezid Camii'nde cami derslerine(-«) devam etti. Edebiyata, tarihe ilgi duydu. Fakat daha çok ilm-i nücum (astroloji) ile uğraştı. Yazı ve ifade yeteneği, Doğu dillerini bilmesi sayesinde Divan-ı Hümayun'a geçerek kâtipler sınıfına katıldı. Kalaylıkoz Ahmed Paşa'ya divan efendisi oldu. Sadra-
zam Amcazade Hüseyin Paşa'nın (sadrazamlığı 1697-1702) teşvikiyle tarih yazımına yöneldi. Hüseyin Paşa, kitaplığmda-ki, Şârihü'l-Menarzade Ahmed Efendi'nin (ö. 1646) eseri olan tarih müsveddelerini Naima'ya vererek bunları tasnif edip, temize çekmesini istedi. Olasılıkla 1700'de-ki bu görevlendirme, bir tür resmi tarihçilik sayıldığından Naima ilk Osmanlı vaka-nüvisi kabul edilmiştir. Tarih-i Raşid'de ise "Vekayi-i Devlet-i Aliyye tahririne memur" Naima Efendi'nin, hazırladığı ilk "cüzleri", Edirne'de bulunan Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa'ya, bir adamıyla 11 Ağustos 1702'de gönderdiği, paşanın da okuduğu parçalan beğenerek Naima'yı teşvik için l kese akçe ile "istanbul gümrüğü mukataasından l para 3 akçe hesabıyla 120 akçe gündelik" bağlattığı, ayrıca çalışmalarını aralıksız sürdürmesi hususunda da bir ferman çıkarttırdığı yazılıdır. Naima da, asıl tarihine eklediği "Feyzul-lah Efendi Vak'ası" adlı risalesinin girişinde "Bu dâ'î-yi fakir Mustafa Naîm hakir, devlet-i ebed-peyvend-i Osmanî tevarihini müteaddid müsveddelerden beyaza çeküb nice fevâid-i celile ilhakıyla tertib ve tekmil edüb dokuzyüz sekseniki tarihinden bin altmış beş senesine dek olan veka-yi'i cami müdevven bir nüsha-i lâtife tahrir ettiğini" açıklamaktadır.
Eserini ithaf ettiği Amcazade Hüseyin Paşa'nın azlinden ve ölümünden sonra, 1704'te sadrazam olan Kalaylıkoz Ahmed Paşa'dan himaye gördü ve Anadolu muhasebeciliğine atandı. Hacegân sınıfına dahil olarak yürüttüğü bu görevinden, "cüz'iyyatda olan mahareti belâsı ile azl ve nefy" ile uzaklaştırılıp Hanya'ya sürgüne gönderildi. Suçu, devlet adamlarının hoşuna gitmeyen zayiçeler düzenlemek ve dilini tutmamaktı. Bir rastlantı olarak eski efendisi Kalaylıkoz Ahmed Paşa o sırada
Hanya muhafızı olduğu için, Naima bir yıllık sürgün yaşamında sıkıntı çekmedi. Ancak İstanbul'da kalan eşi Hâce Havva Hatun yoksul düştü ve Sadrazam Çorlulu Ali Paşa'ya başvurmak zorunda kaldı. Sadrazam, Naima'nın sürgün yerini Bursa olarak değiştirdi. Ekim 1707'de de affedildiğinden İstanbul'a döndü. Teşrifat! ve ek görev olarak da kalyonlar defterdarı oldu. 1712'de Rikap Kaymakamı Silahdar Damat Ali Paşa'nın desteği ile ikinci kez Anadolu muhasebeciliğine getirildi. Ali Paşa 1713'te sadrazam olunca Naima da defter emini, aynı yıl başmuhasebe hâ-cesi atandı. Sadrazamın özel meclislerine katılmakla birlikte bir süre sonra gözden düştü. Silahdar kâtipliğine nakledildi. 1715'te üçüncü kez Anadolu muhasebeciliğine getirildi. Mora seferi sırasında Mora mubayaacısı ve defter emini vekili olarak Türklerin Balya Badra dedikleri Palyo Patras'ta kaldı ve orada öldü. Avlusuna gömüldüğü cami sonraki yüzyıllarda yıkıldığı gibi mezarı da kayboldu. Ölümüne, Ne zibâ düşdü târih-i vefatı/ Naimâ gitdifirdevs-i naîme tarihi düşürülmüştür.
Tarih olaylarını öykü üslubuyla anlatmadaki ustalığı tartışmasız olan Naima, bu yönüyle divan edebiyatına en seçkin mensur eserlerden birini kazandırmış sayılır. İşlediği konular, yer yer iç uyaklı (seçili), darbımeseller ve betimlemelerle zenginleştirilmiştir. İnce alaylar, açık eleştiriler de az değildir.
Eserin yazımında asıl kaynak, Şârihü'l-Menarzade Ahmed Efendi'nin bıraktığı müsveddelerdir. Bu kaynak kaybolduğundan, Naima Tarihi bir bakıma Ahmed Efendi'nin eserini yansıtan tek kitap durumundadır. Yazar, şifahi bir kaynak olarak da Maanzade Hüseyin Bey'den yararlanmıştır. İbrahim (1640-1648) ve IV. Meh-med (1648-1687) dönemlerini yaşayan
Maanzade, tanık olduğu olayları Naima'ya aktardığı gibi, hazırladığı bir tarih mecmuasını da vermiştir.
Naima Tarihi hin 982/1574'ten 10657 l654'e değin olayları kapsayan ilk özgün nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüpha-nesi'ndedir. Naima, eserini ikinci kez elden geçirdiğinde ilk 18 yılı çıkartıp 10007 1591'i esas alarak ve 5 yıllık bir ilave ile 1070/l659'a değin çıkan-ve yer yer yeni eklentiler içeren asıl tarihini tamamlamıştır. Naima'nın yararlandığı diğer kaynaklardan Hasanbeyzade, Âli, Kâtip Çelebi, İbrahim Peçevî, Vecihî, Karaçelebizade Abdülaziz, Tevkii Abdi Paşa tarihlerine bu ikinci tertipte daha çok atıflar bulunmaktadır. Eserinin önsözünde güvenilir bir vakayinamenin özelliklerini sayan Naima'ya göre tarihçinin, doğru sözlü, asılsız haberlere kulak vermeyen, bilenlerden araştıran veya bizzat gözlemleyen, olayları aktarmakla yetinmeyip kıssadan hisse çıkartan, kolay okunup anlaşılır dil kullanan bir usta olması gereklidir, Yine Naima'ya göre "tarih devirlerin dilidir" ve tarih bilmeyenler aymaz kişilerdir.
Naima Taribi'nin kütüphanelerde çeşitli yazma nüshaları bulunmaktadır. İlk baskısı İbrahim Müteferrika(->) tarafından 1734'te 2 cilt olarak yapıldığı gibi, 1860'ta ve 1865-1866'da Matbaa-i Âmire'de gerçekleştirilen 6 ciltlik basımı da vardır. Yeni harflerle de 1967-1969'da basılmıştır. Naima'nın 17 beyitlik bir mesnevisi ile birkaç beyitlik şiirleri de tarihinin içinde olup, "Resâil-i Siyasî" denen yazıları ise yazma mecmualarda bulunmaktadır.
Naima Taribi'nin, İstanbul yaşamının 70 yıllık bir kesitini ilgilendiren bölümleri, doğal afetlere, yangınlara, ayaklanmalara, toplum olaylarına, cinayetlere, kıtlıklara, tören ve eğlencelere ilişkin olarak önemli bir yekûn tutar. Benzeri eserlerde olduğu gibi Naima Taribi'nde de başlıkların çoğu Farsçadır. Ana başlıklar ise yıllara göre, örneğin "vekayi-i sene elf' (H. 1000 yılı olayları) biçimindedir. Son beş yılın olayları ise aylara göre verilmiştir. Eserin zeyli olan "Feyzullah Efendi Vak'ası" ise II. Mustafa'nınC-») hocası Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin özgeçmişini ve Edirne Vak'ası'nı anlatır. Eserin 6 ciltlik 1865-1866 basımı toplam 2.788 sayfadır.
Naima Taribi'nde İstanbul'la doğrudan ilgili bölümlerden bazılarının başlıkları şunlardır: "Gulüvv-i sipah der-divan", "Kıssa-i katl-i Kira", "cülus-ı hümayun haz-ret-i Sultan Ahmed Han", "Zikr-i sebeb-i gulamiye-i sipah", "Katl-i kaimmakâm Sarıkçı Mustafa Paşa", "Zuhur-ı duhân", "İlti-câ-i Canbulat-zâde be-Âsitâne", "Zikr-i ba'zı vekayi-i der-Âsitâne", "Bina-ı Cami-i Cedid Sultan Ahmed Han", "Bina-yı Kasr-ı Tersane", "Hal'-i Sultan Mustafa Han zikr-i cülûs-ı Sultan Osman Han", "Vak'a-i haile-i Osmaniye", "Vak'a-i meczûb der Camii Cedid", "Fitne-i diğer", "Bakiyye-i ahvâl-i zorbayan ve katl-i meşahir-işan", "Vak'a-i Asitâne", "Harik-i azîm der-İstanbul", "İb-tâl-i kahvehane ve men'-i duhân", "Cem'iyet-i mevlûd-i şerif ve meclis-i dua", "âmedân-ı elçi-i Leh", "Katl-i Abaza Meh-
med Pâşâ-yı meşhud" "Ahval-i Emirgûne Oğlu", "Ahval-i Asitâne", "Siyaset-i erbâb-ı duhân", "Nefy-i Şekerpare", "Katl-i mü-neccimbaşı Hüseyin Efendi", "Gavga-i be-râ-yı ulufe", "Tafsil-i ahvâl-i Valide Sultan", "Zelzele ve husuf", "Âmedan-ı Vezir İbşir Paşa", "Çevri Çelebi", "Zuhur-ı fitne ve vak'a-i Çınar", "Salb-i patrik". Bibi. Tayyarzade Ahmed Ata, Tarih-i Enderun, III, İst., 1293, s. 36 vd; Tarih-i Raşid, II, 533, IV, s. 35; Sicill-i Osmanî, IV, 575-576; Osmanlı Müellifleri, III, 151 vd; Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları, 268 vd; A. H. Çelebi, Naimâ, Hayatı-San'atı-Eserleri, İst., 1953; Ahmed Refik, Naima, İst., 1932; ay, "Menfada Naima Efendi", TTEM, S. V (1931), 52 vd; Cema-leddin, Âyine, 43 vd; Ebüzziya Tevfik, Nü-mune-iEdebiyat-ı Osmaniye, İst, 1329, s. 44 vd; M. Aktepe, "Naimâ Tarihinin Yazma Nüshaları", TD, S. l (1949), 35 vd; C. Baysun, "Naimâ", İA, IX, 44 vd.
NECDET SAKAOĞLU
Dostları ilə paylaş: |