RUM PATRİKHANESİ
bak. RUM ORTODOKS PATRİKHANESİ
RUMCA BASIN
İstanbul'da yayımlanan ilk Rumca gazete devletin resmi sözcüsü Takvim-i Veka-j'z'hin Rumca nüshası olan Otomanikos Monüor'dur. 1832'de başlayıp 1840'a kadar devam ettiği sanılan gazete 400 adet basılıyor ve başta Rum Ortodoks Patrikhanesi olmak üzere ilgililere dağıtılıyordu. Bir süre Patrikhane'nin daha iyi anladıkları (belki de çeviriyi uygun bulmuyorlardı) gerekçesiyle Türkçe nüshayı tercih ettiğini bildirmesi, yayımın durdurulması sonucunu yarattı. Bu durum, bir yandan Osmanlı Rumlarının özelliklerinin, diğer yandan Yunan devletinin kurulmasıyla yazı (katerevusa) ve konuşma (demotik) dilleri arasında beliren çekişmenin sonucuydu.
OtomanikosMonitor'u, daha sonra Osmanlı diplomasisinde önemli bir rol oynayan Musurus ailesinden Yogos çıkarıyordu. 1840'ta Babıâli'nin memurlarından Konstandinos Adisidis'in çıkardığı O Tileg-rafos Tu Vosporu (Boğaziçi Telgrafı) gazetesinin, Ceride-i Havadis gibi yarıresmi bir nitelik taşıdığı düşünülebilir. 1850'den itibaren İstanbul, Rumca basında önde olan İzmir'le yarışmaya başlamış ve hem dilde hem de genel politikada üç eğilimi yansıtan gazeteler belirmiştir.
Patrikhanenin
son onarımı
sırasında bina
girişinde
yapılan ve eski
tasvirlerden
harekede
İstanbul'un
fethinden
sonra II.
Mehmed'in
(Fatih) II.
Gennadios
Sholarios'a
patriklik
beratını
verişini
betimleyen
mozaik pano.
Zafer Karaca
İngiliz pasaportlu Yunanlı Dimitros Ksenis'in 1845'te kurduğu Vizandis (Bizans) 1854'te Tilegrafos'la. birleşmiş ve ara-' lıklarla 1901'e kadar birkaç kez el değiştirerek çıkmıştır. Gazete genelde Patrikhane'nin sözcüsü sayılıyordu. 1860-1870 arasında Dimitrios Kaçelidis tarafından çıkarılan Omonia da (Barış-Birlik) Patrikha-ne'den yardım alıyordu. Patrikhane'nin resmi organı Eklisiastiki Alitia (Kilise Gerçeği) 1923'e kadar yaşamım sürdürmüştür. Patrikhane'ye yakın olanlar her şeyden önce yenilikçi akımlara karşı tutucu bir çizgi izliyorlardı. Yunanistan'ın kendi kilisesinin özerkliğini ilan etmiş olması sebebiyle Yunan hükümetinin politikasına karşı da çok uyumlu davranmıyorlar, İstanbul'un üstünlüğünden vazgeçmeye razı görünmüyorlardı. Babıâli'den maddi yardım gören gazeteci Mihail Hurmuzis 1864-1868 arasında çıkardığı Armonia (Ahenk) gazetesinde ve başta Anatolikos Asft'KAna-dolu Yıldızı) olmak üzere yazı yazdığı diğer gazetelerde Osmanlı-Yunan işbirliğini destekliyor ve Patrikhane'ye yardım ediyordu.
Rum milletinin, özellikle Anadolu'daki kesiminin anadili Türkçeydi. Bunlar Rumca konuşmayı hiç bilmiyorlardı. 15. yy'dan beri eserlerini Karamanlıca (Karamanlidi-ka) adı verilen, Grek harfleriyle Türkçe olarak yayımlıyorlardı. Patrikhane bile buna karşı çıkmamış, onları kiliseye bağlı tutmak için Karamanlıca din kitapları yayımlamayı normal karşılamıştır. Evangelinos Misailidis'in 1851'de İstanbul'da yayımlamaya başladığı Anatoli(^) gazetesi Kara-manlıcanın kökleşmesine büyük katkıda bulundu. Gazetenin yanısıra bol sayıda kitap da yayımladı. R. Arhagger'e göre, Karamanlıca Rumcadan çok Türkçeye ayak uydurmuş ve Yunan yayılmacı etkilerinden çok, bir arada uyumlu yaşamanın destekçisi olmuştur. Bu sebepten Tercüman-ı Hakikat, E. Misailidis'i "Fikr-i Osmaniyi yaymakta kimsenin kâbına varamadığı kişi" olarak tanıtmıştır.
Üçüncü grup Rumca özel gazetelerden oluşmaktadır. 1861-1894 arasında Filali-tis-Kalifron-Fotiadis'in çıkardıkları Anato-HkosAstir (Anadolu Yıldızı); 1869-1876'da N. Destunianos'un Teatis'i (Seyirci); 1876-1877'de Gabriilidis'in Metaritmisis'i (Islahat); Vangelis Papadopulos'un Proia, Sa-vatiea Epiteorisis'i (Cumartesi Revüsü), Hi-aki Epiteorisis'i (Sakız Revüsü), NeaEpite-orisis'i (Yeni Revü) kısa sürelerle ilgi toplamış olanlardır. Bu grupta en önemli olanların başında Stavros Vutiras'ın 1866' da Neologos Tis Anatolia adıyla başlatıp sonra sadece Neologos adını alan yayını gelir. Sorumlu müdürü, bir Osmanlı memuru olan Hıristos Papadopulos idi. Sahibinin kültür düzeyinin yüksekliği sebebiyle o dönemin bütün Rumca basım içinde en önde yer alarak, İstanbul'un evrensel kültür merkezi niteliğine bir katkıda bulunmuştur. Bazen örtülü, bazen açık şekilde Panhelenizmi ve Megali İdea'yı savunmuş, yandaşlarından para toplayarak yaşamaya çalışmıştır. Vutiras 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı sırasında sınır dışı edildi ve ancak
Dostları ilə paylaş: |