Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə206/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   202   203   204   205   206   207   208   209   ...   980
OĞLANLAR TEKKESİ

Fatih Ilçesi'nde, Aksaray'da, Çakır Ağa Ma-hallesi'nde, Cerrahpaşa Caddesi ile Millet Caddesi'nin(->) kesiştiği yerde, Aksaray Karakolu'nun yanında idi. 1957'de Millet Caddesi'ni açmak amacıyla başlatılan yol çalışmaları sırasında yıktırılmıştır. Kaynaklarda adı, "Olanlar", "Gavsî", "Şeyh İbrahim Efendi", "Yakub Ağa" ve "Cism-i Latif' Tekkesi olarak da geçer.

Oğlanlar Tekkesi'nin tarihi, II. Mehmed (Fatih) dönemine (1451-1481) kadar uzanmaktadır. 1453-1461 arasında Sekbanbaşı Yakub Ağa tarafından kurulmuştur. Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmayıp yalnızca Beyazıt'ta bir mescit inşa ettirdiği bilinmektedir. Nitekim 1546 tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri'nde, bu mescitten söz edilmekte ve Yakub Ağa'nın vakfettiği gayrimenkul sayılırken, bu gelir kaynaklarından bir kısmının Aksaray'daki tekkesi için ayrıldığı belirtilmektedir. Ancak tekkenin ilk dönemine ait bilgilerin sınırlı olması, bu kuruluşun 17. yy'ın başlarına kadarki tarihini karanlıkta bırakmakta, ayrıca tekkenin hangi tarikata bağlı bulunduğu da bilinmemektedir.

17. yy'ın başlarında tekkeyi yeniden canlandıran kişi, "Olanlar Şeyhi" lakabıyla tanınan İbrahim Efendi'dir(->). 1591'de Eğridir'de doğmuş, İstanbul'a gelerek Sey-yid Nizameddin'in oğlu Seyyid Seyfullah'ın halifelerinden Hakikîzade Osman Efen-di'ye intisap ederek Halveti hilafeti almıştır. Önce Hakikîzade Tekkesi'nde post-nişinlik yapmış, ardından Aksaray'da kendi lakabıyla ünlenen Olanlar ya da Oğlanlar Tekkesi meşihatım üstlenmiştir. l655'e kadar bu görevi sürdüren ibrahim Efendi, döneminin tanınmış mutasavvıflarından Aziz Mahmud Hüdaî(-») ve Abdülahad Nuri'den^) feyz almakla birlikte, aslen ikinci devre Melamîlerinden sayılmaktadır. Dil-i Dana adlı eserinde Melamî kutbu Idris-i Muhtefî(-0 ile görüştüğünü kaydeden ibrahim Efendi, dönemin tanınmış Melamîlerinden Hüseyin Lamekânî'nin (ö. 1625) müntesiplerindendir. Hayatı ve Oğlanlar Tekkesi'ndeki Melamî meşrep tasavvuf kültürü hakkında en geniş bilgi, müritlerinden Sunullah Gaybî'nin Sohbetname' sinde mevcuttur.

17. yy'ın ilk yarısında Bayram! Melamîliğinin temsil edildiği Oğlanlar Tekkesi'nin bu tarihten itibaren hangi tarikata bağlandığı tespit edilememekte ancak 19. yy'ın başlarında Dede Efendi lakabıyla tanınan bir şeyh tarafından Halvetîliğin Şabanî koluna geçirildiği görülmektedir. Tekke 1871' de Mısır hıdivlerinden Prens Abbas Paşa' nın eşi Prenses Mahveş Hanımefendi tarafından yeniden inşa ettirilmiş ve bu tarihten itibaren Kadiri tarikatının denetimine girmiştir. Bu dönemde tekkede Hüsnü Efendi ve Meclis-i Meşayih başkanlarından Saffet Efendi (Yetkin) (ö. 1950) tarafından Kadiri meşihatı temsil edilmiştir. Ayrıca yine bu dönemde tanınmış Kadiri şeyhlerinden Şerif Ali Efendi bir süre postnişinlik yapmış, oğlu Mehmed Sururî Baba da Sultanahmet'teki Kaygusuz Tekkesi meşiha-

Oğlanlar


Tekkesi'nin

Aksaray


Karakolu'nun

yanından


görünüşü.

Encümen Arşivi,

1952

tını üstlenmiştir. Sururî Baba'nın oğlu Ab-dülhay Öztoprak (ö. 1961) ise, Beşiktaş'taki Yahya Efendi Tekkesi'nin son Kadirî-Nakşî şeyhidir (bak. Kadirîlik).

Dört katlı kagir bir yapı olan Oğlanlar Tekkesi dışarıdan yaklaşık 17x19,50 m bo-yutlanndadır. Duvarlar tuğla ile örülmüş, zemin katın cadde üzerindeki güney cephesinde, türbe-sebil ile çeşmenin bulunduğu kesim mermerle kaplanmış, kırma çatı alaturka kiremitlerle örtülmüştür. Zemin katın ekseninde, güney yönünde türbe-sebil, bunun arkasında tevhidhane, bu bölümlerin doğusunda harem ile çeşme, batısında selamlık kesimi yer alır.

Kare planlı (7x7 m) tevhidhanenin girişi kuzey yönündeki küçük avluya açılır. Bu yönde, kemerleri dört adet sütun ile bir duvar parçasına oturan bir son cemaat yeri revağı tasarlanmış, tevhidhanenin kuzey duvarının ortasına giriş, bunun yanlarına, söz konusu mekânı aydınlatan birer pencere yerleştirilmiştir. Diğer duvarlarda pencere bulunmamakta ancak doğu ve batı duvarlarında, karşı karşıya gelecek şekilde, hareme ve selamlığa geçit veren birer kapı, güney duvarının ekseninde de mihrap nişi yer almaktadır.

içerden 7x4,80 m boyutlarında olan türbe-sebil bölümü, Osmanlı mimarisinde, özellikle 17. yy'dan itibaren görülmeye başlanan türbe-sebil ilişkisinin geçen yüzyıla ait ilginç bir örneğini oluşturur. Bu bölümde söz konusu iki fonksiyon tek bir mekân içinde halledilmiş, Cerrahpaşa Cad-desi'ne açılan sebil pencereleri aynı zamanda türbenin niyaz (ziyaret) pencereleri olarak kullanılmıştır. Türbe-sebil caddeye (güneye) doğru, köşeleri 45° pahlı bir çıkıntı yapmakta, bu çıkıntıda ikisi dar, ikisi geniş olmak üzere toplam dört adet pencere sıralanmaktadır.

Söz konusu pencereler arasında, yuvarlak madalyonlar içinde, Kadirîliğin sembolü olan ve bu tarikatın taçlarının tepesinde de yer alan "Kadiri gülleri" dikkati çeker. Kemerlerin üstünde, antik Yunan mimarisinden kaynaklanan üçüz yivlerin (trigliflerin) oluşturduğu bir silme uzanmakta ve bütün cephe boyunca devam etmektedir. Yivli konsollarla ve rozetlerle bezeli olan saçak altı silmesinde, altı adet mermer levhaya sülüsle yazılmış bulunan manzum kitabenin son mısraı ebcedle 13877 1870-71 tarihini vermekte, ayrıca metinde türbe-sebilin (ve muhtemelen tekkenin) bâniyesinin adı belirtilmektedir.

Türbede, tekkenin ilk banisi olan Yakub Ağa ile içlerinde Oğlan Şeyh ibrahim Efendi'nin de bulunduğu bazı şeyhler gömülüdür. Türbeden harem ve selamlık bölümlerinin girişlerindeki taşlıklara açılan iki kapı vardır. Bu mekânın iç düzeni 1957'de gerçekleştirilen taşınma sırasında tamamen bozulmuş ve özgünlüğünü yitirmiştir. Aslında kuzey kesiminde, ikisi duvara gömülü olan dört adet, Dor başlıklı sütun sıralanmakta, bu sütunları birbirine ve duvarlara bağlayan yuvarlak kemerlerin arkasındaki bölüm beşik tonozla, pencerelerle kemer dizisi arasındaki kesim de tekne tonozla örtülü bulunmaktaydı.

Harem bölümünün yuvarlak kemerli ve lentolu girişi iki yandan, neogotik üslupta kemerleri olan, dar ve uzun birer pencere ile kuşatılmış, lentoya bir Kadirî gülü kabartması, kapının sövelerine de çeşitli sembolleri ("hamse-i âl-i aba", "şeş cihet" vb) ifade etmesi muhtemel, beş kollu yıldız kabartmaları işlenmiştir. Selamlık kanadı da bunun eşi olan bir kapı ile donatılmış ancak harem girişindeki bezemeler burada kullanılmamıştır. Harem ve selamlık bölümleri, tasarımlan ile olduğu kadar cephe-

İL


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   202   203   204   205   206   207   208   209   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin