Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə652/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   648   649   650   651   652   653   654   655   ...   980
SAATÇİLİK

İstanbulluların günlük hayatında saat kullanımı son yüzyılda yaygınlık kazanmıştır. Saat kullanımından evvel, seyyar satıcıların kendilerine ait zaman dilimleri içinde sokaklardan geçişleri, bekçilerin ses ya da sopa vuruşuyla günün saatini belirlemeleri vakit tayininde önemli rol oynardı.

Evliya Çelebi de Seyahatname'de esnaf alayına katılan kum saatçilerine ilişkin olarak bunların İstanbul'da 15 dükkânları bulunduğunu ve bu dükkânlarda 20 ustanın çalıştığını belirtir. Evliya Çelebi'ye göre, bu işle uğraşanlar gemicilere yardımcı sayıldıklarından kendi adlarına alay teşkil etmeyip gemicilerin alayında "yamak" olarak yer almışlardır. Kum saatinin eski ve ancak belli amaçlarla kullanılan zaman ölçme aracı olarak İstanbul'da da güneş saatleriyle birlikte kullanıldığını gösteren tarihsel belgeler vardır.

İstanbul'da "muvakkitler" saatçilerin ilk örneğiydi. Muvakkitler, sadece belirli yerlerdeki saatlerin ayarından başka tamirinden de sorumluydular. Camilerin girişlerindeki "muvakkithane"lerde(->) oturarak işlerim yaparlardı.

Geniş halk kitlelerinin saatten faydalanışı ilk olarak güneş saatleriyle(-») mümkün olmuştu. Başlangıçta bazı kiliselerin ve fetihten sonra da camilerin ve bazı mimari yapıların bir kenarında yer alan güneş saatleri, özellikle namaz vakitlerinin tayininde önemli rol oynardı.

İstanbul'da her türlü saat merakı önce Osmanlı sarayında başlamış; devlet ileri gelenleri ve zenginler arasında ilgi görmüş, daha sonra da halka yayılmıştır. Birkaç yüzyıl süren bu yayılmanın ilginç bir öyküsü vardır. 16. yy'dan itibaren Avrupa devletleri hükümdarlarından Osmanlı sarayına armağan olarak gelen saatler, başta padişahlar olmak üzere hanedan mensupları ve saray görevlileri arasında yeni bir merak doğmasına yol açmıştır. Bu ilgi sonucu İstanbul, zengin bir pazar haline gelmiş, özellikle 17. yy bir saatçilik piyasasının oluştuğu dönem olmuştur. Bu yüzyıldan sonra daha yaygın ticari bir mal haline gelen Avrupa saatleri, Osmanlı zevk ve geleneğine uygun olarak üretilmiş ve bütün ülkeye yayılmıştır. 19. yy'ın başlarından itibaren Avrupalı saat üreticileri, gelişen tek-

nolojiye uygun olarak her çeşit saati bol ve ucuz fiyatlarla piyasaya sürmüşlerdir. Bu yüzyıldan itibaren İstanbul piyasasında Avrupa ülkelerindeki saat firmaları, acenteler ya da azınlık tacirlerin yönettiği temsilcilikler açmaya başlamışlar ve kadranlarında "Constantinople" yazılı saatleri, İstanbul üzerinden Balkanlar'a, Kafkasya'ya ve Ortadoğu ülkelerine sevk ederek geniş bir ticari ağ oluşturmuşlardır.

Topkapı Sarayı Müzesi'nde(~») hanedan tarafından yüzyıllar boyunca biriktirilmiş her türlü saatin korunup sergilendiği özel bir bölümde, 17-20. yy arasında üretilmiş saat örnekleri bulunmaktadır.

İstanbul'da yerli mekanik saat yapan ustalar ilk kez 16. yy'da görülmeye başlar. Adı bilinen ilk mekanik saat yapımcısı İstanbul Rasathanesi'nin(->) kurucusu Takiyeddin'dir. Bu konuda bir de kitabı bulunan Takiyeddin, eserinde o yıllarda bilinen her türlü teknik bilgiyi derlemiştir. Saatlere özel bir merakı olan III. Murad döneminde (1574-1595) yaşamış diğer saatçiler ve saatçibaşılar arasında Hasan Usta, Pervane Hüseyin ve Rüstem Ağa'nın adları geçmektedir.

17. yy'ın ünlü saatçi ustalarını, saat çe şit ve fiyatlarını veren 1640 tarihli Es'ar Defteri'nde dördü gayrimüslim olmak üze re "Galatakârî saatler" yapan Gaşkar, Pet- ro, Benjamin, Âdem ve Giryo adlı ustalar dan da söz edilir. Galata'da bu yüzyılda sa yıları hızla artan Cenevreli saatçiler bir sa atçi kolonisi oluşturacak ve bazı Osmanlı ustalar da bu saatçilerin yanında yetişecek tir. Buna karşılık 17. yy'ın son çeyreğin de sarayda da Saatçiler Ocağı'nın gelişti ği, yerli saatçilerin, Topkapı Sarayı'nda bu lunan eserlerinden öğrenilmektedir.

18. yy'da saat kullanımı kadınlar arasın da biraz daha yaygınlık kazanmıştır. Sa ray kadınlarının her türlü saate aşırı bir il gi duyduğu Batılıların eserlerinden ve sa ray kayıtlarından anlaşılmaktadır. III. Ah- med döneminde (1703-1730) saatçibaşılık yapan Abdurrahman Çelebi'den söz edilir.

Elçilerin armağan olarak getirdiği eşyalar arasında saat çeşitlerinin bolluğu, saraydaki merakın göstergesi sayılmaktadır. Özellikle bu yüzyılda hançer kabzalarının uç kısımlarına değerli taşlarla süslenmiş saatler konulması moda olmuştur.

İstanbul

Rasathanesi'nde

kullanılan kum

saatlerinden

biri.

K. Özdemir,



Osmanlı 'dan

Günümüze

Saatler, İst., 1993

I. Mahmud'un Nadir Şah'a gönderdiği, kabzasına saat yerleştirilmiş olan ve "Topkapı Hançeri" adıyla da bilinen zümrüdü hançer (üstte) ve 17. yy'dan bir asma duvar saati.

TSM Hazine Dairesi/K. Özdemir, Osmanlı'dan Günümüze Saatler, İst., 1993 (üst), TSM Saatler Seksiyonu, 53/86

19. yy'da da Batı'dan armağan olarak saatler gelmeye devam etmiştir. 1856'da açılan Dolmabahçe Sarayı bu yüzyılın en güzel saat örnekleriyle bezenmiştir. Bu saatler arasında Ahmed Eflâkî Dede'nin saatleri ile Tersane-i Âmire'de yapılan saatler ve ustası belirsiz "İstanbulkârî" saatler de vardır.

Saatçiliğin ticari bir sektör haline gelmesi ve saatçilerin kendilerine ait dükkânlarda hizmet vermesi de 19. yy'da gerçekleşmiştir. İlk önce ayak esnafı olarak mahalle aralarında dolaşan saatçiler, çoğun-


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   648   649   650   651   652   653   654   655   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin