172
Anahtar Kavramlar
Dava çeşitleri
Eda davası, alacak davası, inşaî dava, ceza davası
Hukuka uygunluk
nedenleri
Meşru
müdafaa
Zorda kalma
Üstün
nitelikte özel yarar
Kamu gücünün kullanılması
İnşaî hak: Yenilik doğuran hak, bir hukuksal durumun ortadan kaldırılması, değiştirilmesi veya
yeni bir hukuksal durumun yaratılması için kişinin kullandığı hak.
Iztırar: Zarar verme, zarara sokma.
Iztırâr: Zorunluluk, çaresizlik.
İhkak-ı hak: Kendiliğinden hak alma. Bu tür bir davranış hukukumuzda yasaklanmıştır.
173
Giriş
Talep, kişinin hakkını elde etmek veya hakkına saygı gösterilmesin sağlamak için
borçluya ya da hakka saldırıda bulunana karşı kullandığı bir yetkidir. Kişilere, hakkını doğrudan
doğruya koruyabilmesi amacıyla tanınmış bir hukuksal olanak olan talep kavramı, Türk Medeni
Kanunu tarafından tanımlanmamıştır. Talepler ve talep yetkileri hem mutlak haklardan hem de
nispi haklardan doğar. Mutlak haklarda hak sahibi, bir talepte bulunma hakkına ancak söz
konusu hakkı bir saldırıya uğradığında sahip olur. Çünkü bunlar, ihlal edilmedikleri sürece talep
hakkını doğurmaz. Buna karşılık nispi haklarda ise baştan itibaren talep yetkisi söz konusudur.
Bunun nedeni, nispi hakkın esasını, alacaklının borçludan edimini talep yetkisi oluşturur.
Ancak alacağın muaccel (ifası istenebilir) durumda olması gerekir. Alacak hakkı müeccel (ifası
istenebilir değilse) ise, talep hakkı doğmaz. Örneğin alım-satım sözleşmesinde sözleşmenin
tarafları tersini kararlaştırmamışlarsa, sözleşmenin yapılmasıyla birlikte hem satıcının hem de
alıcının alacak ve borçları muaccel olur ve dolayısıyla talep hakları doğar.
Yenilik doğuran haklardaysa talep hakkı doğmaz. Çünkü bu haklar, usulüne uygun
kullanıldığında kendiliğinden istenilen sonuç ortaya çıkar. Karşı tarafın bir irade açıklamasına
ihtiyaç yoktur. Ancak yenilik doğuran hakkın kullanılması bir alacak hakkının doğmasına
yönelikse artık kazanılan bu hak için talep yetkisi kullanılabilir.
Talep hakkını kullanmak kişinin isteğine bağlıdır. Bir başka ifadeyle bu hakkı isterse
kullanır, istemiyorsa kullanmaz. Yani kullanma zorunluğu yoktur.
Kullanmak istediği takdirde
ifaya yönelik isteğini/iradesini herhangi bir biçimde (ihtarname, ihbarname, sözle, telefonla,
mail yoluyla) karşı tarafa ulaştırması gerekir. Karşı taraf, borcunu isteğiyle yerine getirirse,
alacaklı alacağını elde etmiş olur. Borçlu da borcundan kurtulur. Buna karşılık, borçlu borcunu
yerine getirmediği takdirde, örneğin ödemek durumunda olmadığı parayı ödemezse, malı teslim
etmezse, kiraladığı evden çıkmazsa, hak sahibinin devletin yetkili organlarından yararlanması
gerekir. Hak sahibinin, hukuk düzeninin öngördüğü istisnalar (TBK, m. 64; TMK, m. 981)
dışında, hakkını kendi kendine alması hukuka aykırıdır. Hakkını kendi almaya kalktığında
hukuksal ve cezai sorumluluklar ortaya çıkabilir (Kalabalık 2018: 252-254).
Dostları ilə paylaş: