Hukukun temel kavramlari



Yüklə 1,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə32/324
tarix31.12.2021
ölçüsü1,73 Mb.
#112305
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   324
huktemkavau211

1.5.3. İslam Hukuk Sistemi 
İslam hukuku, İslam hukukçuları arasında, örfünde mümin inancının gereklerine göre 
davranmaları ve dürüst olmaları için Allah’ın kullarına yönelttiği eylemler, inançlar ve ahlâkla 
ilgili olan emirler, yasaklar ve irşatlara özgü olarak kullanılan bir ifadedir. İslam hukukuna fıkıh 
da denmektedir. İslam hukukunun hükümleri, kişinin, toplumun ve devletin hayatını ele alıp, 
bunları incelemektir. İncelediği hükümlerden bazısı Allah ile kulları arasındaki ilişkileri, bazısı 
da kişilerin kişilerle olan ilişkilerini düzenler. Bundan dolayı İslam hukuku esas olarak ikiye 
ayrılır. İbadetler ve muamelat (hukuksal tasarruflar). İslam hukukunun dine ilişkin kurallarına 
ibadat, eşya ve borçlar hukukuna ilişkin kurallarına muamelat, evlenme ve boşanmayla ilgili 
kurallarına  münâkehât,  miras  hukukuna  ilişkin  kurallarına  feraiz  ve  ceza  hukukuna  ilişkin 
kurallarına da ukubat denir (Kalabalık 2018: 157).    
İslam’ın  yaygın  olduğu  ülkelerde  hukuk,  farklı  düzeylerde  bu  dinden  etkilenmiştir. 
İslam hukukunun etkisi, bu dini benimseyenlerin oranına göre değişiklik göstermiştir (Aybay 
vd. 2016: 83). Kuran, sünnet, icma ve kıyas, bu hukuk sisteminin temel kaynaklarıdır. Bu hukuk 
sistemi, meseleci (vakacı) yönteme uygun biçimde gelişmiştir. Çeşitli çözüm yolları, genel ve 
soyut  nitelikte  kurallardan  ziyade,  özel  nitelikteki  fetvalara  dayanır  (Bilge  2007:  71; 
Gözübüyük 2016: 15).    
İslam hukukunun kaynaklarına kısaca bakmakta yarar vardır (Kalabalık 2018: 158-159; 
Sümer 2018: 19-20): 
Kuran:  İslam  dinin  kutsal  kitabıdır.  Yaratıcı  ile  kulları  arasındaki  ilişkileri 
düzenlemenin yanında kişilerle kişiler arasındaki ilişkileri de düzenlemektedir. Bunlar, hukuk 
kurallarıdır  ve  daha  çok  özel  hukuka  ilişkindir.  Bu  çerçevede  Kuran’da,  örneğin  miras 
hukukuna, aile hukukuna ilişkin düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. 
Sünnet:  Bu  sözcük  Arapçada,  yol  anlamına  gelmektedir.  Daha  özgül  anlamda 
kullanıldığında ise İslam dininin peygamberi olan Hz. Muhammet’ten nakledilen, söz (kavl), 
davranış veya takrir, tasviptir. Sünnet, üçe ayrılarak incelenir. Hz. Muhammet’in sözle koyduğu 
kurallara kavli sünnet,  yaptığı bir iş veya fiil ile koyduğu kurallara fiili sünnet, birinin bir iş 


17 
 
yaptığını  görüp  de  engellemediği,  bir  şeyin  yapıldığını  duyup  da  susmak  suretiyle  koymuş 
olduğu  kurallara  takriri  sünnet  denir.  Sünnet  Kuran’dan  sonra,  İslam  hukukunun  ikinci 
kaynağıdır. Sünnet, esas itibariyle, Kuran’a dayanmakta ve onu açıklamaktadır.  
İcma:  Belli  bir  dönemde  yaşayan  İslam  hukuk  âlimlerinin  bir  mesele  hakkında  aynı 
düşünceyi paylaşmaları anlamına gelmektedir. Bir çeşit içtihattır. Ancak tüm İslam âlimlerinin 
aynı yönde içtihat etmelerinden dolayı icmayı içtihadı birleştirme kararına benzetmek yerinde 
olabilir. Dolayısıyla tüm İslam hukukçularını bağlar.  
Kıyas: Kuran sünnet ve icma ile varılan kuralın yeni ve benzer ve hakkında bir hüküm 
bulunmayan bir meseleye benzetme yoluyla uygulanmasıdır.  
Günümüzde  İslam  hukukunun  Suriye,  İran,  Mısır,  Tunus  Pakistan,  Yemen  gibi  bazı 
ülkelerde uygulandığı görülmektedir. Ancak İslam hukukunun bu ülkelerde mutlak bir biçimde 
uygulandığı  söylenemez.  İslam  hukukunun  etkili  olduğu  ülkelerde,  toplumsal  kuralların  da 
hukuk kurallarını etkilediği görülmektedir (Gözler 2016: 144; Anayurt 2005: 59). 
Osmanlıda esas itibariyle İslam hukuku etkili olmuş ancak örfi hukuk da önemli bir yer 
tutmuştur. Kuran ve sünnette (hadis), özel hukuk ilişkilerinin kamu hukuku ilişkilerinden daha 
fazla yer tuttuğu görülmektedir. Kamu hukuku alanındaki boşlukların, örneğin idare ve vergi 
hukukuna ilişkin boşlukların, daha çok örf ve âdet ve maslahat (kamu yararı) gibi kaynaklarla 
doldurulduğu  söylenebilir.  Dolayısıyla  bunlara,  İslam  hukukunun  yardımcı  kaynakları  denir 
(Anayurt 2005: 59; Gözübüyük 2016: 16). 
Fakat Tanzimat ile birlikte Batı hukukundan da etkilenme söz konusu olmuştur. Bu etki, 
cumhuriyet döneminde daha belirgin olmuştur. Bu dönemleri incelemekte yarar vardır. 
Osmanlı döneminde, 1839’da Tanzimat’ın ilanıyla cumhuriyetin ilanı arasında, hukuk 
kurallarında birlik sağlanamamıştır. Gerçekten bu dönemde bir yandan İslam hukukunu esas 
alan  yasalar  diğer  yandan  Fransız  menşeli  yasalar  uygulanmıştır.  Bu  da  hukukta  ikiliğe, 
çelişkilere  yol  açmıştır.  Buna  bağlı  olarak  da  Osmanlı  yasalaştırma  hareketlerinin  çok  da 
başarılı olduğu söylenemez (Kalabalık 2018: 147).  
Cumhuriyet döneminde, cumhuriyeti kuranların önünde yasalaştırma bakımından iki yol 
bulunmaktaydı. Bunlardan biri ya Türk toplumunun koşullarına ve yapısına uygun olan hukuk 
kuralları koymak ikincisi de iktibas (olduğu gibi almak,  yabancı bir  yasayı tercüme etmek). 
Cumhuriyeti  kuranlar  ikinci  yolu  seçmişlerdir.  Yani  iktibas  yöntemini.  İktibas  yöntemi 
seçilirken tek bir ülkenin değil farklı ülkelerin yasaları alınmıştır. Diğer bir anlatımla seçmeci 
bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu ilke şöyle ifade edilebilir: “En iyi nerede ise onu alıp süratle 
uygulamaya koymak.” (Güriz 149-153; Kalabalık 2018: 147). İktibas edilen hukuk kurallarının 
uygulanmasında doğal olarak bazı sorunlar ortaya çıkmıştır. Çünkü bir toplum için hazırlanmış 
kuralların farklı bir topluma uygulanması işin doğası gereği kolay değildir. Zaman içerisinde 
bu  zorlukları,  sorunları  gidermek  için  iktibas  edilen  kurallar  Türk  toplumuna  uygun  hale 
getirilmeye  çalışılmış,  esnetilmiştir.  Örneğin  bu  çerçevede  köy  muhtarlarına  nikâh  kıyma 
yetkisi tanınmıştır. Çünkü o yıllarda en çok şikâyet edilen konuların başında imam nikâhı ve 


18 
 
çok eşli (karılı) evlilik gelmekteydi. O dönemin ulaşım imkânları, iş gücüne duyulan ihtiyaç 
dikkate  alındığında  şehre  gelip  zorunlu  olan  medeni  nikâhı  kıydırmak  büyük  bir  külfet 
oluşturmaktaydı (Gürkan 2012: 59).  
İktibas  çerçevesinde  İsviçre  Medeni  Kanunu  ve  Türk  Borçlar  Kanunu,  İcra  ve  İflas 
Kanunu,  Hukuk  Muhakemeleri  Usulü  Kanunu;  Almanya’dan  Ceza  Muhakemeleri  Kanunu; 
İtalya’dan Ceza Kanunu alınmıştır. Daha sonra bu yasalar yürürlükten kaldırılmış yerlerine yeni 
ve zamanın koşullarına ve ihtiyaçlarına uygun yasalar yapılmıştır. Yeni yapılan yasalar tercüme 
şeklinde olmamakla birlikte Batı hukukundaki gelişmeleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. 

Yüklə 1,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   324




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin