İ Ç İ ndek I l e r cilt I ab müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı



Yüklə 7,49 Mb.
səhifə57/171
tarix29.07.2018
ölçüsü7,49 Mb.
#62091
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   171

4.25.Adalet ve İçişleri


4.25.1. Genel

I. Öncelik tanımı

2001 yılında üzerinde çalışılmaya başlanması ve orta vadede gerçekleştirilmesi öngörülen başlıca hedefler şunlardır:



  • Adalet ve içişleri alanındaki kamu idaresi reform çalışmaları hızlandırılacaktır.

  • Kamu kurum ve kuruluşları arasındaki eşgüdüm artırılacaktır.

  • Mülteciler için mevcut konaklama tesisleri ve sosyal destek mekanizmaları geliştirilecektir.

  • Sınır yönetimi güçlendirilmeye devam edilecek ve Schengen Sözleşmesi'nin tam olarak uygulanması için hazırlık yapılacaktır.

  • Vize mevzuatı ve uygulamasının AB müktesebatına uygun hale getirilmesi çalışmalarına başlanacaktır.

  • Yasadışı göçün önlenmesine yönelik olarak, göç konusundaki AB müktesebatı ve uygulamaları (kabul, geri kabul, sınır dışı etme) benimsenecektir.

  • Yolsuzluk, sahtecilik, yasadışı uyuşturucu madde kullanımı ile üretimi ve ticareti, örgütlü suçlar, kara paranın aklanması ile ceza hukuku ve özel hukuk alanlarında adli işbirliği konularındaki AB müktesebatı benimsenecek, bu alanlarda uluslararası işbirliği yoğunlaştırılacaktır.

  • Uyuşturucu Kullanımıyla Mücadele, Takip ve Yönlendirme Üst ve Alt Kurullarının koruyucu ve önleyici çalışmalarının daha etkin bir yapıya kavuşturulması ile bunların yasal, idari ve yapısal açılardan güçlendirilmesi amacıyla, AB üyesi ülkelerle ve AB’ye bağlı kuruluşlarla ortak çalışmalar yapılması hedeflenmektedir.

  • Uyuşturucu trafiğine karşı etkin mücadele amacıyla, Lizbon’da yerleşik Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Avrupa Merkezi (European Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction) ile işbirliğine gidilmesi imkanları araştırılacaktır.

  • Örgütlü suçlar, yasadışı uyuşturucu madde kullanımı ile üretimi ve ticareti, yolsuzluk, sahtecilik ve kara paranın aklanmasıyla mücadele ile polis ve adli işbirliği kapasitesi güçlendirilecektir.

  • Şüpheli mali muamelelerle ilgili bilgilerin toplanması, muhafaza edilmesi, işleme konulması, analiz edilmesi ve değişimi faaliyetleri hızlandırılacaktır.

  • Europol’e tam üyelik için gerekli müktesebat uyumu sağlanacak ve hazırlıklar tamamlanacaktır.

  • Schengen Bilgi Sistemi (Schengen Information System-SIS) ve Europol'e tam katılım amacıyla kişisel verilerin korunması alanındaki AB müktesebatı benimsenecektir.

  • Adalet ve içişleri alanında Avrupa Birliği mevzuatı ve uygulamaları hakkında bilgilendirme ve bilinçlendirme programları hazırlanacaktır. Bu konuda TAIEX imkanlarından da yararlanılması öngörülmektedir.

  • Avrupa Birliği’nin adalet ve içişleri alanında mevcut MEDA ile Falcone, Odysseus, Grotius, Daphne, Oisin ve STOP programları, Örgütlü Suçlara Karşı Eylem Planı, Uyuşturucu Maddelerle Mücadele Eylem Planı ile Avrupa Mülteci Fonu (European Refugee Fund) vb. işbirliği imkanlarından, AB üyesi ülkelerin de yardımıyla, mümkün olan azami ölçüde yararlanılması öngörülmektedir.

  • Viyana’da yerleşik Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı Avrupa İzleme Merkezi’nin (European Monitoring Centre on Racism and Xenophobia-EUMC) RAXEN (European Information Network on Racism and Xenophobia) bilgi ağıyla irtibat kurulması ve işbirliğine gidilmesi öngörülmektedir.

a) AB müktesebatı

Roma Antlaşması’nda tanımlanmamış olan adalet ve içişleri alanında, Üye Ülkeler arası işbirliği 1970’li yıllarda başlamıştır. Amsterdam Antlaşması, “özgürlük, güvenlik ve adalet” alanını daha belirgin bir şekilde tanımlamak, bu alandaki çalışmaların etkinliğini artırmak ve çeşitli kurumların rolleri arasında daha iyi bir denge kurmak suretiyle, adalet ve içişleri alanındaki işbirliğinin niteliğini değiştirmiştir.

Roma Antlaşması’na “vize, iltica, göç ve kişilerin serbest dolaşımıyla ilgili diğer politikalar” şeklinde yeni bir Başlık dercedilmiştir. Bu Başlık, dış sınırların kontrolü, iltica, göç ve hukuk işlerinde adli işbirliği bağlamındaki önlemleri içermekte ve bunları Topluluğun direktif, tüzük, karar, tavsiye kararı ve görüşüne tabi olacak şekilde birinci sütuna taşımaktadır. Cezai konularda polis ve adli işbirliği ise, gözden geçirilmiş üçüncü sütunda kalmaya devam etmektedir. Amsterdam Antlaşması, üçüncü sütuna ırkçılık ve yabancı düşmanlığını önleme ile bunlarla mücadeleyi eklemiştir. Schengen anlaşmaları kapsamında alınan önlemler, ya Roma Antlaşması’nın IV. Başlığı ya da AB Antlaşması’nın VI. Başlığı altında yer alan AB mevzuatına ilave edilmiştir. Ortak eylemlerin yerini çerçeve kararlar ve kararlar almıştır; bunlar, direktifler ve uygulama önlemleriyle aynı nitelikte hukuki belgelerdir. Komisyon’un inisiyatif alma hakkı, üçüncü sütun altındaki tüm alanları kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

Amsterdam Antlaşması’nın amacı, bir taraftan AB vatandaşları ve üçüncü ülke uyruklu şahısların serbest dolaşımını sağlarken, diğer taraftan da örgütlü suçlar ve terörizmin her türüyle mücadele etmek suretiyle kamu güvenliğini güvence altına almak, tedricen bir “özgürlük, güvenlik ve adalet” alanı yaratmaktır. Bu hedeflere ulaşmak için, Birliğin dış sınırlarının kontrolü, vize, iltica ve göç bağlamında ortak standartlar geliştirilmektedir. Konsey ve Komisyon’un 3 Aralık 1998 tarihli Eylem Planı’nda: “özgürlük” alanı, genel olarak kişilerin serbest dolaşımının güvence altına alınması, buna karşılık başta özel hayata saygı ve özellikle kişisel verilerin korunması olmak üzere temel hakların korunması ve her türlü ayırımcılıkla mücadele olarak tanımlanmakta; “güvenlik” alanı, başta terörizm, insan ticareti, çocuklara karşı işlenen suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı, yolsuzluk ve sahtecilik olmak üzere suçla mücadeleyi kapsamakta ve bu çerçevede Europol’un merkezi rolü vurgulanmakta; “adalet” alanında ise, AB vatandaşlarına adalete eşit erişim güvencesi verilmesi ve adli makamlar arasında işbirliğinin ilerletilmesi hedeflenmektedir.

Adalet ve içişleri müktesebatının konu başlıkları şunlardır:


  • İltica

  • Dış Sınırlar

  • Göç

  • Örgütlü Suçlar, Sahtecilik ve Yolsuzluk

  • Uyuşturucu Maddeler

  • Terörizm

  • Polis İşbirliği

  • Gümrük İşbirliği

  • Hukuk İşlerinde Adli İşbirliği

  • Ceza İşlerinde Adli İşbirliği

  • AB Antlaşması’nın VI. Başlık Hükümleri Çerçevesindeki Faaliyetlere Verilecek Mali Destek

  • İnsan Haklarıyla İlgili Araçlar

  • Schengen

Bu başlıklar altında yer alan metin türleri şunlardır:

A-AB’ye katılmak için başvuran devletlerin kabul etmeleri gereken sözleşmeler;

(a) AB Antlaşması’nın K3 (2) (c) maddesi hükümleri çerçevesinde Konsey tarafından yapılan sözleşmeler,

(b) Avrupa Birliği'ne katılmak için başvuruda bulunan devletlerin Topluluk veya Birliğin “müktesebatı” olarak kabul etmeleri gereken, AB’nin hedeflerinden ayrılamaz nitelikteki diğer sözleşmeler.

B-AB Antlaşması’nın K3 (2) (b) ve (a) fıkralarındaki hükümlere göre Konsey’in kabul ettiği Ortak Eylem (Joint Action) ve Ortak Tutum (Joint Position) metinleri;

C-Konsey veya Üye Devletlerin temsilcileri tarafından kabul edilmiş diğer metinler (recommendations, resolutions, declarations …);

D-Avrupa Siyasi İşbirliği (European Political Cooperation-EPC) bağlamında akdedilen veya 15 üye arasındaki işbirliğinde etkili olan diğer sözleşmeler.

Üye Devletlerin tamamı bu metinleri imzalamış ve/veya onaylamış değildir. Üye Devletler bu metinleri onaylamak zorunda olmamakla birlikte, Üye Devletlerin hükümetleri belirli bazı metinlerin onaylanması hususunda girişimde bulunacaklarına dair siyasi taahhüt altına girmişlerdir. Avrupa Birliği'ne katılmak isteyen devletlerin ise, bu müktesebata taraf olmaları beklenmektedir.



b) Sorumlu kuruluş

Katılım sürecinde her Bakanlık, kendi sorumluluk alanı açısından Türk mevzuatının AB müktesebatıyla uyumlaştırılmasından sorumludur. Adalet ve içişleri alanında başlıca sorumlu kuruluşlar, Adalet, İçişleri, Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığı'dır.

Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğu, cezai ve hukuki konularda adli işbirliğini sağlamaktır. Adalet Bakanlığı, bir suçun takibatı hususunda Cumhuriyet Savcılıklarının harekete geçmesini sağlayabilir. Ancak bu konuda asıl yetki, Cumhuriyet Savcılıklarına ve bağımsız mahkemelere aittir. Bu çerçevede, bir suç işlendiğinde, suçun takibatı, suça ilişkin yargılamanın yapılması ve yargılama sonucunda verilecek cezanın uygulanması konusunda, Cumhuriyet Savcılıkları ve mahkemeler etkindirler. Adalet Bakanlığı ayrıca, mahkemeler tarafından verilen cezanın uygulanmasından idare olarak sorumludur. Bunun yanında, yasa uygulayıcıların eğitilmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması, yargının altyapı ihtiyaçlarının giderilmesi, Adalet Bakanlığı’nın yetkisindedir.

Rüşvetle mücadele, kara paranın aklanması, suçtan elde edilen eşyanın aranması, zaptolunması ve müsadere edilmesi, örgütlü suçlar ve terörle mücadele konularından, Adalet Bakanlığı’nın yanısıra, İçişleri ve Maliye Bakanlıkları da sorumludur. İçişleri Bakanlığı, uyuşturucu madde kaçakçılığıyla mücadele bağlamında, Maliye Bakanlığı ise kara paranın aklanmasıyla mücadelede asli sorumlu kuruluştur.

Dışişleri Bakanlığı, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde, özellikle cezai ve adli konularda işbirliğinin uluslararası düzeyde uygulanması ve takibini gerçekleştirir.

Gümrük Müsteşarlığı, gümrük kaçakçılığı ve yasadışı uyuşturucu trafiğiyle mücadeleden sorumludur.



c) Nihai hedef

Katılım öncesi dönemde benimsenmesi gereken AB müktesebatının üstlenilerek uygulanmasıdır.


4.25.2. İltica

I. Öncelik tanımı

İltica konusundaki 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ne konulan coğrafi çekincenin kaldırılması, Türkiye'ye doğudan bir mülteci akımını teşvik etmeyecek şekilde, gerekli mevzuat ve altyapı değişikliklerinin gerçekleştirilmesine ve AB ülkelerinin külfet paylaşımı konusunda gerekli hassasiyeti göstermelerine bağlı olarak değerlendirilecektir.

Korunmaya muhtaç kadınlara, kadın aile reislerine, yetim ve öksüz veya ebeveynlerinden ayrı düşmüş ya da refakatte olmayan çocuklara, hastalık veya aile içi şiddet nedeniyle aciz durumda bulunan şahıslara öncelik verilmek suretiyle, mülteciler için mevcut barınma ve sosyal destek imkanları, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UN High Commissioner for Refugees-UNHCR), Uluslararası Göç Örgütü (International Organization for Migration-IOM) ve bazı sivil toplum örgütlerinin de yardımıyla geliştirilecektir.

a) AB müktesebatı

İlgili AB müktesebatı listesi, Cilt II'de verilmektedir.



b) Sorumlu kuruluş

Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı



c) Nihai hedef

Katılım öncesi dönemde benimsenmesi gereken AB müktesebatının üstlenilerek uygulanmasıdır.



II. AB müktesebatı ile Türk mevzuatı karşılaştırması ve yapılması gereken değişiklik ve yeniliklerin uygulamaya geçirilmesi için alınması gereken önlemler

a) Türk mevzuatının mevcut durumu

İlgili başlıca mevzuat şunlardır:



  • Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair 1951 Cenevre Sözleşmesi: Türkiye, Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne 1962 yılında taraf olmuştur. Türkiye, Sözleşme'nin 1’inci maddesinin B/2. fıkrasında tanınan hakkı kullanarak, 359 sayılı Onay Kanunu'nda bu konudaki beyanını açıklamış; beyanın (B) bölümünde, Sözleşme'nin yüklediği vecibeler bakımından Sözleşme'nin 1’inci maddesinin (b) fıkrasındaki "1 Ocak 1951'den önce cereyan eden olaylar" ibaresini "1 Ocak 1951'den önce Avrupa'da cereyan eden olaylar" şeklinde anladığını ve kabul ettiğini bildirmiştir. Bu durumda Türkiye, 1 Ocak 1951 tarihinden önce Avrupa dışında meydana gelen olaylar nedeniyle iltica talebinde bulunan kişilere mülteci statüsü verilmesi konusunda uluslararası bir yükümlülük altına girmemiştir. Türkiye, 1951 Sözleşmesi'ne Ek 1967 Protokolü'nü, 5 Ağustos 1968 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6/10266 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylamıştır. Protokol'ün 1’inci maddesinin 2. fıkrası, 1951 Sözleşmesi'nin 1’inci maddesinin A/2. fıkrasında mevcut "1 Ocak 1951'den önce meydana gelen olaylar sonucunda...” ve "sözkonusu olaylar sonucunda" ifadelerini yürürlükten kaldırırken, Sözleşme'ye taraf ülkelerin söz konusu maddeye ilişkin mevcut çekincelerini muhafaza etmelerine imkan tanımıştır. Böylece Türkiye, 1951 Sözleşmesi'ndeki tarih sınırlamasının kaldırılmasını kabul etmiş, ancak coğrafi sınırlamayı korumuştur. Türkiye'nin 1951 Sözleşmesi'ne taraf olurken getirdiği ve daha sonraki yıllarda da sürdürdüğü mültecilerin tanımına ilişkin coğrafi sınırlama, büyük ölçüde Türkiye'nin içinde bulunduğu istikrarsız coğrafyadan ve güvenlik mülahazalarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte Türkiye, hem çoğrafi çekincesi doğrultusunda mülteci olarak kabul ettiği yabancılar, hem de sırf insani nedenlerle geçici sığınma hakkı tanıdığı Avrupa dışından gelen yabancılar için, 1951 Sözleşmesi’nin 33’üncü maddesinin ilk bendinde düzenlenen geri göndermeme (non-refoulement) ilkesine titizlikle riayet etmektedir.

  • 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun

  • 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’u Değiştiren 4360 sayılı Kanun

  • 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu

  • 2481 sayılı Mültecilerin Türkiye’ye Kabulü ve Yerleştirilmelerine Dair Kanun

  • 4104 sayılı Savaşan Taraf Silahlı Kuvvetler Mensuplarından Türkiye’ye İltica Edenler Hakkında Kanun

  • 18032 sayılı Mülteci Misafirhaneleri Yönetmeliği

  • Türkiye'ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında 94/6169 sayılı Yönetmelik

b) Türk mevzuatında yapılması gereken değişiklik ve yenilikler

Gözden geçirilmesi öngörülen başlıca mevzuat şunlardır:



  • 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun

  • 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’u Değiştiren 4360 sayılı Kanun

  • Türkiye'ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında 94/6169 sayılı Yönetmelik

İltica konusundaki 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ne konulan coğrafi çekincenin kaldırılması, Türkiye'ye doğudan bir mülteci akımını teşvik etmeyecek şekilde, gerekli mevzuat ve altyapı değişikliklerinin gerçekleştirilmesine ve AB ülkelerinin külfet paylaşımı konusunda gerekli hassasiyeti göstermelerine bağlı olarak değerlendirilecektir.

Bireysel mülteci statüsünün belirlenmesinden sorumlu makamların görev ve faaliyetlerinin tanımlanmasına yönelik yeni ve daha ayrıntılı düzenlemeler yapılması, bu çerçevede BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin, ayrıca Türk sivil toplum örgütlerinin uygulama bağlamındaki rollerinin de resmen belirlenmesi olasılığının değerlendirilmesi öngörülmektedir.



c) Yeni düzenlemelerin uygulanması için gereken ek personel ve eğitim ihtiyacı

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile başlattığı iltica ve sığınma bağlamındaki eğitim işbirliği çerçevesinde, 1 Ocak 2001-31 Aralık 2003 dönemini kapsayan bir eğitim projesi yürürlüğe konulmuştur. Bu çerçevede, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatına yeni atanan personelin eğitimi, teknik işbirliği, AB ülkelerindeki uygulamaların yerinde incelenmesi ve tercüman yardımı öngörülmektedir.

Jandarma Genel Komutanlığı ile Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilciliği tarafından sınır bölgelerinde görev yapan Jandarma personeline yönelik olarak 2000 yılında başlatılan, mülteci hukukuyla ilgili seminer düzenleme faaliyetlerine 2001 yılı içinde devam edilmesi planlanmaktadır.

d) Gerekli Yatırımlar

Yozgat ve Kırklareli Mülteci Misafirhanelerinin imkanlarının genişletilmesine yönelik çalışmalar başlatılmıştır.



III. Takvim

Tüm çalışmaların 2001 yılında başlatılması ve orta vadede büyük ölçüde tamamlanması öngörülmektedir.



IV. Finansman

Mültecilere ve sığınmacılara, mültecilerin yoğun olarak yaşadıkları illerin valilikleri tarafından Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu’ndan, ayrıca belediyelerce, imkanlar elverdiği ölçüde iaşe, ibate, sağlık vb. konularda yardım sağlanmaya devam edilmektedir.



4.25.3. Dış Sınırlar

I. Öncelik tanımı

  • İlgili kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği ve eşgüdüm artırılacaktır.

  • Sınır yönetimi güçlendirilmeye devam edilecek ve Schengen Sözleşmesi'nin tam olarak uygulanması için hazırlık yapılacaktır.

  • Vize mevzuatı ve uygulamasının AB müktesebatına yakınlaştırılması çalışmalarına başlanacaktır.

  • Batı Avrupa ülkelerine yasadışı yollardan ulaşmaya çalışan kişilerin sayısının daha da azaltılması yolunda alınmış bulunan önlemler güçlendirilmeye devam edilecek; bunlar yeni önlemlerle desteklenecektir.

a) AB müktesebatı

İlgili AB müktesebatı listesi, Cilt II'de verilmektedir.



b) Sorumlu kuruluş

Genelkurmay Başkanlığı (Kara Kuvvetleri Komutanlığı), Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı (Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı), Dışişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı



c) Nihai hedef

Katılım öncesi dönemde benimsenmesi gereken AB müktesebatının üstlenilerek uygulanmasıdır.



II. AB müktesebatı ile Türk mevzuatı karşılaştırması ve yapılması gereken değişiklik ve yeniliklerin uygulamaya geçirilmesi için alınması gereken önlemler

a) Türk mevzuatının mevcut durumu

İlgili başlıca mevzuat şunlardır:



  • Ülkemizde kara sınırlarının korunması ve güvenliğinin sağlanması görevi, 3497 sayılı Kara Sınırlarının Korunması ve Güvenliği Hakkında Kanun'a göre, kara sınırlarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nca yerine getirilmektedir. Ancak, kara sınırlarının 851 km'lik bir bölümünün [İran sınırının 390 km'lik bir bölümü, Irak sınırının tamamı (387 km) ve Suriye sınırının 83 km'lik bir bölümü] korunması ve güvenliğinin sağlanması görevi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından devralınıncaya değin, Jandarma Genel Komutanlığı’nca ifa edilmektedir. Deniz sınırları ise, Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın sorumluluğundadır. Ayrıca, kara sınırları ile deniz ve hava limanlarında bulunan hudut kapılarında insan giriş-çıkışlarıyla ilgili işlemler, İçişleri Bakanlığı’nca (Emniyet Genel Müdürlüğü); taşıtlar, yolcu eşyası ve ticari eşya giriş-çıkışıyla ilgili işlemler ise, Gümrük Müsteşarlığı’nca yerine getirilmektedir.

  • 1944 tarihli Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi ve Ekleri (5 Haziran 1945 tarihli ve 4749 sayılı Kanun)

  • 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun

  • 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’u Değiştiren 4360 sayılı Kanun

  • 5682 sayılı Pasaport Kanunu

  • 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu

  • 6368 sayılı Kanun’a Dayalı, 25 Nisan 1973 tarih ve 14517 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Uluslararası Sağlık Tüzüğü

  • 28 Ocak 1943 tarih ve 5316 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gemilerde Yolcuların Sıhhi Emniyeti Hakkında Tüzük

  • 29 Nisan 1967 tarih ve 12586 sayılı Denizcilere İlişkin Sağlık Kurulu ve Geçici Barınma Yerleri Hakkında Yönerge

b) Türk mevzuatında yapılması gereken değişiklik ve yenilikler

Gözden geçirilmesi öngörülen başlıca mevzuat şunlardır:



  • 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun

  • 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’u Değiştiren 4360 sayılı Kanun

  • 5682 sayılı Pasaport Kanunu

  • 3497 sayılı Kara Sınırlarının Korunması ve Güvenliği Hakkında Kanun

Ayrıca, Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın uzman personel istihdamının sağlanması ve müstakil bir yapıya kavuşturulması maksadıyla, Milli Savunma Bakanlığı’nca, 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde çalışma başlatılmıştır.

c) Gerekli kurumsal değişiklikler

  • Jandarma Genel Komutanlığı sorumluluğunda bulunan sınırların, 3497 sayılı Kara Sınırlarının Korunması ve Güvenliği Hakkında Kanun gereğince, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na devri için çalışmalar devam etmektedir.

  • Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlı sınır birliklerinde, termal kamera, uzak mesafeli dürbün, gece görüş cihazları ve kritik merkezlere kara gözetleme radarı verilmek suretiyle, gece ve gündüz görüşü ile hedef tespiti imkanı sağlanmıştır. Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlı sınır birlikleri, araç sayısı itibariyle yüzde 71 oranında hareket kabiliyetine sahip olup, bunun yüzde 100’e yükseltilmesi hedeflenmektedir.

d) Yeni hukuki düzenlemelerin yürürlüğe girmesine bağlı olarak alınması gereken tedbirler

Vize etiketlerinin daha güvenli hale getirilmesi amacıyla başlatılmış olan çalışmalar hızlandırılarak, Schengen sisteminde kullanılan filigranlı vize etiketine benzer etiketlerin kullanılmasına biran önce başlanması öngörülmektedir.



e) Yeni düzenlemelerin uygulanması için gereken ek personel ve eğitim ihtiyacı

Schengen müktesebatının benimsenmesi bağlamında, ilgili kamu görevlilerinin eğitilmesi öngörülmektedir.

İçişleri Bakanlığı personeline yabancı seyahat belgelerinin tanıtımına yönelik yoğun eğitim verilmekte, hazırlanan ders materyali tüm hudut kapılarına dağıtılmakta ve bölgesel çapta eğitim çalışmaları yapılmaktadır. 2001 yılı içinde, sahte seyahat belgelerinin tanınması konusunda Alman uzmanlarca da eğitim seminerleri düzenlenmesi planlanmıştır.

f) Gerekli yatırımlar

Pasaport tanzimi ve hudut kapılarına optik okuyucu sistemleri yerleştirilmesi projesinin tamamlanabilmesi için yaklaşık 4 milyon Euro tutarında ek ödeneğe ihtiyaç bulunmaktadır.

Jandarma sınır birliklerinde karakol seviyesine kadar analog telsiz haberleşme sistemi bulunmaktadır. Jandarma sınır tugay/tümen komutanlıklarında çok kullanıcılı bilgisayar sistemleri mevcuttur. Jandarma Entegre Muhabere ve Bilgi Sistemi (JEMUS) Projesi çerçevesinde, Türkiye genelinde telli ve telsiz şebekesinin sınır illerini de içine alacak şekilde entegrasyonuyla mesaj ve bilgilerin en küçük Jandarma birimlerine kadar süratle ulaştırılması sağlanacaktır.

III. Takvim


  • Kısa vadede, AB Vize Negatif Listesine uyum sağlanmasına yönelik ön çalışmalar yapılacaktır. Bu çerçevede, 2001'den itibaren Negatif Liste aşamalı olarak yürürlüğe konulmaya başlanacak, orta vadede ise bu listeye uyum sağlanacaktır.

  • 2001 yılı itibariyle, sınır kontrolleri pekiştirilecek, ayrıca sorumlu kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon güçlendirilecektir.

  • Aşamalı bir şekilde kullanımına başlanacak olan filigranlı vize etiketleri, orta vadede yürürlüğe konulacaktır.

4.25.4. Göç

I. Öncelik tanımı

İlgili kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği ve eşgüdüm artırılacaktır.

Yasadışı göçü önlemek ve denetlemek amacıyla, AB’nin göç (kabul, geri kabul, sınır dışı) alanındaki müktesebatı ve uygulamaları, AB’nin kabul edebileceği ortak iltica ve göç prosedürü de dahil olmak üzere, orta vadede benimsenecek ve uygulanmaya başlanacaktır.


Yüklə 7,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   171




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin