İÇİndekiler ithaf önsöz anne ve babanin görevlerİ 5


DIŞA YÖNELMENİN BAŞLANGICI



Yüklə 0,96 Mb.
səhifə18/49
tarix29.07.2018
ölçüsü0,96 Mb.
#62254
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   49

DIŞA YÖNELMENİN BAŞLANGICI


Çocuk, küçük bir insandır. İnsan ise toplumsal bir varlıktır. Yardım ve yardımlaşma olmaksızın hayatını sürdüremez. Diğerlerine teveccüh eder, onlardan istifade eder ve onlara faydası olur. Ama yeni doğan bebek, yaşantısının ilk aylarında hiç kimseyi tanımaz ve teveccüh etmez. Yani, onda toplumsal olmanın belirtileri müşahede edilmez. Dört aylık olduğunda, gitgide onda, toplumsal olmanın be-lirtileri ortaya çıkar. O andan itibaren dış alem ve etrafın-daki varlıklar dikkatini çeker. Gözleri ile annesinin hareketlerini takip eder. Annesinin hareketleri karşısında tepki gösterir. Onun gülümsemesine gülümseyerek cevap verir. Annesinin kaşlarının hareketi ile kaşlarını hareket ettirir. Çocukların oyunlarına hayran kalır. Kendi kendine terennüm eder ve gülümser. Diğerlerinin atifelerini idrak eder. Asık suratlı olmayla gülümseme arasında fark gözetir. Tehdit veya okşama karşısında değişik tepkiler gösterir. Tehdit ve asık suratlılık karşısında kendisini geri çeker. Açık çehre ve muhabbet karşısında yaklaşmaya çalışır.

Çocuk bu döneme ulaştığında, baba ve anne onda toplumsal olma hislerinin uyandığını dikkate almalı ve onu ailenin resmi bireylerinden biri olarak göz önünde bulundurmalıdırlar. Başkalarına dikkat eder ve onların atifelerini bir yere kadar idrak eder. Artık onu şuursuz ve yabancı telakki edemezler ve ona karşı ilgisiz davranamazlar. O, bu dört ay zarfında tecrübeler kazanmış ve bazı şeyleri öğrenmiştir. O artık dışarıya yönelmiş ve toplumsal olmuştur. Bu duygu çok basit ve sade olmasına rağmen yine de çocuğun gelecekteki uzun toplumsal yaşantısı için bir öncüdür. Eğer baba ve anne, çocuktaki bu yeni hissi tanır da mantıklı ve ölçülü bir şekilde onu tamamlamaya çalışırlarsa, toplumsal ve faydalı bir kişi yetiştirebilirler.

Ama eğer bu dışa yönelme hissi etraftakiler vasıtası ile zarar görür ve azarlanırsa, bu, çocuğu yavaş yavaş suskunluğa iter ve onu çok tehlikeli olan içe kapanma vadisine sürükler. Bu, başlı başına felakete yol açan bir sıfattır. Bu sıfat neticesinde, insan bir köşeye çekilir, kibirli olur, toplum ve toplumsal işlerden kaçınır. Başkalarına karşı kötümser olur ve aşağılık kompleksine kapılır. Beraber çalışma ve yardımlaşmadan korkar ve ıstırap çeker.

Bu dönemde baba ve anne için yeni sorumluluklar ortaya çıkar. Çocuğu şuurlu, onların atifelerini idrak eden ve hareketlerinden etkilenen bir varlık hesap etmelidirler. Çocuğu akıllarından çıkarmamalı ve devamlı ona teveccüh etmelidirler. Güler yüz ve açık bir çehreyle çocuğu karşılamalıdırlar. Onlarla sevgiyle konuşmalıdırlar. Sıcak öpücükleri ile sevgilerini dile getirmelidirler. Şefkatli bir anne, başını ve boynunu hareket ettirerek, göz ve kaş işaretleriyle, tatlı gülümsemeler ve muhabbet dolu terennümleri ile çocuktaki "dışa yönelme" hissini güçlendirebilir ve onun dikkatini dış aleme çekebilirler. Güzel ve münasip oyuncaklarla onun dikkatini dış aleme çekmek mümkündür.

Eğer çocuğun istekleri iyi bir şekilde tatmin edilirse huzur ve rahatlık hisseder. Başkalarına karşı iyimser olur. İnsanları hayırsever, şefkatli ve fedakar olarak tanır. Ona iyi davranan ve onun isteklerine yardım edici cevaplar veren topluma karşı iyimser olur ve onlara alışır. Böyle bir bakış, şüphesiz çocuğun cisminde ve ruhunda iyi etkiler bırakır ve onun gelecekteki yaşantısı için sağlam bir temel olur.

Bilinçli bir baba ve anne, çocuğu dövmez. Ona karşı suratını ekşitmez, onun rahatını bozmaz ve bağırmaz. Zira bu gibi düşüncesiz davranışların, çocuğun ruhunda kötü tesirler bırakacağının, onun temiz atife ve hislerini zedeleyeceğinin ve inciteceğinin bilincindedir. Bu mantıksız davranışlar sonucu çocuk korkak, utangaç, münzevi, kötümser ve kaprisli olur.

Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: "Çocuklarınıza değer verin ve onları iyi terbiye edin ki, Allah (c.c) sizleri affetsin."[113]

muhabbet


İnsan, muhabbet ve sevgiye susayan bir varlıktır. Sevgi, kalplere hayat verir. Her insan, kendini sever ve başkaları tarafından da sevilmek ister. Sevilme hissi kalbi şenlendirir.

Hiç kimse tarafından sevilmediğini bilen bir şahıs, kendisini, bu kargaşa dolu dünyada yalnız ve kimsesiz sayar. Bunun için devamlı perişan ve solgun olur. Çocuk da küçük bir insan olmakla birlikte büyüklerden daha fazla sevgiye muhtaçtır. Yemeğe ihtiyaç duyduğu gibi muhabbet ve sevilmeye de ihtiyaç duyar. Çocuk, dağda mı, sarayda mı yaşadığını bilmez; ama, başkaları tarafından sevilip sevilmediğini çok iyi bilir? Sevildiğini hissederse rahat ve huzur içinde gelişmesini sürdürebilir ve yüce insani sıfatlara ulaşabilir. Sevgi, güzel davranış ve ahlakın köküdür. Sevgi ışığıyla çocuğun his ve atifelerini iyi bir şekilde terbiye etmek ve onu yararlı bir insan haline getirmek mümkündür.

Sevgi ve muhabbet gören bir çocuk, şen bir ruha ve esenlik dolu bir kalbe sahip olur. Mahrumiyet hissetmediği için ters tepkide bulunmaz. İyimser, temiz kalpli ve güven sahibidir. O, normal bir insandır ve ruhi kompleksi yoktur. Hayırsever ve insanları seven biri olarak yetişir. Muhabbettin tatlılığını tattığı için bu hayat suyunu başkalarına ikram etmeye hazırdır. O, kendisine davranıldığı gibi insanlara davranır.

Şefkat ve muhabbet dolu bir ortamda yetişen bir çocuk, erginlik dönemindeki korkunç zorluk ve hadiseler karşısında dayanaklı olur, cismi ve ruhi değişimlerle iyi bir şekilde mücadele edebilir. Ev ortamında baba ve annesi tarafından muhabbet görmüş ve bu bakımdan tatmin olan bir kız, gençlik döneminde mahrumiyet ve yalnızlık hissetmediği için gönül eğlendiren bir gencin bir kaç kelime güzel sözü karşısında kendisini kaybederek geleceğini zayi etmez. Şefkat ve sevgi merkezinde yetişmiş bir genç, mahrumiyet kompleksine kapılmadığı için, kendisini rahatlatmak amacıyla fesat ve tehlikeli alışkanlıkların bulunduğu ortamlara ihtiyaç hissetmez ve içkiye sığınmaz. Psikolojik açıdan, muhabbetten yeteri kadar faydalanmış olan çocukların genelde bakım evlerindeki çocuklardan daha salim ve daha zeki oldukları kanıtlanmıştır. Gerçi bakım evlerindeki çocukların beslenme ve sağlık durumu daha iyidir.

Ama soğuk ve atifesiz bir ortamda yetişmiş, baba ve anne muhabbetinden yoksun biri, razı ve normal bir insan olmayacaktır. Muhabbet lezzetini tatmamış biri, nasıl onu diğerlerine verebilir? Böyle yoksun bir insandan insanları sevmesi beklenemez. Baba ve anne sevgisinden yoksun veya onların muhabbetinden iyi bir şekilde tatmin olmamış bir çocuk aşağılık, yoksulluk ve mahrumiyet kompleksine kapılır ve her türlü sapmaya hazır olur. Çoğu kızgınlıklar, öfkeler, inatçılıklar, kötümserlikler, zulümler, hassasiyetler, ümitsizlikler, solgunluklar, inzivalar ve uyumsuzluklar muhabbet yoksunluğundan kaynaklanır. Muhabbetten mahrum kalmış biri, hırsızlık yapıp cinayet işleyerek kendini sevmeyen toplumdan intikam almaya kalkışabilir. Hatta yalnızlık ve sevilmemenin acısından kurtulabilmek için intihar bile edebilir. Çoğu hırsız ve caniler bu gibi sevgiden mahrum kimselerdir. Ev, şehir ve diyarından kaçan küçük çocuk ve gençlerin çoğu kaçmalarının sebebini, baba ve anne tarafından sevilmemeleri olarak belirtmişlerdir. Gazete ve dergilere müracaat ederek onların durumlarını okuyup ibret almak mümkündür.

Çocukları koruma kurulunun psikoloji bölümünün müdürü doktor Hasan Ahedi 500 suçlu üzerinde yapmış olduğu bir araştırma sonucu bu fertlerin ilk suçlarını 12 ila 13 yaşlarında işlediklerini ve bunun ailedeki muhabbet azlığı ile ilgili olduğunu göstermiştir...

Çocukları koruma encümeninin sağlık komisyonu müdürü meşhur psikolog ve sosyolog şöyle diyor:

Çoğu ruhi hastalıklar çocukluk dönemlerinden kaynaklanır. En zeki çocukları bile rahatsız eden şey onların atifi beslenmelerinin niteliğidir.[114]

...Mektubunda şöyle yazıyor: "Küçük kasabalardan birisinde, fakir bir ailede dünyaya geldim. Benim ve kız kardeşlerimin geçimini temin etmek için babam ve annem hayli zorlanıyordu. Bundan dolayı büyükannem beni kendi yanına götürdü. Onların durumu bizden çok iyi idi, beni seviyorlardı, bana en güzel elbiseleri alıyor ve ihtiyaçlarımı gideriyorlardı. Ama bu güzel ve rengarenk yaşantı, baba ve anne muhabbetine susamış kalbimi sakinleştiremiyordu. Bir şeyi kaybetmiş gibiydim. Bazen, bir köşeye çekilerek saatlerce ağlıyordum. Üçüncü sınıfa gittiğim sıralarda, babam beni görmeğe geldi ve bana kendi evimize gitmemizi önerdi. Ben büyük bir sevinçle evimize gitmek için hazırlandım ve kaç yıllık sıkıntım bir anda yok oldu. Burada, bütün baba ve annelere şunu tavsiye ediyorum ki; hiç bir zaman ve hiç bir şart altında çocuklarınızı kendinizden uzaklaştırmayın. Şu nükteye dikkat etmeniz gerekir ki, baba ve anneden uzaklık ve onların sevgisinden mahrum olmak çocuklar için çok zor ve zararlıdır ve hiç bir şey onu telafi edemez."

... Mektubunda şöyle yazıyor: "Ben baba ve anne muhabbetinden mahrum idim. Bundan dolayı kompleks sahibi ve kıskanç biriydim. Korkak ve sinirliydim. Okuldan kaçıyordum, zor ve baskı ile orta birinci sınıfa kadar okudum."

Mukaddes İslam dini terbiye konusuna oldukça önem vermiş ve muhabbet hakkında çok fazla tavsiyelerde bulunmuştur. Bu tavsiyeleri hadis kitaplarında bulabilirsiniz. Örnek olarak:

İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Allah, kulunu, çocuğuna karşı olan şiddetli muhabbeti vasıtası ile merhametine şamil kılacaktır."[115]

Yüce Allah Hz. Musa'ya şöyle buyurdu: "Çocukları sevmek en üstün amellerdendir. Zira onların yaratılışı, Allah'a tapma ve O'nun birliğine iman üzerinedir. Eğer çocuklukta ölecek olurlarsa cennete gireceklerdir."[116]

Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: "Çocukları sevin ve onlara şefkatli davranın."[117]

Yine Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: "Çocuklarınızı çok öpün. Zira her öpücük karşısında, cennetteki dereceniz yücelir."[118]

Biri, Resulullah'a (s.a.a), "Şimdiye kadar hiçbir çocuğu öpmedim" dedi. O adam gittikten sonra Resulullah ashabına: "Bence, bu adam cehennem ehlidir" buyurdu.[119]

Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurur: "Çocuklara şefkat ve büyüklere saygı göstermeyen kimse bizden değildir."[120]

Hz. Ali (a.s) vasiyetinde, "Çocuklara sevgi ve büyüklere saygı göster" buyurmuştur.[121]



Yüklə 0,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin