İçindekiler: Önsöz sayfa 02 Giriş



Yüklə 111 Kb.
tarix30.07.2018
ölçüsü111 Kb.
#63569



İçindekiler:


  1. Önsöz ……………………………………………………………………… Sayfa 02




  1. Giriş…………………...…………………………………...………………. Sayfa 02




  1. Haritanın Yapılmasındaki Amaç Ne Olabilir?…………………………. Sayfa.03




  1. Haritanın Yırtılma Meselesi …………………………….………………. Sayfa.03




  1. Haritanın Atatürk’le ilgisi ………………………….……………………. Sayfa.04




  1. Caferiye veya Coğrafya Meselesi ………………….……….……………. Sayfa.05




  1. İskender-i Zûlkarneyn ve Ptolémée …………….……….…………........ Sayfa.07




  1. Haritanın Temeli ………………………..………….……….……………. Sayfa.08




  1. Karayip Deniz bölgesinin Özelliği ……..………….……….……………. Sayfa.09




  1. Güney Amerika’nın Doğuya Doğru Dönmüş Olması ….………………. Sayfa.10




  1. Enlem ve Boylamların Olmayışı ……….………….……….……………. Sayfa.13




  1. Harita üzerindeki Mesafe Ölçekler…….………….……….……………. Sayfa.13




  1. Piri Reis’in Gerçekçi Davranışı ……….…………..……….……………. Sayfa.14




  1. Konuyla ilgili Haritalar……………...….………….……….……………. Sayfa.17


Önsöz

Bugün Piri Reis gibi; Osmanlı Türk deniz tarihinin şanlı sayfalarında yerini almış bir denizcimizi hatırlıyor ve anıyoruz.


Onun manevi huzurunda 1983 senesi 1-4 Temmuz tarihlerinde Çanakkale Boğaz Komutanlığı tarafından yürütülmüş olan yurdumuzdaki ilk Piri Reis Sempozyumunun kapa nış toplantısında, sayın Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar’ın konuşması sırasında iki yıl içinde uluslar arası olmak üzere Piri Reis için 2’inci bir sempozyumun yapılmasına karar veril- mişti. Tam 21 yıl sonra gelen bu ikinci önemli sempozyumun uluslararası oluşunda katkısı olan herkezi yürekten kutlarım.
Giriş
Tebliğimin konusu olan Piri Reis’in dünya deniz haritasından bugüne elimizde kalan Atlantik Okyanusuna ait haritasıdır. Bilindiği gibi 1513 yılında tamamladığı ve ancak 4 yıl sonra 1517 yılında, Mısır’ın fethinin hemen sonrasındaki günlerde Yavuz Sultan Selim’e takdim etmiş olduğu bu Dünya Deniz Haritasının Atlantik kısmı, Orta-Kuzey ve Antartika da dahil olarak Güney Atlantik Okyanusunu kapsamaktadır.
Bu haritanın hazırlanması için geçen sürecin ne olduğu hakkında bilgiye sahip olma dığımızdan, şu kadar zamanda hazırlanmıştır şeklinde tahminde bulunmak olanaksızdır.

Ancak, yanında yetiştiği ve hayatını paylaştığı amcası Kemal Reis’in ölüm tarihi olan 1510 yılı sonlarında acısını unutabilmek için denize çıkmayıp bu haritayı hazırlamaya başlamış olabilir. Yararlandığı bilgi ve haritaları toplamak uzun zaman almıştır diyebiliriz.


Piri Reis’in harita üzerinde kendi el yazısıyla Panama berzahı hizasındaki gerçek künyesi ile beraber haritanın bitmiş olduğu tarihi yazması, hem bu haritanın tamamlandığı yılı belirtmesi hemde devamlı tartışmalara sebebiyet veren Kemal Reis’in erkek kardeşinin mi?, yoksa kız kardeşinin mi? oğlu olduğu meselesine son vermiştir. Künyenin yazısı kendisine aittir. Harita üzerindeki diğer yazılar ve süslemeler kendisine ait olmayıp yardım- cısı olan hattat ve nakkaşlara aittir. Kitab-ı Bahriye’sinde kendine ait herhangi bir el yazısı olmadığından da bu el yazısı künye Piri Reis’e ait tek delildir. Bu nedenle de önemi büyüktür.
Piri Reis mesleğinde kendini yetiştirmiş usta bir denizci olup yıllarca kürek çekmiş, yelken kullanmış, kılıç, pala sallamış, dümen tutmuş bir yiğit denizci olarak nasırlaşan elleri, avuçları ve parmaklarıyla usta bir hattat, bir nakkaş, bir ressam gibi kargı kalemi kullanması imkansızdır. Bu nedenle, kendisi hakkında bugüne kadar kitaplarda ve hatta 1983 yılı sempozyum tebliğlerinde yukarıda belirttiğim unvanların hepsi kullanılmıştır. Bu yakıştırmalar yersizdir. Ayrıca kendisi için kartograf, coğrafyacı, yer bilimci, gök bilimci mi? falcı mı? şair ve bunlara benzer yakıştırmalar da yapılmıştır. Piri Reis bunların hiçbiri değildir. Bu kişi hayatı boyunca şan ve şerefle ölene kadar denizlerde ve okyanus kıyılarında sefer yapmış, hayatı bin bir tehlikeler içinde, Evliya Çelebi’nin kendi hakkında kullandığı tabiri, yerinde ise “can pazarında cambazlık yaparak” şanlı deniz tarihimizin sayfalarında yer almış korsanlıktan yetişmiş bir şahsiyettir.

Haritanın Yapılmasındaki Amaç Ne Olabilir?
Kuzey Afrika sahillerinin tümünde faaliyet halinde bulundukları zaman sürecinde devamlı temas halinde oldukları İslam halkı ile olan münasebetlerinde elde ettiği bilgiler arasında, tarih içinde oldukça önemli bir zaman süreci olan Abbasi İmparatorluğu halifele- rinden 7.nci halife Al-Me’mun (813-833) için bir dünya haritası yapılmış olduğunu ve bunun halife Al-Me’mu ’nun dünya hakimiyetini temsil ettiğini de öğrenmiş olabilir. Bu nedenle Osmanlı İmparatorluğu’nun Yavuz Sultan Selim zamanındaki genişliğini bir zamanların Abbasi İmparatorluğu ile kıyaslayarak ve Osmanlı padişahından da Cihan Sultanı sıfatıyla bahsedilmesi sebebi ile Piri Reis, buna karşılık yedi denizi ve tamamının keşfedilmeye çalışılan Yeni Dünyayı (Amerika kıtasını) da içine alan bir dünya deniz haritası hazırlayarak Osmanlı padişahına vermeyi arzu etmiş olabilir. Bu arzusunu, fani yaşamından sonra çok uzun seneler kendisinin anılmasını veya hatırlanmasını, böylece ölümsüzleşmek isteği, ardında bir veya birkaç eser bırakmak için elinden geldiğince bir şeyler ortaya koyma çabası kuvvetlendirmiştir. Bunu kendisinin:

“…Baki kalmaz bu cihan hiç kimseye



Bes gerektirir ki birer nesne koya

Her birinden kala birer yadigar

Onun ile anıla leyl-i nehar. …” (Tercüman K.B.I.- 111)

mısralarındaki sözlerinden anlamak mümkündür.

Yukarıda söz konusu olan Al-Me’mun için yapılan cihan haritası ile Piri Reis’in bu haritası arasında o zamanlar bilinmeyen fakat Piri Reis zamanında bulunan Yeni Dünya ile sınırlanan Atlantik Okyanusu, yeni kıtanın sahilleri ve hep yanlış olarak kabul edilen Okya- nusun güneyindeki Avustralya yerine sonradan isimlendirilecek Antartika isimli ayrı bir kıtanın bulunmasının yarattığı fark vardır. Halife Al-Me’mun için yapılan cihan haritası 300 yıl sonra, XII.nci yüzyılın ortalarında “…Endülüslü coğrafyacı Zuhri ’nin, Kitap Al-Cugrafiya adlı eserinin giriş kısmında bilindiği gibi hakikaten Al-Me’mun ’un haritasını tasvir etmiştir.” Ona göre: “…Bu haritada o zamanların bilinen dünyanın gerçeğe uyma- yan bir tarzda yedi iklime bölünmüş ve hepsini bir okyanus ile kuşatmıştır…”.
Haritanın Yırtılma Meselesi
Haritanın bazı sebepler sonucunda yırtılmış olduğu, bu işin bilerek yapıldığı ima edilerek, iddialı bir şekilde konu edilmiştir. Oysa ki; bu yırtılmayı iddia edenler, iddialarını ispatlamaya yeltenmemişlerdir. Haritanın yırtılmış olacağına inanmamaktayım. Çünkü; haritanın çizildiği ceylan derisi gibi bir deriyi yırtmaya yeltenirsek görülecektir ki; harita derisindeki gibi tırtıklar, girinti ve çıkıntılarla yırtılmayacaktır. Bu türdeki deriyi yırtmak veya koparmak isteyen kişi belinde keskin bir bıçak veya hançer taşırken, haritayı hiç zorlanmadan keseceği yerde neden yırtsın ki ? Benim kanaatim odur ki; bu harita katlandığı yerden zamanın içinde kendi kendine bulunduğu yerin rutubetine göre aşınarak incelmiş ve bir kullanım veya tasnif anında hiç yırtılmaya veya koparılmaya zorlanmadan kat yerinden erime ile diğer kısmından ayrılmıştır. Bulunamayan diğer parça belki de ayni şekilde kat yerinden birkaç parçaya ayrılmış da olabilir.

Böyle büyük ölçekli bir dünya deniz haritasının uzunluğunu tahmin etmek de zordur. Koleksiyonlarda bulunan bu tip dünya deniz haritalarıyla kıyaslanırsa, 475 cm. uzunluğunda olması muhtemeldir. Haritanın yırtılma meselesindeki görüşüme merhum İbrahim Konyalı ’nın katıldığı da yıllar evvelinde bellidir. Burada belirttiğim hususu arşivci ve kütüphaneciler çok iyi bilirler. Böyle bir yıpranmayı önlemek için de bu kişiler daima bu tipteki eşyayı rulo yaparak korumaya alırlar. Bugün dahi gemilerde kullandığımız, çok özel bir hamurla hazırlanan kağıtlara basılmış deniz haritalarını en iyi şekilde kurallarına uygun kullanmamıza rağmen, her dört yılda bir yıprandığı gerekçesiyle değiştiririz. Biraz hor kullanılanlar ise daha erken yıpranırlar. Bu haritaların eskimeye yüz tutmuş olanları kat yerinden yavaş yavaş zamanın içinde kendiliğinden ayrılmaya başlar ve bilerek yırtıldığı iddia edilen bu haritanın sağ kenar görüntüsüne benzer görüntüyü sergiler. Haritanın diğer kısımlarında deri kenarlarının muntazam olarak keskin bir araç, örneğin; falçata gibi keskin bir aletle düzgün kesilmiş olduğu açıkça bellidir.


Belirtilen nedenlerle dir ki, bilmediğimiz ve emin olmadığımız bir hususu kesin olarak yargılamamak gereğine inanmaktayım.
Haritanın Atatürk ile İlgisi
Harita ile Atatürk’ün ve ilerideki yıllarda Prof. Dr. unvanına sahip olacak fakat o anda genç bir bayan olan A. Afetinan’ın 1974 yılında yayınlanan “Piri Reis’in Hayatı ve Eserleri” adlı kitabında hatıraları ile ilgili kısımdan alıntı yapılarak, eleştiri yapan kişi aynen “… üzerinde örtü olarak kullanıldığını belirten yemek kırıntıları olduğunu…” belirt- tiği bu cümle adı geçen kitap içinde olmayıp aksine kitapta, “…bu eseri Çankaya’da Atatürk ile beraber gördüğüm zaman derin bir heyecan duymuştum…”, ayrıca “ … Bu haritayı ilk gördüğüm zamanki milli heyecanım ile…” cümleleri bulunmaktadır. Merhume Prof. Dr. A.Afetinan 1983 senesi 1-4 Temmuz Sempozyumunda sunduğu “Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sindeki kayda değer hususlar” isimli tebliğinden aynen “… Beni bu hususta teşvik eden Atatürk zamanında bu haritanın bulunmuş olmasıdır. Harita ilk bulunduğu zaman lisede öğrenci idim; haritayı saraydan ilk getirdikleri zaman üzerinde hatta ekmek kırıntıları vardı. Yani öylece örtü olarak kullanılmış…” sözlerini gündeme getirmekle anlamsızca olumsuz bir ortam yaratmak istemiştir. Prof. Dr. Afetinan’ın bu sözleri kabul edilecek gibi değildir. Bu talihsiz sözleri kendisi ifade etmiş ise de bu ifadenin inanılmaz öyküden başka bir şey olamayacağını belirtirim. Böyle bir eserin Atatürk gibi şahsiyete bu şartlar altında nasıl gönderilebileceğinin ve hangi cesaretle bu işin yapılabileceğini kendisine söyleyerek, neden böyle bir ifadeyi kullandığının açıklamasını yapmasını sempozyumda kendisinden özel olarak rica etmiştim. Bulunduğumuz ortamda çok kısa konuşma yapabileceğimizden, kendisi “… Konunun böyle söylentiler içerdiğini ve fazlaca ilgi çekeceğini düşünmüştüm…” yanıtını vermişti. Elde olmayarak bu aslı olmayan, inanılması güç belirtmeler bu günlere kadar taşınmıştır.
Büyük Atatürk’ün ve o anda yanında bulunan Baş Yaver Nasuhu bey ile bayan Afet inan’ın 1934 yılında İstanbul’da bulundukları zamanda Topkapı Sarayında haritayı ilk olarak beraberce gördüklerinin en yakın bileni, o zamanlar Topkapı Sarayında memur olarak bulunan Zarif Orgun’nun Türk Kültürü Dergisinin Kasım-Aralık 1981 yılı 223-224 sayılı nüshasında 29-33’ncü sayfalarında bulunan makalesinde bu işin Afetinan’ın yazdığı gibi olmadığı görülür.


Caferiye veya Coğrafya Meselesi
Piri Reis haritasını yaparken hangi haritalardan yararlandığını ve kaç adet olduk- larından bahseder. Aynen özetle “…İskender-i Zülkarneyn zamanında telif olmuş hartidir ki, rubu meskun anın içinde malumdur, Arap taifesi ol hartiye Caferiye derle anın gibi sekiz Caferiye’den ve bir Arabi Hint hartisinden ve…” dediği bölümde geçen Caferiye kelimesi ile birtakım ön yargılarla Piri Reis suçlanmıştır. Örneğin; eleştiri alıntısında özetle aynen: “…Batıdaki dünya haritalarına Arap’ların Coğrafya (yukarıdaki metinde ”Caferi-ye” olarak geçen kelime coğrafyanın ya Piri Reis yada onun katipleri tarafından yanlış yazılmış şeklinden ibarettir) dediklerini ve bu Caferiyelerin…Batlamyüs Coğrafyasını kastettiğini gösteriyor. …” denilmektedir.

Hiçbir araştırma, hiçbir yorum yapılmadan ve konu tartışılmadan merhum İbrahim Hakkı Konyalı ’nın eski haritalar-1936, isimli kitabının 80-81.nci sayfalarındaki cüm- lelerden alıntılar yapılarak Piri Reis’i böyle suçlayacak bir iddia sorumsuzca yapılmış olup, yersiz ve tutarsızdır.

Bu Caferiye kelimesi öyle veya böyle bir tartışmaya gerek göstermeyecek doğrulukta Piri Reis’in anlatımıyla Caferiye okunacak şekilde yazılmıştır.

İyi derecede Osmanlıca lisanına sahip tanıdığım kimselerden, ki birbirlerinden haberleri olmamaksızın ve ayrı şehirlerde bulunan bu dostlarımdan ricalarımla bu kelimeyi Osmanlıca olan tıpkı basımdan okuttum. Belirttiğim kişilerin hepsi bu kelimeyi Caferiye olarak okudu. Hiçbiri bu yazılımı Coğrafya olarak okumadı.

“…Hiçbir zaman harita anlamında Arap bilim dünyasında Coğrafya kelimesi kullanılmamıştır. Coğrafya tabirine İslam eserlerinde ilk olarak X.ncu asrın ortalarında (İlm Al-Cugrafiya) şeklinde İhvan Al-Şafa risalelerinde tesadüf edilmektedir. Fakat burada da bu kelimeye daha ziyade Şurat Al-Arz manası verilmek istenmiş ve bütün orta çağ boyunca Coğrafyadan bu mana anlaşılmıştır…” [ Bu alıntılar: 1909 Leyden-Hollanda tabı tercümesi olan İslam Ansiklopedisi’nin Coğrafya maddesinden alınmıştır.]

Burada dikkat edilmesi son derece önemli olan bir husus vardır. Caferiye kelimesi- nin yazımında kullanılan ilk Arapça harf Ayn :{ ح } şeklinde Arap alfabesinde söylenen harftir. Bu harfin üzerinde önemi çok büyük olan bir nokta (hareke) yoktur. Bu nedenledir ki; bu nokta olmadan bu kelime Arap’ça CAFRYH olarak okunur. Türkler bunu Caferiye şeklinde okur. Bu Ayn harfinin :{ ح }üzerinde şayet küçük bir nokta (hareke) olursa { خ } bu kelime Caferiye yerine Cugrafia şeklinde okunur. Haritanın tercümesi sırasında dikkat- sizce bu kelime harekeliymiş gibi okunursa, bugüne kadar süren çirkin olarak kabul edilecek bir suçlamaya temel oluşturacağı açıktır.

Bu husustaki suçlamayı 31.Temmuz.1932 tarih 325 numaralı Deniz Mecmuasının tarih kısmı ilavesindeki Deniz Kaymakamı Sait Talat’ın “en eski Amerika Haritası” isimli makalesi ile kendisi de bilmeyerek başlatmış ve 62 yıl sonraya bu güne kadar getirmiştir.

Sait Talat’ın makalesi Türkiye’de Piri Reis için yazılmış ilk makale olmasından kaynaklanan, ve içindeki bir yanlış okuma ve yorumunla yapılan tercüme konuya yakından uzaktan ilgisi olmayanların kalemlerinde Caferiye kelimesi Coğrafyanın “…ya Piri Reis ya da onun katipleri tarafından yanlış yazılmış şeklinden ibarettir…” cümlesinde hayat bula- rak Piri Reis hor gösterilmiştir.

Deniz Kaymakam Sait Talat her şeyden önce en eski Amerikan Haritası ismini makalesine koymakla hata yapmıştır. Haritanın tercümesini yaparak makalesine alıntılar yaparken bu makalenin küçük kitapçık şeklinde düzenlenmiş olmasından dolayı dördüncü sayfa başındaki 2.nci maddesinde aynen “…Arapların cağrafya dedikleri haritalardan…” ve 13.ncü sayfasındaki 6 ncı paragrafta “… Arap tayfası ol hartıya Cağrafya derler anın gibi 8 cağrafyadan …” ifadelerinde görüldüğü gibi hiç şüphe götürmez şekilde Caferiye’yi Cağrafya biçiminde okuyup yazmıştır.

Piri Reisin haklı olduğu ortadadır.Caferiye kelimesinin geldiği Abbasi İmparatorlu- ğunun son halifesi Al-Me’mun (786-883) iktidarı dönemi (813-833)yılları arasıdır. Bilin- diği gibi bu devir Abbasi’lerin ilmi faaliyetlerinin altın çağıdır. Halifenin tam künyesi: Abd Allah B.Harun Al-Raşit olup, halk arasında Abu Ca’far ve Abu’l Abbas künyeleri ile anılır. Künye Araplarda bilindiği gibi bir şahsa veya aileye verilen lakap veya unvandır. Bu nedenle 7.nci halife Al-Me’mun halk arasında en çok kullanılan lakabı Al-Ca’far ile anılır.

Kelimenin yazılışında noktasız Ayn:{ ح } harfi ile yazılmış olan ve Cafry (e)h ola- rak okunurken son kısmına bir (e) harfi konur. Bu ek; memleket, aitlik, kuvvetlendirme anlamına gelir ki; kelimeyi dil bilgisi kurallarına göre dişi yapar. Bu tip kelimeler de çoğul olarak kabul edilir. Örneğin: kelime kökü Türk ise ek olarak (i) harfi konulduğunda, (i) harfi nispet eki olup bağlılık bildirir. Kelime Türki olarak okunur ve Türke ait demek olur.

(e) harfinin yukarıdaki anlatımıyla Türki-y-e, Türke ait memleket anlamını verir. Arapça’dan

Osmanlıca’ya ve Türkçe’ye giren bu (iye) eki aidiyetlik belirtir. Buradaki (y) harfi de yardımcı sestir. Şayet, halife Al-Me’mun ’a ait olan demek istersek, o zaman da (i) harfini kullanarak da Me ’muni diyerek söylememiz gerekir. Buna örnek olarak o devirde ölçülen meridyen boyunun ölçümünden sonra yapılan gözlemler, Al-Me’mun ’un tarafından, onun zamanına ait olduğunu belirten bir ifade ile hazırlanan gözlem cetvellerine Al-Zic Al-Me’ muni Al-Mumtaha ismi verilmiştir. Daha önemlisi halife Al-Me’mun için yapılmış bir cihan (dünya) haritasına da Al-Şura Al-Me’muniya adı verilmiştir. Al-Me’mun yerine Al-Ca’far kelimesi kullanılırsa, Caferiye olacağı için Cağfer’e ait onun zamanında onun ta- rafından olduğu anlamı ortaya çıkacaktır.

Osmanlıda I.nci ve II.nci Sultan Selim’lerin Edirne’de ve İstanbul’da kendi adları ile anılan camiler –Süleymaniye- , Sultan III.ncü Selim’in Nizam-ı Cedit askerleri için inşa ettirdiği -Selimiye Kışlası- , Sultan Reşat’ın kurmuş olduğu –Reşadiye Alayları- , Sultan Aziz’in isteği ile yapılan fese –Aziziye- , Sultan Mahmut’un yaptırdığı muhteşem kalyona –Mahmudiye- , Atatürk ve Türk askerinin Çanakkale Anafarta’lar savunmasındaki cephe gerisindeki resimde görülen resmi kıyafeti tamamlayan ve başı koruyan serpuşa Enver Paşa’nın tasarımı olduğu için –Enveriye- denilmektedir.

Bu geniş açıklama sonucu olarak; haritada yazılı olan Al-Me’mun Al-Ca’far zamanında yapılmış, çizilmiş o zamana ait olan Arap haritalarını belirtmek için Piri Reis tarafından katibi veya hattatına Caferiye kelimesini bilinçli olarak doğru biçimde yazdır- mıştır.

Bu nedenle, piyasada satılmakta olan D.K.K Seyir ve Hidrografi Dairesince Türkçe tercümesi basılmış olan Piri Reis’in bu haritasında bulunan Bu bölüm, bu haritanın hangi yolla yapıldığını anlatır. Başlığı altındaki sol alt kenara yakın olan bölümün 3.ncü cümlesinde bulunan Caferiye kelimesi yanında parantez içindeki coğrafya kelimesinin yanlış anlam olmasından dolayı kişileri yanıltmaması için kaldırılmasını arz ederim.

İskender-i Zûlkarneyn ve Ptolémée
Piri Reis faydalandığı haritaları belirtirken özellikle İskender-i Zûlkarneyn zamanın dan dediği haritalar birçok kişinin üstüne basa basa sanki Batlamyüs’ün haritalarından başka harita yokmuşçasına bunlar Batlamyüs’ün haritaları deyip işin içinden çıkmaları yanlış yorumlara sebep olmuştur.

Sayın İskender Türe’nin Zûlkarneyn isimli kitabından özetle aynen alıntı yaparak belirtirim ki; yüzyıllara varan tartışmalara açık kalmış Zûlkarneyn kelimesi Arapça da “Zû” ve “El-Karneyn” olmak üzere iki kelimenin birleşmesinden meydana gelmiş bir lakaptır. Bu lakap iki şeye sahip olduğunu ifade etmekte kullanılır. “Karneyn” kelimesi ço- ğul anlamındadır. Tekili “Karn” olup, sözlükte çok çeşitli anlamlara gelir. Örneğin; Çift boynuzlu hayvanların boynuzlarını belirttiği gibi, birbirini kuruluş olarak takip eden veya ayni çağda yaşayan iki milleti belirtirken kullanılır. … Daha sonra da tekrar değineceğim gibi kronolojik zaman içinde belli bir devri ve çok uzun zamanlar öncesindeki belirsiz bir zamanı da belirtebilmek üzere kullanılır.

Zûlkarneyn kelimesinde bulunan “Karneyn” kelimesi, görüldüğü gibi …Bu keli- meye verilecek anlamlara göre değişik anlamlar ortaya çıkaracaktır…Kuran’ın içinde bir çok defalarca tekrarlanan bu kelimenin kuran kaynaklı … bu nedenledir ki bugüne kadar olan tartışmaların sonucunda kelime anlamı olarak iki nesil sahibi, iki devir sahibi görü- şü ağır gelmiştir. “İbn Kesir’den” aynen alıntı yapan sayın İskender Türe’nin belirtti- ğine göre; Hz. İbrahim zamanında yaşayan Zûlkarneyn’in isminin İskender olduğu, Makedonyalı İskender ile karıştırılmaması gerektiğini söyler. Buna göre iki İskender vardır: Birisi M.Ö. 300 yıllarında Yunan tahtında bulunan Makedonyalı İskender’dir; di-ğeri ise Hz.İbrahim zamanında yaşayan İskender-i Rumi’dir.…Aralarında 2000 yıldan fazla zaman bulunmaktadır… Kısaca Zûlkarneyn’in Hz.İbrahim zamanında yaşadığı fikre göre M.Ö. 1900 – 2300 yıllarında yaşamış olmalıdır. … açıklamasının altındaki dip notta “…Hz.İbrahim’in M.Ö.1900 yıllarında yaşadığı kaydedilir. …” notu bulunmaktadır.

Piri Reis İskender-i Zûlkarneyn zamanında telif olmuş hartiler ki rubu mes- kun anın içinde malumdur; Arap taifesi ol hartiye Caferiye derler deyişiyle, kullan- dığı haritaların Zûlkarneyn kelimesinin boynuzlu anlamından, tarihte Boynuzlu lakabı ile anılan Makedonyalı Büyük İskender’in zamanına ait olan haritalar olduğu anlamı çıkarılmış ise de, İskender’in tahta geçtiği yıl olan M.Ö.336 yılı itibariyle Piri Reis haritasını tamamladığı M.S.1513 yılı arasında 1849 yıllık bir zaman sürecinden söz ediyor demektir. İskender’in tarihteki yürüyüşü bilindiğine göre yıllarca ele geçirdiği ülkelerin haritalarını ve donanmasının amirali Nearkos ile Hint okyanusu kıyılarından İndüs nehrinden Fırat nehri ağzına kadar gönderdiği beş aylık seferi sırasında yaptığı kara ve deniz haritalarının kopya- larından yararlandığını anlatmak istemektedir. Bu haritaların Piri Reis’in belirttiği gibi Arap’ların Caferiye olarak isimlendirmesi, Al-Me’mun ile İskender arasındaki 1149 ( M.Ö. 336 – M.S.813 ) senelik zamandan bahsetmektedir. Bu haritalar Al-Me’mun Al-Ca’far zamanında yeniden kopyalanmaları ile Piri Reis’in haritasının 1513 senesi arasında da 700 yıl bir zaman olduğu açıktır.

Batlamyüs’ün haritalarını çizip topladığı atlasının, Al-Magesti’sini hazırladıktan iki yıl sonra yaptığını kabul edersek, (bunun tarihi kesin olarak bilinmiyor ve bir varsayım yapıyorum) Batlamyüs’ün haritaları ile Al-Me’mun’nun halifelik başlangıcı olan M.S.813 yılı arasında 700 yıl bir süre olduğu görülür. Batlamyüs’ün haritaları ile İskender arasında ise (M.Ö. 336 – M.S.143 ) 479 yıl vardır. Batlamyüs İskender’den sonra olup, Piri Reis’in haritası arasında (M.S.143 – M.S. 1513) 1370 yıl bulunur.

Bütün bu hesapların sonucunda Piri Reis’in yararlandığı haritaların Al-Me’mun Al-Ca’far zamanında kopyalanmış İskender’in zamanına ait Caferiye isimli haritalardır. Hatta İskender zamanında hazırlanan haritalar içinde kullanılmış çok eski haritaların da olması muhtemeldir. Bundan dolayıdır ki Piri Reis’in hiç mi hiç işine yaramayacağı Batlamyüs’ün coğrafyası veya o zamanki ülkelerin haritalarını ileri sürmek boş bir iddiadır. Batlamyüs Atlası içinde bulunan haritaları veya bunların tıpkı basımlarını görmeden Piri Reis’in harita sı için olumsuz fikir belirtmek doğru değildir.

Adolf Erik Nordenskıöld’ün Facsimile Atlas – 1973 Newyork baskısına bakılırsa 1513 senesi kartoğrafya ilminin yeni bilgilerinin dışında kalan bu haritalar böyle büyük ölçekli bir dünya deniz haritası için temel teşkil etmeyeceği görülecektir.

İskender-i Zûlkarneyn’den 2000 sene evvel yaşamış ve kitaplara geçmiş ayrı bir İs-kender-i Zûlkarneyn olup, bu kişi velilik menkıbesine ulaşmış bir zattır. Haritanın yapımından yedi yıl sonra Bahia Blanca’nın güneyinden Macellan Boğazına kadar olan sahiller ile 307 yıl sonra bulunan ilk önceleri Avustralya kabul edilen bu sahillerin Antartika olarak haritada yer alan doğru koordinatlara sahip kara parçası, belki de bu veli zamanından kalan tabletlerin üstündeki kadim haritaların kopyalarından yararlanılmış olduğu fikrini de akla getirmektedir. Dikkat çekici bir bilgi olarak; büyük Atatürk’ün de ilgilendiği Amerikalı Albay James Churchward’ın “MU’nun Çocukları” (The Childern of Mu) isimli araştırma kitabında Tibet batı manastırlarından birinde yaşı 20 000 yıl kadar eski olduğu kanıtlanmış bir tablet üzerinde Güney Amerika kıtası haritasının kopyası vardır. Kopya harita inanılması güç bir benzerlik sergilemektedir.

Piri Reis’in “İskender-i Zûlkarneyn” sözcüğü açıklandığı gibi en yakın 700 yıllık eski haritaları belirtmek için, çok eski zamanlara ait veya böyle uzun belirsiz geçmişi ifade etmek için bir fi tarihinde demek istercesine de kullanılmış olması mümkündür.
Haritanın Temeli
Bu harita hakkında eleştiri yapan bir yorumcunun görüşü aynen şöyledir; Piri Reis, haritasını tüm çağdaşı olan portulan, yani belli bir tip denizci haritası, çizenler gibi bugün Mecrator dediğimiz projeksiyon sistemine yakın fakat herhangi bir matematik temeli olmayan (ancak büyük bir ihtimalle ya Tir’li Marinos’tan veya Arap’lardan öğrenilmiş veya kopyalanmış) bir projeksiyona göre çizmiştir. Bu haritanın dünya kartoğrafya tarihi açısından –tek bir özelliği hariç – hemen hemen hiçbir özelliği yoktur. Hatta denilebilir ki zamanın keşiflerini tam olarak yansıtmaması nedeniyle yapıldığı vakit dahi çağının gerisinde kalmış bir haritaydı.(Hapgood’un denediği gibi) Piri Reis’in bu ilk dünya haritasında kartografik bir fevkaladelik aramak boştur ...”

Bilindiği gibi Hapgood ve ekibinin harita üzerinde uzun yıllar yaptıkları uzun çalış- malar neticesinde 1966 yılında Charles H. Hapgood yayınladığı “Maps of the Ancient Sea Kings” isimli kitabında “… bu haritanın bilimsel başarısı, ne Rönesans,ne Orta Çağ, nede eski Arap coğrafyacılarının çalışmaları ve nede antik çağların bilinen harita yapımcılarının yaptıkları ile kıyaslanamayacak kadar büyüktür…” Bu ekibin bilimsel hesapları sonucunda “…bu haritanın yapımcısının nasıl olup da bu denli hayret verici doğrulukta büyük bir ustalık göstermiş olduğu merak konusuduröylesine ustalıkla ve akıllı davranmıştır ki bütün bunları yaparken bir yandan da Karayip’ler bölgesinin enlem ve boylamlarını korumayı başarmıştır…” demektedir. Eleştiriyi bir kez daha hatırlayarak diyorum ki: Bu bilimsel araştırma ekibine katkıda bulunan son derecede mesleklerinde başarılı bilim adamlarının hepsi birden mi yanılmışlardır ?

Hapgood’un Karayip denizi bölgesi ile ilgili küçük açıklamasının, haritaya bakıldı- ğında daha da ilgi çekici olduğu görülecektir. Piri Reis’in yararlandığını söylediği haritalar çeşitli ülkelere ait olup (Arap, Portekiz ve Kolomb’un yaptığı harita ile çok eskiye dayanan Caferiye’ler), bunların çeşitli ölçekleri ve birçoğu ayni izdüşüm sistemli olsa dahi bazılarının daha başka izdüşümlü olması olasılığı vardır. Bunların bazıları çok yeni, bazı- ları da yüzyıllara aittir. Bu haritalarda kullanılan deniz mili ölçü sistemi de değişiktir (Porte kiz, Katalan, Arap deniz mili gibi). Piri Reis bir kartograf olmayıp, mesleğinin gereği harita ve pusula ile ilgisi olup pergel kullanan bir denizcidir. Mesleğinin ilmi yönü oldukça kuvvetli bilgilerle dolu olduğu, amatörce diyebileceğimiz yaptığı haritadan açıkca görülmektedir. Bu harita ile bir şeyin ispatını yapmayı değil, ortaya bir eser koyması isteğindedir. Haritanın Kolomb ile ilgisi olması değeri fikrimce ikinci derecededir. Asıl önemi o tarihe ve ondan sonraki yüzyılın sonuna kadar dünyanın Güney Kutbu tarafındaki bilinmeyen kara parçası veya Avustralya’nın uzantısı olarak çizilerek gösterilen bu yerleri, ayrı bir kıta parçası olarak göstermiş olmasıdır. Bu bir dünya deniz haritasıdır. Birçok haritanın ölçekleri ve izdüşümlerini haritasının izdüşümüne çevirerek ve mil ölçeklerini kıyaslayarak, her ne kadar “matematiksel bir temele dayanmadığı” şeklinde yanlış olarak yapılan anlamsız iddianın aksine; matematiksel olarak düzlem trigonometri prensip- lerine göre yapılmış olduğu kanıtlanmıştır. Bu prensibe dayanan izdüşüm sistemi haritanın tamamlandığı 1513 yılından 56 yıl sonra Gerard Mecrator tarafından bulunacak Ekvatora teğet silindirik izdüşüm denizcilerin kullanacağı tipteki haritaların çizilmesinde enlem aralıklarının ortalamaları için o zamanlar bilinmeyen logaritmanın 1614’de bulunup kulanı- lır hale geldiği 1624 yılına kadar 55 yıl daha geçmesi veya beklemesi gerekecekti.

Haritanın çiziminde kullanılacak olan izdüşüm sistem hesaplarının Arap aleminde 1030 yılında bilinmekte olduğunu Biruni’nin “Asar Al-Bakiya’an Kurun Al-Hiliya” isimli eserinde yapılmış olan açıklamalardan öğreniyoruz. İzdüşüm geodezi’de “…yer elipsoidini harita düzlemi üzerinde matematik olarak gösterme metodudur…” diye tarif edilir. Piri Reis yerkürenin eğik bir yüzeye sahip olduğunu açık denizlerde gezmesinden dolayı karada yaşayan bir kimseden daha iyi bilmektedir. Mesleği gereği hep ufuk arkasından görünecek gemileri kollamıştır.

Marinus’tan kopyalanmış, Arap’lardan öğrenilmiş demek boş sözlerdir. Harita matematiksel bir temele sahip olmasaydı hesaplanan koordinatların birçoğunun sıfır hataya sahip mevkiler haritaya nasıl markalanmış olacaktı? Bu mevkilere birkaç örnek olarak; Karayip Denizinizdeki rüzgar üstü adaları, Arjantin’deki Negro Nehri, Cape Verde Adaları, Azor Adaları, Amazon nehri gösterilir.
Karayip Deniz bölgesinin Özelliği
Hatırlanacağı gibi Hapgood’un Karayip bölgesi ile ilgili küçük açıklamasının haritaya bakıldığında daha da ilgi çekici olduğunu belirtmiştim. Bu bölgenin tüm alanı fikrimce Güney Amerika kıtasının çiziminden sonra ilave edilmiş olduğu belli olacak şekilde yerleştirilmiştir. Yaklaşık 20-23 derece Kuzey Enlemleri arasında paralel bir durumda bulunan Küba Adası ve etrafındaki adalar beraberce kuzey-güney doğrultusunda uzandığı görülmektedir. Bu bölgenin koordinatlarının bu görüntüye rağmen doğruluğunu koruması ancak Azımuntal eşit mesafeli izdüşüm ile harita 23,5 derece Kuzey Enlemi (Yengeç dönencesi) 30 derece Doğu Boylamı olan izdüşüm merkezine göre yapıldığında haritadaki görünümü verecektir. Ancak, hesaplandığı gibi bu izdüşüm merkezine göre düzlem trigonometri kuralları kullanılarak haritanın diğer kısımları çizilmiştir. Bu tip görüntüye ait bir örnek de 1994 yılı Mart ayında yayınlanan Bilim ve Teknik Dergisinin 19’ncu sayfasın- da yer alan İzmir merkezli Dünya Radyo-Yön Haritası güzel bir örnektir. Bu haritanın izdüşümü Azimuntal izdüşümüdür. Bu haritada Dreke Boğazını yok kabul ederek Antartika ’yı birleştirirseniz görünüm ayni Piri Reis’in haritası görünümünü alır. Buna ait ayrı bir örnek harita Kahire merkezli olarak Prof.Dr.A.Afetinan’nın “Piri Reis’in hayatı ve Eserle- ri” isimli kitabında bulunur.

Bu görünüm Hapgood ekibinin hesapladığı gibi doğuya doğru döndürülmüştür. Diğer bir değişle bölge 78 derece 45 dakika ( 7 pusula kertesi ) gündoğuşu kerte yıldız ( E by N ) yönüne doğru döndürülmüştür. Kolomb’un haritasından bu bölge için kullandığı değişik ölçeğe göre yeniden çizdiği bölgenin Kuzey-Güney hattını gerçek harita kuzeyine göre 348 derece 45 dakika dönerek harita kuzeyinden bir kerte batı yönünde kalacak konu- ma getirmiştir. Böylece bu bölgenin kuzeyi haritanın kuzeyi ile kesişmiştir. Piri Reis’in bu işlemi yapmasıyla bölgede batıya doğru Hapgood’un hesapladığı gibi 4,5 derece ve bana göre de 253 millik deparçer mesafesi kaybı olmuştur. Karşılaşılan bu ilginç çift kutup nedeniyle Hapgood “…Dünya üzerinde çift kutup taşıyan ilk ve tek haritadır..” demiştir. Piri Reis’in bu şekildeki uygulamasının mantığı ve nedeni ile ilgili herhangi bir açıklama bugüne dek yapılmamıştır. Bu nedenle:



Genel Güney Atlantik haritasına bakıldığında bu bölge doğal olarak Kuzey Afrika’ nın batı kıyıları karşısında görülür. Haritanın yapıldığı deri parçasının batı kısmı Güney Amerika doğu sahilinin Afrika’ya olan mesafesini Piri Reis’in değişiyle mil hesabı ve pergel ile oranlayarak bu büyük ölçekle yerleştirdiğinizde Karayip Deniz bölgesi gerçek konumu harita derisinin sınırları dışına çıkacaktır. Bu nedenle ayrı bir deri parçasının bir çıkıntı yapacak şekilde eklenmesine gerek duyulacaktır. Böyle bir görünüm ayni; 1461 tarihli Mürsiye’li Tabip İbrahim haritasının doğu kenarında ve Hacı Ebul Hasan haritasının batı kenarında olduğu gibi olacaktı. Bu denenle bölgenin gerçek görünümünü ilk bakışta yansıtabilmek, deriye ek çıkıntı yaparak genel görüntüsünü bozmamak ve derinin bu kısmındaki alanına çizimi sığdırabilmek amacıyla bilinçli ve akıllıca yapılmıştır.
Güney Amerika’nın Doğuya Doğru Dönmüş Olması
Yanlış olduğu aşağıda kanıtlanacak iddiaya göre, Brezilya sahillerinin Piri Reis Americo Vespucci tarafından hazırlanan harita veya bilgileri dayanarak Plata Nehrine ka- dar olan kısmında kullandığını ve bu mevkide biten bilgi nedeniyle bundan sonraki sahilleri Ptolémée ’nin 1500 yıl evvelinde yaptığı gibi birdenbire çevirerek bilinmeyen Güney Kıtası sahilleriyle bütünleştirmiş ve böylece zamanın meşhur kartograflarının (örneğin; Waldseemüller gibi) fikirlerini almamıştır.
1507 yılında Waldseemüller tarafından çizilmiş çok büyük ölçülere sahip, büyük ölçekli dünya haritasında ilk olarak “The Image of the World - 1994” isimli kitabın 48-49’ ncu sayfalarındaki haritanın açıklamasında belirtildiği gibi Amerika kıtasının tamamının bir kıta olarak ve batı sahilindeki dağ silsilelerinin de gösterilmiş olması haricinde fikrime göre başka bir ilginçliği yoktur.
Piri Reis’in haritası ile Waldseemüller ’in haritasını karşılaştırarak Piri Reis’in harita sını yermek doğru olmaz. Bu çok beğenilmiş harita üzerinde Madagaskar Adası, Hindistan Yarımadası, Seylan Adası ve hemen yanındaki Java Adasının ve daha birçok adanın şekilleri ve mevkileri gerçek dışıdır. Oysa, 1507 yılına kadar Portekizlilerin 1498-1507 yılları arasında gerçeğe yakın görünüm ve ölçülerdeki Hint Okyanusu haritalarını, acaba bu meşhur kartograf Waldseemüller görmedi mi? Bu haritalar matbaa sayesinde Avrupa’da kolaylıkla basılıp çoğaltılırken, neden böyle büyük bir hata yapmıştır?
Şayet, elimizde Piri Reis’in haritasının diğer parçası olsaydı Hint okyanusu sahilleri Arap haritalarından alınan kopyalamalar nedeniyle son derece mevkii koordinatları ve şekiller doğru olan görünümlerini sunacaktı. Çünkü, Hint Okyanus’unda 12-16 ’ncı yüzyıllarda kullanılan bugün dahi batıda bilinmeyen Inter Tropikal Navigasyonuna ait Arap Deniz Astronomisi’nin sonucunda hazırlanmış Arap Deniz Haritalarından zaman içerisinde Portekizli Denizciler çok faydalanmıştır.
Piri Reis haritasından kat kat üstün olduğu iddia edilen, tartışma götürmeyecek kadar mükemmel olduğu savunulan ve meşhur diye övünülen kozmoğraf Waldseemüller ’in haritası ile neden bilim dünyası meşgul olmamıştır ? Bu haritanın izdüşümü de Piri Reis’in haritası gibi 1500 sene evveline dayanmaktadır. Piri Reis’in amatörce çizdiği haritası bu derecede hor görülecek bir yapıtsa, neden uluslararası bilim dünyası 491 sene üzerinden geçen bu harita ile 1929-2004 yılları arasında sürekli olarak 75 yıldır uğraşmaktadır.
Hapgood’un belirttiği gibi masa tipi bir dünya küresini ters çevirerek Güney Kutbundan Antarktika ve Güney Amerika’ya bakarken aradaki Dreke Boğazını görme- mezlikten gelirseniz, Antarktika’nın Cape Horn ile beraberce birleşmiş görünümüyle karşılaşırsınız. Piri Reis’in haritasında Cape Horn mevkii bir girinti halinde görünürken, haritanın 1513 tarihinden 64 yıl sonra bulunmuş olan Dreke Boğazı bölgesi, 307 yıl sonra bulunacak Antartika arasında kuzey-güney yönünde yaklaşık 540 mil genişliğinde uzar. Bu bölge bilinçli olarak haritada burası küçük bir girinti şeklinde gösterilmiştir. Ayrıca, iddiaya göre bilgiler Parana Nehrinin Plata Körfezinde değil ondan yaklaşık 150 mil daha güneydeki Bahia Blanka’da bitmektedir. Bu mevkiden hakiki kuzeye 030 derece yönüne doğru Cape Frio Burnuna kadar 900 mil uzayıp giden sahil 16 derecelik eksik enlem farkı yaratacak şekilde küçük bir çizgi ile yine bilinçli olarak çizilmiştir. Bu veriler Hapgood tarafından bulunmuş olup, tarafıma ait hesaplama ve anlatımla burada belirtilmektedir.
Yukarıda belirttiğim gibi; bu sahil üzerinde Cape Frio ile Bahia Blanca arası 900 millik veya 16 derece enlem farkı olan kısım ile Cape Horn ve Antartika kuzeyindeki güney Shetland Adaları arasındaki 9 derecelik enlem farkı olan Dreke Boğazı haritada toplam 25 derece enlem farkı yapacak şekilde yoktur. Fikrimce bunun iki ayrı kaynağı vardır. Birincisi: Haritanın çizildiği derinin belli olan sınırlamasının getirdiği zorluk nedeniyle henüz yeni bulunmuş bu 900 millik sahilin doğru olarak tam bilinmeyişinden dolayı, bu kısım küçük bir yay çizgisi ile gösterilerek kıtanın boyunu kısaltmış; ayrıca Dreke Boğazını da, Antartika sahillerini derinin içine sığdırmak için bilerek almamıştır. Fakat bu noksanlıklar Antartika ve Güney Amerika sahilleri üzerindeki mevkilerin bugünkü koordinatlarını tespit etmek için Hapgood’un değişiyle toplam 16 ve 9 derece enlem farkları ilavesi ile doğruya çok yakın değerlerde hesaplanması mümkün olmuştur. Bu bölgelerin göz ardı edilişi Kitab-ı Bahriye’de bulunan bazı haritalarda göze çarpar. Örne ğin Korsika Adasının batı sahilinde 50 millik bir körfez çok küçük bir girinti gibi gösterilmiştir. Fakat bunun amacı başkadır. İkinci kaynak ise: Elinde bulunan çok eski olduğunu İskender-i Zülkarneyn zamanında diyerek belirttiği harita veya haritaların kopyalarında Güney Amerika’nın J.Churhward’nın Mu’nun Çocukları isimdeki kitabında yayınladığı kadim tablet üzerindeki gibi, bir haritanın kopyası üzerinde gösterilmiş, fakat jeolojik bakımdan çok genç olan Güney Amerika kıtasının keşfedilmemiş Bahia Blanca’ dan sonraki kıyılarını alarak Antartika toprakları ile birleşik olarak doğru biçimde çizmiştir. Hapgood bunu “…bu kıyılar modern haritalardaki gibi doğru çizilmiştir…” sözleriyle onaylamıştır.
Sahilin iddia edildiği gibi doğuya bilinmeyen kara parçasına doğru dönmesi; Piri Reis tarafından bilgisizlik nedeniyle döndürülmüş olduğu fikri yanlıştır. Böyle düşünenler deniz haritalarının izdüşümleri hakkında ansiklopedik bilgiler haricinde kartoğrafya nın izdüşüm matematiğinin içeriğini bilmiyorlar demektir. Açık deniz gemilerinde Okyanusta ve okyanus ötesi limanlara seyir yapan tüm gemilerde, rota ve en kısa mesafe hesaplarının üzerinde yapıldığı Büyük Daire Seyri (Great Circle Sailing) Gnomonik izdüşümlü haritalar kullanılır.
Amerika güney sahillerini Piri Reis izdüşümüne göre nasıl bilerek döndürdüğüne çok güzel bir örnek olarak, bu defa onun yaptığı gibi Güneydoğuya doğru değil de Batıya, Avustralya’ya doğru bir Omman hançeri olan Cembiye gibi döndüğünü İngiliz Admiralty’ sinin 5098 A nolu South Pasific and Southern Oceans (Great Circle Sailing) haritasında görebilirsiniz. Bu haritanın izdüşümü Gnomonik olup izdüşüm merkezi koordinatları 30 derece Güney Enlemi, 135 derece Batı Boylamıdır. Harita üzerinde Güney Amerika Kıtası 18 derece Güney Enleminden itibaren haritanın kuzey-güney ekseninden ayrılır ve Macellan Boğazı ağzındaki Piller Burnu isimli mevkie kadar güneybatıya doğru 52 derece veya pusulanın 232 derece yönüne döndükten sonra, Macellan Boğazı girişinde Cape Horn ve Atlantik Okyanusundaki Staten Adası da dahil olmak üzere bu defa 32 derece doğuya saparak pusulanın 148 derecesi yönüne döner. Bu kıtanın haritadaki kıvrık görünüşü ilk görenler için hayret vericidir. Ayrıca bu tip haritaları kullanmayan ve görmeyen denizciler de böyle bir izdüşüm özelliğini düşünemezler. Bu harita üzerinde tayin edilecek rotalar için kullanılacak alışılagelen daire şeklindeki pusula gülü dereceleri Hiperbol ve Parabol çizgileri halindedir.
Diğer bir örnek de; yine Admiralty ’nin 5096 nolu South Atlantic and Southern Oceans isimli Gnomonik izdüşümlü Büyük Daire Seyri Haritasında, Güney Amerika’nın iz düşüm merkezi koordinatları olan 40 derece Güney Enlemi 20 derece Batı Boylamı etrafın- da Rio De La Plata ’dan ( Piri Reis’in haritası için yanlışın başladığı iddia edilen mevkii) itibaren bir pala ucu gibi hafif bir eğimle 50-55 derece Güney Enlemleri arasında doğuya doğru büküldüğü görülür. Dreke Boğazını göz ardı ederseniz Antartika ile birleşimi Piri Reis’in haritasındaki ayni görünümü vermektedir.
Bu açıklamayla, iddia edildiği gibi kıta bilinçsizce doğuya doğru çevrilmemiş; aksine izdüşüm nedeniyle matematiksel olarak dönmüş olduğu anlaşılacaktır. (Konuyla ilgili harita örnekleri ektedir.)


Enlem ve Boylamların Olmayışı
Enlemler ve Boylamlar çok uzun yüzyıllar haritaların üzerinde yer almadı. Bunun pek çok sebebi vardır. Enlem Ekvatordan itibaren ona paralel ve 1’er derece aralıklarla kutup mevkiine kadar gittiği kabul edilmiştir. Ancak haritalarda kullanılabilmesi için en azından meşhur burun, koy ve limanların Ekvatora göre kesin olarak mevkii enlemlerinin güneş ve kutup yıldızından yapılacak gözlemlerle tayin edilmiş olması gereği olup çok külfetli iş olmasından dolayı kafi derecede bilgi aktarımı yoktu. Enlemi hesaplamak kolaydı fakat Boylam meselesi son derecede zordu. Açık denizde boylam nasıl hesaplanacaktı? Çok uzun yüzyıllar bu sorun halledilemedi. Ancak yaklaşık hesap için, ilk başta güneşin 24 saatteki 360 derecelik günlük dönüşünün 1 saatlik dilimini 15 derece ve bir derecelik dilimini de 4 yay dakikası olarak hesap edip yalnızca harita üzerinde fazla karışıklığa meydan vermemek için haritanın ortasına, alt veya üst kenarlarına bu hesaba göre ölçek çizmişlerdi.
Haritanın üstüne boylamın kesin hesaplanacağı basit sistemin Harison’un Krono- metresine kadar çizmediler. Grenwhich’in esas boylam kabul edilmesi ve kronometrenin de 19.ncu Yüzyıl sonunda Boylam hesaplaması için kullanılmasına karar verilmesiyle ilk olarak haritalarda boylamlar çizildi.
Arap denizcileri ise Hint Okyanusundaki kullandıkları deniz haritalarında enlem ve boylamlara hiç ihtiyaç hissetmediklerinden bunları kullanmadılar. Araplar Hint Okyanusunun meşhur burunları ve ticaret limanlarının enlemlerini kendi seyir kuralları içinde gök cisimlerinin yüksekliğini tayin kullandıkları Kamal isimli gözlem tahtalarını hesaplamakta kullandılar. Haritaları üzerinde Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinde bahsettiği

Hint ölçü sistemindeki Aşba çizgilerini kullandılar. Bu çizgiler onlarca sayıda küçük kare şeklindeki görünümleriyle bir grid ağı oluştururdu. 16.ncı yüzyılın meşhur tarihçisi Barros bu tip haritayı Malindi Limanında gördüğünde bu küçük karelerin ne olduğunu anlayamadığından kendi notlarına “…Enlem ve Boylam çizgilerinin kesişmesi ile küçük kareler oluşmuştu…” şeklinde bir ifade kullanmıştı.


Bütün bunlar ortada durur iken, neden Piri Reis için ısrarla haritasında enlem ve boylam çizgileri yerine çağdaşı Portolonlar gibi özetle aynen “…Kerte veya Kumbas çizgilerini kullanan… Avrupa haritalarına dayanan en son bilgilerle donanamadan oluşturulmuş, çağının gerisinde kalmış bir haritadır…” diyeceksiniz.
Harita üzerindeki Mesafe Ölçekleri
Bilindiği gibi haritanın Yengeç ve Oğlak Dönencelerine yakın olarak düzenlenmiş eğik iki mesafe ölçeği vardır. Her ne kadar bu mesafe ölçeklerinin birimleri Hapgood ekibi tarafından hesaplanmaya çalışılmış ise de; fikrimce ortaya kesin olmayan Katalan, Türk ve Portekiz millerine göre birkaç mesafe verilmiştir. Benim burada vereceğim değerler sadece bana aittir.
Piri Reis Kitab-ı Bahriyesinde yeni dünyanın nasıl bulunduğuna dair bilgi akta- rırken şöyle demektedir:

“… Septe’den Dört bin mil öte uzar

İki yüz otuz mildir arası…”
Bu verilen bilgi ışığında, mesafe ölçeğindeki her bir kısım Piri Reis’in değişi ile, noktadan

noktaya 56 mil olduğunu hesapladım. Her iki nokta arası dört kısım ile beş eşit haneye bölünmüş olup her hane de 11,2 mildir. Bu hesap üstüne haritanın kuzeyindeki mil ölçeği boyu 1456 mil, güneydeki 1288 mil uzunluğundadır. Güneyde olan harita kuzeyi ile yaklaşık 13 kerte veya 146 derece yönüne (keşişleme kerte kıble - SE by S) ve kuzeyde olan ise ; harita kuzeyi ile yaklaşık iki kerte veya 22,5 derece Yıldız -Yıldız Poyraz (N.NE) yönlerine doğru çizilmiştir. Bunun böyle yapılmasındaki maksat son derece önemlidir. Kuzeyde bulunan ölçek 23,5 derece enlemi (Yengeç Dönencesi) üzerindeki büyük pusula gülü ile onun kuzeyindeki 50 derece enleminde bulunan küçük pusula gülü arasında olduğundan Ekvatordan enlemler uzaklaştıkça araları enlem açılarının sekantı oranında büyür. Bu nedenle bir dakikalık enlemler arası değerleri de büyür. Burada yerkürenin 1/293 oranındaki basıklığına göre 26,5 derecelik enlem farkı, enlemler arası kuzeye doğru 27 feet artış gösterir. Güneyde bulunan mil ölçeği ise harita güneyindeki ikinci büyük pusula gülü enlemi 26 derece güney ile kuzeyindeki küçük pusula gülünün kuzeyinden geçen Ekvator (0) enlemi arasında bulunur. Bu enlemler arasındaki 26 derecelik enlem farkında, enlemler arası 11,8 feet artış gösterir. Bundan da anlaşıldığı gibi Piri Reis her iki yarım küre üzerinde tertiplediği bu ölçeklerin harita kuzeyi ile yaptıkları açının büyük ve küçük olması ile bir dakikalık enlem boyu uzunluğunu sabit tutarak ayni noktalar arası mesafenin her iki küre üzerinde aynı değerde kullanımını sağlamıştır. Buna modern bir harita üzerinden fikir edinmek için örnek vermek gerekir ise: Admiralty 2483 ’nolu 2 derece Güney Enleminde 1/21800000 ölçeğinde Merkator izdüşümlü dünya deniz haritası “Atlantic and Indian Oceans with the Westeren Portion of Pacific Ocean” haritasının üzerinde ayni enlem farklarında bir derecelik enlem farkı cetvelle hassas şekilde mm. olarak ifade etmek için ölçüldüğünde Ekvator (0 derece) ile 26 derece Güney Enlemi arasında bir milimetre iken kuzeyde, 26 derece Kuzey Enlemi ile 50 derece Kuzey Enlemi arasında üç milimetre fark olduğu görülür.


Piri Reis, kuzey mesafe ölçeğini yüksek enlemlerde olduğu için harita kuzeyi ile 22,5 derecelik uzaklaşma ile dik çizmiş; güneyde olanı ise alçak enlemlerde olduğu için (Ekvatora yakın demek isteniyor) enlemlerin sekant değerleri küçük olduğundan değişme göz ardı edilebileceğinden harita kuzeyinden daha fazla uzaklaştırarak akıllıca ve bilinçli olarak çizmiştir.

Piri Reis’in Gerçekçi Davranışı
Haritanın üzerinde zamanındaki birçok keşifler sonucunda bulunan yeni yerleri haritasında göstermediği için haritasını yermek ve kendisini insafsızca hor görmek hiç de hoş davranış olmaz. Bunun nedenini kendi dikkatsizliğimizde aramamız gerekir. Piri Reis, bilindiği gibi Kitab-ı Bahriyesinde bu haritası ile tartışma konusu yapılmamasını adeta belirtmek istercesine, Kitab-ı Bahriyesi’ni kastederek “…Bu fakirde bundan evvel bir harita yaptım. Onda birçok yerleri göstermeyip böylece Hint ve Çin Denizlerini gösterdim ki, yeni yapılan haritalarda batıda kimse onu bilememiştir…” demektedir. Yapmayı düşündüğü haritada keşfedilmiş sahillerden ziyade dünyayı kapsayan denizlerin durumunu belirterek, Batlamyus’un veya Tir’li Marinus ’un haritalarının adeta hiçbir işe yaramadığını belirtmek amacını da düşünmüş olmalı ki, bu Dünya Deniz Haritasını yapmıştır.

Bu haritanın gözden kaçan başka bir özelliği de, hangi ülkenin kartografları ne cins harita çizerse çizsin bunların lisanının Latince olması nedeniyle kendi denizcileri de dahil bu lisanı bilmeyen insanlar tarafından anlaşılamamaktaydı. Oysaki, Piri Reis bu haritasını zamanın en büyük imparatorluğunun lisan olarak kullandığı Arapça ile yazmış olmasından geniş bir halk kitlesinin yararlanmasını sağlamıştır. Bu nedenle, batıdaki ilk Latince olmayan dünya deniz haritasıdır.


Mercator izdüşümlü bir dünya haritasına bugün dahi bakıldığında, birçok kıtanın çarpıtılmalara uğradığı konuyu bilenler için hemen fark edilir. Örneğin, herhangi bir atlas içindeki Mercator izdüşümü ile yapılmış bir dünya haritasına bakarsanız Greenland Adası 2,1 milyon km² olmasına karşılık, 7,7 milyon km² olan Avustralya’dan; 22,4 km² olan eski Sovyetler Birliği de, 30 milyon km² olan Afrika’dan; 9,7 km² olan Avrupa da 17,8 milyon km² olan Güney Amerika kıtasından daha büyük görünür. Bunun nedeni izdüşümün özel- liğindendir. Ekvatora yaklaştıkça (alçak enlemlerde) ülke alanları küçülür, Ekvatordan uzaklaştıkça (yüksek enlemlerde) ülke alanları büyür. Böylece haritalarda şekil bozuklukları oluşur. Bu kusurlar Nasa tarafından çekilerek yayınlanan Dünya Uzay fotoğraflarında kendiliğinden ortaya çıktığı görülür.
Diğer yönden Piri Reis’in 1513 yılında edindiği bilgiler ve dokümanlar yabana atılacak cinsten olmadığı ortadadır. Bilgilerin kısıtlı olduğu kesindir. Böyle büyük ölçekli bir haritayı hataları olmasına rağmen bu kadar ayrıntılı çizebilmiş olması önemlidir.
Hatırlanmalıdır ki; devam eden keşiflerin neticesindeki bilgiler bu işleri yapan ülkelerde matbaa olmasına rağmen kendi ulusal ekonomik çıkarları için yıllarca gizli tutuluyordu. Diğer ülkeler ne olup bittiğini öğrenmek için kendi usta ve başarılı denizcilerini bu keşif gemilerine isim ve hüviyet değiştirerek sıradan bir gemici gibi, casusluk faaliyetiyle binmelerini sağladıkları bilinir.
Haritalar hazırlanırken harita ölçeğine göre sahiller üzerindeki birçok ayrıntılar yok olma durumundadır. 1/100000 ölçekli bir harita, 1/10000 ölçekli bir harita kadar asla bilgi içermez. Bu husus deniz haritalarında, kara haritalarına göre çok büyük önem arz eder. Piri Reis haritasının dünya deniz haritası olmasına rağmen, ölçeğini büyük tutmasının isteği altında kıyılar üzerindeki ayrıntılardan fedakarlık yapmaya niyetli olmadığı vardır. Ancak büyük ölçeğe göre haritanın yapıldığı derinin kısıtlı olan sınırı içinde Güney Amerika’nın sahilinde ayrıntı yerine, sahil uzunluğunda kısıtlama yapmaya zorlanmıştır. Haritadaki sahillere ait bilgilerin gözden kaçmadan doğruluğunun anlaşılmasında haritacılıktaki önemli olan grafik anlatımını sağlaması için renkler kullanmıştır. Dünya Deniz haritasının eldeki bu parçasına, Piri Reis’in hazırladığı tarzda anlaşılması için; önce önemli olanları daha sonra da ikinci derecedeki bilgileri görecek şekilde bakmak lazımdır. Kısaca bakmayı bilmemiz önemlidir. Bu haritaya bir ressamın yaptığı renkli tabloya bakar gibi bakmak doğru değildir. Çünkü bilindiği gibi sanat eserleri duygulara yöneliktir. Bu deniz haritasıdır, ve bunu yapan da bir gemicidir.
Bu harita ile ilgili yapılacak eleştirilerin elbetteki hepsini olumlu yönde olması beklenemez. Ancak, olumsuz yönde yapılacak eleştirilerde kişiyi, kişileri ve tarihi aşağılayacak, onur kıracak bir üsluptan dikkatli davranış ile kaçınılması gereğine inanıyorum. Bilindiği gibi pozitif bilimlerde her şeye şüphe ile bakmak, kesin kararlı ve ön yargılı olmamak uygun bir davranıştır; ve Bilim Adamı sıfatını taşıyanlar için ayrı bir önem arz eder. Bu nedenle;
Piri Reis’in ister Kitab-ı Bahriyesinde kroki tarzındaki haritalarına, ister her iki parça halindeki Atlantik haritalarına, denizcilik mesleğinin ilmi inceliklerine, deniz astronomisi ve buna dayalı büyük daire seyri bilgilerine sahip olmayanların yanlış bilgiler, kitaplarda doğruluğu mantık yoluyla şüpheli olduğu belli olan bilgi alıntılarıyla bu eserleri hor göstererek ilgi çekmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.


  • Piri Reis hiçbir yer bilimcinin meslektaşı olamaz. Çünkü, kendisi Yer Bilimci değildir. Denizcidir.




  • Piri Reis hiçbir Kartografyacının meslektaşı olamaz. Çünkü geçimini harita yapımcılığı ile kazanan bir kişi olmayıp, kartoğrafya ile amatörce ilgilenmiş bir denizcidir. Bu nedenle kartografların da meslektaşı değildir.




  • Piri Reis hiçbir zaman Coğrafyacı olmamıştır ve olamaz da. Onun gemici, denizci kişiliğinin özellikleri coğrafyacılarla bir tutulamayacağından o; coğrafyacıların da meslektaşı olamaz.




  • Piri Reis, büyük istekle çizmiş olduğu bu haritasıyla yukarıda belirttiğim meslek gruplarından hiçbirine dahil olmayan bir kişi olarak, hemen hemen yüzyıla yakın bir zaman sürecinde bilim dünyasını işgal etmiş ve dünya durdukça da işgal etmeğe ve her zaman gündemde kalmaya devam edecektir.




  • Piri Reis’in her şeyden önce, ömrünü denizlerde üç Osmanlı Padişahı Devrini kapsayan zaman içinde, Akdenizin ve Hint Okyanusunun tabir yerinde ise cadı kazanı gibi kaynadığı yıllarda devlet adına korsanlıkla başladığı meslek hayatında en büyük makam olan Osmanlı Sultanının Hint Okyanusu Kaptan-ı Deryası (Amirali) olduğu hatırlanmalıdır.

Piri Reis için, Allah’tan rahmet dilerim. Onun değişiyle VESSELAM.

Kaptan Fatih A. TÜRKÜSTÜN

EK.: Konuyla İlgili Haritalar:










K A Y N A K Ç A:
*- Jean-Pierre Rageau ; Atlas de la De’Couvente du Monde --- Fayard 1983
*- Michel Mollat du Jourdın – Monique de la Rongière ; Les Portulans Cartes Marines du

XII au XVII Seiècle --- Nathan – Office du Livre S.A. Fribourg (Suisse) 1984


*- Emmanuel le Roy Ladurie ; Voies Océanes – Editions Hervas --- Paris 1990
*- Nordenskıőld A.E. ; Facsimile Atlas – Dover Publication, Inc. --- Newyork 1973
*- Peter Whitfield ;The Image Of the World-Pome Granate Artbooks ---SanFransisco 1994
*- Lloyd A.Brown ; The Story Of Maps - Dover Publication, Inc. --- Newyork 1977
*- Charles H.Hapgood ; Maps Of the Ancient See Kings – R.E.Turnstone Pres Ltd.

--- London 1979


*- Inman’s Nautical Tables --- London 1948
*- Norie’s Nautical Tables --- Cambridgeshire - England 1979
*- James Churchward ; Batık Kıta Mu’nun Çocukları Çev: E.Arısoy --- Ege Meta Yayınları

İzmir 2000


*- İskender Türe ; Zülkarneyn 4.ncü Baskı --- Karizma Yayınları İstanbul 2000
*- Celal Şengör ; Piri Reis Haritasına Yeniden Bir Bakış Masal ve Gerçek

--- Cumhuriyet Bilim Teknik (Sayı:486) İstanbul 1996


*- Yavuz Senemoğlu ; Kitab-ı Bahriye Cilt-I Tercuman 1001 Eser --- İstanbul 1973
*- Prof.Dr. A.Afetinan ; Piri Reis’in Hayatı ve Eserleri Say.VII-IX --- T.T.K Ankara 1974
*- 1-4 Temmuz 1983 Piri Reis Haftası ; Piri Reis Sempozyumu Yayını --- Çanakkale 1983
*- Zarif Orgun ; Türk Kültürü Dergisi (Sayı:223-224) --- Ankara 1981
*- Bilim Teknik ; İzmir Merkezli Radyo-Yön Bulma Dünya Haritası --- İstanbul 1994
*- İbrahim Hakkı Konyalı ; Deri Üzerine Yapılmış Eski Haritalar --- İstanbul 1936
*- Sait Talat ; En Eski Amerika Haritası –325 No’lu Deniz Mec.Eki Temmuz- İstanbul 1932
*- Kemal Özdemir ; Osmanlı Deniz Haritaları – Marmara Bank.Kült.Hizmeti- İstanbul 1992
*- XIV-XVIII Yüzyılları Portolan ve Deniz Harıtaları Topkapı Sarayı Müzesi ve Venedik

Correr Müzesi Koleksiyonlarından --- Koç Vakfı - FIAT İstanbul 1994


*- Meydan Larousse ; Cilt 6-10 --- Sabah Yayınları İstanbul

*- Tebliğde belirtilen İngiliz Admiralty Haritaları





--


Yüklə 111 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin