İKLİM BİLGİSİ
Ders Notları
Yrd.Doç.Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu
Sakarya Üniversitesi
“İklim imparatorluğu bütün
imparatorlukların birincisidir”
MONTESQUIEU, 1748
1. İKLİM NEDİR?
İklim, yeryüzünün herhangi bir noktasında atmosferin ortalama halini karakterize eden meteorolojik olayların tümü olarak tanımlanabilir. İklim ve hava kavramları genellikle birbirine karıştırılır ama, gerçekte birbirinden oldukça farklıdır. Kısa süreli atmosfer kosulları ve süreçleri, hava olarak nitelendirilir. Buna göre bir bölgenin iklimi, birkaç saniyeden (gök gürültüsü, sağanak yagıs, vb.) birkaç haftaya (yüksek basınç kusakları) uzanan bir zaman ölçegine sahip olan havadan farklıdır. Dolayısıyla, hava ve iklim arasındaki en önemli ayrım ‘zaman’dır. Hava geçici meteorolojik şartların bütünü, iklim ise uzun yıllar boyunca yapılan atmosfer rasatları ortalamalarının kullanıldığı, matematiksel metotlarla ortaya çıkarılan özelliklerdir. Kısaca iklim; beklenen, hava durumu ise elde edilendir. Daha geniş bir ifade ile iklim; hava olaylarının, atmosferik süreçlerin ve iklim elemanlarının değişkenlikleri, uç oluşumları ve ortalama değerleri gibi uzun süreli istatistiklerle karakterize edilen bileşimi olarak tanımlanabilir. İklimi meydana getiren meteorolojik parametrelerin analizini yaparak iklim özelliklerini ve bunların dünya üzerindeki dağılışlarını, farklı iklimlerin oluşum nedenlerini ve iklimde meydana gelen değişimleri inceleyen bilim dalına ise klimatoloji (iklim bilimi) denir.
Yerküre üzerinde meydana gelen evrimsel değişimin bir yönü iklim ile ilgilidir. İklimsel değişimlerin tümü; atmosfer katmanlarının kendi aralarında, yerküre ile atmosfer arasında ve atmosfer ile güneş arasında meydana gelen enerji ve kütle değişimidir. Yeryüzünün neresinde olursa olsun; basınç, sıcaklık ve nem düzeyleri ve yıl içindeki dağılımları bölgesel anlamda çok önemlidir. Makro derecedeki bu özelliğinden ötürü iklim koşulları, canlıların yeryüzüne dağılışlarını, fizyolojik gelişmelerini, insanların ekonomik faaliyetlerini, yiyecek ve giyeceklerini, karakterlerini, kültür faaliyetlerini, endüstrinin dağılışını, ulaşım faaliyetlerini, konut tipi ve kullanılan malzemeyi, turizm faaliyetlerini, yeryüzü şekillerinin oluşumunu, tarım faaliyetlerini bitki örtüsü çeşitliliğini, denizlerin tuzluluk ve sıcaklık oranını, toprak oluşumu, tipleri ve verimliliğini, akarsu debilerini ve rejimlerini, göllerin dağılışı ve sularının kimyasal özelliklerini etkiler. Nüfus grafikleri bize göstermektedir ki, iklim insanın varoluşundan bu yana; insanın dünya üzerindeki bütün faaliyetlerini direkt yada dolaylı olarak büyük bir otorite olarak yönetmiştir. Bu nedenle, iklimin insan hayatındaki önemini ve dünyadaki yerleşim konusundaki otoritesini görmek için, insanlık tarihi boyunca meydana gelen nüfus değişimlerini iklim değişimleri ile karşılaştırarak incelemek yeterlidir. Özellikle temel ihtiyaç olan beslenme ve buna bağlı olarak tarımın gelişmesi, insan nüfusunu ve yaşamını büyük ölçüde etkilemekte, tarım da iklimle iç içe geçmiş bir değişim eğrisi göstermektedir. Bunların yanında, iklim ekstrem hava olayları (fırtınalar, şiddetli yağışlar vb.) ile kendini gösteren potansiyel bir tehlike olarak da düşünülebilir ve iklim bilgisi bu olayların etkilerini azaltmak için de gereklidir. Bugünkü iklim durumunu bilmemiz ve yakın geçmişle olan farkını ortaya koyabilmemiz, gelecek için planlar yapmamızı sağlayacaktır. Zamanla ortaya çıkan iklimsel değişime ek olarak, günümüzdeki insan faaliyetlerinden kaynaklanan çevre kirliliği bu değişimi doğal seyrinden daha hızlı hale getirmektedir.
1.1 İklimler Değişir mi?
İklim olayları, milyonlarca yıldan beri devam eden bir süreçtir ve doğası gereği kararsızdır, değişkendir. İklim, yerkürenin yaklaşık 4.5 milyar yıllık tarihi boyunca, milyonlarca yıldan on yıllara kadar tüm zaman ölçeklerinde doğal olarak değişim eğilimi göstermiştir (Şekil 1).
Şekil 1. Tarihi devirler boyunca küresel sıcaklık değişimleri
Etkileri jeomorfolojik ve klimatolojik olarak iyi bilinen en son ve en önemli doğal iklim değişimleri, 4. zamandaki (Kuvaterner) buzul ve buzul arası dönemlerde olmuştur. Ancak 19. yüzyılın ortalarından beri, doğal değişebilirliğe ek olarak, sera gazları birikimlerini arttıran insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir. Fosil yakıtların yakılması, tarımsal faaliyetler için alan açılması, ormanların yok edilmesi, çeşitli nedenlerle kimyasalların kullanılması, sanayinin gelişmesi gibi faaliyetler iklimi etkileyen insan etkinlikleri olarak sıralanabilir. Dünya ikliminin içinde bulunulan dönemde nispeten soğuma periyoduna girmiş olması gerekirken, sürdürülen araştırma ve gözlemler sonucunda tehlike yaratacak ölçüde sıcak bir devreye girmiş olduğu anlaşılmaktadır. 1860 yılından günümüze kadar yapılmış olan gözlem ve kayıtlar ortalama küresel sıcaklığın 0.5-0.8oC kadar arttığını göstermektedir (Şekil 2).
Şekil 2. Küresel yüzey sıcaklıkları (1860-1997)
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde (İDÇS) iklim değişimleri; “Karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda oluşan değişiklik” biçiminde tanımlanmıştır. Bir günün sıcaklığı bir sonraki günden 5 veya 10 derece farklılaştığında, bunun doğal ekosistemler üzerinde yarattığı etkiler büyük boyutlu olmayacaktır. Ancak, küresel olarak atmosfer ısısının bir daha düşmeyecek boyutlarda farklılaşması, beraberinde uzun veya kısa vadede dönüşümsüz değişimleri getirecektir. Bu tür değişimler, tarımsal üretimi, su kaynaklarını, tür zenginliğini, canlı sağlığını ve deniz seviyesini etkileyecektir.
Tarihin hiçbir çağında iklim değişiklikleri son yüzyıldaki kadar hızlı olmamıştır. Jeolojik zaman açısından çok ufak bir periyoda karşılık gelen son
yüzelli yıl içerisinde, başta atmosfer olmak üzere, denizlerin ve yeraltı su kaynaklarının kimyasal yapısında önemli değişimler gözlenmiştir. İnsanın iklim değişimlerine neden olan faaliyetlerine örnek olarak, sanayileşme nedeniyle artan karbon emisyonları, ormanların ve çayır-mera alanlarının sürekli olarak azalması nedeniyle fotosentezin azalması ve buna bağlı olarak da atmosferdeki oksijen miktarının düşmesi ve karbondioksit miktarının artması verilebilir.
İklim değişimlerinin olası etkileri ile ilgili pek çok senaryo yazılmaktadır. Uzun süren kurak mevsimler, ani fırtına ve şiddetli yağışlar sonucu ortaya çıkan seller, üstelik bu atmosfer olaylarının dünyanın neresinde ve ne zaman olacağının daha önce bilinen istatistiksel verilere dayanılarak kestirilebilir olmaktan çıkışı, iklim değişikliğinin göstergeleri olmuştur. Küresel yüzey sıcaklıklarında, 19.yüzyılın sonlarında başlayan ısınma, 1980’li yıllardan sonra daha da belirginleşerek, hemen her yıl bir önceki yıla göre daha sıcak olmak üzere rekor seviyelere ulaştırmıştır. En son 1998 ve 2005 ve sonrasındaki yıllar, hem küresel hem de kuzey ve güney yarımkürelerin ortalama sıcaklıkları açısından, 1860 yılından beri yaşanan en sıcak yıllar olmuştur.
Dinamik bir gaz kütlesi olan atmosfer içersindeki değişkenlikler nedeniyle ortaya çıkan farklı iklim özelliklerinin analiz edilmesinde, atmosfer ile ilgili genel bilgilerin bilinmesi çok önemlidir. Atmosferi tanımadan, özelliklerini bilmeden hava şartları ve iklimler gibi atmosferde meydana gelen olayları açıklamak mümkün değildir.
Dostları ilə paylaş: |