İLİ : SİVAS
AY-YIL : MAYIS-2012
TARİH : 04/05/2012
İSLAM' DA VAKIF
Muhterem Müminler!
Vakıf, bir malın Allah rızası için toplumun hizmetine tahsis edilmesidir. Böylece bir malı vakfeden kişi, kendisine öldükten sonra da sevap getirici olan sadaka-i câriyede bulunmuş olur.
İslam’da ilk fiili vakıf örneğini de Peygamberimiz (s.a.s) vermiştir. Medine de sahip olduğu arazilerini, Fedek ve Hayber hurmalıklarındaki hisselerini vakfetmiştir. Bu güzel sünnete, muhacir ve ensarın hemen hemen hepsi katılmıştır.
Dinî duyarlılığın en güzel örneklerinden olan vakıf hizmetleri, “Hâlika itaat ve mahlûkata şefkat” düsturundan hareketle insanlar ve hatta hayvanları içine alacak şekilde geniş kapsamlı olmuştur. Bu mânada ecdadımızın camiler, mektepler, medreseler, hastane ve kervansaraylar, zayıf hayvanların otlatılması için meralar, mezarlıklar ve çeşmeler gibi hayrî hizmetleri yürüten pek çok vakıf kurduklarına şahit oluruz.
Endülüs’ten Buhara’ya, Kırım’dan Yemen’e kadar uzanan topraklarda Müslümanlar, hemen her sahada, vakıf hizmetlerini sağlıklı bir şekilde yürüterek İslâm beldelerini adeta vakıf cennetine çevirmişlerdir.
Bu manada vakıf yapan kişinin vakfın kullanımı ile ilgili koyduğu şartlara uyulması, vakıf malının amacı dışında kullanılmaması gerekir. Vakıf malını sarf edilmesi gereken yerler dışında kullananlar için vakfiyelerde bedduaların yer aldığı bilinmektedir.
Muhterem Müslümanlar!
Vakıfların sosyal bütünleşmeyi sağlayan en önemli faktörlerden biri olduğuna şüphe yoktur. Bu açıdan vakıf hizmetlerinin verimli bir şekilde yürütülebilmesi için vakfedilen malların tasarrufuna dikkat edilmelidir. Birer emanet olan vakıf mallarının yerli yerince kullanılmaması halinde kul hakkının ortaya çıkacağını, kul hakkı yemenin ise büyük vebal getiren günahlardan olduğunu hatırda tutmamız gerekir.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Ademoğlu ölünce bütün ameli kesilir. Fakat sadaka-i câriye, kendisinden faydalanılan ilim ve dua eden salih evlat hariçtir”(3) buyurur. Hutbemin başında zikredilen hadis-i şerifte ise: “Bir müslümanın diktiği ağaçtan ve ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler o müslüman için birer sadakadır’(4) buyrulmuş olup hepimizi ilgilendirir. Bu münasebetle ecdadımızın bizlere emanet ettiği vakıfları en güzel şekilde koruyup zenginleştirerek sonraki nesillere aktarmak ve vakıf kültürünü yaşatmak görevimiz olmalıdır.