İLİm ve sohbet meclisleriNİn gereğİ ve edepleri


Zikir Meclisleri Dünyadaki Cennettir



Yüklə 141,62 Kb.
səhifə3/3
tarix10.02.2018
ölçüsü141,62 Kb.
#42579
1   2   3

Zikir Meclisleri Dünyadaki Cennettir
Hikmet ehli bir zat, "Allah'ın bu dünyada da bir cenneti vardır; oraya girenin hayatı ve geçimi güzel olur" dedi. Kendisine, "O cennet hangisidir?" diye sorulunca, "Zikir (ilim) meclisleridir" diye cevap verdi.
Rivayet edildiğine göre, Ömer b. Hattâb [radıyallahu anh] şöyle söylemiştir: "Bir adam, üzerinde Tihâme dağı büyüklüğünde günahları olduğu haldeyken evinden çıksa, sonra ilimden bir mevzu dinlese, Allah'tan korksa, yaptığı günahlara pişman olup bir daha işlememeye niyet etse, günahlarından temizlenmiş olarak evine döner. Âlimlerin meclislerinden ayrılmayınız, onlarla beraber olunuz. Çünkü Allah Teâlâ şu yeryüzünde, âlimlerin meclislerden daha kıymetli bir yer daha yaratmamıştır."

Kişi Sevdiği ile Beraberdir
Humeyd'in [rahmetullahi aleyh] rivayet ettiğine göre Enes b. Mâlik [radıyallahu anh] şöyle anlatmıştır: Adamın biri Resûlullah'ın [sallallahu aleyhi vesellem] yanına geldi ve,
- Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem],
- Kıyamet için ne hazırladın? buyurdu. Adam,
- Kıyamet için çok fazlaca namaz ve oruç hazırlayamadım, ancak ben Allah'ı ve Resûlü'nü seviyorum, dedi. Bunun üzerine Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem],
- Kişi sevdiğiyle beraberdir, sen de sevdiğinle beraber olacaksın, buyurdu.
Enes b. Mâlik [radıyallahu anh] demiştir ki: "Ben o gün sahabilerin buna sevindikleri kadar bir şeye sevindiklerini görmemiştim."( Buhârî, nr. 6171; Müslim, nr. 2639; Tirmizî, nr. 2385; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/104,110, 165.)


Resûlullah'ın Mirası
Bir gün Ebû Hüreyre [radıyallahu anh] çarşıya gitmişti. Çarşıdakilere,
- Sizler burada duruyorsunuz ancak Hz. Muhammed'in mirası mescidde taksim ediliyor, dedi.
Bunun üzerine herkes, çarşıyı terkederek mescide koştu. Bir zaman sonra geri geldiklerinde Ebû Hüreyre'ye [radıyallahu anh],
- Ey Ebû Hüreyre! Biz mescidde taksim edilen bir miras falan göremedik! dediler. Ebû Hüreyre [radıyallahu anh],
- Peki, ne gördünüz? dedi. Onlar,
- Allah'ı zikreden ve Kur'an okuyan bazı kimseleri gördük, dediler. Bunun üzerine Ebû Hüreyre [radıyallahu anh],
- İşte gördükleriniz Resûlullah'ın [sallallahu aleyhi vesellem] mirasıdır, diye karşılık verdi.
Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] buyuruyor:
"Bir topluluk Allah Teâlâ'yı zikretmek üzere bir araya geldikleri zaman, semadan bir ses işitilir: 'Kalkınız! Şüphesiz ki ben sizin kötülüklerinizi iyiliklerle değiştirdim; hepinizin günahlarını bağışladım.' Bir topluluk Allah'ı zikretmek üzere bir araya gelip oturduklarında, meleklerden bir grup da gelip onlarla birlikte oturur." (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, nr. 3/142; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 10/76.)
Zâhid Şakîk-i Belhî [rahmetullahi aleyh] şöyle demiştir "İnsanlar benim meclisimden şu üç halden biriyle muttasıf olarak kalkarlar. Ya tam kâfir ya tam münafık ya da tam mümin. Çünkü ben meclisimde Kur'an'ı tefsir ederim ve Allah Teâlâ ile Resûlü'nün [sallallahu aleyhi vesellem] sözlerini aktarırım. İşte her kim benim bu dediklerimi tasdik etmezse, o tam bir kâfir olur. Söylediğim âyet ve hadisler karşısında kalbi daralan kimse, tam münafık olur. Benim söylediklerimden sonra, geçmişte yaptığı günahlarına pişman olan ve bundan sonra da bir daha günah işlememeye niyet eden kimse de tam bir mümin olur."
Fakih Ebü'l-Leys Semerkandî [rahmetullahi aleyh] demiştir ki: Her kim şu sekiz sınıf insanla beraber olursa, Allah Teâlâ onların şu hasletlerini artırır:
1. Her kim zenginlerle oturup kalkarsa, Allah Teâlâ o kimsenin dünya sevgisini ve dünyaya olan rağbetini artırır.
2. Her kim fakirlerle oturup kalkarsa, Allah Teâlâ o kimsenin şükrünü ve nimetlerin taksimatındaki hüsn-i niyetini ve rızasını artırır.
3. Her kim sultanlarla (devlet ricaliyle) oturup kalkarsa, Allah Teâlâ o kimsenin kibrini ve kalp katılığını artırır.
4. Her kim kadınlarla oturup kalkarsa, Allah Teâlâ o kimsenin cahilliğini ve şehvetini artırır.
5. Her kim çocuklarla oturup kalkarsa, Allah Teâlâ o kimsenim boş işlere ve mizaha karşı olan isteklerini artırır.
6. Her kim fasıklarla beraber oturup kalkarsa, Allah Teâlâ o kimsenin isyana, günah işlemeye ve tövbeyi geciktirmeye karşı olan cüretini ve meylini artırır.
7. Her kim salihlerle beraber olursa, Allah Teâlâ o kimsenin ibadet ve taatlere karşı olan istek ve arzusunu artırır.
8. Her kim de âlimlerle beraber oturup kalkarsa, Allah Teâlâ o kimsenin ilmini ve takvasını artırır.

Kaç Çeşit Uyku Vardır?
Denilmiştir ki: Üç çeşit uyku vardır ki Allah Teâlâ bunlara buğz etmektedir. Üç çeşit gülmek vardır ki, Allah Teâlâ bunlara da buğz etmektedir:
Allah Teâlâ'nın buğz ettiği uykular:
1. Zikir meclislerinde uyumak ve bu sûretle o meclisin hakkını vermemek.

2. Sabah namazından sonra ve yatsı namazından önce uyumak.

3. Namaz kılarken uyumak.
Allah Teâlâ'nın buğz ettiği gülmeler:
1. Cenazenin arkasından gülmek.

2. İlim ve zikir meclislerinde gülmek.

3. Kabirlerin yanında gülmek.
Ebû Yahya Verrâk [rahmetullahi aleyh] demiştir ki: "Musibetler dört tanedir:
1. İmamın iftitah (başlangıç) tekbirini kaçırmak (zira başlangıç tekbirinin fazileti çok büyüktür. Kişi bile bile bu tekbiri, oyalanmak vs. gibi sebeplerle kaçırmamalıdır).

2. Zikir meclislerinden geri kalmak, bu meclislere katılmamak.

3. Düşmanla karşı karşıya gelip savaşma fırsatını elden kaçırmak.

4. Hacılar Arafat'ta vakfeye çıktıklarında, bu vakfeye yetişememek.


Denilmiştir ki: "Âlimlerle beraber olmak, kişinin dinini ıslah eder ve onlarla beraber olmak kendisi için bir süs olur. Fasıklarla beraber olmak ise kişinin dininde yaralar açar ve onların yanında olmak kendisi için bir ayıp meydana getirir."
Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] buyuruyor:
"Anne babanın yüzüne bakmak ibadettir. Kabe'ye bakmak ibadettir. Mushafa (Kur'ân-ı Kerîm) bakmak ibadettir. Âlimin yüzüne bakmak ibadettir."( Deylemî, Müsnedü 'l-Firdevs, nr. 6867; Sehâvî, el-Makâsıdü'l-Hasene, s. 446. V)

Süfyan-ı Sevri: "Sultanların/liderlerin en hayırlısı, ilim ehlinin meclislerinden ayrılmayandır" der.


İmam-ı Gazali (rh.a.), Yöneticilere Altın Öğütler, Semerkand Yayınları, Sf.184

Ben Alimim Ama...
Büyük mezhep imamı Ahmed b. Hanbel rh.a. Hazretleri sık sık büyük veli Bişr-i Hafî k.s. Hazretleri’nin yanına gider, onunla sohbet ederdi. Tam manasıyla ona bağlanmıştı.
Bir defasında talebeleri dediler ki:

- Sen, Kur’an ve Sünnet ilimlerinde müçtehit bir alimsin. Buna rağmen böyle basit bir insanın yanına gidip gelmen sana yakışır mı?


Büyük İmam şu cevabı verdi:
- Evet, saymış olduğunuz hususları ben ondan daha iyi bilirim. Ama o Cenab-ı Hakk’ı benden daha iyi bilmekte ve tanımaktadır. (Feridüddin Attar, Tezkiretü’l-Evliya, 167)

(Kemal Süleymanoğlu, Nur Sofrası Sohbet Meclisleri, Semerkand Dergisi, Şubat 2002.)



*İlim ve zikir halkalarından istifade edebilmek için meclisin edebine riayet etmek gerekir. Bu edeplerin başında tavazu, güzel niyet, sukunet, temiz giyim, güzel geçim ve hizmet vardır. (Kaynaklar: Avarifu’l-Mearif, Arifler Yolunun Edepleri, Kuşeyri Risalesi)
Sohbet meclislerinde çoğunlukla bir kişi konuşur, diğerleri dinler. Allah’a ve O’nun razı olduğu değerlere davet eden konuşmalar, sohbet meclislerinin konularını oluşturur.
Sohbet meclislerinin, hadis-i şerifte bahsi geçen nimetlerin devşirildiği manevi sofralar olabilmesi için konuşanın ve dinleyenlerin dikkat edeceği bir takım edebler vardır.

Sohbet Edenlerin Dikkat Etmesi Gereken Edebler


  • Sohbet meclisine sırf Allah rızası için gitmek. Dünyevî veya uhrevî hiçbir menfaat gözetmemek.




  • Sohbet meclisine başkalarını faydalandırmak için değil, kendi affına vesile olması için gitmek.




  • Sohbet meclislerinde kendisi arzu ettiği için değil, görevlendirildiği için veya kendisinden talep edildiği için konuşmak.




  • Anlatacağı konuyu çok iyi bilse dahi tekrar hazırlanmak. Mesela kırk dakikalık bir sohbet için asgari iki saat hazırlanmak.




  • Kendi adını bildiği gibi emin olduğu konuları anlatmak. Az da olsa şüpheye düştüğü konuları kesin olarak öğrenmeden anlatmamak.




  • Sohbete başlamadan önce hatalarından, nefsinin ve şeytanın vesvesesinden Allah’a sığınmak. Kendi hatalarını ve günahlarını gelecek rahmete engel kılmaması için Allahu Tealâ’ya yalvarmak.




  • Dinin sahibinin Allah olduğunu, tebliğ ve irşad vazifesinin Resul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e verildiğini, O’na vekaleten bu vazifeyi takva imamlarının hakkıyla yaptığını kabul edip itiraf etmek. Bu vesile ile bu meclislerde aslında konuşanın Rasulullah s.a.v. olduğunu veya O’nun vazifesini hakkı ile ifa eden takva imamları olduğunu düşünerek, meydana gelecek hiçbir güzelliği kendine mal etmemek.




  • Sorulan sorulara kesin olarak biliyorsa cevap vermek, bilmiyorsa bilenlere havale etmek. Eğer araştırıp cevabı öğrenmesi mümkün ise, mühlet istemek.




  • Her sohbet meclisini bir tevbe vesilesi görüp, sohbet meclisinden ayrılmadan tekrar Allah’tan (c.c) af dilemek ve dinleyenleri tevbeye davet etmek.



Sohbet Dinleyenlerin Dikkat Edecekleri Edebler


  • Sohbet meclisine sırf Allah rızası için gitmek.




  • Gideceği meclisin hakikaten Allah’ın zikrinin yapıldığı, O’nun razı olduğu konuların ele alındığı sohbet meclisi olduğunu iyi araştırmak.




  • Kalbini Allah’tan gelecek rahmete açarak, meleklerin teşrif ettiği bir mecliste bulunduğundan kesin olarak emin olmak.




  • Hatalarından ve günahlarından Allah’a sığınarak, hiç kimsenin kendisi sebebi ile zarara uğramamasını samimi olarak Allah’tan istemek.




  • Konuşanın veya orada bulunanların hal ve hareketleri ile kalbini meşgul etmemek.




  • Dinin sahibinin Allah olduğunu, tebliğ ve irşad vazifesinin Resul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e verildiğini, O’na vekaleten bu vazifeyi takva imamlarının hakkıyla yaptığını kabul edip, bu meclislerde aslında konuşanın Rasulullah s.a.v. olduğunu veya O’nun vazifesini hakkı ile ifa eden takva imamları olduğunu düşünerek, meydana gelecek güzellikleri konuşana veya bir başkasına mal etmemek.




  • Öğrenmek istediği bir konu varsa, konuşma bittikten sonra müsait zamanı kollayarak edebe uygun olarak sormak.




  • Her sohbet meclisini bir tevbe vesilesi görüp, sohbet meclisinden ayrılmadan tekrar Allah’tan af dilemek.

“Vusulsüzlüğümüz, usulsüzlüğümüzdendir” der büyüklerimiz. Eğer anlatılan bu edeblere riayet edilirse, sohbete katılan herkes hadis-i şerifte bahsi geçen üstün nimetlere Allah’ın izniyle ulaşır.


Günümüz hayat şartlarında sohbet meclisleri, insanın kendini bulacağı, hakikati soluklayacağı, ruhunu doyuracağı mana sofralarıdır. Bu meclislere mümkünse her gün, her hafta, hiç olmazsa ayda bir katılmak her müminin ihtiyacıdır.

(Kemal Süleymanoğlu, Nur Sofrası Sohbet Meclisleri, Semerkand Dergisi, Şubat 2002.)



Haftanın Sohbetini Hazırlayan : Gültekin Kara

1 Dilaver SELVİ - Semerkand Dergisi, Mart 1999

2 Ali SÖZER – Semerkand Dergisi , Şubat 2012

Yüklə 141,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin