MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|rezin|Ali|Tefekkür edilmeden yapılan kıraatte, (beklenen) hayır yoktur. Fıkıh olmayan ibadette (çok) hayır yoktur. Fakihlerin fakihi, halkı Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyen ve Allah'ın mekrinden de emniyete salmayan ve insanları Kur'an'dan başka şeye rağbete sevketmeyen kimsedir." [Rezin tahric etmiştir.] |Rezin|5375
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|muvatta||İmam Malik'e ulaştığına göre, Hz. İsa İbnu Meryem (as) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın zikri dışında çok kelam etmeyin, kalpleriniz katılaşır. Çünkü katı kalp Allah'tan uzaktır, fakat bunu bilemezsiniz. Kendiniz efendiler imişçesine insanların günahlarına bakmayın, bilakis, kullar olarak kendi günahlarınıza bakınız. Çünkü insanlar(ın bir kısmı) belaya maruzdur, (bir kısmı) afiyete mazhardır, bela (imtihan) sahiplerine merhamet edin. Mazhar olduğunuz afiyete de hamd edin." |Muvatta, Kelam 8, (2, 986)|5376
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|buhari|Enes|Resulullah (sav) bir gün bize namaz kıldırdı, sonra minbere çıktı, eliyle kıble cihetine işaret etti ve: "Size namaz kıldırdığım andan beri, bana cennet ve cehennem gösterildi. Onlar şu duvarın önünde temessül etmiş vaziyette idiler. Hayırda ve şerde bugünkü kadarını hiç görmedim" buyurdu. |Buhari, Ezan 91, Salat 40, Rikak 18|5377
MEV'İZELER BÖLÜMÜ|Mev'izeler Hakkında|muvatta|Abdullah İbnu Ebi Bekr|Ebu Talha el-Ensari (ra) bahçesinde namaz kılıyordu. Derken (dübsi denen kumruya benzeyen) bir kuş uçtu. Gidip gelmeye, çıktığı yeri aramaya başladı, fakat bulamadı. Bu hal Ebu Talha'nın garibine gitti ve bir müddet gözleriyle kuşu takip etti. Sonra namazına döndü. Ne kadar kıldığını bilemiyordu. Kendi kendine: "Bu malımdan bana fitne arız oldu!" dedi. Resulullah (sav)'a gelerek namazda başına gelen fitneyi anlattı ve "Ey Allah'ın Resulü! Bu (bağım Allah için) sadakadır, onu dilediğine ver!" dedi. |Muvatta, Salat 67, (1, 98)|5378
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|buharimüslimebu davudtirmizinesai|İbnu Ömer|Resulullah (sav), meyve ve ekinden çıkacak olan bütün mahsulün yarısı karşılığında Hayber'ı (Yahudilere) verdi. Her sene zevcelerine, yüz vask veriyordu. Seksen vask kuru hurma, yirmi vask arpa. Hz. Ömer (ra) başa geçince, Hayber'ı taksim etti ve Resulullah (sav)'ın zevcelerini, kendilerine arazı ve suyu ikta etmek veya her yıl almakta oldukları vaskları tazmin etme arasında muhayyer bıraktı. Onlar bu teklifi benimsemede farklı kararlara vardılar. Bir kısmı arazi ve suyu tercih etti, bir kısmı da vaskları tercih etti. Hz. Aişe ve Hz. Hafsa (ra) arazi ve suyu tercih edenlerdendi." |Buhari, Müzaraa 8, 9, 11, İcare 22, Şirket 11, Şurut 5, Megazi 10; Müslim, Musakat 2,(1551); Ebu Davud, Büyu 35; Tirmizi, Ahkam 41, (1383); Nesai, Müzaraa 46, (7, 53)|5379
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|müslim|İbnu Ömer|Müslim'in bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Resulullah (sav) Hayber hurmalarını ve arazisini kendi emvalleri gibi işleyip meyvesinin yarısını Resulullah'a vermeleri şartıyla Hayberlilere geri verdi." |Müslim, Müsakat 5, (1551)|5380
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|müslim|İbnu Ömer|Yine Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: "Resulullah (sav) Hayber'i fethettiği zaman, Yahudiler, Resulullah'a müracaat ederek, çalışıp elde edecekleri ekin ve meyve hasılatının yarısını vermek şartıyla kendilerini arazilerinde bırakmasını talep ettiler. Aleyhissalatu vesselam onlara; "Biz sizi, dilediğimiz zamana kadar orada bırakabiliriz" dedi ve kalmalarına müsaade etti. Hayber'in meyve hasılatının yarısı iki hisseye taksim ediliyordu, Resulullah (sav) bu gelirin humusunu (beşte birini) alıyordu." |Müslim, Müsakat 4, (1551)|5381
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|nesai|İbnu Ömer|Ekim arazileri, Resulullah (sav) zamanında, -tarlaya su alınan dere kenarındaki- ekin, tarla sahibinin olması ve ne kadar olduğunu bilmediğim bir miktarda saman verilmesi karşılığında kiralanırdı. |Nesai, Müzaraa 46, (7, 53)|5382
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|muvatta||İmam Malik anlatıyor: "Bana ulaştığına göre, Abdurrahman İbnu Avf (ra) bir tarlayı kiraladı. Ölünceye kadar da bu arazi elinde kaldı. Oğlu dedi ki: "Ben bu araziyi uzun müddet babamın elinde kaldığı için bizim malımız sanıyordum. Babam öleceği sırada tarlanın bize ait olmadığını söyledi ve tarlanın kirasından ödenmesi gereken bir miktar borcun altın veya gümüş olarak ödenmesini emretti." |Muvatta, Kirau'l-Arz 4, (2, 712)|5383
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|buhari|Kays İbnu Müslim|Kays İbnu Müslim, Ebu Ca'fer'den naklen diyor ki: "Medine'de muhacir aileden hiçbiri yoktu ki, üçte veya dörtte bir pay ile ziraatçilik yapmasın. Hz. Ali, Sa'd İbnu Malik, İbnu Mes'ud (ra) da bu çeşitten muzaraa akdi yapmışlarda el-Kasım (İbnu Muhammed) ve Urve'den de benzer rivayet mevcuttur. Rivayette şu ziyade de var: "Ebu Bekr ailesi, Hz. Ömer ailesi, Hz. Osman'ın ailesi, Ali ailesi ve İbnu Şirin ailesi de." |Buhari, Muzaraa 8 (bab başlığı olarak kaydedilmiştir)|5384
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|buharimüslimebu davudnesai|Rafi İbnu Hadic|Yanıma Züheyr geldi ve bana: "Resulullah (sav) bize faydalı olan bir şeyi yasakladı" dedi. Ben: "Resulullah (sav) her ne söyledi ise, mutlaka haktır!" dedim. "Muhakala'yı (tarla kiralamasını) nasıl yaptığımızı sordu. Ben de: "Biz onu, dörtte bir ve kuru hurma ve arpadan vasklarla ücretlendiriyoruz" dedim, bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Öyle yapmayın! Araziyi ya kendiniz ekin veya ektirin veya (kimseye vermeyip) sahip olun!" buyurdular." Rafi der ki: "Ben de: "(Başüstüne!) dinlemek ve itaat etmek (borcumuzdur!)" dedim." |Buhari, Muzaraa 18, 19; Müslim, Büyu 114, (1548); Ebu Davud, Büyu 32, (3394); Nesai, Muzaraa 45, (7, 44, 49)|5385
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|buharimüslimmuvattatirmiziebu davudnesai|Rafi İbnu Hadic|Biz ensardan tarlası en çok olan kimseydik ve biz, şu tarla bize, şu tarla onlara (ekenlere) olmak üzere kiraya verirdik. Bazan şu tarla mahsul verirdi, şu tarla vermezdi. Resulullah (sav) bizi bundan yasakladı. Fakat gümüş (mukabili kiralamay)a gelince onu yasaklamadı. |Buhari, Müzaraa, 6, 12, 18, Şurut 7; Müslim, Büyu 106, (1547); Muvatta, Kirau'l-Arz 1, (2, 713); Tirmizi, Ahkam 42, (1384); Ebu Davud, Büyu 31, 32, (3392, 3393, 3395, 3397, 3398, 3399, 4000, 3401, 3402); Nesai, Müzaraa 45, 7, (33-50)|5386
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|buharimüslimnesai|Cabir|Bizden bazı kimselerin ihtiyaçlarından fazla arazileri vardı. Onlar: "Biz arazimizi üçte bire veya dörtte bire veya yarıya kiraya verelim" dediler. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Kimin arazisi varsa bizzat eksin veya bir kardeşine bağışlasın; ne ücret mukabili versin ne de kiraya versin!" buyurdular. |Buhari, Müzaraa 18, Hibe 35; Müslim, Büyu 92, (1536); Nesai, Müzaraa 45, (7, 36-38)|5387
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|buharimüslimnesai|İbnu Abbas|Resulullah (sav) (bir gün) tarlaya uğramıştı, tarlada ekin üğrünüyordu. "Burası kime ait?" buyurdular. Yanındakiler: "Falan kimse kiraya verdi" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer burayı bağışlasaydı, kendisi için bunun üzerinden muayyen bir ücret almasından daha hayırlı olurdu" buyurdular. |Buhari, Müzaraa 9, 18, Hibe 35; Müslim, Büyu 120, (1550); Nesai, Müzaraa 45, (7, 36)|5388
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|ebu davud|Zeyd İbnu Sabit|Resulullah (sav) muhabereyi yasakladı. Muhabere, tarlayı yarı, üçte bir veya dörtte bir karşılığında almaktır. |Ebu Davud, Büyu 34, (3407)|5389
MÜZARAA (ZİRAİ ORTAKLIK) BÖLÜMÜ|Müzaraanın Cevazı|ebu davud|Cabir|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Muhabereyi terketmeyen, Allah ve Resulü ile savaş ilan etsin." |Ebu Davud, Büyu 34, (3406)|5390
MEDH BÖLÜMÜ|Medh Hakkında|ebu davud|Mutarrif İbnu Abdillah|Babası (ra)'ndan naklediyor: "Beni Amir heyetiyle Resulullah (sav)'ın yanına gitmiştik. "Sen bizim efendimizsin!" diye hitap ettik. "Efendi, Allah'tır!" buyurdular. Biz: "Fazilette en ileride olanımız, mertlikte en başta gelenimizsin!" dedik. Bize: "Söylediğinizin hepsi bu veya buna yakın bir söz olsun. Şeytan sizi (mübalağalı medhlerde) koşturmasın buyurdular. |Ebu Davud, Edeb 10,(4806)|5391
MEDH BÖLÜMÜ|Medh Hakkında|buhari|İbnu Abbas|Hz. Ömer (ra)'in şöyle söylediğini işittim: "Resulullah (sav)'ı dinledim diyordu ki: "Hakkımda, Hıristiyanların Meryem oğlu İsa'ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için "Allah'ın kulu ve elçisi" deyin." [Teysir, bu hadisi Müslim'de rivayet ettiğine işaret eder. Ancak rivayet Müslim'de mevcut değildir] |Buhari, Enbiya 44|5392
MEDH BÖLÜMÜ|Medh Hakkında|buharimüslimebu davud|Ebu Bekre|Bir adam, Resulullah (sav)'ın yanında bir başkasını medh u sena etmişti. "Yazık sana! Arkadaşının boynunu kestin" buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Sonra da şu açıklamayı yaptılar: "Bir kimse kardeşini illa da övecekse bari: "Falancayı zannederim, ona Allah kafidir. Ben Allah'a karşı kimseyi tezkiye etmem (çünkü Allah herkesi benden iyi bilir). -Ondan (böyle bir fazilet) biliyorsa- falanca şöyle şöyledir" desin." |Buhari, Şehadat 16 , Edeb 54, 95; Müslim, Zühd 65, (3000); Ebu Davud, Edeb 10, (4805)|5393
MEDH BÖLÜMÜ|Medh Hakkında|tirmizi|Ebu Hureyre|Resulullah (sav), meddahların ağzına toprak saçmamızı emretti. |Tirmizi, Zühd 55, (2396)|5394
MİZAH VE ŞAKALAŞMA BÖLÜMÜ|Mizah Ve Şakalaşma Hakkında|tirmizi|Ebu Hureyre|(Ashab'tan bir kısmı): "Ey Allah'ın Resulü! Sen bize şaka yapıyorsun!" demişlerdi. "Şurası muhakkak ki (şaka da olsa) ben sadece hakkı söylerim!" buyurdular. |Tirmizi, Birr 57, (1991)|5395
MİZAH VE ŞAKALAŞMA BÖLÜMÜ|Mizah Ve Şakalaşma Hakkında|tirmiziebu davud|Enes|Bir adam Aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Beni bir deveye bindir!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Ben seni devenin yavrusuna bindireceğim!" dedi. Adam: "Ey Allah'ın Resulü, ben deve yavrusunu ne yapayım (ona binilmez ki!)" deyince Aleyhissalatu vesselam: "Acaba deveyi deveden başka bir mahluk mu doğurur?" buyurdular. |Tirmizi, Birr 57, (1992); Ebu Davud, Edeb 92, (4998)|5396
MİZAH VE ŞAKALAŞMA BÖLÜMÜ|Mizah Ve Şakalaşma Hakkında|tirmiziebu davud|Enes|Hz. Enes (ra), Resulullah (sav)'ın, kendisine: "Ey Zü'l-üzüneyn (iki kulaklı)" diye hitap ettiğini, bu sözüyle şaka yapmayı kasdettiğini rivayet etmiştir. |Tirmizi, Birr 57, (1993); Ebu Davud, Edeb 92, (2005)|5397
MİZAH VE ŞAKALAŞMA BÖLÜMÜ|Mizah Ve Şakalaşma Hakkında|ebu davud|Useyd İbnu Hudayr|Ensardan mizahçı bir zat vardı. (Bir gün yine) konuşup yanındakileri güldürürken Resulullah (sav) elindeki çubuğu (şaka yollu) adamın böğrüne dürttü. Bunun üzerine adam: "Ey Allah'ın Resulü (canıım yaktınız). Müsaade edin kısas yapayım!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Haydi yap!" buyurdu. Adam: "Ama üzerinde gömlek var, benim üzerimde yoktu (kısas tam olması için çıkarmalısınız)!" dedi. Adamın talebi üzerine, Aleyhissalatu vesselam gömleğim kaldı(rıp böğrünü aç)tı. Adam, Resulullah'ı kucaklayıp böğrünü öpmeye başladı ve: "Ben bunu arzu etmiştim ey Allah'ın Resulü!" dedi. |Ebu Davud, Edeb 160, (5224)|5398
MİZAH VE ŞAKALAŞMA BÖLÜMÜ|Mizah Ve Şakalaşma Hakkında|ebu davudtirmizi|Yezid İbnu's-Saib|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden kimse, ne şaka ne de ciddi olarak kardeşinin değneğini almasın. Kim kardeşinin değneğini almışsa hemen ona geri versin." |Ebu Davud, Edeb 93, (5003); Tirmizi, Fiten 3, (2161)|5399
MİZAH VE ŞAKALAŞMA BÖLÜMÜ|Mizah Ve Şakalaşma Hakkında|ebu davud|İbnu Ebi Leyla|Resulullah (sav)'ın Ashabı radıyallahu anhüm ecmainin bize anlattıklarına göre, onlar bir sefer yürüyüşünde idiler. (Bir konaklama sırasında) içlerinden biri uyurken, arkadaşı gidip ipini alır. Uyanınca ipini bulamayan zat (kaybettim diye) korkar. (Duruma muttali olan) Aleyhissalatu vesselam: "Bir Müslümana bir başka Müslümanı korkutmak helal olmaz!" buyurdular. |Ebu Davud, Edeb 93, (5004)|5400
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buhari|Aişe|Resulullah (sav), kendisini ölüme götüren hastalığa yakalandığı zaman derdi ki: "Ey Aişe! Ben Hayber'de yediğim (zehirli) yemeğin elemini hep hissediyordum. İşte şimdi kalp damarımın kesildiğini hissettiğim anlar geldi." |Buhari, Megazi 83|5401
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buharimüslimtirmizinesai|Aişe|Resulullah (sav)'ın hastalığı ağırlaşıp, ağrıları artınca, benim odamda tedavi edilmesi için diğer zevcelerinden müsaade istedi. Onlar kendisine izin verdiler, iki kişinin arasında çıktı. Bunlardan biri amcası Abbas İbnu Abdilmuttalib idi, bir başkası daha vardı. Ayakları yerde sürünüyordu. Odama girince izdırabı daha da arttı. "Ağızlarındaki bağları açılmamış yedi kırbadan üzerime su dökün, belki (iyileşir), insanlara bir vasiyette bulunurum!" buyurdular. Hz. Hafsa'ya ait bir leğene oturttuk. Sonra bu kırbalardan üzerine su dökmeye başladık. (Bir müddet sonra) "yeterince döktünüz" diye işaret edinceye kadar dökmeye devam ettik. Sonra (iyileşerek) halka çıkıp namaz kıldırdı ve bir hitabede bulundu." |Buhari, Megazi 83, Vudu 45, Ezan 39, 46, 47, 51, 67, 68, 70, Hibe 14, Humus 4, Enbiya 19, Tıbb 21, İ'tisam 5; Müslim, Salat 90, (418); Tirmizi, Cenaiz 8, (978, 979); Nesai, Cenaiz 6, (4, 6, 7)|5402
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buharimüslimtirmizinesai|Ubeydullah İbnu Abdillah|Hz. Aişe (ra)'nin yanına girdim. Ona: "Resulullah (sav)'ın hastalığından bana anlatmaz mısın?" dedim. Anlatmaya başladı: "Elbette! Resulullah (sav) ağırlaştı ve: "Halk namazını kıldı mı?" diye sordu. Biz: "Hayır! Ey Allah'ın Resulü, onlar sizi bekliyorlar!" dedik. Dediğini yaptık, o da yıkandı. Sonra kalkmaya çalıştı, fakat üzerine baygınlık çöktü. Sonra kendine geldi ve tekrar: "Cemaat namaz kıldı m;?" diye sordu. "Hayır! dedik, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'ın Resulü!" Tekrar: "Benim için leğene su koyun!" emretti. Hz. Aişe der ki: "Dediğini yaptık, yıkandı. Sonra tekrar kalkmak istedi. Yine üzerine baygınlık çöktü. Sonra ayılınca: "İnsanlar namaz kıldı mı?" diye sordu. "Hayır! dedik, onlar sizi bekliyorlar, ey Allah'ın Resulü!" Aleyhissalatu vesselam: "Benim için leğene su koyun!" dedi ve yıkandı. Sonra kalkmaya yeltendi, yine üzerine baygınlık çöktü, sonra ayıldı. "Halk namazı kıldı mı?" diye sordu. "Hayır, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'ın Resulü!" dedik. Hz. Aişe der ki: "Halk mescide çekilmiş, Resulullah (sav)'ı yatsı namazı için bekliyorlardı. Hz. Aişe der ki: "Resulullah (sav) Hz. Ebu Bekr'e adam göndererek halka namaz kıldırmasını söyledi. Elçi gelerek ona: "Resulullah (sav) halka namaz kıldırmanı emrediyor!" dedi. İnce duygulu bir kimse olan Ebu Bekr (ra): "Ey Ömer, halka namazı sen kıldır!" dedi. Hz. Aişe'nin anlattığına göre, Hz. Ömer: "Buna sen daha ziyade hak sahibisin (ehaksın)!" cevabında bulundu. Aişe der ki: "O günlerde namazı Ebu Bekr (ra) kıldırdı. Bilahare Resulullah (sav), kendinde bir hafiflik hissetti. Biri Abbas olmak üzere iki kişinin arasında, öğle namazı için çıktı. O sırada namazı halka Ebu Bekr kıldırıyordu. Ebu Bekr, Resulullah'ın geldiğini görünce, geri çekilmek istedi. Aleyhissalatu vesselam geri çekilme diye işaret buyurdu. Kendisini getirenlere: "Beni yanına oturtun!" dedi. Onlar da Hz. Ebu Bekr'in yanına oturttular. Hz. Ebu Bekr, Resulullah (sav)'ın namazına uyarak namaz kılıyordu. Halk da Hz. Ebu Bekr'in namazına uyarak namazını kılıyordu. Resulullah (sav) oturmuş vaziyette idi." Ubeydullah der ki: "Abdullah İbnu Abbas (ra)'ın yanına girdim ve: "Hz. Aişe (ra)'nin Aleyhissalatu vesselam'ın hastalığı ile ilgili olarak anlattığını size anlatayım mı?" dedim. Bana: "Haydi anlat!"dedi. Ben de bu hususta anlattığını naklettim. Söylediklerimden hiçbir noktayı reddetmedi. Sadece: "(Resulullah'ı mescide) Abbas'la birlikte taşıyan ikinci şahsın ismini verdi mi?" diye sordu. Ben: "Hayır söylemedi" deyince: "O, Ali (ra) idi" dedi. |Buhari, Megazi 83, Vudu 45, Ezan 39, 46, 47, 51, 67, 68, 70, Hibe 14, Humus 4, Enbiya 19, Tıbb 21, İ'tisam 5; Müslim, Salat 90, (418); Tirmizi, Cenaiz 8, (978, 979); Nesai, Cenaiz 6, (4, 6, 7)|5403
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buharimüslimtirmizinesai|Aişe|Bir rivayette Buhari şu ziyadede bulundu: "Resulullah (sav) hastalığı sırasında: "Ben, yarın neredeyim? Ben, yarın neredeyim?" diye sorarak Hz. Aişe'nin yanında kalacağı günü öğrenmek istedi. Zevceleri, dilediği yerde kalma izni verdiler. Hz. Aişe der ki: "Aleyhissalatu vesselam, benim hücremde ve normal olarak bana uğramakta olduğu günde vefat ettiler. Ayrıca Aziz ve Celil olan Allah onun ruh-u şeriflerini kabzettiği vakit, mübarek başları ciğerimle boğazım arasında (göğsümde) (yaslanmış vaziyette) idi. Tükrüğü de tükrüğüme karışmıştı. Aleyhissalatu vesselam'ın hastalığı sırasında birara, (kardeşim) Abdurrahman İbnu Ebi Bekr (ra) içeri girdi, elinde bir misvak vardı, dişlerini misvaklıyordu. Resulullah (sav) o misvağa baktı. "Ver o misvağı bana!" dedim. O da verdi. Dişlerimle kemirip yonttum ve ucunu geverek (yumuşatıp) Aleyhissalatu vesselam'a uzattım. Resulullah, başı göğsüme yaslı vaziyette onunla dişlerini misvakladı." |Buhari, Megazi 83, Vudu 45, Ezan 39, 46, 47, 51, 67, 68, 70, Hibe 14, Humus 4, Enbiya 19, Tıbb 21, İ'tisam 5; Müslim, Salat 90, (418); Tirmizi, Cenaiz 8, (978, 979); Nesai, Cenaiz 6, (4, 6, 7)|5404
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buharimüslimmuvattatirmizi|Aişe|Resulullah (sav), sıhhati yerinde iken şöyle diyordu: "Hiçbir peygamber, cennetteki makamını görmeden kabzedilmez. Bundan sonra hayatı devam ettirilir veya öbür dünyaya gitme hususunda muhayyer bırakılır." Aleyhissalatu vesselam hastalandığı zaman O'nu, (başı) dizimin üstünde baygın vaziyette gördüm. Bir ara kendine geldi. Gözlerini evin tavanına dikti ve sonra: "Ey Allahım Refik-i A'la'da (bulunmayı tercih ederim)" dedi. Bu sözü işitince ben (kendi kendime): "Demek ki (makamı gösterildi) ve bizimle olmayı tercih etmiyor" dedim. Bunun, sıhhatli iken bize söylediği şu hadis olduğunu anladım: ["Hiçbir peygamber cennetteki makamını görmeden kabzedilmez, sonra yaşamaya devam veya öbür dünyaya gitme hususunda muhayyer bırakılır."] Resulullah (sav)'ın telaffuz ettiği son söz: "Allahım, Refik-i A'la'da" cümlesi oldu." (Refik-i A'la: Cennetin en yüksek makamında bulunan peygamberler cemaatidir). |Buhari, Megazi 83, 84, Tefsir, Nisa 13, Marda 19, Da'avat 29, Rikak 41; Müslim, Fezail 87, (2444); Muvatta, Cenaiz 46, (1, 238, 239); Tirmizi, Da'avat 77, (3490)|5405
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buharimüslim|İbnu Abbas|Resulullah (sav) muhtazar (ölmeye yakın) iken evde bir kısım erkekler vardı. Bunlardan biri de Ömer İbnu'l-Hattab (ra) idi. Resulullah (sav): "Gelin, size bir şey (vasiyet) yazayım da bundan sonra dalalete düşmeyin!" buyurdular. Hz. Ömer: "Resulullah (sav)'a izdırap galebe çalmış olmalı. Yanımızda Kur'an var, Allah'ın kitabı sizlere yeterlidir" dedi. Oradakiler aralarında ihtilafa düştü. Kimisi: "Yaklaşın, Resulullah (sav) size vasiyet yazsın!" diyor, kimi de Hz. Ömer (ra)'in sözünü tekrar ediyordu. Gürültü ve ihtilaf artınca, (aleyhissalatu vesselam): "Yanımdan halkın, yanımda münakaşa caiz değildir!" buyurdu. Bunun üzerine İbnu Abbas (ra): "En büyük musibet, Resulullah (sav)'la onun vasiyeti arasına girip engel olmaktır!" diyerek çıktı. |Buhari, Megazi 83, İlm 39, Cihad 176, Cizye 6, İ'tisam 26; Müslim, Vasiyye 22, (1637)|5406
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buharinesaiİbnu mace|Enes|Resulullah (sav) muhtazar olduğu (ölüm anlanna geldiği) zaman, sık sık izdıraplar bürümeye başladı. Kerimeleri Hz. Fatıma (ra): "Vay babacığım, ne izdırab çekiyor!" diye yakınmaya hasadı. Aleyhissalatu vesselam: "Bugünden sonra baban izdırab çekmeyecek!" buyurarak onu teselli etmek istedi. Aleyhissalatu vesselam ölünce, Hz, Fatıma: "Vay babacığım! Rabbi, duasına icabet etti! Vay babacığım, gideceği yer Firdevs cennetidir! Vay babacığım, ölümünü Cibril'e haber verdik" diye yas etti. Aleyhissalatu vesselam gömülünce de: "Ey Enes! Resulullah (sav) üzerine toprak atmaya gönlünüz nasıl razı oldu?" diyerek izdırabının azametini dile getirdi. |Buhari, Megazi 83; Nesai, Cenaiz 13, (4, 13); İbnu Mace, Cenaiz 65, (1629)|5407
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buhari|Enes|Resulullah (sav)'ın amcası Hz. Abbas (ra), bir cemaate uğradı. Aralarında Ensar'dan bir grup vardı. Resulullah'ın izdırabı arttığı için ağlıyorlardı. Onlara: "Niye ağlıyorsunuz?" diye sordu. "Resulullah (sav)'la beraberliklerimizi hatırladık" dediler. Bunun üzerine Abbas (ra) Resulullah (sav)'ın yanına girdi (ve Ensar'ın ağlamakta olduğunu) ona haber verdi. Aleyhissalatu vesselam hemen başına boz renkli bir sargı sardı -veya "bir bürdenin kenarını" demişti- ve hücreden çıkıp minbere geçti. Halka hitap etti. Ensarı hayırla yadetti ve onlara iyi muamele edilmesini vasiyet etti. İlaveten dedi ki: "Allah bir kulunu dünya ile yanındaki arasında muhayyer bıraktı, o da Allah'ın yanındakini seçti."Bu söz üzerine Hz. Ebu Bekr ağlamaya başladı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Annelerimiz, babalarımız sana feda olsunlar!" dedi. Biz de "Bu ihtiyar adama da ne oluyor ki, Resulullah'ın: "Allah bir kulunu dünya ile yanındaki arasında muhayyer bıraktı, kul da Allah'ın yanındakini tercih etti" sözü üzerine ağlıyor" dedik. Meğer burada muhayyer bırakılan Resulullah'mış. Bunu en iyi bilenimiz de Ebu Bekr (ra) imiş. |Buhari, Salat 80, Fezail 3|5408
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|ebu davud|Aişe|Resulullah (sav)'ı yıkamak istedikleri zaman: "Allah'a kasem olsun bilmiyoruz! Ölülerimizi soyduğumuz gibi, Resulullah'ı da elbiselerinden soyacak mıyız, yoksa elbisesi üzerinde olduğu halde mi yıkayacağız?" dediler. Bu şekilde ihtilaf edince, Allah üzerlerine uyku attı. Öyle ki, onlardan herbirinin çenesi göğüslerindeydi. Beyt cihetinden, kim olduğu bilinemeyen bir konuşmacı: "Resulullah (sav)'ı elbisesi üzerinde olduğu halde yıkayın!" diye konuştu. Bunun üzerine kalkıp, kamisi üzerinde olduğu halde yıkadılar. Su, kamisin üzerinden dökülüyordu... Aleyhissalatu vesselam'ın bedenini elleriyle değil, kamisiyle ovuyorlardı." Hz. Aişe sözlerine devamla dedi ki: "Eğer, daha önce yaptığım işi şimdi yapacak olsaydım, Resulullah (sav)'ı kadınlarından başkası yıkamazdı." |Ebu Davud, Cenaiz 32, (3141)|5409
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|ebu davud|İbnu Abbas|Resulullah (sav) üç necrani kumaş içerisine kefenlendi: İki parçalı bir hülle, bir de öldüğü sırada üzerinde bulunan kamis." Amiru'ş-Şabi'den kaydedilen bir rivayette İbnu Abbas şu ziyadede bulunur: "Aleyhissalatu vesselam'ı Hz. Ali, Fazl ve Üsame radıyallahu anhüm yıkadı ve bunlar kabrine indirdiler." |Ebu Davud, Cenaiz 34, (3153)|5410
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|muvatta||İmam Malik anlatıyor: Bana ulaştığına göre, Resulullah (sav) pazartesi günü vefat etti ve salı günü de defnedildi. Halk namazını (cemaat halinde değil) ferd ferd kıldı, hiç kimse imamlık yapmadı. Bir kısmı: "Minberin yanına defnedilsin" dedi. Bazıları da: "Baki mezarlığına defnedilsin" dedi. Bu (münakaşaya) Hz. Ebu Bekir geldi ve: "Resulullah (sav)'ın "Her peygamber öldüğü yere defnedilir" buyurduğunu işitmiştim" dedi. Bunun üzerine hemen orada mezar kazıldı. Aleyhissalatu vesselam'ı yıkamak istedikleri vakit, gömleğini çıkarmak istediler. Derken: "Gömleği çıkarmayın!" diye bir ses işittiler. Bunun üzerine gömleği üzerinde olduğu halde yıkadılar. |Muvatta, Cenaiz 27, (2, 231)|5411
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|tirmizinesaimüslim|İbnu Abbas|Kabrinde Resulullah (sav)'ın altına kırmızı bir kadife kondu. |Tirmizi, Cenaiz 55, (1048); Nesai, Cenaiz 88, (4, 81); Müslim, Cenaiz 91, (967)|5412
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|tirmizi|Muhammed İbnu Ali İbni'l-Hüseyin|Resulullah (sav)'ın kabrine lahid yapan Ebu Talha'dır. Aleyhissalatu vesselam'ın altına kadifeyi koyan (Aleyhissalatu vesselam'ın) azadlısı Şükran radıyallahu anh'dır. |Tirmizi, Cenaiz 55, (1047)|5413
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|ebu davud|Kasım İbnu Muhammed|(Halam) Hz. Aişe radıyallahu anha'nın evine gidip yanına girdim ve: "Ey anneciğim! Bana Resulullah (sav) ve iki arkadaşının kabirleri(nin örtüsünü) aç da bir göreyim!" dedim. Üç kabri de benin için açıverdi. Bunlar (yer seviyesinden ne) yukarıda ne de aşağıda idiler. Kırmızı arsanın kumlarıyla kumlanmış idi." |Ebu Davud, Cenaiz 72, (3220)|5414
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Resulullah (sav)'ın Vefatı|buhari|İbnu Abbas|Anlattığına göre, Resulullah (sav)'ın kabrini yerden yükseltilmiş olarak görmüştür. |Buhari, Cenaiz 96|5415
ÖLÜM BÖLÜMÜ|Ölümün Başlangıcı|müslimtirmiziebu davudnesai|Ebu Saidi'l-Hudri|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Lailahe illallah demeyi telkin edin." |Müslim, Cenaiz 1, 2, (916, 917); Tirmizi, Cenaiz 7, (976); Ebu Davud, Cenaiz 20, (3117); Nesai, Cenaiz 4, (4, 5)|5416
Dostları ilə paylaş: |