İntes- mayis ayi geleneksel yemekli toplantisi o İntes başkani m. ŞÜKRÜ koçOĞlu



Yüklə 66,62 Kb.
tarix15.09.2018
ölçüsü66,62 Kb.
#82465




İNTES- MAYIS AYI GELENEKSEL YEMEKLİ TOPLANTISI

----------o---------

İNTES BAŞKANI M. ŞÜKRÜ KOÇOĞLU - Sayın milletvekillerimiz, çok değerli bürokratlar, belediye başkanlarım ve inşaat sanayicisi meslektaşlarım; efendim, hepiniz hoşgeldiniz.

Bugünkü konuşmacımız, Sermaye Piyasası Başkanı Sayın Doğan Cansızlar.

Kamu İhale Kurumunun sayın üyeleri de buradalar, onlar da hoşgeldiler.

Bugünkü yemeğin ev sahibi de, Kazova İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi.

Ben bugün klasik konuşma yapmayacağım, sadece bu arada, bu geçen bir ay içerisinde sektörümüzle ilgili haberler, spot başlıklar vermek istiyorum.

Bildiğiniz gibi, 24 Mayısta Sayın Başbakan tarafından Kamu İhale Yasası Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verildi. Bunun sebebi de, kanundaki yapılacak bazı değişikliklerle ilgili. Şimdi, bu değişikliklerin en önemlisi, bildiğiniz gibi, kanunda keşif artışı sıfır idi. Yani, bunu bütün meslektaşlarımız biliyor, hatta artık herkes de biliyor keşif artışının sıfır olmasının ne anlama geldiğini. Şimdi bu yeni düzenlemeyle, Meclise sunulan tasarıda, kesin projeyle çıkıp da tatbikat projesi olmayan işlerde, yüzde 50’ye kadar keşif artışı öngörülüyor. Tatbikat projesi olan işlerde ise yüzde 20’ye kadar bir keşif artışı öngörülüyor. Tabiî, bütün bu artışlar, işin bitmesini temin amacıyla, yani işi bitirmemek üzere böyle bir artış olamıyor.

Ayrıca, yine bu kanunda, Kamu İhale Kurumuna ödenecek sözleşme bedelinin onbinde 3’ü olan bedel, onbinde 5’e yükseltiliyor.

Ayrıca, ihalelere ilişkin dava açılmasında Kamu İhale Kurumuna şikâyet zorunlu hale getiriliyor. Ancak, yürütmenin durdurulması hususu belirtilerek, Kurumun karar verme süresi de 60 gün olarak belirtiliyor.

Bildiğiniz gibi, eşik değerler, Avrupa Birliğine uyum yasaları çerçevesinde 17,5 trilyondan 11 trilyona çekiliyor.

Ayrıca, kanun kapsamında yer alan kurumların ortak olduğu şirketlerin kapsamında olabilmesi için sermayelerinin yarısından fazlasına sahip olunma şartı getiriliyor. Bu, bildiğiniz gibi, istismara yönelik olan bu belediye şirketleriyle ilgili gündeme gelmişti.

Ayrıca, yeni İhale Yasasının başarısı, Kamu İhale Kurum ve onun icra organı kurulların başarısıyla mümkün olacaktır. Bu itibarla Kurumun öncelikle kendi gelirleriyle giderlerini karşılaması gerektiği inancındayız ve bu yüzdendir ki, ne Maliyeye bağımlı olsun ne devletin, hükümetlerin politikasıyla direkt ilintili olsun. Çünkü, zaten üst kurulların amacı da bağımsız kuruluş olması. İlk önce, bunları elde edebilmesi için de, ekonomik bağımsızlığını kazanması lazım, klasik bir tabirle. Dolayısıyla bunu da canı yürekten destekliyoruz.

Ayrıca, Kurul üyelerinin ücret ve sosyal hakları, halen görev yapan diğer bağımsız kurulların seviyesinde olmalıdır bize göre. Buna da en yakın örnek olarak, bildiğiniz gibi diğer kurulların yanı sıra, şu anda Enerji Kurulu kuruldu. Enerji Kurulu baz alınarak, kanun çıkıncaya kadar, düzenleme çıkıncaya kadar Enerji Kurulunun özlük hakları baz alınabilir.

Ayrıca, iş deneyimini gösteren kapsamında yapım, yönetim, denetim yoluyla edinilecek belgelere özel bir önem verilerek, belge sahiplerinin mesleklerine ilişkin düzenleme yapılmış, belgelerin sahibi gerçek veya tüzelkişiler tarafından kullanılmasının sağlanması amaçlanmıştır. Yeni mezun mimar veya mühendislerin, mezun olur olmaz, hemen “Ben müteahhidim” demesin diye, belli bir süre çalışma... Bunu da biz üç sene olarak düşündük, buna beş sene de denilebiliyor. Artık, komisyon veya Meclisten ne çıkar onu bilemiyoruz. Fakat, belli bir müteahhitlik deneyimini de elde etmesini öneriyoruz.

İhale Kanunu ile ilgili başka birtakım maddeler de var; ancak, bu Çarşamba günü saat 11.00’de Bayındırlık, İmar ve Turizm Komisyonunda ele alınacak. Bilahara Perşembe günü de Plan ve Bütçe Komisyonunda yine saat 11.00’de İhale Kanunundaki değişiklik son şeklini bulacak ve bilahara Meclis Genel Kurulunda oylanacaktır. Ben bunu bilgilerinize sunuyorum ve bu konuda da ilgilerinizi de bekliyoruz.

Daha detay bilgi almak isteyen üyelerimiz varsa, İNTES Genel Sekreteryasından bu bilgileri alabilir. Hep beraber bu kanunu çocuklarımıza, torunlarımıza iyi bir kanun, iyi bir düşünce bırakabilmek amacıyla şimdiden en doğruyu bulma çalışmalarımıza lütfen katılımınızı bekliyorum.

Bu arada, yine bildiğiniz gibi, Devlet Su İşlerinde uygulanan teminat mektubuyla ilgili bazı problemler vardı. Hemen sırası gelmişken, Yüksek Fen Kurulu Başkanı ve üyelerine, huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ayrıca, Devlet Su İşleri Genel Müdürü ve ilgili bürokratlara da teşekkür ediyoruz. Yüksek Fen Kuruluna yazılan yazıda ve cevaben alınan yazıda, o yılki ödeneğin yüzde 6’sı kadar teminat mektubu alınması gündeme geldi. Sayın Genel Müdür de bunu sirküle etti. Şu anda Türkiye'de uygulanan, diğer kurumlarda uygulanan da zaten bu şekilde.

Teminat mektubu sorununda, BDDK ve Bankalar Birliği ile yaptığı toplantıda, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri için teminat mektubu konusunda önemli bir adım atılmıştır. Hazinenin de onay vermesi durumunda, Eximbank bünyesinde bir fon oluşturulması gündeme gelmiştir. Bu da, çok olumlu bir gelişmedir. Ekonomik programın sağlıklı yürümesi için, döviz girişinin gerekliliğini en iyi bilen insan olarak Sayın Kemal Derviş’in de bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz ve bu konudaki çalışmalarından dolayı da kardeş kuruluşumuz Uluslararası Müteahhitler Birliğine ve Müteahhitler Birliğine teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Yine, sektörden haberler gibi oldu bu konuşmam; dediğim gibi, bugün biraz değişik bir konuyla girdik. 7 Mayısta Sayın Cumhurbaşkanımızı Yönetim Kurulu olarak ziyaret ettik ve sektörün durumunu bildiğini kendileri bize ifade ettiler ve sektörün önünün açılması gerektiğini söylediler; yurt içinde ve yurt dışında ve kendisine düşen görevi de yapmaya hazır olduğunu belirttiler. Bu konuyla ilgili de benim demecim basında da çıktı zaten. Cumhurbaşkanı aynen o şekilde söyledi. Sayın Cumhurbaşkanı, her zaman bizim önümüzde gidebileceğini özellikle vurguladı.

19-23 Mayıs arasında da Bayındırlık Bakanımızla birlikte, yaklaşık 80 kişilik bir grupla Suriye ziyareti yapıldı; Şam ve Halep İllerine. Burada da olumlu, daha çok politik olarak bir komşu devlet olarak çok olumlu bir görüşme; ama, inşaat, taahhüt kapsamında da bir miktar olumlu bir görüşme yapılmıştır.

Son olarak, yine bildiğiniz gibi, dergimiz bu ay geldi. Artık İNTES’in adı: Türkiye İnşaat Tesisat Müteahhitleri İşveren Sendikası değil, “Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası” oldu. Dergimize de bunu bastık ve bununla ilgili de Eylülde yapacağımız bir olağanüstü genel kurulla da Sayın üyelerimizin de tasvibiyle, artık inşaat sanayicisi sıfatını –çünkü vasfını aldık- resmen almış olacağız.

Ben size tekrar afiyet olsun diyorum ve inşaat sanayicilerini tekrar selamlıyorum; tekrar hoşgeldiniz diyorum. (Alkışlar)

Ben, Sayın Doğan Cansızlar’ı, konuşmasını yapmak üzere kürsüye çağırıyorum.

DOĞAN CANSIZLAR (Sermaye Piyasası Başkanı) – Sayın Başkan, değerli konuklar; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum ve öncelikle afiyet olsun diyorum.

Efendim, bugün gayrimenkul sektörü ve sermaye piyasaları konularında, özellikle gayrimenkul sektörünün sermaye piyasalarından yararlanma gibi alternatif birtakım modellerden bahsetmek üzere huzurunuzda bulunmaktayım.

Hepimizin de bildiği gibi, inşaat sektörü, dünyanın her yerinde olduğu gibi, Türkiye'de de oldukça önemli bir sektör. Neden önemli bir sektör? Çünkü, sektör, büyük ölçüde yerli imalat sanayiine dayalı olarak görev yapmaktadır, yerli endüstriye dayanmaktadır. İkincisi, istihdam potansiyeli açısından oldukça bir büyüklüğü vardır; bütün ülke ekonomilerinde olduğu gibi. Bir başka husus ise, başta imalat sanayii olmak üzere, diğer sektörlerle çok yoğun girdi-çıktı ilişkisi içinde olması ve yurt dışında yürütülen faaliyetlerle ilgili olarak, döviz kazandırıcı faaliyetlerle ilgili olarak oldukça önemli görevler üstlenmiş olması açısından Türkiye'de dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi, lokomotif sektör sayılmaktadır.

Böylesi büyüklüğe, böylesi potansiyele sahip bir sektörün, tabiî ki gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, sermaye piyasalarından da bugüne kadar gerektiği şekilde yararlanmamasını ben bir kayıp olarak görmekteyim açıkçası.

Tabiî, malî sektör içerisinde, bankacılık sektörünü bir yana bırakırsak... Çünkü, bankacılık sektörü malî piyasalarda, malî sektör içerisinde daha çok dominant bir rol oynamaktadır. Sermaye piyasalarından elde edilecek krediler ya da bankalardan elde edilecek kredilere kıyasla sermaye piyasalarından elde edilecek fonlar çok daha ucuz, çok daha kolay olarak elde edilme imkânları vardır. O bakımdan, sermaye piyasalarında bu gayrimenkul sektörün de hak ettiği yere ulaşmasında, hak ettiği noktalarda faydalanmasında büyük yarar vardır diye düşünüyorum.

Şimdi, özellikle gayrimenkul sektörünün sorunlarına bir göz atacak olursak -olaya ben hep finansman açısından bakacağım, tabiî diğer bazı sorunlar olabilir, o konulara değinmek istemiyorum- gayrimenkul sektörünün finansman açısından birtakım sorunlarına baktığımızda, öncelikle ekonomik koşullardan oldukça etkilenen bir sektör olduğunu görmekteyiz. Artı, gayrimenkul projeleri de aynı şekilde kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli olduğu için, tabiî ki ekonomik koşullardaki gelişmelere paralel bu sektör de çok önemli bir şekilde etkilenmektedir. Ekonomik koşullardan kastım, enflasyonun yüksek olduğu ve yüksek reel faizin olduğu ve devalüasyonların olduğu bir ortamda, girdi maliyetlerinin ister istemez yükseldiği bir ortamda inşaat sektörünün, gayrimenkul sektörünün faaliyet gösterdiğini görüyoruz.

Ayrıca, bu bahsettiğimiz ekonomideki olumsuz gelişmeler, hane halkının ve bireylerin de gelirlerini, satın alma güçlerini önemli ölçüde azaltmaktadır. Bütün bu faktörler de, tabiî ki ister istemez, hem girdi maliyetlerinde yükseklik hem hane halkının gelirlerinin azalması, inşaat sektörünü, gayrimenkul sektörünü olumsuz yönde etkilemektedir.

Bugün için Türkiye'de gayrimenkul finansmanına baktığımızda, özellikle üç aktörün, üç kesimin olduğunu görüyoruz. Bunlardan bir tanesi, hane halkı, diğeri kamu kesimi, bir diğeri de özel sektör, yerli ve yabancı olmak üzere özel şirketler.

Tabiî, gelişmişlik düzeyi arttıkça, bu finansman açısından kesimler arasındaki farklılıklar da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Özellikle gelişmiş piyasalarda finansman, daha çok hane halkından ziyade, kurumsallaşmış şekilde özel şirketler tarafından finanse edildiğini görmekteyiz. Fakat, ülkemize baktığımızda, gayrimenkul sektörünün daha çok hane halkı tarafından finanse edilir olduğunu görmekteyiz. Yine, kamu kesiminde devletin de finansman sağladığını görüyoruz; ancak, son yıllardaki devletin borçlanma gereksinimini dikkate aldığımızdan, bunun çok da istenilen seviyede olmadığını görüyoruz. Sebebi ise, yatırımların bütçe gelirleri içerisindeki payına baktığımızda, 1986 yılını özellikle baz aldığımızda, bütçe içerisindeki payı yüzde 22,3’ler seviyesinde olan yatırımların toplam bütçe giderleri içerisindeki payının, 2002 yılı itibariyle yüzde 5,8’ler, yüzde 5 gibi oranlara düştüğünü görüyoruz. Aynı şekilde, faizin yine bütçe giderleri içerisindeki payına baktığımızda, yine 1986 yılında yüzde 16 iken, bunun 2002 yılında program olarak konulan yüzde 40’lar seviyesinde olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla inşaat sektörünün ya da gayrimenkul sektörünün finansmanıyla ilgili beklentilerin çok da fazla olumlu olmadığını söylemek mümkün. Biraz önce bahsettiğim gerekçeler nedeniyle.

Peki, hane halkının durumuna baktığımızda: Özellikle son yıllarda ortaya çıkan ekonomideki birtakım olumsuzluklar nedeniyle hane halkının da gelirlerinde ister istemez bir erozyon yaratmıştır. O bakımdan, geriye kurumsallaşmış bir şekilde bu sektörün finansmanı kalmaktadır. Kurumsallaşmış şekilde gayrimenkul sektörünün finansmanı, özellikle mevcut uygulamamıza göre, gayrimenkul yatırım ortaklıkları vasıtasıyla şu anda sürdürülmektedir.

Bir diğer husus, gayrimenkul sertifikası.

Bir başka husus da varlığa dayalı menkul kıymetler dediğimiz bir finansman modeli.

Tabiî, bu finansman modellerine ilaveten, Morgıç dediğimiz bu ipotekli krediler aracılığıyla finansman şekli var.

Bir başkası da, yine ipoteğe dayalı menkul kıymet ihracı dediğimiz bir ikinci model daha var. Ancak, Türkiye'de bu bahsettiğimiz son iki tanesi, henüz uygulama aşamasına girememiştir ve diğer üç tanesiyle ilgili uygulamalar vardır. Özellikle gayrimenkul yatırım ortaklığı konusunda -üzerinde biraz durmakta yarar görüyorum- oldukça önemli gelişmeler olmuştur. Gayrimenkul yatırım ortaklığı, özellikle gayrimenkullere, gayrimenkul projelerine ve gayrimenkule dayalı sermaye piyasası araçlarına yatırım yapan ortaklıklar olarak görülüyor.

Tabiî, gayrimenkul yatırım ortaklıkları, büyük ölçekli inşaat projeleri, gayrimenkul projelerinin realize edilmesinde önemli bir faktör ve sermaye piyasaları açısından da gayrimenkul yatırım ortaklıkları, gerçekten geleceği olan, şu anda da faaliyetleri nedeniyle oldukça büyük potansiyeli olan bir kesim. Bu bakımdan, gayrimenkul yatırım ortaklıkları, herhangi bir projeyi, mevcut ya da projelendirilmiş birtakım yatırımlarla ilgili hisse senetlerini piyasaya çıkararak satan ve büyük ölçüde de bu projelerin büyük bir bölümünü finanse etme imkânına sahip kuruluşlar. O bakımdan, ülkemizde de bu sektörün, özellikle gayrimenkul yatırım ortaklığı anlamında, oldukça teşvik edildiğini görmekteyiz.

Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının bir başka özelliği, kurulduğundan birinci sene içerisinde, sonuna kadar sermayesinin yüzde 49'unu halka açmak zorunda olması, bu anlamda sermayenin de tabana yaygınlaştırılmasında önemli bir rol oynamasını söyleyebiliriz. İlk kuruluşta sermayesi 3,2 trilyon olarak –bu sene itibariyle- ve en az yüzde 25’i nakit olarak çıkarılmak kaydıyla, kurulması mümkün olan bir ortaklık.

Tabiî, gayrimenkul yatırım ortaklığının yararları, hem şirket açısından yararları var... Belirttiğimiz gibi, birtakım vergi avantajları getirilmiştir. Bunlardan bir tanesi Kurumlar Vergisi, diğeri de Gelir Vergisi Stopajı; bu anlamda sıfır uygulanmaktadır. Böylesi bir avantajı var.

Yatırımcılar açısından da, hem likidite açısından, nakde çevirmek açısından hem de güvenlik açısından -ki SPK’nın denetim ve gözetimi altındadır bunlar- hem de şeffaflık açısından hem ekspertiz şirketleri değerlemeyi yapmaktadır hem de bağımsız denetim firmaları bunların bilançolarını incelemektedir.

Yatırıcılarla ilgili olarak performans açısından da oldukça önemlidir. Çünkü, yatırım ortaklıklarındaki profesyonel kadrolar, daha çok getiri elde edebilmek amacıyla yatırımcılara hizmet sunma imkânları vardır.

Bugün için, belirttiğimiz gibi, Türkiye'de 9 adet gayrimenkul yatırım ortaklığı var ve bunun piyasa kapitalizasyonu 406 trilyon. Bu da toplam piyasa kapitilazasyonu içerisinde binde 7 gibi oldukça düşük bir rakama baliğ oluyor. Özellikle gayrimenkul yatırım ortaklıkları yoluyla çok daha ucuza –bankalarla mukayese edildiğinde- finansman sağlanması mümkün. Bu anlamda inşaat sektörünün, gayrimenkul sektörünün böylesi bir kurumsallaşmaya girmesinde büyük yarar vardır diye düşünüyorum.

Bir diğer husus, gayrimenkul sertifikaları. Tabiî, daha önce Türkiye'de uygulaması Emlak Bankası Ataşehir Konutları ile 1996 yılında gündeme gelen gayrimenkul sertifikaları sistemi ile sermaye piyasalarında yine inşaat sektöründe finansman kolaylığı getirilen bir düzenleme. Burada da, yine inşası yapılacak ya da inşası bitmiş olan bazı gayrimenkul projelerinin finansmanında hem borçlanma hem de mülkiyet hakkı verebilecek iki tür bir seçeneği olan bir menkul kıymet ihracı konusu söz konusudur burada. Bununla ilgili de koşullar, en az eşdeğer büyüklükteki bir projenin başvuru tarihine kadar 5 yıl içerisinde tamamlanmış olması ve şirketin meslekî ve teknik donanımının yeterli düzeyde olmasıdır. Burada önemli olan, hem mülkiyet hakkının getirilmiş olması hem de faiz getirisi gibi, borçlanma senedi şeklinde bir uygulamanın mümkün olabilmesidir.

Burada mevcut bir projeyle ilgili çıkarılan gayrimenkul sertifikalarından belli bir miktarını elde eden bireysel yatırımcılar, projenin belli bir bölümünü bu elde ettikleri sertifikalar karşılığında mülkiyetini edinebilmektedirler. Aksi durumda da, yine daha önceden belirlenmiş bir faiz oranı üzerinden faizini almaktalar ya da eğer faiz almıyorlarsa ve süresinde de müracaat edilmemişse, gayrimenkulün kalan kısmının bir ölçüde satılarak elde edilen satış gelirinden bu şekilde sertifika sahiplerine paraları ödenebilmektedir.

Bir diğer husus, varlığa dayalı menkul kıymetler dediğimiz bir menkul kıymetli evrak. Burada da yine sadece gayrimenkul sektörü değil, diğer sektörler içerisinde de bununla ilgili varlığa dayalı menkul kıymet ihraç edenler olmuştur; ama, gayrimenkul sektörü açısından özellikle gayrimenkul yatırım ortakları açısından mevcut alacakların ya da hem şirketin kendisinin hem de diğer şirketlerden elde edilecek alacakların karşılık gösterilmek kaydıyla kıymetli evrak ihracı yoluyla piyasadan finansman teminidir. Bunda da yine, özellikle bu alacaklar belli bir havuzda toplanmakta, ayrıca özel amaçlı bir şirkete bunlar devredilmekte ve bu özel amaçlı kurulan şirketler de varlığa dayalı menkul kıymet ihracı yapıp piyasalardan fon temin edebilmektedirler.

Bu mevcut üç tane uygulaması Türkiye'de devam eden hususlarla ilgili bugüne kadar gayrimenkul yatırım ortaklıkları dahil, çok, oldukça bizim arzuladığımız şekilde faydalandığını söylemek mümkün değil. Tabiî, bu ekonomik koşulların neticesi olarak piyasalardan bu anlamda yararlanılmadığını düşünüyorum. Ancak, ekonomideki düzelmelerin başladığı bugünlerde, gayrimenkul sektöründe önümüzdeki dönemlerle ilgili gerçekten bu üç alternatif modelle ilgili oldukça önemli gelişmeler olacağını tahmin ediyorum.

Bunun dışında iki tane husus daha var; ama, Türkiye'de henüz uygulama şansı olmadı. Bunlardan bir tanesi, Morgıç dediğimiz, özellikle ipotekli krediler aracılığıyla gayrimenkulün finansmanı ve tabiri caizse aylık taksitler halinde, kira öder gibi konut ya da herhangi bir gayrimenkulün edinilmesiyle ilgili bir sistem. Ancak, enflasyon oranlarının yüksek olduğu ülkelerde –Türkiye de dahil- bu uygulaması pek olmayan bir sistem. Ancak, enflasyonun düşmeye başladığı bir dönemde, dediğimiz gibi, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak ve faydalanılması gereken önemli bir sistem. Burada da Morgıç dediğimiz sistemden ev almak ya da bir konut almak isteyen bir kişinin, gidip bir ipotek kredisi verecek şirkete ya da bankaya müracaat etmesi ve belli bir krediyi aldıktan sonra da konutu ya da gayrimenkulünü ipotek göstererek bu bedeli alması. İpoteklerin bu şekilde elde edilmesi neticesinde oluşturulacak bir havuzla, bu ipotekli senetler, bu oluşturulacak havuzdan devlet tarafından desteklenen –aynen Amerika'da olduğu gibi- ..... şeklindeki bir örgüte devredilmekte ve bu örgüt, bu kuruluş, bu ipotekli krediler karşılığında menkul kıymet ihraç ederek piyasalardan finansman temin edebilmektedir.

Tabiî, bugüne kadar Türkiye'de bu uygulama yoktu; ama, bundan sonra uygulamalar herhalde yavaş yavaş geliyor. Çünkü, Toplu Konut İdaresinin yine 18 Martta yayımladığı bir tebliğde, bu Amerika'daki ... kuruluşuna paralel bir düzenlemeyle Toplu Konut İdaresinin, devlet destekli idarenin böylesi bir ipotekli senetleri alıp havuzunda bunları sermaye piyasalarına menkul kıymet ihraç ederek finansman sağlaması imkânı, zemini yaratılmıştır. Ama, dediğimiz gibi, sektörün öncelikle sermaye piyasalarından yararlanabilmeleri için, öncelikle ekonomik koşullardaki düzelmenin şart olduğunu söylemek istiyorum. Yine söylüyoruz: Enflasyondaki olumlu göstergeler, ekonomideki olumlu göstergeler, önümüzdeki çok kısa bir dönemde gayrimenkul sektörünün de bu piyasalardan, sermaye piyasalarından çok daha ucuza, çok daha kolay bir şekilde finansman temin ederek bu sektörün hak ettiği yere gelmesinde büyük katkı sağlayacağını umuyorum diyerek sözlerimi bitiriyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Cansızlar’a, bu aydınlatıcı konuşmasından ötürü çok teşekkür ediyorum.

Efendim, ben geleneksel yemekte geleneği bozdum; çünkü açılış konuşmasından sonra bize bu güzel yemeği veren firmayı konuşturuyorduk, ama ben bu seferi istemeyerek bozdum, atlamışım tabiri caizse. Onun için, Kazova İnşaat Anonim Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Demir, lütfederlerse kürsüden kendilerini tanıtmasını rica ediyorum.

MUSTAFA DEMİR (Kazova İnşaat AŞ) – Sayın milletvekillerim, SPK Başkanım, bürokrasinin değerli üyeleri, sayın misafirler ve değerli inşaat sanayicileri; firmamız ve İNTES İşveren Sendikası işbirliğiyle düzenlenen yemekli toplantıya hoşgeldiniz, şeref verdiniz.

Sizlere firmamızı kısaca tanıtmak istiyorum. Ortağım Sayın Ali Fuat Türkmen ile birlikte, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirerek, özel sektörde kısa bir süre çalıştıktan sonra, şahıs ortaklığı olarak çeşitli taahhüt işleri yaptık. Bu dönemde çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektöre göletler, sulama tesisleri, konut ve endüstriyel yapılar inşa ettik. İşlerini yaptığımız bütün idarelerle iyi ilişkiler içinde bulunduk ve takdirler aldık. Kaliteli imalattan taviz vermedik.

Daha sonra, 1987 yılında şirketleşerek, memleketimiz olan Tokat ile Turhal arasındaki ovanın ismini taşıyan Kazova İnşaat Anonim Şirketini kurduk. Şirket olarak, Devlet Su İşleri, Bayındırlık Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi, Devlet Hava Meydanları İşletmesi, Türkiye Çimento Sanayii, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, üniversiteler ve çeşitli kamu kuruluşlarına birçok taahhüdü bitirerek teslim ettik.

İş hayatımızda 1 850 adet konut, 250 bin metrekare yönetim yapısı, 5 adet endüstriyel tesis, 3 adet gölet, 10 bin hektar sulama şebekesini başarıyla bitirmiş bulunmaktayız.

Firmamız şu anda kendi bitirdiği işlerden aldığı sonsuz karnesi, itibarlı bir piyasa ve banka desteğine sahiptir. Gerek altyapı ve gerekse üstyapı inşaatlarında rekabet ortamında büyüyerek var olmak, bilgili ve disiplinli çalışmamız sayesinde mümkün olmuştur. Ülkemizde daralan yatırımlar nedeniyle taahhüt arayışlarımızı yurt içinde olduğu kadar, yurt dışında yoğunlaştırmış bulunmaktayız. Yurt dışında, özellikle İran’da son derece olumlu görüşmelerimiz devam etmektedir.

Teknolojik gelişmeleri izleyerek, yapılanmasını globalleşen dünya kriterlerine uygun hale getiren firmamız, çağdaş çizgisinde hedeflerine yürümeye devam etmektedir. Firmamız, daha büyük yeniliklere ve başarılara imza atacak potansiyeldedir.

Firmayı var eden ve halen yaşatan yönetici, personel ve işçilerimize şükranlarımızı sunuyoruz.

Bu toplantıyı birlikte düzenleme imkânı veren Sayın İNTES Yönetim Kuruluna ayrıca teşekkür ediyoruz.

Değerli misafirlerimiz, toplantımıza tekrar hoşgeldiniz der, saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Mustafa Demir’e ben de teşekkür ediyorum Yönetim Kurulu adına.

Efendim, şimdi Sayın Cansızlar’a soru sormak isteyen Sayın üyemiz, sayın misafirimiz var ise, lütfen sorularını sorsunlar.

Buyurun hanımefendi.

SERAP YAVUZ KILINÇ (Nur İnşaat) - Öncelikle herkese iyi günler diliyorum.

Morgıç sisteminin, enflasyon yeterince düşmeden ve ülkede güven sağlanmadan ne kadar zaman içerisinde oturabileceğini düşünüyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

DOĞAN CANSIZLAR – Efendim, konuşmamda da belirttiğim gibi, Morgıç sistemi ülkemizde yaklaşık çeyrek yüzyıldır devam eden enflasyon olgusu nedeniyle uygulama alanı bulamamış bir alternatif model. Dolayısıyla alınan ekonomik tedbirlerin olumlu neticelerini görmeye başladığımız bugünlerden itibaren böylesi bir sistemin altyapısının yavaş yavaş oluşturulmasında büyük yarar olduğuna inanıyorum. Bununla ilgili de Toplu Konut İdaresi ile yapılan görüşmelerde, Mart ayında yayımlanan bir tebliğle böylesi bir Morgıç sistemine zemin hazırlayacak devlet destekli bir kuruluşun TOKİ’nin bu işe girmesi konusunda zemin hazırlanmış oldu. Belirttiğiniz gibi, ekonomideki enflasyon olgusu ve güven ortamının oluşmasından sonra ancak böylesi bir sistemin, modelin uygulamayı konulması gerekir diye düşünüyorum. Aksi halde, yüksek enflasyon dönemlerinde bu sistemin başarı şansı yok.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

AYHAN ÇİLİNGİROĞLU – 1953 Teknik Üniversite mezunuyum.

Sorum şu: Gayrimenkul şirketleri temettü dağıtmıyorlar; acaba neden?

DOĞAN CANSIZLAR – Ben yanlış anlamadıysam eğer gayrimenkul şirketleri diyorsunuz. Gayrimenkul yatırım ortaklıkları mı?..

Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının temettü dağıtıp dağıtmaması konusunda serbest bırakılmıştır diğer şirketlerde olduğu gibi. Eğer isterlerse temettüleri dağıtabilirler; ancak, temettü dağıtımı konusunda şu hususa çok iyi dikkat etmek lazım, özellikle ekonomik ortamın olumsuz olduğu dönemlerde şirketlerin temettü dağıtmaları, gerçekten temettüyü alacak kişilerin, yatırımcıların aleyhine bir yapıya dönüşebilir. Çünkü, sermaye yeterlilikleri azaldığı için, şirketin orta vadede olumsuz koşullarla muhatap olmasına sebep olabilir. O bakımdan, şirketleri biz normalde zorunlu tutmadık temettü dağıtımı konusunda. Ancak, bunun geçici olduğunu burada belirtmek isterim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kızılot.

PROF. DR. ŞÜKRÜ KIZILOT – Sayın Cansızlar’a, öncelikle doyurucu açıklamaları için çok teşekkür ederiz.

İlave olarak bir iki konuda daha soru yöneltmek istiyorum. Gayrimenkul yatırım ortaklığı, varlığa dayalı menkul kıymetler ve gayrimenkul sertifikaları konusunda etkinliklerde bulunmak isteyen firmalar bir: SPK ile nasıl bir ilişki kurabilirler? İkincisi de, SPK’nın bu konuda bilgilendirme ve yönlendirme –tabiî teknik anlamda- şeklinde bir katkıları olabiliyor mu?

Teşekkür ederim.

DOĞAN CANSIZLAR – Teşekkür ederim.

Sayın Hocamın belirttiği gibi, gayrimenkul sektörünün gayrimenkul yatırım ortaklıkları vasıtasıyla gayrimenkul sertifikası ihraç etmeleri yoluyla ve varlığa dayalı menkul kıymet ihraç etmeleri yoluyla sermaye piyasalarından finansman temin etmeleriyle ilgili biz Sermaye Piyasası Kurulu olarak bu hususlara ilişkin tebliğ ve düzenlemelerimizi yapmış bulunuyoruz.

Ayrıca, Sermaye Piyasası Kurulu olarak, eğer bu belirtilen modellerden biriyle finansman temin etmek isteyen firmalarımız olduğu takdirde kendilerine yardımcı olabileceğimizi burada huzurunuzda belirtmek istiyorum. Zaten bu konuyla ilgili broşürlerimiz de hazır. Dileyenlere, gerçekten Sermaye Piyasası Kurulu olarak her zaman yardımcı olacağımızı belirteyim.

BAŞKAN – Efendim, izninizle bir soru da ben sormak istiyorum.

Niye inşaat firmaları Sermaye Piyasasına giremiyor Sayın Başkanım?

DOĞAN CANSIZLAR – Şimdi, inşaat firmalarının piyasalara girememe diye bir şeyi söz konusu değil. Mutlak surette anonim şirket olarak örgütlenen herhangi bir inşaat firması da, önceden belirlenen koşulları sağlamış olmak kaydıyla, sermaye piyasalarına girebilir. Ancak, bizim burada bahsetmek istediğimiz, kurumsal olarak gayrimenkul yatırım ortaklığı şeklinde örgütlenildiği takdirde, hem vergi avantajlarından hem de yatırımcılara sunulan hizmetler açısından çok yararlı ve faydalı olabileceğini söylüyoruz. Yoksa engel diye bir şey yok, tabiî genelde engel yok. Ama, dediğimiz gibi, belli bir piyasadan yararlanma koşullarıyla ilgili düzenlemelerimiz mevcut. O bakımdan herhangi bir engel yok.

Sanıyorum başka soru yok.

Efendim, gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok teşekkür ediyorum. Aranızda kalamayacağım için çok özür diliyorum ve sizlere saygılar, sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)



-----------o-------------
Yüklə 66,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin