[İslam Felsefe Tarihi 3.sınıf Ders notları FİNAL ]
Prof.Dr. İlhan Kutluer
FARABİ
Ebu Nasr1 Muhammed bin Tarhan2 bin Uzluğ el Farabî et- Türkî (870-950)
-
Batı’da ALFARABİUS olarak bilinir
-
Türklüğü tartışılır. Türk mü Fârisî mi?= Hangi ırka bağlı olduğu “ortaya koyduğu fikirler ve görüşler” bakımından önemli değil, ancak antropolojik bakış açısından bunu tespit etmek önemlidir- görevimizdir. Nasıl Kindî FEYLOSOFU’L ARABise, Farabî’de FEYLOSOFU’T-TÜRK’dür! Cümleleri Gazzali gibi uzun değil, kısadır mesela- tipik türk usulü
-
Ebu Bişr Metta Farabi’nin Mantık hocasıdır. Daha sonra Yahya b,n âdî’ye hocalık yapmıştır. Mantık ilmine katkısı unutulmaz ve Mantık’ta çığır açmıştır. Bundan dolayı lakabı: المعلم الثاني. Latince: MAGİSTER SECUNDUS (the second teacher)
-
Batıda en çok mantık alanında etkide bulunmuştur
-
Endeluste İBN MEYMUN üzerinde etkisi olmuştur. دلالة الحاءرين
-
Farabi hükümdarlarla içiçe olmak istememiştir, ayrı kalmak istemiştir
-
Sûfî kıyafetlerle dolaştığı bilinir
-
Güncel siyasete bulaşmaz aöa bu konu hakkında eser yazar.
-
Ozamanlar hükmedenler el Hamedaniler, başıda Seyfu’d devle- artık Abbasıler güç kaybeder ve emirlikler başlar. (Hemdani, Suriye’deki emirliktir). Manevi iktidar Bağdatta, maddi değil. Seyfu’d devle sempozyum3 (ziyafet) düzenlerdi belirli aralarda. Şöyle bir olay anlatılır İbn Halleka’nın “vefayatü’l ayan” adlı eserinde:
“Sefu’d-devle’nin meclisinde biraz farklı kıyafetli biri, milletin ensesine ve kıyafetine basarak yürür. Seyfuddevle ona: “layık olduğun yere otur” der. O da sultanın tahtına gider, sultanı iter ve yerine oturur. Sultan şifreli-farklı bir lisanla görevlilere seslenir. Bu şahis onun bu lisanını anlar ve ona cevap verir. Sultan şaşırır ve bu dili nereden bildiğini sorar. O zat: “ Ben 70 lisan bilirim” der. Daha sonra bu şahıs bir çalgı aleti çıkarırı. Herkesin güldüğü bir şarkı çalar. Daha sonra bir şarkı çalar ve herkes ağlar. Sonra yine bir şarkı çalar ve herkes uyur...”
= Bu menkıbenin yorumu: Burada Farabi hakkında ne denilmek istenilmiş?
-
Birikimli ve bilgili bir zat
-
Musikiyle ilgilenir. İyi bir müzisyendir
-
her ortama ayak uydurabilen ve söz sahibi olan bir yapıya sahip
-
pervasız. Kendini sultandan da öte görür
-
70 dil bilmesi= çok dil bilirdi
-
Sultanın tahtına oturması: Platon’un devlet sistemini savunduğunu gösterir. FİLOZOF KRAL. Bilgeler yönetmeli...
-
Farabî’nin kabrı Şam’da Babu’s sağîr’dedir
-
Farabî denildiğinde akla gelinmesi gereken 3 kavram: FARABİ SACAĞAYI
MEDİNE (sosyo-politik hayat), El ULÛMU’L FELSEFİYYE (bilimler. Entellektüel hayat) ve MİLLE (dinî hayat- sadece vahye dayalı olan dinler değil)
ESERLERİ:
-
آرائ اهل المدينة الفاضلة
-
İdela State olarak Rıchard Walzer tarafından ingilizceye çevrilmiştir.
-
Medine-i Fazıla ehlinin görüşleri. Dünya görüşüyle ilgili bilgi veriri. “WELTANSCHAUUNG”. Bu eserde السبب الاول ile başlar daha sonra Medine kavramına geçer ve çeşitlerini vs anlatır.آراء önemli burada.
-
“erdemli toplmunun dünya görüşü” olarak tercüme edilebilir (İlhan Kutluer)
-
Fazilet kavramı üstün değere sahip ve felsefesinde önemli yer iştiğal eder
-
السياسة المدنية (او) مباديئ الموجودات
-
“political rejims”. آراء gibidir, fakat salt tekrar değil, farklı olarak Demokrasi hakkında bilgi içerir
-
فصول المدني
-
فصول fasıl fasıl yazıldığı için bu ismi almıştır
-
Batıda karşılığı AFORİZMA
-
تحصيل السعادة
-
السعادة Farabî’nin en önemli kavramlarından. “Saadeti kazanmak”-“mutluluğun kazanılması”
-
التنبيه الى سبيل السعلدة
-
“et-Tenbîh” = bireyin mutluluğu. Mutluluk kılavuzu
-
كتاب الحروف
-
“Harfler Kitabı” – Ömer Türker tercüme etmiştir
-
Burada Harf- Terim anlamındadır. Metafizik kavramları kitabı. Önemli fikirler içerir. El mille sacağayına ait önemli bilgiler ihtiva eder.
-
كتاب الملة
-
Farabî’ye göre her medinenin bir millesi vardır
-
فلسفة ارسطو
-
Etüd, çalışma tarzı. O dönmde Aristo hakkındaki görüşler nelerdi, onu aktarmıştır
-
فلسفة افلاطون
-
O dönemde Eflatun (Platon) hakkındaki görüşler nelerdi onu aktarmıştır
-
الجمع بين رأيتي الحكمتين
-
Esalojya adlı eserin tarihi hatası üzerine yazılmış bir eser (aslında bir hatadır, çünkü Esolojya adlı eser Aristo’ya ait değildir) burada bu hata üzerine Farabi kendi eserini kaleme almıştır ve aslında birbirine zıt görüşlü olan Aristo ile Eflatunun görüşlerini bir araya getirmeye çalışmıştır.
-
“Ya bu eser Aristo’Nun değil diyeceğiz, ya da şimdiki algılarımızla doğru anlayamıyoruz demek istenlenleri” demiştir Farabî (varsayım üretiyor, çaresizce iki zıt görüşü bir araya getirmeye çalışıyor) . Aslında buradan bir hata olduğunu anlamış gibiydi.
-
احصاء العلوم
-
Zamanımıza ulaşmış bilimlerin sistemleştirilmiş ilk eser. Dev bir eserdir
-
Mantık Külliyatı
-
Mantığın ne kadar kategorileri varsa, her birine dair ayrı ayrı eser kaleme almıştır
Farabinin önemli kitapları türkçeye tercüme edilmiştir. Bununda en büyük sebebi eserlerin daha önce ingilizceye çevrilmiş olmasıdır!
(aşağıdaki şemaya açıklama)
Bilkuvve X bilfiil , kuvve halinde X fiilî, POTENCİAL X ACTUAL
Kozmoloji = işler ve güçlerle uğraşır, Ontoloji = ne var ne yok ile uğraşır
Farabî’nin semavî cisimleri 5. Element tarzındadır
Buradan itibaren kozmik alem/alem başlar
SUDÛR TEORİSİ الصدور
Farabî’nin kozmoloji görüşü- klasik tabiriyle sudur teorisi
(Mevcudâtın, evrenin sâdır oluşu)
-
Sudur kelimesinin manaları bir takım yanlış anlaşılmara yol açabilir, onun için ele almak gerekir:
-
“benden böyle bir söz sâdır olmadı”, bu fiil benden sâdır olmadı” deriz. Bundan yol açıkarak anlamı “türeme”dir
-
Türeme: “alem tanrı’dan türemiştir” cümlesi sanki alem Tanrıdan çıkmıştır gibi olur (bu ise olmaz)
-
Masdar ne demek?: “türeme” kendisinde türeyen şey. Fiiller türedikçe masdar’dan bir eksilme meydana gelmez, ondan parça almaz. (metaforik)
-
İlhan Kutluer: “ Sudur kelimesinin kendisi bile bir metafordur, zira kelime anlamıyla kullanılırsa, sisteme karşıt ve imkansız şeyler zihinde oluşmuş olacaktır.”
(Şemanın yatay halinden dikey haline getirilmesi)
الاول
BİR:
-
ehad anlamında. Onun gibi birşeyin olmaması anlamında
Zorunlu(dur):
-
واجب الوجود
-
Yokluğu düşünülemez. Düşünülürse akıl intihar etmiş olur, akıl kendi işlevini inkar eder
Bölünmeyen:
-
Allah tecezzi etmez
-
Kısımlara ayrılabileceğine düşünmek muhaldir, cüzlerden oluşmaz
AKIL-ÂKİL-MA’KÛL
ÂLİM-HÂKİM-HAKK
NUR (IŞIK)
-
Nur suresi metaforuna atıftır
-
Bu da bir metafordur ontolojik bir mana verilmektedir
GÜZEL
-
Cemal : yani güzelliğin tepesindedir
ULU
-
En büyük, ekber anlamında
CÖMERT
-
Cuud : vermeyi istemek ve sevmek yani varlığı vermeyi istemek ve sevmek
AKL- MAKUL- ÂKİL
-
Felsefede akıl cevher tarzıdır, yani varoluş tarzıdır. Ne cismani ne de cisimle ilişkide bulunan, cismani olmayan gayr-ı cismani varlığa sahiptir.
-
Tamamen GAYR-I CİSMANİ: ne cisimdir, ne cismanidir, ne de cisimle bitişir.
-
İkinci cevher türü nefistir. Kendisi gayr-ı cismanidir ama bitişebilir. EL-MUKARANE : yani paralel mevcudiyete sahip olan (Mukarin x mufarak/mufarik)
AŞK – MAŞUK – AŞIK
3 tür varlık vardır: Akıl, Nefs ve Cisim:
-
Akıl: gayri cismanî, cismanî aleme bitişmiyor, müteal ve aşkındır
-
Nefs: gayri cismanî ama herhangi bir cisim / bedenle bitişebiliyor (ya insan ya da gök cisimle)
-
Cisim:
İnsan: akıl, nefs ve cisim sahibidir. İnsan varlığı kozmik varlıkların en altında olmasına rağmen hepsinde mündemiç, kendisinde içeriyor. İşte farabi’nin demek istediği “insan küçük alemdir الانسان عالم صغير (insanın göklerle irtibata geçebilir= bunu nübüvvet bahsinde delillendirmek için kullanıyor)
-
الاول akıldır dersek, bu olmaz. Allah’a mekan vs izafe etmiş oluruz. Aklın birincil işlevi akletmektir, yani bilmektir. Allah’ın bilmesi zaman ötesi/ aşkındır. Normal aklın bilmesi gibi değildir. (İbn Sina bununla ilgili gayri zamaniyyündür der.. )
-
Allah için gayb yoktur ki zaten, gaybı bilir mi diye soruya cevap aransın
-
Allah akleder derken zaman ötesi bir bilmekten bahsederiz. İlk bildiği şey kendisidir. Onun bilmesi kesintisizdir. Kendisini bildiği zaman, bu varlığın neyin gerektirdiğini bilir. Bu ilahî bilgi tecevhür eden bilgidir işte ( varlık kazanır). Allah’ın ilmi varlığı gerektirir
-
Gazzali’nin İhya’sında zikrettiği ilk hadis: “Allah’ın ilk yarattığı şey akıldır”
-
Alem Allah hariç herşeydir العالم ما سوى الله
İlahî/aşkın/müteal
الاول
الثواني
العقل الاول
Alem
-
Herhangi bir semavî akıl: 2 vechesi var
-
El evveli bilir
-
Kendini bilir
Allah’ın aklı ve fikri mutlak anlamda bilmeği ifade eder, zaman ötesi, mütealdir.
İlahî bilgi: tecevhür eden bilgi= varlık kazanan bilgidir. Allah’ın ilmi varlık gerektirir
-
Allah kendi zâtı hakkında bilgisinin tecevhür etmesidir
-
Her ilke kendisinin el-evvel’den sâdır olduğunu bilir
-
Her göğün bir aklı, cismi ve nefsi vardır
-
11.aklın merâtib-i vücüd bakımından yoktur
-
FAAL AKIL, 9. Aklın el evveli bilmesinden oluşur. 10.akıldır – Cibril’dir/Ruhu’l Emin/Ruhu’l Kudus
-
Faal aklın diğer adı واهب الصور (DATOR FORMARUM)
-
Onun melekî/ aklî fonksiyonlarına dair kavramlaştırma. Suret almamış madde olmaz, cisim olmaz. 3 tür suret var:
Kur’an’da faal akla er-Ruh denir. Melaike’den daima ayrı tutulur. تنزيل الملائك و الروح
Farabi insan aklıyla faal aklın ilişkisine ittisal der.
arz
İnsan en alt mertebededir, ancak üstlerle irtibata geçebilir. ittisaldir
Farabî’nin Siyast Felsefesi
Onun ahlak felsefesi ile içiçedir
Medine: (sosyo politik hayat)
-
İnsanlar doğuştan medenîddir. Sosyal bir hayatı isterler. Sosyal hayat politik hayatı ilgilendirir. Şehir ölçeğinde sosyo politik anlarsak EL-ÜMME = ULUS – Farabî’de şehirlerden oluşmuş sosyo politik EL MAMURE- medeni usuların oluşturduğu kuşak. Uluslar topluluğu
-
Her sosyo-politik varlığı ayrı ayrı temsil eder
-Medine-Ümme-Mamure = Medenîlik
المدن
-
Medine derken kastedilen manalar:
-
Medine’nin kurucusu: الرئيس الاول
-
Kurucu lider (Medine fazılanın) الحكيم\ الامام
-
Her nebi hakîmdir
-
Hakim vefat ederse onun esaslarına uygun olarak yönetilirse medine-i fazıla olur.
-
Devam ederse yöneticiye ملك السنة diye adlandırılır
-
Bir dini gelenek ortaya koyar ve devam eder
Fazile: (manevî üstünlük)
-
Aklî Erdemler (üniversite, okul)
-
Ahlakî erdemler (yiğit, cömert, iffetli…)
Saadet:
-
Sahte
-
Hakiki (Bu saadet erdemlidir)
= Asıl saadet diğer dünyada ruhun bedenden ayrılması iledir
مضادات المدينة الفاضلة
-
المدينة الجاهلية
-
المدينة الضرورية
-
İhtiyaçların tamini oluyor. Zaruri bir şekilde karşılanmalı ama saadeti karşılamıyor. Farabi kabul etmez
-
İhiyaç karşılanınca tamam
-
المدينة الخسة القوط
-
Üşkünlük. Maddi, bedeni hazların peşinde koşan topluluk. Mutluluğun bundan başka bir şey olmadığını söylerler. Ondan alabileceğimiz hazzı zirveye çıkarmalıyız derler. Mesela modern kapitalizm hiçbir ideali, manevi ufku olmayan, kendi tüketimini alır
-
İhtiyaç karşılanınca tamam değil. Maddi hazlar sonunda acıya dönüşür
-
المدينة البدالة
-
Beddale= ticaret, karı en yükses, zirve olarak gören bunu saadet vesilesi kabul ediyorlar. Servet zirveye ulaşmalı
-
Maddi şeyleri görmezden gelip birçok maddi bedeller harcayabilirler, zirveye ulaşmak için
-
المدينة الكراهة
-
Kerem, şeref, prestij sahibi olmak. En yüksek değer ŞERETİR. Nihai gaye olması eleştiriliyor. Yoksa Farabi şerefsiz olun demiyor…
-
المدينة التغلب
-
Tiralık (despotizm). Despot idaresi üstün değer fazilet en üstün despotluktur. Büyük balık küçüğünü yer
-
Adalet Erdemi yanından bile geçemez
-
المدينة الجماعية
-
Platondaki emokrasi’dir. En yüksek değer, özgürlük ve eşitliktir. Özgürlük bu devlette herkes kendi hayat görüşüne uygun şekilde. Yaşayabilir. Bu hakkın kendisine verilmesi bakımından eşittir (1.İlke)
2.ilke:
- demos: Halk
- Kratos: yönetim
Avamın, çoğunluğun rejimi. Bu medinede yöneticiler yönetilenlerin istekleri doğrultusunda yönetir. Yönetilenler kendini yönetir. İyi bir yönetici halkın isteğini karşılayandır. Yönetilen yöneticiyi iskat edebilir. Farabi= Medine-i Fazilaya dönüşme istibdadı olan en yüksek rejim budur. Neden?
-
Kendiliğnden dönüşmedir bu
Peki neden Cahili?
-
Hakikat tek, fazilet tek ama burada her kabiliyet bir çoğulculuk ortaya çıkarır. Ne doğru ne yanlış kimsenin bir bilgisi yoktur. Farabi’nin toplumu bir ideoloji toplumudur. Bu sebeple fazıla ve cemaa çelişir
-
En-Nevabit= bunlar Medine-i Fazıladaki erdemsiz insanlardır. Bunlar toplanmazsa çevresine zarar verir. Farabi Nevabit’e yaşama hakkı vermez. Eğitim ve ikna yoksa te’dib (ceza) gerekir. Yoksa sürgün
Farabi’de Medine-i fazıla ve cemaa zıddı günümüzde el medinetül fazilatül cemaa….
-
المدينة الفاسقة
-
Hakikati biliyor ama yaşamıyorlar. Teori var, pratik yok
-
المدينة المبدلة
-
Tahrif olmuş medinelerdir. Kuruluşta sağlam, sonra tahrif olmuştur
-
المدينة الضالة
-
Her biri kendi yalancı peygamberinin propagandasını yapar. Tam bir deccal-i yönetim.
El Mille
Farabi’nin din tarifi: anlaşılacak ki Farabi’ye göre EL-Mille hem dine uygun hemde bizim sapık diyebileceğimiz unsurlar içerir
Tanımı Kitab’ul-Mille adlı eserinde geçmektedir.
الملة هي أراء وافعال مقدرة و مقيدة بالشرائط يرسمها للجمع رئيسهم الاول يلتمس أن ينال باستعمالهم لها غرضا له فيهم أو بهم محدودا
-
Medine’i fazılasında geçen أراء = görüşler/dünya görüşleri
-
Şartlara uyarlanmış
-
يرسمها = hat ve resim mantık kelimeleridir resim ise tarifdir, din kitabında geçen bir resim mantık kitabında geçen rasyonel bir tarife benzemez (uslub farkı)
-
Resmeden kişi bunu içinde bulunduğu toplum için yapar
-
Bunu kim yapar ‚ رئيسهم الاول’ yani ilk kurucu
-
Bu kurucu belirli bir amaca ulaşmayı gözetir (amaç Farabi‘de = saadet ancak her medine’nin kendine göre saadet anlayışı vardır)
-
O toplumdan o toplumun içinde ve o toplumla birlikte
-
Demek ki bir din araa ve efalden oluşmaktadır
-
Bu dini onların reisleri yapar ve toplumu belirli bir amamca yöneltir
Medineyi anlatırken kullandığı terminolojiyi anlatırken ve milleyi anlatırken kulanndığı terminoloji aynı unsurlar içerir:
Reisulevvel = Fıkıhta Şari yanı Allah ve Resulu
-
her medinenin bir millesi vardır
-
Geçen derste çizilen medine-i fazıla şeması aynı zamanda el mille ile örtüşür. Yani el
milletül fazıla da vardır aslında. Medinetül-fasıka var ise el- millet’ül fasıka da vardır...vs. Medine’yi anlattıktan sonra ifadesi şudur: ötekilerini de buna kıyas et!
-
Erdemli toplumun erdemli dini olur. Bunun terside mümkündür
-
Milleyi İslam ulemasının verdiği bir tanım olarak yaklaşmak yanlış olur. Her din olarak
görülenin tanımıdır.
-
erdemsiz diye tanımladığı dinler islam ulemasının tanımladığı dinlerin olamayacağı diye bir sonuç çıkar
-
araa ve efal adına inşa edilen herhangi bir doktrini değerlendirip tasnif etmek gerekir.
Erdemli ve erdemsiz olarak
Eleştiri?: tanımı gerçekten iyi bir tanım mıdır?
-
Cvp: evet çok genel bir tanım yani parametreleri eğer tüm dinler için koyarsak... peki bir kaç örnek ile ele teyit edersek;
= Örn.: Kabile dinleri bu tanıma dahilmidir?
-
Cvp: Medinetül darure ye girer. Ve bu tanım ilkel dinleri de alır.
=Örn.: Ateizm girer mi?
-
Cvp.: Bu dinin kitabının adı ‚das Kapital’’ dır bu tanım da girer
Mille
Farabi’nin mille tanımı Şeriatı da kapsar.
-
Farabi’ye göre; vahyi gayr-ı metluv yoktur. Yani beşeri ifadeleri vahiy değildir, ancak vahye dayanır!
-
Medinetul fazıla kitabında ‚erdemli imamlar’a da yer vermektedir
(yani Peygamberler) -> kıssaların pedagojik bir amaçları olduğunu anlamak gerekir.
İnsanın safını belirlemesi içindir...hangi medeniyettensin? İbrahim mi? Nemrut mu?
„Araa“ ve „Efal“ olma bakımından temel önermeler:
-
- MILLE FELSEFEYE BENZER :
-
Muhteva (içerik) bakımından benzer:
-
Allah kitabında ne yazıyorsa tam teşekkül etmiş bir felsefe kitabında da bunlar olmalıdır
-
Yöntem bakımından farklıdır:
-
Onları ayıran şey ise , mille’nin dilinin ve uslubunun ve yönteminin farklı olmasıdır. Dinin amacı felsefe yapmak değildir, hakikatı söyler ve öyle bir uslubla söyler ki insanları kolayca kazanır = Farabi’de buna iknai metot denir. İknai yöntem: pedagojik bir yöntemdir, ne olursa olsun insanları oraya kazanmak ister. Örn.: cennet cehennem tasvirleri korkutucu /çekici olarak anlatılır . Filozoflar ahiret hayatı için , anlatılan şeyler misaldirler İbn sina’ya göre buradakilerin hakikatleri ordadırlar. Felsefenin yöntemi ispattır.
-
Dil bakımından farklıdır:
-
Uslub bakımından farklıdır:
Mille kendi ilimlerini de ortaya koyar. Millenin ilimleri:
-
Kelam- cedel
Amacı: savunmadır, mücadele eder.(Nusret) Kelamcı bu amacı gerçekleştirmek için safsataya kadar gidebilir. Cedel hakikatı aramak için değildir. Farklı hakikatlerin çatışmasıdır. Kelam Medine’nin Millesini savunmak zorundadır. -> apolojetik
-
Fıkıh- icithad
amacı: hem itikad hemde amel doktrinin temelini inşa eder
yani Farabi bu konuda İmam Ebu hanife gibi düşünür (el-fıkh’ulekber de itikad sonrasında ise furu hükümler inşa edilir)
-
– İnsani kılındığında felsefe milleye tekaddüm eder-
Dostları ilə paylaş: |