İslam ve Cinsiyet Farklılıkları



Yüklə 2,13 Mb.
səhifə63/77
tarix12.08.2018
ölçüsü2,13 Mb.
#69829
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   77

- Nefy-ı Harec Kaidesi:


Kur’ân-ı Kerim ayetlerinden[1] elde edilen bu kaide de, yüce Allah’ın insanlar için meşakkatli ahkâm koymadığını gösteriyor. Fakihlerin kahir çoğunluğu bazı cüzî ihtilaflara karşın bu kaideyi ilke olarak benimsediğinden şöyle diyebiliriz: Erkek eşini cinsel açıdan tatmin etmez de kadın sıkıntı ve meşakkatle karşılaşacak olursa, nefy-i harec kaidesine göre kadının bu duruma tahammül etmesi şer’i açıdan farz değildir; Dolayısıyla eşini cinsel ihtiyacını karşılamaya veya onu boşamaya zorlamak üzere İslamî hâkime başvurabilir.[2] 

[1]       “Ve dinde size bir zorluk yüklemedi.” Hac, 78

[2]       Burada şunu zikretmekte fayda var: Bu meselede harecin (zorluk) kaynağı ya zinanın haram oluşunun şerî hükmüdür ya şar’inin kadının sabretmesinin farz oluşuna ve itiraz hakkının olmayışına dair hükmüdür ya da hâkimin farzî boşamasından sonra şar’inin zevciyetin bekasına hükmetmesidir. Ve nefy-i harac (zorluk) kuralının zinanın ve meşru olmayan diğer cinsel doyum yollarının haram oluşu kaldırmadığı kesin olduğundan, nefy-i harac (zorluk) kuralının mefhumu son iki hükümden birini kaldırmaktır

- Maruf Muaşeret (İyi Geçinme) Kaidesi:


Bu kaide, müminleri kadınlarla iyi ilişkiler içerisinde olmayı tavsiye eden, Kur’ân-ı Kerim’den bir ayetin içeriğidir.[1] Bazı fakihlerin, bazı durumlarda bu kaideye dayanarak, örneğin kadınla birlikte olmanın farz olduğu veya makul düzeyde infakın farz olduğu sonucuna vardığından,[2] kadının eğilimi veya talebi durumunda, cinsel açıdan tatmin edilmesinin farz olduğunu bu kaideden hareketle ispat edilebileceği tasavvur edilebilmektedir. Bir kadınla iyi ilişkiler içerisinde olmanın gereği erkeğin, eşinin cinsel isteğine olumlu cevap vermesidir.

Ama bu gösterilen delil de eksik görünmektedir. Çünkü burada “iyi” olarak tabir ettiğimiz “maruf” sözcüğünün bir dizi farz ve müstahabı kapsayan geniş bir alanı söz konusudur ve açıktır ki, iyi muaşeretin (iyi geçinme veya iyi ilişkilerde bulunma) müstehap olduğu durumlarda farz olamaz. Bu yüzden ayetin farzlar için nazil olduğu ve marufun görece anlamına bakmaksızın, farz durumları kastettiği durum ile marufun genel anlamda olduğunu kabul ederek, ayetin farzlar için nazil olduğu yorumundan vazgeçme durumu arasında birini seçmemiz gerekir. Böylece söz konusu meselede farz olma durumu konusunda bu ayete istinat etme imkânı her iki varsayımda ortadan kalkmış olur. Zira birinci varsayımda iyi muaşeretin farz olduğunu, ayete dayanarak ispat etmek, ayetin misdakına yönelik şüphede genel kapsamına istinat etmek olur ve bu da usul-i fıkıh âlimlerince reddedilmiştir. İkinci varsayımda da esasen ayetin zahiri farzlılığı gerektirmektedir.[3]



[1]       “İyi ve uygun bir şekilde onlarla geçinin.” Nisa, 19

[2]       el-Ensarî, Nikâh kitabı, s.472 ve Şehid-i Sanî, er-Ravzatu’l-Behiyye, c.5, s.469

[3]       Ayetullah Nainî ve Ayetullah Hoî’nin kabul ettikleri usul-i fıkıh ilkelerine göre, lafzî madlulun farz oluşu emir değildir; aksine bir emir verilir de ona muhalefet etmenin caizliğine dair bir belirti olmazsa, akıl onun farz oluşuna hüküm verir; Hoî, Muhazirat Fi Usul-i Fıkıh, c.2, s.129. Dolayısıyla bu ayet ile delil getirmek tevcih edilebilir; fakat bu ilkenin doğru olmadığı gözükmektedir. Çünkü hatta aklın hükmünün mukaddimatının olmadığı yerde bile şerî emirlerden farz hükmünü çıkarmak, emir ve nehiyler konusunda akl-i amelinin bir hükmüyle değil, bir çeşit lafzî delaletle karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymaktadır. Bu ilkenin münakaşaları ile ilgili bk. Sadr, Buhusun Fi İlmi’l-Usul, c.2, s.19-20

- Hukukta Benzerlik Kaidesi:


Bu kaidenin delili Kur’ân-ı Kerim’in şu ayetidir:

“Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır.”[1]

Bazıları bu ayeti eşlerin birbirlerinin cinsel haklarının benzerliğine yormuş ve şöyle bir sonuca varmışlardır: Kadına eşinin cinsel talebine karşılık vermesi farz olduğu gibi, erkeğe de eğilimi ve isteği olduğu zaman eşinin cinsel talebini yerine getirmesi farzdır. Özellikle kadının günaha bulaşma kaygısı söz konusu ise bu şarttır.[2]

Birçok fakihin de vurguladığı üzere, bu ayetin zahirinden akla ilk gelen anlamına dayanarak bir şey söylemek mümkün değildir. Açıktır ki, kadın ve erkek arasında en önemli evlilik hakları birbirinden farklıdır. Örneğin; nafaka hakkı, konut hakkı ve mehir hakkı kadınlara; kavvamiyet hakkı ise erkeklere özgüdür. Dolayısıyla bu ayetten maksat, evlilik haklarının evlilik görevlerine benzetilmesi, nitelik ve çeşidi itibarı ile değil, talep etme hakkı ve farz olduğu ilkesi ile ilgilidir.[3]

Zararın ve harecin reddedilmesi kaidelerinin dışında sözü edilen kaidelerin hiçbiri kadınların cinsel açıdan tatmin edilmeleri üzerinde bir hakkı bulunduğunu ispat edebilecek güçte değildir. Söz konusu iki kaidenin arasında da, zararı reddetme kaidesi daha güçlü görünmektedir. Çünkü hareci reddeden kaidenin itibarı ve genelleştirilmesi üzerine bazı kuşkular bulunmaktadır.[4]

[1]       “Kadınların yükümlülükleri kadar (erkekler üzerinde) hakları da vardır.” Bakara, 228

[2]       Fazlullah, Dünye’l-Mer’e, s.94

[3]       Tusî, el-Mebsut Fi Fıkhi’l-İmamiyye, c.4, s.324 ve Mukaddes Erdebilî, Zubdetu’l-Beyan, s.592

[4]       Bu cümleden, bu kaidenin muteber oluşunda birtakım münakaşalar yapılmıştır. bk. er-Ruhanî, Munteke’l-Usul, c.4, s.340-350 ve yine “nefy-i harec” kaidesinin haramları kapsamasında kuşku edilmiştir. Bk. Şübeyrî Zencanî, Takrirat-i Ders-i Nikâh, c.5, ders: 159, s.7-9; ve yine bazı rivayetlerden bu kuralın ibadi şeyler has olduğu anlaşılabilir. Bk. Meclisî, Biharu’l-Envar, c.2, s.277 ve c.27, s.183. Ayrıca bu kaideye şahit gösterilen bütün rivayetlerde, onu ibadî konulara tatbik etmişlerdir. bk. Nerakî, Avaidu’l-Eyyam, s.58-59

[7] Kadının, Eşinin Cinsel İktidarsızlığı Varsayımında Evliliği Feshetmesi


Erkeğin cinsel iktidarsızlığı meselesi iki şekilde gündeme gelmektedir:

1- Evlilikten önce cinsel iktidarsızlık.

2- Evlilikten sonra cinsel iktidarsızlık.

İlk durumda, görünen o ki Şiî fakihler arasında bir anlaşmazlık bulunmamakta ve çoğunluğu, erkeğe bir yıllık tedavi süresi tanındıktan sonra iyileşme hâsıl olmadığı takdirde kadının nikâhı feshetme hakkı bulunduğunu belirtmektedir.[1]

Ancak ikinci durumun hükmü, rivayetlerde göze çarpan bazı çelişkiler yüzünden bir nevi anlaşılması güç bir durumla karşılaştığı anlaşılıyor.

Senet açısından sahih olan bir rivayette şöyle okumaktayız:

«Cinsel iktidarsızlığı olan kişiye bir yıl süre tanınır; sonra karısı isterse ondan boşanıp başka bir erkekle evlenir, isterse onunla kalır.»[2]

Diğer bazı rivayetler de aynı manaya işaret etmektedir.[3] Bu rivayetlerden hareketle Şeyh Müfid gibi bazı fakihler, cinsel iktidarsızlığın evlilikten önce veya sonra ortaya çıkmış olması arasında herhangi bir ayrım yapmamış, kadının bir yıl bekleme ve daha sonra feshetme hakkına kavuşmasının her iki durum için sabit olduğunu beyan etmiştir. Ama birçok fakih de evlilikten sonra cinsel iktidarsızlığın ortaya çıkması durumunda, kadının feshetme hakkı olmadığını savunuyor ve bu fetvayı üç rivayete dayandırıyor. Bu rivayetlerin biri zayıf, diğer ikisi ise birtakım ilkeler ölçüsünce güvenilirdirler. Bu iki rivayetten birinde şöyle okumaktayız: İmam Ali (a.s) şöyle buyururdu:

“Bir erkek bir kadınla evlenir ve bir kez onunla ilişkiye girer, ama daha sonra ondan yüz çevirirse kadının nikâhı bozma hakkı yoktur; artık müptela olmuş ve sabretmesi gerekir.”[4]

Buna karşın erkeğin cinsel iktidarsızlığı ile ilgili diğer iki muteber rivayette kadının feshetme hakkı mutlak surette ispat olunmuştur. Bu iki rivayette şöyle okumaktayız:

İmam Cafer Sadık’a (a.s) bir problem yaşaması sebebiyle eşi cinsel ilişkiye giremeyen bir kadın, eşinden ayrılabilir mi, diye sordum. İmam (a.s), “Evet, isterse ayrılabilir.” buyurdu.[5]

Yine içerik itibarı ile bu son iki rivayete yakın olan bir başka muteber rivayette, erkeğin cinsel iktidarsızlık durumunda, evliliğini sürdürme kararının kadının rızasına bağlı olduğu belirtmektedir. Bu tabirden de kadının mutlak surette nikâhı feshetme hakkının olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu rivayette şöyle okumaktayız:

İmam Cafer Sadık’tan (a.s) eşiyle ilişkiye girme gücü olmayan bir adam hakkında soruldu. İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Diğer kadınlarla ilişkiye giremiyorsa karısını tutmaması gerekir; ama kadının kendisi buna razı olursa o başka.”[6]

Bu yüzden burada üç grup rivayetle karşı karşıyayız ve her biri en azından üç rivayet içermektedir. Bunların çelişkilerini çözmek için bir çözüm yolu gerekiyor.

Sonucu, kadının evlilikten sonra eşinin cinsel iktidarsızlığı yüzünden nikâhı feshetme hakkını inkâr eden meşhur çözüm yolu, en azından altı rivayetin zahirinin mutlaklığını göz ardı etmeyi ve hepsini ilk duruma, yani erkeğin evlilikten önce cinsel iktidarsızlığı durumuna yormayı (ki bu imkânsız görünüyor) ve yine senetle ilgili ileride açıklayacağımız birtakım mülahazalar sebebiyle onaylanacak gibi gözükmektedir.

Meşhur çözüm yolunun dışında, Şeyh Müfid’in fetvasına benzer bir sonuca ulaşan başka iki çözüm yolundan biriyle söz konusu çelişkiyi bertaraf etmek mümkündür:

Birinci çözüm yolu:

Bu hükmün asıl ölçüsünü, sorunun tedavisinin mümkün oluşu veya olmayışı olarak bilmektir. Nitekim konu ile ilgili geçen rivayetlerin yedincisinde bu noktaya işaret ediliyor:

“İnsan bir kadınla evlenir ama karısı ile ilişkiye girme gücü olmazsa, ona kendini tedavi etmesi için bir yıl zaman verilir.”

Dolayısıyla şöyle diyebiliriz: Kadına hemen feshetme hakkını ispat eden üçüncü grup rivayetler, tedaviden umut kesildiği durumlar ve yine bir yıllık mühlet tayıyan birinci grup rivayetlerin de erkeğin iyileşme ve tedavisi mümkün olan durumlarla ilgilidir. Böylece ikinci grup rivayetler de şöyle izah edilebilir: Kadının feshetme hakkının reddedilmesinden maksat mutlak surette değil, hemen feshetme hakkını reddetmektir ve muhtemelen bir kez yakınlaşmanın kadının hakkının düşmesine gerekçe olarak kabul edilmesi de, bu durumun erkeğin iyileşmesinin işareti olarak telakki edilmesinden kaynaklanmaktadır.

Bu çözüm yolu, iyilik ve akılcı mülahazaları bakımından meşhur çözüm yolundan daha geçerli görünmektedir. Bazı araştırmacılar tarafından da benimsenmiştir.[7] Ancak bu sadece iyiliğe dayalı bir mutabakattır ve örfî açıdan sağlam bir mutabakat sayılmaz.

İkinci çözüm yolu:

Rivayetlerdeki çelişkiyi senetle alakalı boyutları göz önünde bulundurarak ortadan kaldırmaktır. Bazı fakihler ikinci grup rivayetlerin senetlerinin zayıf olması gibi basit bir iddia gündeme getirerek sadece birinci ve üçüncü grup rivayetlere istinat edilebileceğini ileri sürmüş ve böylece meşhur fetvaya karşı çıkmışlardır.[8] Ama rical ilminde güçlü bir temele göre, ikinci gruptaki bazı rivayetlerin senedi sahih kabul edilebilir. Zira rivayetlerin senedinde Sünnî ravinin yer alması, güvenilir biri olduğu takdirde, senet zayıflığına yol açmaz.

Buna göre şöyle diyebiliriz: Şeyh Tusî gibi bazı güvenilir Sünnî ravilerin rivayetlerine itibar eden âlimler, söz konusu rivayetlerin Şiî ravilerin naklettiği rivayetlerin içeriği ile çelişmemesi şartını da gündeme getirmektedirler.[9] Tartıştığımız konuda da bu şart geçerli olmadığı için ikinci gruptaki rivayetler itibarını kaybetmektedir.

Demek ki, birinci ve üçüncü grup rivayetlerin ortak noktası şudur: Erkeğin ister evlilik öncesi ister sonrası cinsel iktidarsızlığı, iyileşmekten umudu kesecek hadde olursa, kadına nikâhı feshetme hakkı doğurur. Eğer erkeğin iyileşmesi muhtemel ise, o zaman kadının bir yıl beklemesi gerekir ve eğer bu sürenin sonunda erkeğin sorunu devam ederse, kadının feshetme hakkı ispat olur.

[1]       Bahranî, el-Hadaiku’n-Nazire, c.24, s.384

[2]       Vesailu’ş-Şia, c.14, el-Uyub ve’t Tedlis babları, 14. bab, s.611

[3]       bk. age. s.612, h.9 ve 12

[4]       age. h.8; yine bk. s.611, h.4 ve s.610, h.2

[5]       age. h.1 ve 6

[6]       age, h.3

[7]       Subhanî, Nizamu’n-Nikâh Fi’ş-Şeriati’l-İslamiyyeti’l-Ğarra, c.2, s.122

[8]       Bahranî, el-Hadaiku’n-Nazire, s.386 ve Kummî, Mebani-i Misbahu’s-Salihin, c.10, s.144

[9]       Tusî, Uddetu’l-Usul, c.1, s.149


Yüklə 2,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin