1- Şeyh Müfid diye tanınan Muhammed b, Muhammed b.Nu'man Bağdadi 413 hicri yılında vefat etmiştir. Şeyh Müfid, Şia'nın büyük fakihlerinden ve İslami akaid ve mezhepler hakkında bilgi sahibi olan meşhur âlimlerdendir. Şeyh Müfid, Seyyid Murtaza'nın, Nehc-ül Belağa'nın müellifi Seyyid Razi'nin, Şeyh Tusi'nin ve Şia’nın diğer meşhur âlimlerinin üstadıdır. Şeyh müfid, fakih ve kelamcılarımızın en önde gelenlerindendir. O, çok bilgili çok zeki, fevkalade istidatlı ve hayret edici bir beyan gücüne sahip idi. Tartışmalarında ve muhaliflerin görüşlerini reddetmede de çok güçlü idi. "İrşad", "mecalis" "Müknia" ve "el-cemel" Şeyh Müfit'in şimdiye kadar yayımlanmış kitaplarındandır.)
2
- 1317 hicri yılında vefat eden Seyyid Nu'man b. Mahmut Alusi'yi Bağdadi, ehl-i sünnetin Irak'taki meşhur âlimlerindendir. Alusi, İbn-i Teymiye'nin görüşlerini savunmak amacıyla "el Ayat-ül Beyyinat" ve Celaul Ayn" kitaplarını telif etti ve bu yüzden de Vahhabi fırkasının teveccühüne nail olmuştur
3- İbn-i Hacer-i Askallani "Tarib-ut Tehzib" kitabında şöyle yazıyor: "Abdullah b. Ubeydullah b. Ebi Müleyket ibn-i Abdullah b. Cüz'an'ın Ebu Müleyke Züher-i Teymi-i Medeni'nin ismi olduğunu söylüyorlar. İbn-i Ebi Müleyke sahabeden otuzunun zamnını derk etmiş ve muvassak bir fakih idi. Ölümü: 117 hicri
4- Nafi: Abdullah b. Ömer'in kölesiydi. İbn-i Hacer-i Askallani "Takrib-ut Tahzib" kitabında şöyle yazıyor: Ebu Abdullah Nafi'i, meşhur ve muvassak bir fakih ve Abdullah b. Ömer'in kölesiydi. 117 hicri yılında veya daha sonra ölmüştür
5- Ebu Said-i Hudri diye tanınan Sad b. Malik-i Hazreci, sahabenin büyüklerinden olan kendi ceddi hudret İbn-i Avf a mensuptur. Hudret ibn-i Avf, peygamberin vefatından sonra Emir-ül mümin'e (as) katıldı. Sahabenin arasında Ebu Said'den daha fakih birinin olmadığı söylenmiştir. Rasulullah'ın (saa) çoğu hadisleri ondan nakledilmiştir. Hem kendisi ve hem de babası Malik-i Hazreci, peygamberin zamanında yaşamışlardır. Ebu Said hicri 63 veya 64 veya 65 veyahut da 74 yılında Medine'de ölmüştür
6- Samiri bir kuyumcu olduğundan Musa, Tur dağına Allah ile görüşmek için gittiğinde altından bir buzağı yapıp onun arka kısmını bir duvara dayadı. Ve birinin de duvarın arkasından ona üflemesini ve "Ben sizin Allah'ınızım" demesini istedi. O, bu sözü söyleyince İsrail oğulları o sesi altından yapılı buzağı heykelinin ağzından işittiler ve altın buzağının konuştuğunu sandılar. Bu yüzden buzağıyı Allah bilip hepsi onun karşısında eğilip secdeye kapandılar. İşte buradan "Samiri’nin yaptığı buzağı" Hz, Musa mikattan dönünceye kadar İsrail oğullarının ilahı oluverdi. Musa döndükten sonra onları yeniden doğru yola hidayet etmek için uzun bir süre çalıştı
7- Bu hadisin sahih olduğunu farz etsek bile bu hadis, Müslüman kadınların, müşrik halinde ölüp göden ölülerinin kabrini ziyaret ettikleri zamana işaret etmektedir
8- Zat-ı Anvat büyük ve yeşil bir ağaç idi. Kureyş kâfirleri cahiliyet Arap kabileleri her yıl onun ziyaretine gidiyor, onun üzerine bir şeyler asıyor, ona kurban kesiyor ve dilek ve isteklerini ondan istiyorlardı
9- ibn-i Kayyim-i Cevziyye, Muhammed b. Ebi Bekr-i Hanbelî (ö. 751 hicri) Zad'ül Mead fi Huda Hayr-il îbad" kitabının müellifi ve ibn-i Teymiye'nin öğrencisidir. îbn-i Kayyim, Vahhabi fırkasının, fetvası ile amel ve istinad ettiği ikinci meşhur fakih ve hadisçidir. Birinci şahıs, ibn-i Kayyim'in üstadı bn-i Teymiye ve üçüncü şahıs ise Muhammed b. Abdulvahhab-ı Necdi'dir
10- Malik b. Enes Ölümü 179 hicri. Ehl-i sünnetin meşhur fakihi ve Maliki mezhebinin de imamıdır. Malik, İmam Cafer Sadık'ın (as) zamanında Medine'de yaşıyordu. Kendisi şöyle demiştir: Karşılaştığım herhangi bir ilmi soruyu İmam Cafer Sadık'tan (as) soruyordum
11- Gazi Takiyyüddin Muhammed b. Abdulkafi Ensari-yi Hazreci-yi Misri-yi Şafii (ölümü 756 hicri) ehl-i sünnetin iftiharlarındandır. "Subk", "Mısır'ın köylerinden, Şefa'ul Askam fi Ziyaret-i Hayr-il En'am" kitabı Subki'nin çok değerli telifatından biridir