İslam'da evliLİk ve cinsel sorunlar


ŞARTLARLA İLGİLİ BİRKAÇ HATIRLATMA



Yüklə 0,78 Mb.
səhifə25/50
tarix30.07.2018
ölçüsü0,78 Mb.
#64275
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   50

ŞARTLARLA İLGİLİ BİRKAÇ HATIRLATMA


Yukarıda, evlenme aşamasına gelmiş erkek ve kız-lar için zikr olunan sorular ve aynı zamanda ortaya atı-lan diğer özel sorularla yine bunların vereceği cevaplar, mümkün olduğunca yazı ile beyan edilirse daha iyi ola-caktır. Çünkü bu, evlilik gibi hayati önem taşıyan bu bi-

172


nanın yazılı anlaşması olacak ve gerekirse karşı taraf-larca birbirlerine hatırlatılabilecektir.

Mezkur sorular, erkek ve kızlarca konuşma şeklin-de birbirlerine sunulmayabilir. Bu durumda yapilacak en iyi şey, mektup aracılığıyla sormaktır. Yine de her iki taraf, sorulan her sorunun cevabına karşı imza almah ve böylece tasdik yazılı kalmahdir.

Evlenmeyi arzulayan gençler konuşma safhasına geçerken örfi kurallardan da öte, Islâmî kurallara da riayet etmelidirler. Konuşmalarda aşırıya kaçılmamalı, olduğundan fazla açık konuşulmamalıdır. Zira, evlilikte "evet" ihtimali olduğu gibi "hayır" ihtimali de vardır.

Allah Teala, bu konu hakkında şöyle buyuruyor:

"Alacağınız kadınlara, onlarla evlenmek isteğinizi anlatmamzda, yahut da bunu gizlemenizde bir suç yok. Allah bilir ki siz, onları anacak, hatırlayacaksınız. Yalnız, onlarla gizlice de sözleşmeyin; doğru ve yo-lunda bir söz söylerseniz o başka..."1

Değerli okuyucular! Sizler de dikkat ederseniz hem er-kekler, hem de kızlar için önerilen sorularda hiçbir surette müstehcen ve haddi aşan şeylere değinilme-miştir; sorular, hayatî dengeyi düzene so km a ve hakiki saadeti elde etmeye yoneliktir. Ayrica geleneksel âdet-leri Jslâmîleştir-meye yönelik olduğu gibi onlari kolay-laştırır da. Aileler bu konuda anlayış göstermeli ve kız

l-Bakara/235.

173


ve erkeğin birbirleriyle görüşmelerini sağlamalıdırlar ve bu konuda hurafe âdet ve geleneklere uymamahdirlar.

Imam Cafer Sadik (a.s) bu konuda şöyle buyurmuş-tur:

"İşlerinde yumuşaklık ve kolaylık ğösteren, halk-tan umduğunu e/c/e eder."1

"Yumuşaklığı kenara atan ailelerde hayir ve be-reket de kenara atılmış demektir."2

Yine Imam Musa b. Cafer (a.s) da şöyle buyurmuş-tur:

"Yumuşaklık maişetin (ğeçimin) yarısıdır."3

1- Sefinet'ul-Bihar, Rifkböl.

2- Sefinet'ul-Bihar, Rifk böl.

3- Sefinet'ul-Bihar,, Rifk böl.

174

KIZ İSTEME VE NİKÂHIN ZAMANI


Erkek, kendisi için uygun birini bulduğunda Cuma günü onu istemesi ve yine nikâh yaparken, Cuma günü olması iyi ve hayırlıdır. Hz. AM (a.s) bu ko-nuda, "Cuma ğünü, kız isteme ve nikâh ğünüdür."1 şeklinde buyurmuştur.

Nikâh işlemlerinin sıcak bir havada ve ay akrep burcundayken ve yine (Hicrî aya göre) ayın son iki gü-nünde yapılması iyi değildir. Nitekim Imam Bâkır (a.s) sıcak bir günde öğle vakti Müslümanlardan birinin ev-lendiğini işittiklerinde; "Aralarında bir birlik ğöremiyorum." şeklinde buyurmuşlar; çok geçmeden erkeğin eşiyle uyum sağlayamayıp ayrıldıkları haberini almışlardı."2

İmam Bâkır (a.s) da bu konuda şöyle buyurmuştur: "Ayın son iki ğününde evlenen kimse, doğacak çocuğunun düşük olmasından korksun."3

l-Bihar'ul-Envar: c.100, s. 273.

2- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.l, b:38, h. 1.

3- İlel'üş-Şerayi, s. 514.

175

Kız istemenin ve nikâhın, Müslümanlar için önem taşıyan örneğin Peygamber Efendimizin ve Ehlibeytinin doğum günleri, Resul-i Ekrem (s.a.a)'in peygamberliğe seçildiği gün, Gadir-i Hum günü, vb. mübarek günlerde olması daha uygundur. Çünkü mezkur günlerde yapılan işler, bereketli ve uğurlu olur.



Muharrem ve Sefer ayında, Resulullah'ın ve Ehlibeytinin şehadet günlerine rastlayan diğer yas günle-rinde, bu gibi şenlik merasimleri düzenlemenin her-hangi haram ve günah bir yönü yoktur. Ancak, yas gün-lerinde özellikle Resululllah (s.a.a)'in aziz torunu Hz. Hüseyin (a.s)'ın şehid edildiği Aşura (Muharrem ayının onuncu) günü, bu tür merasimlerin gerçekleşmesi, ö-zellikle bu günlere itinasızlık ve saygısızlık sayılırsa, be-reketsizliğe, uğursuzluğa ve yapılan işin akıbetinin kötü olmasına sebep olur. Bu gerçek, hem birçok hadislerde açıklanmış ve hem de defalarca halk tarafından tecrü-be edilmiştir.

Emir'ül-Müminin Ali (a.s) şöyle buyuruyor:

"...Bizi sevenler... sevincimizle sevinir ve hüznü-müz-le de hüzünlenirler..."1

İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor:

"...Her kim Aşura ğünü, dünyevîihtiyaçları için ça-lışmayı terk ederse, onun dünya ve ahiretle ilğili istek ve ihtiyaçları ğiderilir..."1

1- Bihar'ul-Envar, c.44, s. 287. 176

1- Bihar'ul-Envar, c.44, s. 284.

177


178

MEHIR


Erkeğin evlenerek akdi altına aldığı eşine vermek üzere, önceden aralarında kararlaştırdıkları meb-lağa mehir denir. Islam dininde kadma mehir ve-rilmesi farzdır. Yüce Allah bu konuda şöyle buyuruyor:

"Kadmlara mehirlerini bir hak olarak (gönül hoş-luğuyla) verin: Eğer kendi istekleriyle o mehirin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin."1

Elçilik erkek tarafından olduğu gibi, mehir de yine erkek tarafından verilmelidir. Zira kadın, isteyen değil, istenilendir. Dolayısıyla erkek, seçtiği kadma karşı duyduğu sevgisini ve ona verdiği değeri göstermesi için aralarında kararlaştırdıkları bu mehri seve seve verme-lidir. Ayrıca bu, dinimizce de farz kılınmıştır. Konunun başında da zikr olunan ayet gereğince, mehir kadının doğal hakkı olarak belirtilmiş, "verin ve bağışlarlarsa" cümleleriyle de mehrin farz olduğu vurgulanmıştır.

Mehirden amaç, hiçbir surette maddiyat değildir. Kadın, maddî açıdan zengin olsun veya olmasın, bu

l-Nisâ/4.

179


şarttır. Zira erkek, vereceği mehirle kadına olan sevgi-sini gösterdiği gibi, aynı zamanda onun malında gözü olmadığını ve aradığı şeylerin bunun dışında, daha başka şeyler olduğunu gösterir.

Binaenaleyh, kadın fakir dahi olsa evlenmesine fa-kirliği mani olmadığından, Müslüman kadınlar için maddiyat söz konusu değildir. Ve böyle bir korkulari da olmamalıdır. hâlbuki gayri Müslimlere bir göz atacak olursak, bunun tam tersi olduğunu görürüz. Nedense Hıristiyanlar arasmda evienecek olan kadının kendisini isteyen erkeğe büyük miktarda maddiyat sunması ge-rekli kılınmıştır. Dolayısıyla Müslüman kadınlarla gayri Muslim kadınları kıyaslayacak olursak hangilerinin daha rahat ve huzurlu olduğunu görmüş oluruz. Zira, ka-dın hamilelikten doğuma kadar, zorluklarla dolu hami-lelik dönemi, doğurma, besleme, ve büyütme dönem-lerini doğal olarak üstlenmek zorunda kalmış, bu alan-larda hayati fedakârlıklarda bulunmuştur. Böylesine zor görevleri üstlenen ve çeşitli zorluklara göğüs geren kadına elbette ki bir ödül, bir mükâfat verilmelidir.

Dolayısıyla Hıristiyanlar arasmda bu zorluklara ila-veten, kadına mükâfat verme yerine ondan maddî bek-lenti olması, kadına verilen hak ve hürriyetin ne kadar dar kapsamli olduğunun açık bir gostergesi olacaktir. Yalnız bu, yüce dinimizde farklıdır. Önceden de belirtti-ğimiz gibi, kadından herhangi bir beklenti yoktur. Bu-gün, her ne kadar çeyiz meselesi varsa da bu, sadece

180


âdetten ileri gelen bir şeydir ve İslâm'da bunu gerekti-ren hiçbir hüküm yoktur. Dolayısıyla kadına verilen mehir, erkeğin sevgisine sadık olduğunu göstermek amacıyla verilen bir meblağdır. Bu yüzden mehire "sa-dak" da denilmiştir.

Kadına verilen mehir; para, altın, gümüş vb. gibi süs eşyaları veya değeri olan herhangi bir şey de olabi-lir; girişimde bulunduğu kazançlı bir işten aldığı kârın veya hissenin belli oranı vb. gibi.

Son olarak, şunu da hatırlatmada yarar görüyoruz: Me-hir, başlık parası, süt parası vb. gibi yanlış âdetlerle karıştırılmamalıdır. Ne yazık ki bugün, en çok ülkemi-zin doğu kesimlerinde gördüğümüz başlık ve süt para-Ian, gençlerin evlenmelerine engel oluşturdukları gibi ruhsal yönden de zararlı olabilir. Bu ve bunun gibi bâtıl âdetlerin dinimizde asla yeri yoktur.


Yüklə 0,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin