VURAL GİYİM İŞLETMESİ BİLANÇOSU
Burada işletme sahibinin hakları kuruluşta sermaye terimi ile ifade ettiğimiz büyüklüğe göre farklılaşmıştır. Bilindiği gibi işletme sahibinin kuruluştan sonra farklılaşan toplam hakları özsermaye terimi ile ifade edilmektedir.
Kar veya zararın bilanço üzerinde bulunmasını gösteren bu eşitlik dönem içinde sermayedeki değişmelerin işlemlerden meydana geldiğini kabul eder. Dönem içinde sermayeye ilave veya sermayenin bir kısmının çekilmesinin sebep olduğu değişmeler, sonucun hesaplanmasında dikkate alınmalıdır.
Örneğimizde dönem sonu özsermayesi ile dönem başı özsermayesi arasında 326.000.000 – 250.000.000 = 76.000.000 lira fark vardır. Ancak olumlu (+) olan bu farkın hepsi kar değildir. Çünkü işletmeye dönem içinde ortak olarak alınan İsmet İz, sermayeye 50.000.000 lira ilavede bulunmuştur. Bu olayı dikkate aldığımız taktirde sonucu gösteren 76.000.000 liranın iki elemandan oluştuğu ortaya çıkar: Sermayeye ilave (50.000.000) ve sonuç (kar). O halde örnekte sonuç: 76.000.000 – 50.000.000 = 26.000.000 lira kardır.
GELİR TABLOSU
Tanımı
İşletmenin amaçlarından biri kar elde etmektir. Edindiğimiz bilgilere göre kar bir dönem içindeki mali olaylar nedeni ile işletme sahibi haklarında dönem sonunda oluşan bir artışı ifade eder. Ancak burada dikkat edilecek husus bu artışın, işletme sahiplerinin dönem içindeki sermaye artırımına gitmelerinin bir sonucu olmaması ya da bulunan büyüklükte, sermaye azaltılmasının bir etkisinin bulunmamasıdır. Bu nitelikteki işlemler sonucu işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki dönem sonu haklarının dönem başı haklarından büyük olması halinde dönemin karla sonuçlanması söz konusu iken işletme sahiplerinin dönem sonu haklarının dönem başı haklarından düşük olması halinde zarar söz konusu olur. İşletmenin dönem sonunda kar mı elde ettiği, zararla mı karşılaştığı ve bunların büyüklük bilgileri yeterli değildir. Başarılanın planlananla karşılaştırılarak kontrol edilmesi ve geleceğin buna göre gözden geçirilerek, tekrar planlanabilmesi için her yönetim işlevi baz alınarak kar ya da zararın oluşumunu sağlayan olaylar hakkında bilgi sahibi olmak da gerekir. Oluştuklarında işletme sahibinin hakların da değişme yaratan bu olaylar, işletmenin ana faaliyeti ile ilgili olduğu gibi, bazen işletmenin ana faaliyeti dışındaki olaylar da ilgili olabilirler. İşletmenin başarımının ölçülmesinde ve geleceğinin planlanmasında, karı ya da zararı oluşturan olaylar (gelir, gider, kar, zarar yaratan olaylar) hakkında bu ayırımlar gözetilerek üretilmiş bilgilere gerek vardır. Dönem içinde işletme sahibi haklarında artış yaratan olaylar gelir (ya da hasılat) azalış yaratan olaylar gider niteliğindeki olaylardır. Gelir (hasılat) bir varlık veya hizmetin satışından elde edilen nakit veya diğer varlıkların (iktisadi değerlerin) brüt tutarından oluşur. Daha geniş kapsamlı bir tanıma göre de gelir (hasılat) bir varlığın veya hizmetin satışından elde edilen ya da faiz ve kiradan kazanılan aktiflerin (iktisadi değerlerin) brüt tutarıdır. Gider, gelir (hasılat) sağlama amacı ile yapılan varlık (aktif) tükenmeleri (ya da borçlarda oluşan artışlar) dır. Aktifte oluşan bu azalma diğer bir aktifte eşdeğerde bir çoğalma ya da borçlarda bir azalma ile dengeye gelmez. Dolayısıyla toplam aktifteki bu azalma aynı zamanda işletme sahibinin varlıklar üzerindeki haklarının toplam büyüklüğünü azaltır. Gelir (hasılat) ile gider arasındaki olumlu fark kar, olumsuz fark zarardır. Zarar bir de, hasılat gayesi gütmeyen aktif tükenmesi anlamını taşır. Örneğin, İşletmenin 150.000 lira maliyetli malının peşin olarak 180.000 liraya satıldığını ve aynı gün 200.000 lira değerinde malının yandığını varsayalım. Bu işlemleri yukarıda verilen terimler açısından analiz edersek; Malın satışı ile para olarak aktifler arasına katılan brüt büyüklük (180.000 lira) gelir (satış hasılatı) dır. Bu hasılatın sağlanması için tüketilen aktifin (varlığın) maliyeti (150.000 lira) ise giderdir. Bu satış hasılatı ile gider (satılan malın maliyeti) arasındaki olumlu fark kardır. 180.000 – 150.000= 30.000 TL (kar) Tersine 180.000 lira maliyetli mal 150.000 liraya satılmış olsaydı satışın sonucu 30.000 TL zarar olacaktı. 200.000 lira maliyetli malın yanma nedeni ile yok olması bir gelir sağlama amacı gütmeyeceğinden bir zarardır. Bu örneği temel alırsak bu işletmenin (200.000-30.000) 170.000 lira zararı vardır. Ancak bu başarısızlık satıştan sorumlu departmana yüklenemez. Çünkü aslında işletmenin ana faaliyetinden 30.000 lira karı vardır. Malın yanması bir tedbirsizlik sonucu olabileceği gibi önlenemez bir nedenle de meydana gelmiş olabilir. Görülüyor ki yöneticinin başarımının değerlendirilmesinde, geleceğe ait planlamanın yapılmasında önemli rolü olan çeşitli gelir ve giderlerin dönem içinde kaynaklarına göre kaydedilmeleri, sınıflandırılmaları ve sonucu verecek şekilde özetlenmeleri gerekir. Gelir tablosu, bir işletmenin belirli bir döneme, genellikle bir mali yıla ait net sonucunu, brüt satış karı, faaliyet karı büyüklüklerine ve bunları oluşturan ana olaylara yer vererek gösteren bir mali tablodur.
Şekli
Gelir tablosu, işletmenin net sonucunu (kar veya zararı) oluşturan olaylara ait verileri, karar vermede esas olacak şekilde gruplandırarak verir. Çünkü amaç sadece işletmenin net sonucu hakkında bilgi edinmek değildir. Bu sonucun yorumlanabilmesi için, sonucu oluşturan olaylara ait verilerin bilinmesi gerekir. Bu bakımdan gelir tablosunda işletmenin ana faaliyetinin hacmi, bu faaliyetin getirdiği gelir (hasılat) ile direkt olarak ilgili olan giderler ve indirimler; ana faaliyetin oluşması sırasında meydana gelen ana faaliyetle ilgili, fakat bu ilginin direkt olmadığı giderler ve en son olarak ta finansal gelir-giderler, olağanüstü gelir-giderler, önceki yıllarda yapılan ancak, sonradan çeşitli nedenlerle düzeltilmeleri gereken gelir giderler hakkındaki bilgiler gruplandırılarak verilmelidir. Gelir tablosu, bir dönemin sonucunu etkileyen faaliyetleri özetlediğinden, ilgili olduğu dönemi belirten bir ifade taşımalıdır. Gene gelir tablosunun üzerinde ait olduğu işletmenin ismi de belirtilmelidir.
Örnek
Bir ticaret işletmesi için basit şekilde yukarıdaki örnekte verilen bölümlere göre açıklanan gelir tablosu bazı görüşlere göre daha detaylı bölümlere ayrılmaktadır. Fakat hangi görüşte olursa olsun Gelir Tablosunda ilk iki bölüm, brüt satış karının oluşumuna ait bölümle, tüm faaliyetlerin gerçekleşmesi için katlanılması zorunlu görülen giderleri de brüt satış karı ile ilgilendirerek işletmenin faaliyet karını belirleyen bölüm yer almaktadır. Bunlar dışında oluşan finansal gelir, giderler, olağanüstü gelir giderler, önceki yıllara ait düzeltmeler ve benzerleri ya birer ana bölüm ya da alt bölümler halinde gösterilmektedir.
Hesaplar 3
HESAP NEDİR VE NEDEN GEREKLİDİR?
İşletmenin nasıl yönetildiğinin bir göstergesi olan mali tablolar, bir dönem içindeki mali nitelikli olayların işletmenin mali durumunda yarattığı değişmelere göre yeni durumun ifadesi olmaktadır. Karar verecek olanlara sunulacak olan bilgiler, bu mali tablolarda özetlenen bilgilerin analizi ve yorumu ile elde edilir. Burada önemli olan husus bu özetlenmiş bilgilere yani mali tablolara ulaşmada bilgi kaynağının ne olacağının saptanmasıdır. Her bir mali nitelikli işlemin, varlıkları ve kaynakları oluşturan ve birbirinden farklı olan her bir unsurunda (her bir bilanço unsurunda) ya da faaliyet sonucunu oluşturan unsurlarda (gelir tablosu unsurlarında) yarattığı değişmeden sonra mali durumun ve faaliyet sonucunun ne olduğunun araştırılamayacağını, diğer bir ifade ile her bir değişmenin sonunda yeniden düzenlenecek bilanço ve gelir tablosu üzerinde izlenemeyeceğini daha önceden öğrendik. Bu nedenle mali nitelikli işlemlerin varlıklar ile kaynakları ve faaliyet sonucunu oluşturan her bir unsurda meydana getirdiği artış veya azalış yönündeki değişmeleri özelliklerine ve konularına göre ayırmak ve dönem boyunca bu değişmeleri ayrı ayrı biriktirerek izlemek gereği ortaya çıkar. Bu da, mali nitelikli işlemlerin varlıklar ile kaynaklarda meydana getirdikleri değişmelerin, varlıkların ve kaynakların her bir unsuru ve faaliyet sonucunu oluşturan unsurların her birinin ayrı ayrı baz alınarak hesaplarda izlenmesini gerekir. Mali nitelikli olayların her bir bilanço unsurunda (varlıklar, sermaye ve borçlar çeşidinde) ve faaliyet sonucunu oluşturan her bir unsurda yarattığı değişmelerin izlenmesine yarayan çizelgeye HESAP denir.
Mali nitelikli olayların bilanço unsurlarına etkisi iki yönde olur: İşlem,
• o unsurda artış yaratır veya
• o unsurda azalış yaratır.
Her işlemin meydana getirdiği değişmeleri, mevcut durumu etkileyerek izlemek bir yoldur. Örneğin, kasada 10.000 lira varken 3.000 liranın ödenmesi sonucu bir çıkarma işlemi ile 7.000 lira kasa mevcudu olduğu gösterilebilir. İzleyen bir işlemle kasaya 2.000 lira girerse bir toplama işlemi ile kasa mevcudunun 9.000 lira olduğu bulunabilir. Ancak bu durumda o unsurunda dönem boyunca ne büyüklükte artış olmuş, ne büyüklükte azalış olmuş, sorularına cevap bulunamaz. Oysa muhasebenin ikinci işlevinde görülen analiz ve yorum işlevleri için bu bilgiler önemlidir. Örneğin maldaki artışı gösteren büyüklük sadece çokluk gösteren bir bilgi değil, aynı zamanda bir dönemlik mal alış hacmini ifade eden bir bilgi olabilir. Ayrıca her işlem sonucu yapılacak toplama ya da çıkartma işlemlerinde hata yapma olasılığı da yüksektir. Bu nedenle bugün benimsenen geleneksel şekil, aşağıda görüldüğü gibi artış ve azalışları hesap dediğimiz çizelgenin karşılıklı iki tarafında izlemeyi temel alır. Muhasebe öğretiminde zamandan ve yerden tasarruf amacıyla ve de kolaylık sağlamak için hesaplar aşağıdaki gibi; hesap çizelgesini karakterize eden ve hesap çizelgesinin sadece üst ve orta çizgisini temsil eden "T" şekli ile gösterilir.
TEMEL MUHASEBE EŞİTLİĞİ VE HESAPLARIN İŞLEYİŞİ
Muhasebenin temel eşitliğine paralel olarak, varlıkların, borçların ve sermayenin unsurlarındaki değişmeleri göstermeleri nedeni ile hesapların da eşitlik halinde iki grup oluşturacakları açıktır. Birinci grup hesaplar, varlıklar içinde birbirlerine karşı özellikleri olan ve analiz nedeni ile büyüklükleri, dönem içindeki artış ve azalış bilgileri önem taşıyan örneğin; KASA Hesabı, ALACAKLAR Hesabı, MAL Hesabı, farklı varlık (kasa, alacaklar ve mal) unsurlarına ait değişmeleri toplayan hesaplardır: Bu hesap grubuna varlık hesapları veya aktif hesaplar denir. İkinci grup hesaplar ileride farklı türlerini göreceğiniz, farklı borçlar ve farklı sermaye unsurlarını temsil eden hesaplar olup, bunlara borç hesapları ve sermaye hesapları veya her iki türü de kapsamak üzere kaynak hesapları ya da pasif hesaplar adı verilir. İşlemlerin hesaplara kaydında hesabın hangi tarafının artışlar, hangi tarafının azalışlar için kullanılacağı hakkında karar vermek gerekir. Bu karar, bilançonun ve muhasebe eşitliğinin "Varlıklar = Sermaye + Borçlar" olarak ifade edilen geleneksel şekline dayandırılır. Artış ve azalışların bir hesabın hangi tarafına yazılacağını (kaydedileceğini), o hesabın niteliği belli eder. Hesabın niteliğini de, Varlıklar (V) = Sermaye (S) + Borçlar (B) şeklindeki temel muhasebe (bilanço) eşitliği belirleyecektir. Buna göre temel muhasebe eşitliğinde, varlıklar eşitliğin bir tarafında, sermaye ve borçlar eşitliğin diğer tarafında yer aldığına göre "varlık hesapları", "sermaye hesapları" ve "borç hesapları" şematik olarak şöyle gösterilebilir:
Mali işlemlerin çift taraflı etkiye sahip olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla her bir mali işlemin hesaplara yapılacak kaydında hesapların sol taraflarına kaydedilecek tutarlar ile sağ taraflarına kaydedilecek tutarlar eşit olacaktır. Örneğin varlık (aktif) unsurlardan birindeki bir artış ilgili varlık hesabının bir tarafına, söz gelimi hesabın sol tarafına kaydedildiği taktirde, işlemin dengeye getirici karşı etkisinin bir diğer hesabın sağ tarafına kaydedilmesi gerekecektir. Mali nitelikli olayların etkileri incelenirken gördüğümüz gibi, bir varlık unsurdaki artış ya diğer bir (veya daha fazla) varlık unsurda eşdeğerde bir azalmaya ya da kaynak (sermaye + borçlar) unsurlarda, diğer bir ifadeyle pasif bir (ya da daha fazla) unsurda eşdeğerde bir artış yaratır. O halde bir aktif (varlık) unsurdaki artışı dengeye getirici nitelikte olan diğer bir aktif unsurdaki azalmanın kaydedileceği taraf ile yine bir aktif unsurdaki artışı dengeye getirici nitelikte olan bir pasif (sermaye ve borçlar) unsurdaki artışın kaydedileceği taraf aynı olmalıdır. Böylece, işlemin iki taraflı etkisi hesapların zıt taraflarına kaydedileceğinden hem bu hesapların zıt taraflarına yapılan kayıtlar arasında tutarca bir eşitlik sağlanacak, hem de işlemin büyüklüğü toplu olarak görülecektir. Bu şekildeki kayıt şekli ile kayıtların doğruluğu hesapların sol taraf ve sağ taraf kayıtlarının toplamları arasında sağlanacak eşitlikle her an kontrol edilebilecektir.
Bu açıklamalar çerçevesinde aktif (varlık) ve pasif (sermaye + borçlar) hesapların hangi tarafına artışların, hangi tarafına azalışların kaydedileceğini aşağıdaki şekilde gösterebiliriz:
Görüldüğü gibi;
• Varlıklardaki artış ilgili varlık hesabının sol tarafına, azalış ilgili hesabın sağ tarafına yazılır.
• Sermaye ve borçlardaki artış ilgili hesabın sağ tarafına, azalış ilgili hesabın sol tarafına yazılır.
Mali nitelikli işlemlerin hesaplara kaydedilmesi ve izlenmesine ve hesapların kullanılışına ilişkin özel terimler kullanılır. Muhasebe terminolojisinde, artış veya azalış ifade etmesine bakılmaksızın herhangi bir hesabın sol tarafına "hesabın borcu" veya borç tarafı, sağ tarafına "hesabın alacağı" veya alacak tarafı denilir. Bu nedenle, hesap ister aktif gruba giren bir hesap, ister pasif gruba giren bir hesap olsun hesabın sol tarafına kayıt yapmak hesabı "borçlandırmak", sağ tarafına kayıt yapmak hesabı "alacalandırmak" şeklinde ifade edilir.
Bu açıklamaları bir hesap üstünde aşağıdaki gibi gösterebiliriz:
Bir mali nitelikli işlemin, yarattığı etkiye göre ilgili hesabın borç ya da alacak tarafına ilk kez yazılmasına "hesap açmak", bir hesabın borç ve alacak taraflarının toplamları arasındaki farka da "hesap kalanı" denir. Hesabın borç tarafının toplamı, alacak tarafının toplamından büyük olması durumunda "borç kalanı"ndan, alacak tarafının toplamı, borç tarafının toplamından büyük olması durumunda "alacak kalanı"ndan söz edilir. Hesap kalan vermez ise, yani hesabın borç ve alacak toplamları birbirine eşit olduğunda "hesap kapalıdır" veya "hesap kapanmıştır" şeklinde ifade edilir.
HESAPLAR VE BİLANÇO ARASINDAKİ İLİŞKİLER
Yukarıdaki açıklamalarımızda görüldüğü gibi, hesaplar temel muhasebe eşitliği veya Bilanço eşitliği adı verilen "Varlıklar = Sermaye + Borçlar" şeklindeki eşitliğe dayandırıldığını ve varlık unsurlarda meydana gelen artışın ilgili hesabın borç (sol) tarafına, borçlar ve sermaye unsurlarında meydana gelen artışın ilgili hesabın alacak (sağ) tarafına yazılması gerektiğini gördük. Bu nedenle bilançonun sol (aktif) tarafında yer alan unsurlara (varlıklara) ait hesaplar borç kalanı, bilançonun sağ (pasif) tarafında yer alan unsurlara (sermaye + borçlar) ait hesaplar alacak kalanı verirler. Hesaplardaki artış ve azalışlar ile hesaplarla bilanço arasındaki ilişki aşağıdaki sayısal örnekle gösterilmektedir:
İŞLEM 1: A İşletmesi, işletme sahibinin sermaye olarak koyduğu 500.000.000 lira para ile çalışmaya başlamıştır.
Buna göre;
VARLIKLAR = SERMAYE
AKTİF = PASİF
eşitliği üzerine kurulan açılış bilançosu şöyle olur:
Yapılacak işlemlerin bilanço unsurlarına etkisini görebilmek için mevcut durumun ilgili hesaplara aktarılması gerekir:
Bilindiği gibi, işletmeye tahsis edilen para, işletmenin varlığıdır ve KASA adı altında ifade edilir. İşletme sahibinin bu varlık üzerindeki hakkı da SERMAYE olarak adlandırılır. Kasa ve Sermayeyi birer hesap olarak ele aldığımızda, bilanço eşitliğine paralel bir şekilde Kasa Hesabı ve Sermaye Hesabı ortaya çıkacaktır. İşletmeye para tahsis edildiği için kasada ve sermayede, sıfırdan var olmaları nedeniyle 500.000.000 lira artış meydana gelmiştir. Kayıt ilkesi gereğince aktif hesap olan Kasa Hesabı artışın ifadesi olarak borçlandırılmış, pasif yapıda olan Sermaye Hesabı artışın ifadesi olarak alacalandırılmıştır.
İŞLEM 2: İşletme birisinden 100.000.000 lira borç almıştır.
Bu işlemde hem aktif hem de pasif hesaplarda artış olmuştur. Yani kasada100.000.000 lira artış olurken aynı zamanda kasaya giren bu para borç olarak alındığından, işletmenin daha önce borcu yokken, şimdi 100.000.000 lira borcu olmuştur. Kasa ve borçlardaki bu artış nedeniyle aktif hesap olan Kasa Hesabı borçlandırılmış, pasif hesap olan Borçlar Hesabı alacaklandırılmıştır.
İŞLEM 3: İşletme 300.000.000 lira tutarında peşin olarak mal satın almıştır.
Bu işlemde bir aktif hesapta (Kasa Hesabında) azalma olurken, diğer bir aktif hesapta (Mal Hesabında) artış olmuştur. Çünkü kasadan 300.000.000 lira çıkmış, buna karşılık 300.000.000 liralık mal alınmış olmaktadır. Aktif hesaplarda azalma hesabın alacak (sağ) tarafına kaydedileceğinden, 300.000.000 lira Kasa Hesabı alacaklandırılmış, buna karşılık malda meydana gelen artış, aktif hesaplarda artış hesabın borç (sol) tarafına kaydedileceğinden, Mal Hesabı borçlandırılmıştır.
İŞLEM 4: İşletme, yaptığı bir hizmet karşılığında 70.000.000 lira almıştır.
Bu işlem bir hasılat (gelir) sağlandığını göstermektedir. Yapılan hizmet karşılığı elde edilen para varlıkları (aktifi) artırmakta, varlıklardaki bu artış işletme sahibinin hakkı olduğundan aynı zamanda sermayeyi de artırmaktadır. Bu nedenle kasada meydana gelen artışı göstermek için Kasa Hesabı borçlandırılmış, bunun yanında sermayede meydana gelen artışı göstermek için de Sermaye Hesabı alacaklandırılmıştır.
İŞLEM 5: İşletmede çalışanlara ücret olarak 50.000.000 lira ödenmiştir.
Bu işlem bir gider işlemidir. İşletmenin, gelir sağlanabilmesi için çalıştırdığı kimselere ödediği 50.000.000 lira, aktifte bir azalmayı ifade eder. Aktifteki bu azalma işletme sahibinin haklarını (sermayeyi) azaltır. Bu nedenle ödenen 50.000.000 lira nedeniyle aktifte meydana gelen azalış, Kasa Hesabı alacaklandırılarak, işletme sahiplerini haklarında, yani sermayede meydana gelen azalış ise Sermaye Hesabı borçlandırılarak gösterilmiştir. Döneme ait işlemlerin yukarıdaki işlemlerden ibaret olduğunu varsayarsak, dönem sonundaki durumu görmek için dönem sonu bilançosunu düzenlemek gerekir. Söz konusu bilanço hesapların kalanlarından yararlanarak düzenlenir.
Hesap Kalanları:
Bulduğumuz bu hesap kalanlarından yararlanarak düzenlenecek bilanço aşağıdaki gibi olacaktır.
GELİR (HASILAT) VE GİDER HESAPLARININ GEREĞİ
Gelir (hasılat) aynen sermayenin varlıkların (aktiflerin) kaynağı olması gibi, bir varlık kaynağıdır. Sermaye işletmeye, işletme sahipleri tarafından verilen aktiflerin kaynağıdır. Gelir sermaye dışında artı olarak işletmenin günlük işlemlerinin, örneğin satılan bir malın satış tutarının kasaya girmesi veya kredili satılmışsa işletmenin bir alacağının doğması sonucu sağlanan aktiflerin kaynağıdır. Buna göre, gelir işletme sahipleri haklarında, işletmenin faaliyetlerinden doğan brüt bir artışı ifade eder. Gider, işletmenin faaliyetlerinden dolayı işletme sahibinin varlıklar üzerindeki haklarında meydana gelen azalışları ifade etmesi bakımından, gelir elde etmek amacıyla bir aktifin (varlığın) kullanılması veya tüketilmesi sonucunda meydana gelen azalışları gösterir. Giderlere, faaliyetlerin sürdürülmesi için çalışanlara verilen ücretler, reklam bedelleri, kira ve sigorta için yapılan ve işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki haklarında meydana gelen azalmalar örnek gösterilebilir. Bütün mali nitelikli işlemler daha önce gördüğümüz varlıklar, borçlar ve sermaye hesaplarına kaydedilerek izlenebilir. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi işletmenin sermayesini artıran gelir, sermaye hesabının alacağına, işletmenin sermayesini azaltan gider, sermaye hesabının borcuna yazılmıştır. Bu durumda sadece tek bir sermaye hesabı, işletme sahibinin haklarını etkileyen çok sayıdaki ve farklı işlemlerin hepsinin sermaye hesabına kaydı, hesapta anlamlı şekilde sınıflandırılmayan bir kayıtlar çokluğunun toplanmasına neden olur. Oysa dönem sonunda işletme sahibinin haklarında dönem başına göre farkın (karın veya zararın) hangi olayların sonucu olduğunun bilinmesi, işlemlerin analizi ve önceki ünitede tanımlanan gelir tablosunun hazırlanabilmesi için gereklidir. Bu bakımdan gelir tablosunu oluşturabilmek için sermaye hesabına kaydedilebilecek işlemleri tekrar ele alıp yine işletme sahibi haklarını ilgilendiren ve değişmenin ne olduğu hakkında gerekli bilgileri verecek şekilde bilgileri toplayan farklı hesaplar kurmak gerekli olmaktadır. Bu amaçla işletme sahiplerinin haklarında artış şeklinde değişme yaratan günlük işlemler için gelir (hasılat) hesapları ve azalış şeklinde değişme yaratan günlük işlemler için gider hesapları diye adlandırılan özel geçici sonuç hesapları geliştirilmiştir. Bu hesaplara Gelir Tablosu Hesapları da denilmektedir. Sermayedeki artış ve azalışları ifade eden gelir ve giderler ayrı ayrı gelir hesapları ve gider hesaplarında izlenecektir. Sermayede faaliyetlerden dolayı doğan gelirler, sermaye hesabına değil, gelirler hesabına; giderler, sermaye hesabına değil, giderler hesabına yazılacaktır. Gelir hesabı artışların yazıldığı sermaye hesabının alacak (sağ) tarafını; giderler hesabı azalışların yazıldığı sermaye hesabının borç (sol) tarafını temsil edecektir. Dolayısıyla gelir, sermayeyi artıracağından, ilgili gelir hesabının alacağına yazılır. Gider ise, sermayeyi azaltacağından ilgili gider hesabının borcuna yazılır.
Aşağıda, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda sonuç hesapları olan gelir ve gider hesapları ile sermaye hesabı arasındaki ilişki gösterilmektedir.
Gelir yaratan işlemler uygun gelir hesaplarının alacağına kaydedilir. Muhasebe dönemi içinde işletme sahiplerinin haklarını artıran her bir farklı gelir çeşidi analiz gereksinmelerine cevap verecek olan; satış hasılatı, satış hasılatı hesabına; kira gelirleri, kira gelirleri hesabına; faiz gelirleri, faiz gelirleri hesabına gibi uygun gelir hesaplarına kaydolunur. Gerçekte gelir bir kez meydana geldikten sonra azalmaz. Gelir hesaplarında ardı ardına elde edilen gelirler nedeni ile daima bir birikim, bir artış söz konusudur. Ancak hesabın başka bir hesaba devri veya kapatılması ya da hesabın alacağına kaydedilen gelirde bir hatanın düzeltilmesi hesabın borç (sol) tarafına yapılacak bir azaltma kaydı ile gerçekleştirilir. Bu açıdan gelir hesapları her zaman alacak kalanı verirler.
İşletmenin faaliyetlerinden dolayı sermayesindeki azalmaları gösteren giderler, meydana geldiklerinde, uygun (ilgili) bir gider hesabının borcuna kaydedilir. Muhasebe dönemi içinde işletme sahiplerinin haklarını azaltan her bir farklı gider çeşidi; genel yönetim giderleri, genel yönetim giderleri hesabına; finansman giderleri, finansman giderleri hesabına, reklam giderleri, reklam giderleri hesabına; kira giderleri, kira giderleri hesabına gibi uygun gider hesaplarına kaydolunur. Gerçekte gider bir kez meydana geldikten sonra azalmaz. Gider hesaplarında, ardı ardına katlanılan (yapılan) giderler nedeni ile daima bir birikim, bir artış söz konusudur. Ancak hesabın başka bir hesaba devri veya kapatılması ya da hesabın borcuna kaydedilen gelirde bir hatanın düzeltilmesi hesabın alacak (sağ) tarafına yapılacak bir azalma kaydı ile gerçekleştirilir. Bu açıdan gider hesapları her zaman borç kalanı verirler.
Hem gelir (hasılat), hem de gider hesapları, işletme sahibinin hakları üzerindeki net değişmeyi saptayabilmek amacı ile tek bir sonuç hesabına devredilir. Bu hesapta karşılaştırılan toplam gelirin toplam gider büyüklüğünü aşması halinde kar, giderin geliri aşması halinde zarar var demektir. Bu nedenle gelir ve giderlerin devredildiği Kar veya Zarar Hesabı adı verilen bu hesabın alacak kalanı net gelir fazlalığını, karı, diğer bir deyişle, dönem sonunda işletme sahiplerinin haklarındaki net çoğalmayı gösterir. Hesabın borç kalanı gider fazlalığını, zararı, diğer bir deyişle dönem sonunda işletme sahibi haklarındaki net azalmayı ifade eder.
Bütün işlemlerin, dönem sonu karını veya zararını da kapsayacak şekilde çeşitli hesaplara etkilerinin analizi, aşağıdaki eşitlik de özetlenebilir.
Sonuç: Gelir - Gider = (+ -) Kar veya Zarar formülü ile bulunur.
Yukarıda verilen örnekteki A işletmesinin gelir ve gideri, bu kez bu eşitlik altında şöyle kaydedilecektir:
Sonuç:70.000.000 – 50.000.000 = 20.000.000 TL Kar
Altıncı işlem, giderler hesabındaki tutarın kar veya zarar hesabının borcuna, Yedinci işlem de, gelirler hesabındaki tutarın kar veya zarar hesabının alacağına devridir. Böylece gelirler hesabı ile giderler hesabında biriken gelirler ile giderler kar veya zarar hesabında karşı karşıya getirilmiş olmaktadır. Daha önce belirtildiği gibi kar veya zarar hesabının alacak tarafı gelirleri, borç tarafı giderleri yansıttığı için ve örneğimizde gelirler 70.000.000 lira, giderler 50.000.000 lira olduğundan ve gelirler giderlerden 20.000.000 lira fazla olduğu için sonuç 20.000.000 lira kar olarak bulunmuştur.
Uygulamada işletmenin bütün işlemleri, etkileri açısından beş çeşit hesaba aşağıdaki gibi kaydedilirler:
Eşitlikte görüldüğü gibi giderler eşitliğin sağ tarafında (-) olarak yer almaktadır. Basit aritmetik kuralına göre, eşitliğin bir tarafında bulunan değer (-) ise, bu değer eşitliğin diğer tarafına (+) olarak geçeceğinden, yukarıda beş hesap grubuna göre verdiğimiz eşitlik bu devirden sonra aşağıdaki duruma dönüşür:
Dostları ilə paylaş: |