İSLÂm düŞÜncesinde insan hüRRİyeti



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə7/14
tarix12.01.2019
ölçüsü0,77 Mb.
#96247
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   14

C- Eş'ariyye

Eş'ariyye ekolünün fikirleri temelde Ebu'l-Hasan el-Eş'arî (v.324/936)'ye aittir. Bir başka ifadeyle bu mektebin fikir müessi-sî ve imamı el-Eş'arî'dir 327 ve onun öncülüğünü yaptığı fikir sis­temi kendi adına nisbetle Eş'ariyye diye anılmaktadır.

Mu'tezile'nin aksine, Eş'arîlere göre, insanın, ihtiyarî veya zo­runlu, taat ve masiyet, hayır ve şer cinsinden tüm fiilleri Allah ta­rafından yaratılmaktadır. Bu fiillerinde insanın irade ve kudreti­nin bir tesiri yoktur. Ancak Allah'ın yarattığı fiilleri, insanlar "kesb"ederler ki, işte insanın fiillerindeki rolü ve te'siri bu "kesb"den ibarettir. Eş'arîlerin insan fiilleriyle ilgili görüşleri iki cümle ile kısaca böyle özetlenebilir. Şimdi, insanın fiillerindeki hürriyyeti ya da zorunluluğuna esas teşkil eden irade konusunda Eş'ariyye'nin nasıl düşündüğünü görebiliriz.

1- İlâhî İrade

Allah'ın zatî sıfatlarından olan ezelî iradesi 328 her şeye şamil­dir. Meydana gelen her şey O'nun iradesiyle olmaktadır. Allah "Dilediğini yapandır" 329. Onun için O'nun irade etmediğini yapması düşünülemeyeceği gibi, O'nun iradesi olmadan bir şeyin meydana gelmesi de düşünülemez 330. Çünkü Allah'ın mülk ve saltanatında O'nun irade ettiğinin olmaması, ya da irade etmediğinin olması, O'na acizlik (zaaf) ve unutma gibi noksanlıklar is­nadına sebep olur ki, her iki durum da Allah için muhaldir. Zira Allah, kemal sıfatlarıyla muttasıf olup, O'nun mülkünde kendisi için acizlik ve noksanlık düşünülemez 331.

Allah'ın iradesi dışında bir şey olamayacağına göre, hayırla birlikte, şer ve kötü şeyler de O'nun iradesiyle olmaktadır. Mü'minin imanı, Allah'ın iradesiyle olduğu gibi, kâfirin küfrü de O'nun iradesiyle olmaktadır 332. Allah'ın kötü şeyleri dilemiş ol­ması O'nun sefih olmasını gerektirmez. Zira Allah'ın iradesiyle emri farklı şeyler olup, Allah'ın bir şeyi irade etmiş olması, aynı zamanda, onu emretmiş olmasını da gerektirmez. Meselâ, Allah, kâfirin küfrünü irade etmiştir, ama onu emretmemiştir 333. Yani Eş'arîlere göre şerre ait irade, şerri emretmeyi gerektirmez. Allah, şerri irade ettiği halde, onu emretmez, aksine yasaklar 334.

Ayrıca, kötü şeyi irade ettiği için Allah'ın sefih olması gere­kirse; iyiyi, taatı, emrettiği için de onun sâlih ve mutî olması ge­rekir. Yani birinci iddia doğruysa, ikincisinin de doğru olması kaçınılmazdır 335. Buna ilaveten şunu da belirtmek lazımdır ki, insanlardan birisinin sefih olmasının sebebi; nehyedildiği şeyi yapmasıdır. Çünkü o, bir takım emir ve nehiylere muhatabdır. Allah ise emir ve nehiylere muhatab değildir. Yani O'nun üstün­de, kendisine emir ve nehiyde bulunan bir emredici ve yasaklayıcı yoktur ki, Allah onun yasakladığı şeyi yaptığı için sefih olmuş olsun 336.

Eş'arîler, Allah'ın iradesinin mutlak, yani O'nun iradesinin her şeye şamil olduğu hususunda Kur'an'dan hareket ederler 337. Bu âyetlerden birkaçının meali şöyledir:

"Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek ümmet yapardı.” 338.

"Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü (kalbi­ni) İslâm'a açar, kimi de saptırmak isterse onun göğsünü daraltır ve göğe çıkıyormuş gibi meşakkatlendirir." 339

"Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi." 340

"Şüphesiz Rabbin dilediğini yapandır." 341

İşte bu ve benzeri âyetleriyle Kur'an bir bütün halinde, Al­lah'ın iradesinin mutlak ve herşeye şamil olduğunu, âlemde O'­nun iradesi dışında hiçbir şeyin olmadığını göstermektedir 342.

Görüldüğü üzere İlâhî irade konusunda Eş'arîlerin görüşleri tamamen Mu'tezile'nin hilafınadır ve âdeta onlara cevap mahiye­tindedir. Hayırla birlikte şerrin de Allah'ın iradesi tahtında vücut bulduğunu söyleyen Eş'arî böylece, daha önce mensubu bulundu­ğu Mu'tezile'nin tam karşısında yer alarak hiç bir şeyin Allah'ın iradesi dışında düşünülemiyeceğini naklî ve aklî delillerle isbata çalışmıştır. Eş'arî ve bağlılan Allah'ın iradesini öylesine kuvvetli vurgulamaktadırlar ki şimdi göreceğimiz üzere bu mutlak irade içinde insan iradesi âdeta kaybolup gitmektedir.



2- İlâhî İrade İçinde Kaybolan İnsan İradesi

İnsanın iradesine gelince; Bu konuda İmâm Eş'ari de bir açık­lık görülmemektedir. Daima Allah'ın mutlak iradesini vurgula­maya çalışan el-Eş'ari, insanın iradesinin olup olmadığından söz etmez. Sanki o, Allah'ın iradesinin yanında bir de insanın iradesi­nin varlığını kabul etmekten endişe duymaktadır 343. İnsan irade­si konusundaki bu muğlaklık, Eş'arî mektebinin, tarihi seyir içeri­sindeki ikinci büyük ismi el-Bâkillânî (v.403A012)'de de devam etmektedir. el-Bâkillânî de, el-Eş'ârî gibi, daima Allah'ın irade­sinden söz ederken, insan iradesinin varlığı ya da yokluğundan bahsetmez 344. el-Eş'arî'de olduğu gibi el-Bâkillânî'de de Allah'ın mutlak iradesi anlayışı içerisinde insanın iradesi kaybolup git­mektedir 345.

Eş'ariyye'nin diğer büyük bir ismi Îmamü'l-Harameyn el-Cüveynî (v.478/1085) ise meşhur eseri " el-İrşâd " da, insanın irade­sinin fiillerinde bir te'siri olmadığını söylerken 346, Kelâm ilmi sahasındaki son eseri " el- Akîdetü'n-Nizâmiyye"sinde, insanın, fiillerini ve kudretini yönlendirdiği, hür bir iradeye sahib olduğu­nu kabul eder. 347

Cüveynî'nin konu hakkındaki görüşlerini yeri gelince etraflıca inceleyeceğiz.

İnsanın, fiillerini yapma yahut terk etmede iradesinin rolünün bulunup bulunmadığını tartışan Fahreddin er-Râzî (v.606A209) ise, insanda, "ihtiyar" veya "dâiye" diye isimlendirdiği, bir ira­denin varlığını kabul etmekle beraber, insanın seçmede mutlak serbestliğinin olmadığını, bu iradeyi yönlendirenin de Allah ol­duğunu söyler. 348

Kısaca söylemek gerekirse, insan iradesi konusunda Eş'arî Kelâm ekolünde genel bir belirsizlik vardır. Onlar, Allah'ın irade­si yanında insan iradesinin varlığından endişe duymakta ve ondan söz etmemektedirler. 349 Buradan, Eş'arîlerin, fiilleri husu­sunda insan iradesinin doğrudan bir tesirinin olduğunu kabul et­medikleri anlaşılmaktadır. 350

O halde insan, fiilini seçme, onu yapma, ya da terk etme ko­nusunda bir hürriyete sahip değil ise, onun fiillerindeki rolü, bir başka ifadeyle fiillerin ona nisbet edilişinin sebebi nedir? Daha başka bir ifadeyle, insanın fiillerinden sorumlu olmasını gerekti­ren şey nedir? İşte bu noktada, bu sorulara cevap olmak üzere, Eş'arîler meşhur" Kesb " nazariyesini ortaya atmaktadırlar.


Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin