İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə708/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   704   705   706   707   708   709   710   711   ...   1221
2263- qqMEAL ij_8 : Bir ibarenin kısaca manası.

“Meal, te’vilin me’hazı olan “evl” manasına masdar-ı mimîdir. Bir şeyin vara­cağı gaye manasına ism-i mekân da olur ki, te’vilin hasılı demektir. Bun­dan başka, meal; bir şeyi eksiltmek manasına da gelir. Onun için örfte bir kelâmın manasını her vechile aynen değil de, biraz noksanıyla hasılına göre ifade etmeğe de meal denil­miştir. “(E.T.Mukaddimede 30) (Bak: Te’vil)



2264- qqMECAZ ˆ_D8 : (Cevaz.dan) Geçecek yer. Yol. *Ebd: Bir hu­susu anlatmak için kelime veya cümlenin hakiki manası ile değil de, anlatıl­mak istenen şeye benzer başka ifade şekli ile anlatmak. (Bak: Kinaiyyat, Müteşabihat)

Edebiyat Lügatı’nın, “Mecaz” maddesinde şu tafsilat vardır. “Bir kelime kendi manasında kullanılırsa, hakikat olur. Eğer bir münasebetle asıl mana­sından başka bir manada istimal edilir ve kendi manasında kullanılmasında “karine-i mania” bulu­nursa, “mecaz”dır. Meselâ; tahta kelimesi, ağaçtan sa­tıh manasına olduğu halde hakikattır. Fakat-yazı levhası-manasına kullanılır. Faraza, muallim tarafından tale­beye “Tahta başına geç” denilirse, mecazdır. Çünkü, levhanın tahtadan yapılmış olması münasebeti ile, bir de başına ge­çilecek tahtanın ancak yazı tahtası olup dö­şeme ve tavan tahtalarının başına geçilemiyeceği karine-i maniası ile, o kelime haki­kat manasından mecaz ma­nasına naklolunmuştur.

Nakildeki münasebete alâka denilir. Alâkası teşbih olan mecazlar istiare, başka türlü alâkası bulunanlar da mecaz-ı mürsel’dir. Mecaz-ı mürselin alâ­kaları teşbihten başkadır ve en meşhurları şunlardır.

2265- l- Hulul: Hakikat ve mecaz manalarında birinin ötekine mahal ol­masıdır. “Derse girildi” denildiği vakit, hal olan dersin söylenip onun mahalli bulunan ders­hanenin kastedilmesi. “Yemekhaneye indi” denilince de, mahal bulunan yemekha­nenin zikrolunup yemeğe inildi, denilmek istenmesi gibi.

Manaca cüz’î bir fark ile buna, zarfiyyet-mazrufet alâkası da diyebiliriz.

2- Sebebiyet, müsebbebiyet: Hakiki ve mecazî manalardan birinin diğe­rine sebeb müsebbeb olmasıdır. “Bir muharrir, kalemiyle geçinir” cümle­sinde sebeb olan kalemin zikredilip müsebbeb olan yazı ücretinin kastedil­mesi; kar yağarken söylenilen “bereket yağıyor” cümlesindeki müsebbeb olan bereketin zikredilip, sebeb olan karın murad edilmesi gibi.

3- Cüz’iyet, külliyet: Hakikat ve mecaz manalarından biri, diğerinin cüz’ü olma­sıdır. Diğer bir tabir ile; bir şeyin bütünü kastedilmesidir.

“Marmara’dan her yelken

Uçar gibi neş’eli”

beytindeki yelken kelimesi gibi (ki, onun zikriyle bütünü söylenip par­çası, yahut parçası söylenip bütünü bulunan kayık murad edilmiştir.)

4- Itlak ve takyid: Hakikat ve mecaz manalarından birinin mutlak yani umuma; o birinin mukayyed, yani hususa delalet eder olmasıdır. Hayvan ke­limesindeki mana umumidir. Hayvan deyip de meselâ “at”ı murad etmek onu mukayyed bir manada kullanmak demek olacağından”mecaz” olur.

5- Kevniyyet: Bir şeye eski halinin ismini vermektir. Bir validenin, yetiş­miş oğ­luna; “bizim çocuk” demesi gibi.

6- Evveliyyet: Bir şeyi sonra olacağı isim ile zikretmektir. Tıbbiye ve de­niz mekteblerine yeni girmiş talebeye “doktor ve kaptan” denilmesi gibi.”

Mecaz ilmin elinden cehlin eline düşerse, hakikate inkılab eder, hurafata kapı açar, “ (H.Ş.120)


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   704   705   706   707   708   709   710   711   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin