İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə837/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   833   834   835   836   837   838   839   840   ...   1221
Bir atıf notu:

-Gözü Allah namına çalıştırmak, bak: 3598.p.

2823- Bediüzzaman Hazretleri, nazar-ı haram ve tesettür-i nisvan mese­leleri üzerinde ehemmiyetle durmuştur. Bunlardan bir kaç cüz’î örnekler: “Kur’an mer­hameten, kadınların hürmetini muhafaza için, haya perdesini takmasını emreder. Ta hevesat-ı rezilenin ayağı altında o şefkat madenleri zillet çekmesinler; âlet-i hevasat, ehemmiyetsiz bir meta’ hükmüne geçme­sinler.(*) Medeniyet ise, kadınları yuvala­rından çıkarıp, perdelerini yırtıp, be­şeri de baştan çıkarmıştır. Halbuki aile hayatı, kadın-erkek mabeyninde mü­tekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki açık-saçıklık, samimi hürmet ve muhabbeti izale edip ailevî hayatı zehirlemiştir. Hususan suretperestlik, ahlâkı fena halde sarstığı ve sukut-u ruha sebebiyet verdiği şununla anlaşılır: Nasılki merhûme ve rahmete muhtaç bir güzel kadın cena­zesine nazar-ı şehvet ve hevesle bakmak, ne kadar ahlâkı tahrib eder. Öyle de: Ölmüş ka­dınların suretlerine veyahut sağ kadınların küçük cenazeleri hükmünde olan suretle­rine hevesperverane bakmak, derinden derine hissi­yat-ı ulviye-i insaniyeyi sarsar, tahrib eder.” (S.410) (Bak: Tesettür)

2824- “Bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi, dedi: “Bende unutkan­lık hastalığı tezayüd ediyor, ne yapayım?” Ben de dedim: Mümkün oldukça namah­reme nazar etme. Çünki rivayet var. İmam-ı Şafiî’nin (R.A.) dediği gibi: Haram na­zar, nisyan verir.

Evet ehl-i İslâmda, nazar-ı haram ziyadeleştikçe, hevasat-ı nefsaniye he­yecana gelip, vücudunda su-i istimalat ve israfa girer. Haftada bir kaç defa gusle mecbur olur. Ondan, tıbben kuvve-i hafızasına zaaf gelir.

Evet bu asırda çık saçıklık yüzünden, hususan bu memalik-i harrede o su’-i na­zardan su’-i istimalat, umumi bir unutkanlık hastalığını netice ver­meğe başlıyor. Herkes cüz’î, küllî o şekvadadır. İşte bu umumi hastalığın tezayüdiyle, hadis-i şerifin verdiği müdhiş bir haberin te’vili ucundan görü­nüyor. Ferman etmiş ki: “Âhirzamanda, hâfızların göğsünden Kur’an nez’ediliyor, çıkıyor, unutuluyor.” Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur’an’a bu su-i nazarla bazılarda sed çe­kilecek; o hadisin te’vilini göstere­cek.” (K.L. 133)

2824/1- Bediüzzaman Hazretleri, nazar-ı haramdan ictinab etmekteki hassasi­yetini şöyle anlatır:

“Tarih-i hayatımı bilenlere malumdur. Ellibeş sene evvel, ben yirmi yaş­larında iken, Bitlis’te merhum Vali Ömer Paşa hanesinde iki sene onun ısra­rıyla ve ilme zi­yade hürmetiyle kaldım. Onun altı adet kızları vardı. Üçü kü­çük, üçü büyük. Ben, üç büyükleri iki sene beraber bir hanede kaldığımız halde, birbirinden tefrik edip tanımıyordum. O derece dikkat etmiyordum ki, bileyim. Hatta bir âlim misafirim yanıma geldi, iki günde onları birbirin­den farketti, tanıdı. Herkes bendeki hale hay­ret ederek bana sordular: “Ne­den bakmıyorsun?” Derdim: “İlmin izzetini muha­faza etmek beni baktırmı­yor.”

Hem kırk sene evvel İstanbul’da, Kağıthane şenliğinin yevm-i mahsu­sunda, Köprü’den ta Kağıthane’ye kadar, Haliç’in iki tarafında, binler açık-saçık Rum ve Ermeni ve İstanbullu karı ve kızlar dizildikleri sırada, ben ve merhum mebus Molla Seyyid Taha ve mebus Hacı İlyas ile beraber bir ka­yığa bindik. O kadınların yanla­rından geçiyorduk. Benim hiç haberim yoktu. Halbuki Molla Taha ve Hacı İlyas beni tecrübeye karar verdikleri ve nöbetle beni tarassud etiklerini bir saat seyahat sonunda itiraf edip, dediler: “Senin bu haline hayret ettik, hiç bakmadın!” Dedim: “Lüzumsuz, geçici, günahlı zevklerin akıbeti elemler, teessüfler olmasından istemi­yorum.”“ (T.H:519)

2825- Açık-saçıklık âdet olmuş büyük şehirler ve çarşı-pazarlar, nazar-ı haramı en çok tahrik edici yerlerdir. İki hadis-i şerif mealinde şöyle buyuruluyor: “Gücün yeterse sen çarşıya girenlerin ilki ve çarşıdan çıkanların sonuncusu olma. (Yani: Mümkün olduğu kadar çarşılarda az bulun) Çünkü, çarşı şeytanın harb yeridir. (Günahların çok olduğu yerdir.) Şeytan sancağını çarşıda diker. (Yani hâkimiyetini icra eder.)” (256)

“Beldelerin Allah’a en sevimli olan yerleri, mescidlerdir (ilim ve ibadet yerleri­dir). Beldelerin, Allah’a en sevimsiz ve buğz ettiği yerler de çarşı-pa­zarlarıdır.” (257)



2826- “İmam-ı Rabbani demiş ki “Bid’a olan yerlere girmeyiniz.” Mak­sadı, se­vabı olmaz demektir; yoksa namaz battal olur değil. Çünki selef-i salihînden bir kısmı, Yezid ve Velid gibi şahısların arkasında namaz kılmış­lar. Eğer mescide gidip gelmekte kebaire maruz kalırsa, halvet hanesinde bulunması lâzımdır.” (K.L.247)

Diğer bir rivayette de: âhirzamanda (bid’atlar ve hevanın yaygınlaştığı zamanda) köy ehlinin ve saliha ihtiyarelerin hayatı tavsiye ediliyor. (R.E. 61)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   833   834   835   836   837   838   839   840   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin