İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə610/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   606   607   608   609   610   611   612   613   ...   1221
qqKADIN w<…_5 : (Bak Nisa)

qqKADİRÎ z‡…_5 : Abdülkadir-i Geylanî’nin (R.A.) tarikatına bağlı olan. (Bak: Abdülkadir-i Geylanî)

1915/1- qqKAF DAĞI |3_0 ¿_5 : Kur’an (50:l) âyetinin başında ge­çen (Kaf) harfinin tefsirinde bahsedilen bu dağ hakkında çeşitli izahlar veri­lir. Müfessir Hamdi Efendi çeşitli kavilleri naklederek geniş bilgi verirken şöyle der:

“ » Bu sure ile ‹ suresinin başlayışında ziyade bir benzeyiş var-dır. Evvela, ikisi de birer harf ve Kur’ana kasem ve ²u«" ile başlıyor, kâfir­lerin taaccü­büne tearüz ediyor. Onun evelinde ¬h²6¬±g7~ >¬† ¬–´~²h­T²7~«— (38:l) âhirinde (38:87) «w[¬W«7_«Q²V¬7 °h²6¬† ެ~ «Y­; ²–¬~ bunun evvelinde ¬f[¬D«W²7~ ¬–´~²h­T²7~«— (50:l.), âhi­rinde ¬f[¬2«— ­¿_«F«< ²w«8 ¬–´~²h­T²7_¬" ²h¬±6«g«4 (50:41) buyuruluyor. Onda imanın şartlarından ilk esas olan tevhide, bunda ba’s-ü haşre inayet buyuruluyor.

» yazılışta harf, okunuşta kaf isim tarzındadır. Zahir olan harfin ismi, bun­dan da bu surenin ismidir. Bu münasebetle Kaf Dağı’ndan da bahsedil­miş. Remzen veya sarahaten emr-i hazır olması ihtimali de söylenmiştir. Doğrusu diğerleri gibi bu da müteşabihattandır.” (E.T. 449)

Bediüzzaman Hazretlerinin, bu tarz müteşabih ifadelere ışık tutan izahatı ise şöyledir:

“Malumdur, bir şeyin mahiyetinin keyfiyetini bilmek başkadır. O şeyin vücu­dunu tasdik etmek yine başkadır. Bu iki noktayı temyiz etmek lâzımdır. Zira çok şeylerin asıl vücudu yakîn iken, vehim onda tasarruf ederek te im­kândan imtina de­recesine çıkarıyor.

“Kaf’a işaret eden kat’iyy-ül metinlerden yalnız

(50:l) ¬f[¬D«W²7~ ¬–´~²h­T²7~«— » dir. Halbuki caizdir; “Kaf”, “Sad” gibi olsun. Dünyanın şarkında değil, belki Arzın garbındadır. Şu ihtimal ile delil yakîniyetten düşer. Hem de katiyy-üd delalet bundan başka olmadığının bir delili; Şer’in müctehidlerinden olan Karafi’nin ­y«7 «u«.«~ «ž demesidir. Lakin ibn-i Abbas’a isnad olunan keyfiyet-i meşhuresi, Dördüncü Mukaddeme’ye (Mu. 20. sahifeye) bak. Vech-i nisbeti sana temessül edecektir. Halbuki İbn-i Abbas’ın her söylediği sözü, hadis olması lâzım gelmediği gibi, her naklettiği şeyi de onun makbulü olmak lâzım gelmez. Zira İbn-i Abbas gençliğinde İsrailiyata, bazı hakakikın tezahürü için hikâyet tarikıyle bir derece atf-ı nazar eylemiştir.

Eğer dersen: “Muhakkıkîn-i Sofiyye, “Kaf”a dair pek çok tasviratta bu­lunmuş­lardır?” Buna cevaben derim: “Meşhur olan âlem-i misal, onların cevelangâhıdır. Biz elbisemizi çıkardığımız gibi onlar da cesetlerini çıkarıp seyr-i ruhanî ile o ma’razgâh-ı acaibe temaşa ediyorlar.”Kaf” ise; o âlemde onların tarif ettikleri gibi mütemessildir. Bir parça ayinede, semavat ve nücum temessül ettikleri gibi, bu âlem-i şehadette velev küçük şeyler de olsa-çekirdek gibi-âlem-i misalde tecessüm-ü maanînin tesiriyle bir büyük ağaç oluyor. Bu iki âlemin ahkâmları birbirine karıştı­rılmaz. Muhyiddin-i Arabî’nin mağz-ı kelâmına muttali olan bunu tasdik eder. Amma avamın ya­hut avam gibi adamların mabeynlerinde müştehir olan keyfiyeti ki: “Kaf” yere muhittir ve müteaddiddir. her ikisinin ortasında beş yüz senedir... ve zirvesi semanın ketfine mümasdır... ilâ âhiri hayalâtihim... Bunu, ne kıymette oldu­ğunu bilmek istersen, git Üçüncü Mukaddeme’den (Mu. 16. sahifede) fenerini yak; sonra gel, bu zulümata gir. Belki ab-ı hayat olan belagatını gö­receksin.

Eğer bizim bu mes’elede olan itikadımızı anlamak istersen; bil ki ben “Kaf”ın vücuduna cezmederim; fakat keyfiyeti ise, havale ederim. Eğer bir hadis-i sahih ve mütevatir, keyfiyetin beyanında sabit olursa iman ederim ki; murad-ı Nebi sâdık ve doğru ve haktır. Fakat murad-ı Nebevî üzerine... Yoksa nâsın mütehayyelleri üze­rine değildir. Zira bazan fehmolunan şey, muradın gayrısıdır. Bu mes’elede malu­mumuz budur: kaf Dağı, ekser şarkı ihata eden ve eski zamanda bedevi ve medeni­lerin aralarında fâsıl olan ve a’zam-ı cibal-i dünya olan Çamular’ının annesi olan Himalaya silsilesidir. Bu silsilenin ırkından cibal-i dünyanın ekserisi teşa’ub eyledik­leri denilir. Bu hal öyle gösteriyor ki: “Kaf”ın dünyaya meşhur olan ihatanın fikir ve hayali bu asl-ı teşa’ubdan neş’et etmiş olmak gerektir. Ve saniyen: Âlem-i şehadete suretiyle ve âlem-i gayba manasıyla müşabih ve ikisinin mabeyninde bir ber­zah olan âlem-i misal o muammayı halleder. Kim isterse keşf-i sadık pence­resiyle veya rü’ya-yı sadık menfeziyle veya şeffaf şeyler dürbünüyle ve hiç olmazsa hayalin vera’-i perdesiyle o âleme bir derece seyirci olabilir. Bu âlem-i misalin vücuduna ve onda maanînin tecessüm etmelerine pek çok delail vardır. Binaenaleyh bu kürede olan “Kaf”, o âlemde zi’l-acaib olan “Kaf” ın çekirdeği olabilir.

Hem de Sani’in mülkü geniştir. Bu sefil küreye münhasır değildir. Feza ise ga­yet vâsi’, Allah’ın dünyası gayet azîm olduğundan zü’l-acaib olan “Kaf”ı istiab ede­bilir. Fakat eyyam-ı İlahiye ile beşyüz sene bizim küreden uzak olmakla beraber mevc-i mekfuf olan semaya temas etmek, imkân-ı ak­lîden hariç değildir. Zira “Kaf” sema gibi şeffaf ve gayr-ı mer’î olmak caiz­dir. Ve rabian: Neden caiz olmasın ki “Kaf”, daire-i ufuktan tecelli eden sil­sile-i a’zamdan ibaret ola.. Nasıl ufkun ismi de “Kaf”a me’haz olabilir. Zira devair-i mütedahile gibi nereye bakılırsa, silsilelerden bir daire görülür. Gide gide nazar kalır, hayale teslim eder. En nihayet hayal ise selasil-i cibalden bir daire-i muhiti tahayyül eder ki, semanın etrafına temas ediyor. Küreviyet sır­rıyla, beş yüz sene de uzak olursa yine muttasıl görünür.” (Mu.55) (Bir kısım ehl-i keşfin “Kaf Dağı” hakkındaki ihbarları, bak: 209.p.)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   606   607   608   609   610   611   612   613   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin