Bir atıf notu:
-Mevlid-i Nebeviyenin Mi’raciye kısmındaki müteşabih ifadeler, bak: 2466.p.
2766- Kur’andaki bir kısım âyetlerin müteşabih olduğunu yine Kur’an bildiriyor. Şöyle ki:
“(3:7) «_«B¬U²7~ «t²[«V«2 «Ä«i²9«~ >¬gÅ7~ «Y; Ya Muhammed! O şerik ü nazirden münezzeh, aziz ve hakîm olan Allah-ü Zülcelal’dir ki, sana bu Kitab-ı Ekmel’i inzal etti.. °_«W«U²E8 °_«<³~ y²X¬8 Bunun âyetlerinin bir kısmı muhkemattır; mana-i murada delaletleri kat’i, ibareleri ihtimal ü iştibahtan mahfuz ve muhkemdir. ¬_«B¬U²7~ Ç•~ Åw; Bunlar ümm-ül kitabdırlar; kitabın anası, fehimde asl ü esastırlar. Tefrik-i hakk u batıl, tasdik-i hakaik asıl bunlardadır. İlm ü amelde ittiba’ edilmesi lâzım gelen edille-i esasiye, bürhan-ı hidayet bunlardır.
Her âyet-i muhkeme, diğer âyat-ı muhkeme ile mukayese edilmek şartıyla manaları, hükümleri yakînen tayin olunur. Herbiri nefsinde muhkem olmakla beraber yekdiğerine nazaran ıtlak u takyid, umum u husus, takrir ü tefsir, istisna veya tahsis veya nesih gibi nisbet-i muayyene ile bir alâka-i muhkemeleri vardır. Bunlar zahir, nass, müfesser, mana-yı hassiyle muhkem olmak üzere dört mertebe üzeredirler. Muhkematın bu nizam-ı vahdetle mukayeseleri de, ilm-i Kur’anın usul-i muhkemesindendir..
Diğer bir kısmı da müteşabihattır. Yani herbiri murad olunabilecek gibi görünmekle, birbirine benzer müteaddid manaları muhtemildir.” (E.T. 1035-1036)
2767- “Müteşabihat denildiği zaman manasız bir ibham-ı küllî iddia edildiğini zannetmek büyük bir hata teşkil eder. Müteşabihat manasız ve mühmel değil, kesret-i maaniden dolayı muayyen bir murad tayini mümkün görünmiyen ve daha doğrusu ifade ettiği hakaik-i muhita zihn-i beşerle kabil-i istiab olmadığından dolayı, mübhem görünen bir ifadedir. Bu öyle bir beyandır ki; hakikat, mecaz, sarih, kinaye, temsil, tahkik, zahir, hafi gibi vücuh-u beyanın mecmuunu havidir... Zaten kelâmda ibham, mevkiine göre en büyük vücuh-u belagattan birini teşkil eder. Her şahıs her manaya muhatab olamıyacağı gibi, bütün ilm-i İlahînin ifham ve tebliğine alel’umum beşeriyetin kudreti dahi mütehammil değildir.” (E.T. 159)
Dostları ilə paylaş: |