A.BÖLGEYE GÖRE Avrupa’daki Topraklar
Trakya .............................................................1.800.000
Rumeli ve Teselya .......................................... 2.700.000
Bulgaristan ..................................................... 3.000.000
Arnavutluk ...................................................... 1.200.000
Bosna ve Hersek ............................................ 1.100.000
Eflak ............................................................... 2.600.000
Boğdan ........................................................... 1.400.000
Sırbistan ......................................................... 1.000.000
Ege Adaları ....................................................... 700.000
TOPLAM ..................................................... 15.500.000
Asya’daki Topraklar
Anadolu ........................................................ 10.700.000
Suriye, Mezopotamya, Kürdistan .................... 4.450.000
Arabistan (Mekke, Medine ve Etyopya) ............. 900.000
TOPLAM ....................................................... 16.050.000
Afrika’daki Topraklar
Mısır ................................................................ 2.000.000
Batı Trablus ve Fezzan ...................................... 600.000
Tunus............................................................... 1.200.000
TOPLAM ......................................................... 3.800.000
GENEL TOPLAM ........................................... 35.350.000
B. ETNİK KÖKENE GÖRE (tahmini)
Avrupa’da Asya’da Afrika’da TOPLAM
Türkler (Osmanlılar) .............2.100.000 ....10.700.000 ...................... 12.800.000
Rumlar ..................................1.000.000 .....1.000.000 ...................... 2.000.000
Ermeniler ................................. 400.000 ..... 2.000.000 ........................ 2.400.000
Yahudiler .................................. 70.000 .......... 80.000 .......................... 150.000
Slavlar ................................. 6.200.000 ............................................... 6.200.000
Romanyalılar ........................ 4.000.000 ................................................ 4.000.000
Arnavutlar ............................. 1.500.000 ................................................ 1.500.000
Türkler (Tatarlar) ....................... 16.000 ...........20.000 .............................. 36.000
Araplar ............................................................ 900.000 ... 3.800.000 ... 4.700.000
Süryaniler ve Nasturiler .............................. .... 235.000 ............................ 235.000
Dürziler .............................................................. 30.000 .............................. 30.000
Kürtler ........................................................... 1.000.000 ........................ 1.000.000
Türkler (Türkmenler) ......................................... 85.000 .............................. 85.000
Çingeneler ............................... 214.000 ................................................... 214.000
GENEL TOPLAM ............... 15.500.000 ....16.050.000 ... 3.800.000 .. 35.350.000
C. DİNE GÖRE
Avrupa’da Asya’da Afrika’da TOPLAM
Müslümanlar ......................... 4.550.000 ... 12.650.000 .. 3.800.000 .... 21.000.000
Ortodoks Hıristiyanlar ......... 10.000.000 ..... 3.000.000 ........................ 13.000.000
Katolik Hıristiyanlar .................. 640.000 ........ 260.000 ............................. 900.000
Yahudiler ................................... 70.000 ........... 80.000 ............................. 150.000
Diğerleri ...................................................................................................... 300.000
GENEL TOPLAM ............... 15.260.000 ......15.990.000 .. 3.800.000 .... 35.350.000
Anadolu’nun kuzeydoğu bölümü, 19. yüzyılın ikinci yarısında büyük çaplı bir etnik değişimden geçti. Çeşitli Kafkas toplulukları 1853 yılından sonra karadan Anadolu’ya göç etmeye başladılar. 1878 yılında Ardahan, Batum ve Kars gibi kuzey vilayetlerinin Rusya’ya verilmesinden sonra Dağıstanlılar, Çeçenler, Gürcüler, Lazlar ve bir kısmı Türk kökenli ancak çoğu Kafkas soyundan gelen başka pek çok Müslüman topluluk yerleşmek üzere doğu Anadolu’ya geldi. Bu arada çoğunluğunu Bulgaristanlı ve doğu Rumelili Türklerin ve Çerkezlerin oluşturduğu, Balkanlar’dan gelen büyük Müslüman göçmen toplulukları, boydan boya Batı, Orta ve Güney Anadolu’ya, toprağın elverişli olduğu her yere yerleştiler. Daha sonra Boşnaklar, Pomaklar ve daha az sayıdaki Arnavutlar gibi Türk olamayan Müslümanlar da Anadolu’ya gelerek yoğunluklu olarak batı bölgelerine yerleştiler. Girit’in Yunanistan tarafından işgal edilmesinden sonra buradaki Müslümanlar -çoğunlukla Türkler ama aynı zamanda Rumca konuşan bazı büyük Müslüman topluluklar da- göç ederek Anadolu’nun güney kıyılarına yerleştiler. Göçmenlerin toplam sayısı, daha 15. yüzyılda Orta ve Batı Anadolu’ya küçük topluluklar halinde yerleşmeye başlamış olan Kırım Müslümanlarının kesintisiz akınıyla birlikte sürekli olarak arttı.
Anadolu’nun demografik yapısı, göçebe aşiretlerin gönüllü ya da gönülsüz olarak yerleşik hayata geçmesiyle birlikte iyice değişti. Gerçekten’de, Osmanlı idaresi 19. yüzyıl boyuncu çok sayıda Kürt, Türk ve Arap aşiretini Anadolu’ya (Kuzey Irak tarıma elverişli olmadığı için) yerleştirmede başarılı olmuştu. Yerleşik hayata geçen bu aşiretlerin neredeyse tümü Müslümandı ve çoğunluğu da Türktü.
Müslümanların Kafkaslar ve Balkanlar’dan göçünü tetikleyen siyasal olaylar böylelikle Anadolu’nun hem Müslümanlaşmasını hem de Türkleşmesini tamamlayıcı oldu. Aslında birbirini bütünleyen bu iki sürecin kaynağı Osmanlı kültürü, kimliği ve ruhundaydı; varılan son nokta, Türk ulusunda vücut bulan bir birleşim oldu. Gerçekten de ulusal Türk bilinci, her ne kadar kısmen etnik duygusuyla canlanmış olsa da başta Osmanlı siyasal ve sivil kültürünün biçimlendirdiği güçler etkenler sayesinde uyanmıştı. Osmanlı devleti Rumeli ve Anadolu’da yani, merkezi iktidarı tarafından doğrudan ve sıkı biçimde yönetilen bölgelerde hakimiyeti altında tuttuğu çeşitli Müslüman etnik topluluklar arasında güçlü bir kültürel birlik oluşturmuştu.
Bu nedenle Türk olmayan Müslüman göçmenlerin Türk çoğunluk tarafından asimilasyonu, sözcüğün alışılmış anlamında gerek bir ‘’asimilasyon’’ değildi, daha çok, Türklerin de dahil olduğu çeşitli Müslüman-Osmanlı cemaatlerinin yeni bir siyasal ve toplumsal örgütlenme biçiminde (ulusal devlet) harmanlanmasıydı. Bu yeni siyasal örgütlenme içindeki çeşitli topluluklar, miras aldıkları toplumsal ve kültürel özelliklerini koruyabilirmişler, ancak yeni bir ulusal kimlik de edinmişlerdi. Böylece varlıklarını gelecekte de sürdürmeleri temin edilmişti. Göç ve yerleşik hayata geçiş, benzer geçmişleri olan çok sayıda insanı bir araya getirmede önemli bir rol oynamıştı. Yeni oluşan ulusal Türk devletinin mimarları, Avrupa’nın 1897’den 1922’ye kadar süren kesintisiz saldırılarına karşı koymak ve sonunda yeni uluslarının kimliğini kanıtlamak için gerekli olan insan gücünü bu topluluklardan sağladılar.
Göçün, Anadolu’nun İslamlaştırılması ve Türkleştirilmesi sürecini hızlandırdığı görüşü istatistiklerle desteklenmektedir. Osmanlı idaresinin özet halindeki bir yayını, Osmanlı nüfusunun 1875 yılında 19.8 milyondan 1885 yılında 24.5 milyona ve 1895 yılında 27.2 milyona yükseldiğini göstermektedir. Nüfustaki bu artış (yirmi yılda yaklaşık %40 oranında) esas olarak göçten ve aşiretlerin yerleşik hayata geçmesinden kaynaklanıyordu. Doğum oranındaki artış azdı ( görünüşe bakılırsa yılda %1’den ibaretti). Helle von Samo, vilayet salnamelerindeki verilen dayanak 1874 yılında Asya vilayetlerinin (Arabistan hariç) 10.3 milyon Müslümandan ve başta Rum ve Ermeni olmak üzere 2.8 milyon gayrimüslimden oluşan toplam nüfusunun yaklaşık 14 milyon olduğuna -çoğu gözlemci bu rakamın doğru olduğunu kabul eder- işaret ediyordu. 1885 yılında yani, Balkanlar’dan gelen büyük göç dalgasının sindirilmesinden 11 yıl sonra Anadolu’daki Müslümanların sayısı, Kuzeydoğu Anadolu’yu Rusya’nın almış olmasına rağmen (1878’de) 15 milyonun üzerine çıkmıştı. Bu dönemde Hıristiyanların sayısındaki artış fazla olmamıştı.
Müslüman nüfusun hem sayı hem de oran olarak büyüme eğilimi 1885 yılından sonra da devam etti, ama önceki gibi büyük artışlar kaydedilmedi; göç sürdü, ancak ciddi ölçüde yavaşladı. Aslında istatistikler bütün Osmanlı nüfusunun 1885-1914 yılları arasında görece olarak az arttığını göstermektedir. 1897 yılındaki Yunanistan savaşı sırasında verilen kayıplar ve 1912-1913 Balkan Savaşı da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı o sırada nüfusun büyümesinde hiç kuşkusuz gerçek bir yavaşlama söz konusuydu; ama aynı zamanda doğum ve ölümler gerektiği gibi kaydedilmediği için büyüme hızındaki düşüşün bir kısmı gerçek olmaktan çok görünüşteydi.
Nüfusun büyüme hızındaki görece yavaşlama, Anadolu’nun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde gecikmeye yol açmadı; Balkanlar’da kalmış olan Türklerin çoğunun 1912-1913 savaşının bir sonucu olarak kitleler halinde göç etmesiyle birlikte bu süreç yeni bir ivme kazandı. Müslümanların yarım yüzyıl boyunca Rusya’nın zulmüne ve kötü uygulamalarına maruz kalmış olmaları ve Balkanlar’da yeni kurulmuş olan devletlerin varlığı, sonunda hemen hemen hepsini Anadolu’da yeni bir yurt ve siyasal oluşum aramak zorunda bırakmıştı. Bu arayış en sonunda modern Türkiye’nin ortaya çıkmasıyla sonuçlandı.
Yazan: Kemal KARPAT -Wisconsin Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim üyesi-
Osmanlı Nüfusu (1830-1914). Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Dostları ilə paylaş: |