3-Hekim – Hemşire İlişkileri
Hastalık olayında bir yandan hasta kişi, diğer yandan hastalıkla savaşma görevini üstlenmiş olan hekim, hemşire ve aile yer alır. Hasta kişinin sağlığının yeniden kazanılmasında, hastalıkla savaşma görevini üstlenmiş olan hekime, hemşireye ve aileye ayrı ayrı görevler düşer. Adı geçen bu üç öğeden herhangi birinin eksikliği başarıyı engeller. Tam bir başarı ayrı görevleri olan bu üç öğe arasındaki uyumlu işbirliği ve bütünleşmeyle sağlanabilir.
Hemşire, hastaya bakım vermek için eğitim gören, kazandığı tedavi edici yeteneklerle hastaya yardım eden kişidir. Tedavi konularında hekimlere yardımcı olan ve görevlerini üstlenen hemşireler onlara araştırma, okuma ve deneyim yapmak üzere zaman kazandırmaktadırlar.
Hekim ve hemşirenin hastaya yardımcı olma sorumluluğu vardır ve her ikisinin de amacı hastanın yararına olabilecek en uygun tedavi edici sonuçlara ulaşmaktır.
Hemşireler, kuruma yatırılan hastanın tüm ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak suretiyle psikolojik durumu ve genel alışkanlıklarını değerlendirir. Moral gücünü yükseltmek için gerekli ortamı ve güveni sağlar. Hastaları, tabiplerce yapılacak muayene ve tedaviye hazırlar. Bu konuda doktorlarla bilgi alışverişi yapar ve müdavi tabip tarafından önerilen tedavi tedbirlerini uygular.
Doktor – hemşire çatışması hastada kötü etki yapar. Hasta usulsüz işler yapıldığına inanır ve; “boşu boşuna yatıyorum” şeklinde düşünebilir.
Hastanın sağlık çalışanları ile olan ilişkileri onun sosyal-kültürel düzeyi ile değişmektedir. Hastanede “her şeyin parayla yürüyeceğine“ inanan hastalar olabilir. Bu nedenle hemşire ve hastabakıcılar bazı hastaları diğerlerinden ayırt ederek kayırmama konusunda dikkatli olmalıdırlar. Bu tip tutumlar hastalar arasında olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Hemşireler, 25.04.1954 tarih ve 6283 sayılı “Hemşirelik Kanunu” na tabi olup, görev ve yetkileri bu kanunla belirlenmiştir.
Konumuzla ilgili Tıbbi Deontoloji Tüzüğünde yer alan bazı maddeler şunlardır.
Dostları ilə paylaş: |