Istanbul Üniversitesi Matbaası


Fetüsün Kimliği ve Haklar



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə286/329
tarix07.01.2022
ölçüsü1,58 Mb.
#88912
1   ...   282   283   284   285   286   287   288   289   ...   329
Fetüsün Kimliği ve Haklar

Fetüsün hangi gelişim aşamasında bir insan bireyi kabul edileceği ontolojik tartışmalarına, aşırı kanadın verdiği cevap, döllenme anından itibaren fetüsün normal birey gibi kişilik haklarını kazandığıdır. Buna göre henüz birkaç hücreden ibaret bir embriyo erişkin birey ile aynı haklara sahiptir. Bu fikrin karşı ucunda yer alan görüş ise doğum anına kadar fetüsün birey kabul edilemeyeceğini savunur. Hatta yenidoğanın bile kendi hakkında bilinçli karar verebilen, tümüyle özerk bir birey olarak kabul edilemeyeceğini de ileri sürer. Bu iki uç fikrin arasında çeşitli görüşler yer almaktadır.

Embriyonun gelişim sürecini temel alan yaklaşıma göre, anne karnında fetüsün manevi bir varlık olarak kabul edilecek gelişim düzeyine erişmiş olması önemlidir. Burada fetüsün anne rahmi dışında varlığını sürdürebilecek (viability) gelişim evresine ulaşıp ulaşmamış olması da önemli görülmektedir. Ancak gebelik sağlıklı olarak devam ettikçe ana rahmindeki gelişim sürekliliği olan bir süreçtir ve bu aşamada fetüsün tamamen bir birey kabul edileceği kesin bir çizgi öngörmek zordur. Bu nedenle bu görüşe dayanarak ahlaki kurallar ve kamu politikaları oluşturabilmek de güçtür. Yukarıda zikredilen “Roe Wade’e karşı” davasında mahkeme, fetüsün anne rahmi dışında canlılığını sürdürmeyi başaracağı gelişim aşamasını, birey haklarının oluşması için belirleyici bir sınır kabul etmiştir. Bu da genellikle fetüste belli fiziki gelişim işaretlerinin görüldüğü, gebeliğin 24-28. haftasına denk gelmektedir. Fetüs anneden bağımsız olarak dış ortamda yaşamayı başarabilir. Ancak bu evrede bile fetüsün tıp teknolojisinin desteğine, gelişmiş yoğun bakım koşullarına ihtiyacı vardır.

Yapay döllenme teknolojisinde de döllenmiş embriyonun ana rahmi duvarına yerleştirildiği andan itibaren kişilik haklarını kazanacağı kabul edilir. Fiziksel açıdan insan şekline benzer özellikler geliştirdiği, beyin dalgalarının EEG kayıtlarına geçtiği anı da, fetüsün insan bireyi olarak yaşama hakkını kazandığı an olarak kabul eden görüşler vardır. Geleneksel görüş fetüsün anne karnında hareket etmeye başlamasını (animation), annenin bu hareketi hissettiği anı da yaşamın başlangıcı olarak nitelemektedir.

Genetik bilimi açısından, insan türü üyeliği yaklaşımına göre insan anne babadan türeyen bir varlık, bir bireydir. İnsan genetik koduna sahip olan her varlığın insan bireyi kabul edilerek, korunması gereken varlık olarak değerlendirilmesi, aslında çok geniş ve sınırlayıcı bir tanımlamadır. Böylece insan genetik koduna sahip kanser hücreleri, spermler ve ovum da bu kapsama girebilir. Bu anlayışa göre abortus gibi kemoterapi, doğum kontrolü (contraception) de yasaklanmalıdır.

Felsefeci Mary Anne Warren kişi olma ölçütlerini manevi toplumun tam anlamıyla bir parçası olabilme, bunun için gereken bilişsel özellikleri geliştirebilme olarak tanımlar. Bu ölçütleri, bilinçlilik, mantık yürütebilme ve sorun çözebilme, tek başına eylemde bulunabilme, iletişim kurabilme ve çevresinin farkında olabilme olarak sıralar. Warren’a göre söz konusu ölçütleri karşılayamayacak durumdaki fetüsün yaşama hakkı, bu nitelikleri taşıyan erişkin bir birey olan ve kürtaj talep edebilen annenin kişilik haklarına ve özerkliğine ağır basamaz. Warren’ı eleştirenler, söz konusu bilişsel yetilerden yoksun pek çok çocuk ve erişkinin olabildiğini ve bu durumun yaşama haklarını ortadan kaldırmadığını öne sürerler. Warren’a göre bebeğin doğum anı bu tartışmada can alıcı noktadır. Çocuğun doğumu ve hayatını sürdürebilmesi ile artık fetüs-anne hakları çelişkisi ortadan kalkar. Doğum ile beraber çocuğun benliğini kazanma ve toplumsal yaşamın parçası olarak sosyal ilişkiler geliştirme sürecinin başladığını ve annenin özerkliği ile hak ve değer çatışmasının ortadan kalktığını ifade eder.

Embriyonun prenatal hayatın hangi aşamasında insan bireyi kabul edilebileceği sorusuna bazı yazarlar, döllenmeden sonraki 14-15. günde, embriyo üzerinde primitif çizgilerin (primitive streaks) oluştuğu dönem cevabını verirler. Bazıları ise insana özgü ayırıcı fiziksel özelliklerin gebeliğin sekizinci haftasında ortaya çıktığını savunurlar.

Prenatal hayatta insan kişiliğinin ne zaman oluştuğu sorusuna cevabı, bazı yazarlar beyin fonksiyonlarının başlaması olarak gösterirler. Nasıl beyin ölümü yaşamın sonu olarak kabul ediliyorsa, beyin fonksiyonlarının başladığı andan itibaren fetüs yaşama hakkına sahip bir insan bireyi olarak tanımlanır. Buna göre fertilizasyondan altı hafta sonra beyin korteksinin devreye girerek, organik sistemleri kontrol etmeye başladığı andan itibaren, tıbbi komplikasyonlar dışında abortusa izin verilmemesi gerektiği önerilmektedir. Ancak uzmanlar yine de EEG kayıtlarınca beyin faaliyetlerinin başlangıcının tespitinde tam kesinlik olamayacağını da belirtirler.

Ülkemizde 2827 sayılı 24.05.1983 tarihli “Nüfus Planlaması Hakkında Kanun”un 5. maddesi “Gebeliğin 10. haftası doluncaya kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliyesi” yapılabileceğini öngörmüştür. Ayrıca “Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük” 2. Bölüm de (Resmi Gazete, 18.12.1983 / No. 18255) konuya ilişkin düzenlemeleri içermektedir.

Feminist biyoetikçiler kürtajı, ‘kadının bedeni üzerinde tasarrufu’ anlamında bir hak olarak görürler. Kadınların kürtaja başvurmasının nedenleri çeşitlidir. Öncelikle kadın tarafından istenmeyen gebeliklerde kürtaja başvurulabilmektedir. Bazı kadınlar doğum kontrol hapı korumada başarısız olunca kürtaja başvururlar; bazıları da tek doğum kontrol yöntemi olarak bu yolu kullanmaktadırlar. Bir kısmı mali veya duygusal nedenlerle ya da ailenin refah düzeyini korumak için gebeliği sonlandırma yolunu seçerler. Aralarında, bebek sahibi olmayı arzu etmelerine rağmen, tıbbi nedenlerle sağlıkları tehlikeye girince, istemeyerek gebeliği sonlandırmak zorunda kalanlar da vardır. Bazen de bebek istediği cinsiyette olmadığı zaman bu yola başvuranlar çıkmaktadır. Bu seçenek cinsiyet ayrımcılığına hizmet ettiği için ahlaken, tıp etiği açısından onaylanmaz.



Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   282   283   284   285   286   287   288   289   ...   329




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin