Kahtabe b. ŞEBÎB 6 Bibliyografya : 6



Yüklə 1,33 Mb.
səhifə53/56
tarix15.09.2018
ölçüsü1,33 Mb.
#81795
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   56

KANDİL

Bir sıvı yağ haznesi ile fitilden oluşan basil bir aydınlatma aleti.

Kandil Latince "aydınlatıcı; mum, lam­ba" anlamındaki candela kelimesinden Arapçalaşan kındîlin Türkçe'ye geçmiş şeklidir. Selçuklularla Osmanlılar'ın daha çok Farsça çerâğ. Araplar'ın ise sirâc ve misfaâh kelimelerini kullandıkları görü­lür.

En basit örneklerine milâttan önce V. binyıla ait Anadolu, Mısır, Mezopotamya ve diğer Ön Asya medeniyetlerinde rast­lanan ilk kandiller pişmiş topraktan ya­pılmış kâse veya derince birer tabak şeklindeydiler. İçlerindeki is lekelerinden kan­dil oldukları anlaşılan bu kaplarda hayvan yağlarının yakıldığı ve fitil olarak da ke­ten gibi bitki liflerinin kullanıldığı tahmin edilmektedir. Bunlara zamanla bir veya birkaç tane üçgen şeklinde fitil yeri ek­lenmiş ve içlerinde genellikle zeytinyağı gibi donmayan ve daha az is çıkaran bit­kisel yağlar yakılmıştır; yağın yüzeyde toplanıp fitil tarafından kolayca emilebil-mesi ve son damlasına kadar yakıiabil-mesi için de altına su konulmuştur. Eski-çağ'ın en yaygın kandilleri Grek tarzı de­nilen ve ağzı açıkyuvarlakbiryağ hazne-siyle kısa bir fitillikten oluşan küçük tip­teydi. Daha önce ticaret yoluyla Yakındo­ğu'ya gelen bu tip kandil Büyük İsken­der'in Doğu seferiyle daha geniş bir alana yayıldı ve zamanla bazı değişiklikler geçi­rerek boyutça biraz büyüyüp fitilliği em­zik biçiminde olan arkadan kulplu küçük bir çaydanlık (demlik) şeklini aldı.

Form ve motifleri genellikle bir inancı yansıtan ve aydınlığı temsil eden kandil­ler eşya ve sembol olarak kutsal kitaplar­da önemli bir yer tutar. Eski Ahid'in birçokyerinde dinî ve kültürel obje niteliği bulunan kandillerden söz edilir ve yahuArap yarımadasında Fav karyesinde yapılan kazılarda bulu­nan bronz kandil.576

diler bunlar için halis zeytinyağı tedarikiyle görevlendirilir.577 Hz. Süleyman'ın sarayında ve daha sonra Bâbil'e götürülen değerli eşya arasında altın kandiller de vardı.578 Simeon da Hz. isa'yı henüz be­bekken kucağına alıp ondan Allah'ın bü­tün milletlerin yolunu aydınlatmak için hazırladığı ışık diye bahseder.579 Bu söz. hıristiyan dünyasında ışığa ve onun kaynağı olan mum ve kandile nere­deyse kutsallık izafe edilecek bir önem kazandırmıştır. Vaftiz, düğün ve cenaze törenlerinde gündüz de olsa mum yakıl­dığı gibi kilise ve dindar hıristiyan evle­rindeki Meryem ana ve Hz. îsâ ikonaları­nın önünde de hiç sönmeyen kandiller (günümüzde fitilliğine alev izlenimi veren titreşimli küçükampul takılmış kandil şeklinde elektrik lambaları) yakılmaktadır; Türkçe'deki "Meryem Ana kandili gibi" (zayıf yanan, güçsüz ışık) deyimi de bura­dan gelmektedir.

Kur'an'da Allah'ın nuru (Kur'an, nübüv­vet, iman) kristal fanus içindeki ışık sa­çan bir kandile benzetilir.580 Yine Kur'an'da güneş burçların ara­sındaki bir kandile 581 yıldızlar da gök kubbeye asılmış kandillere (mesâbîh) benzetilmekte 582 ve Hz. Peygam-ber'in de ışık saçan bir kandil olduğu söy­lenmektedir.583

Arap yarımadasında yürütülen Fav ka­zılarında armut biçiminde, kapaklı ve kıv­rık saplı bronz bir kandil bulunmuştur.584 Câhiliye şiirinde de kandilden söz edilir. İmruülkays, atının tüylerinin parlaklığını kilisedeki rahibin zeytin veya susam yağı konulmuş kandilinin ışığına benzetir.585 Başlangıçta hur­ma dallarıyla aydınlatılan Mescid-i Nebe-vî'ye ilk kandilleri Temim ed-Dârî getir­miş ve bundan çok memnun olan Hz. Peygamber onları yakan Temîm'in azat­lısı Feth'e Sirâc adını vermişti. Bu olay münasebetiyle eski saray teşkilatlarında­ki çerağciyânın (kandilciler) Asr-ı saadet'-te de bulunduğu ileri sürülmüştür.586 Hz. Âişe'den gelen bir rivayet o dönemde Medine evlerinde kandil kullanımının yaygın olmadığını göstermektedir.587 Kandillerin Mescid-i Nebevî'de kullanıldık­tan sonra yaygınlaştığı düşünülebilir; an­cak kıtlık dönemlerinde yakacak yağ bul­manın problem teşkil ettiği de bilinmek­tedir. Resûl-i Ekrem evlerdeki kandille­rin yangına yol açmaması için bazı uyan­larda bulunmuştur; çünkü kandilin yağı­na gelen fareler yangına sebep olabiliyor­lardı.588 Hz. Ömer'in, hilâfeti sırasında Mescid-i Harâm"ın sahasını genişletip iha­ta duvarı üzerine kandiller koydurduğu 589 ve diğer mescidleri de yi­ne kandillerle aydınlattırdığı ve bir rama­zan ayında buraları dolaşan Hz. Ali'nin Hz. Ömer için, "Mescidlerimizi aydınlattığı gibi Allah da onun kabrini aydınlatsın" diye dua ettiği bilinmektedir.590

Mescid-i Nebevî'ye Velîd zamanındaki onarım sırasında çok değerli kandiller konuldu; daha sonra da hükümdarların Özellikle hücre-i saadet için aitın ve gü­müş kandil hediye etmeleri gelenek halini aldı. İbn Kesîr'in verdiği bilgiye göre 705'-te (1305) Bâbüsselâm yanındaki minare­nin yapımı için bu kandillerden bazıları­nın satışına izin verilmiş ve bunlardan al­tın olan ikisinin değeri 1000 dinar tut­muştu.591 Velîd, Şam'daki Emeviyye Camii için çok sayıda kan­dil yaptırdı; V. (XI.) yüzyıldan sonra bura­daki kandiller mübarek gecelerde saba­ha kadar yanardı. Mescidlerde kandil ya­kılması Kur'an'da sözü edilen mescidlerin imarı 592 cümlesinden sayılmıştır. Emevî ve Abbasî halifelerine önemli günlerde sunulan hediyeler ara­sında kandillerde bulunuyordu. Mütevekkil-Alellah'ın gözdesi Şeceretüddür, Mih-ricân gününde halifeye çeşitli kıymetli eş­ya ile birlikte Çin kandilleri de hediye et­mişti.593

İslâm coğrafyasının genişlemesiyle bir kısmı ithal malı farklı malzemeden deği­şik biçimlerde kandiller ortaya çıkmış ve Nîşâbur, Sîstan, Şehristan, Herat gibi şe­hirlerde çok çeşitli kandiller yapılmıştır. Bunlardan yaygın olan, hafif basık kürevî ve yumurta gövdelilerin bir kısmı düz dip­ti, bir kısmı üç ayaklı, bir kısmı dayüksek kaidelidir ve bazılarında birkaç fitil yeri bulunmaktadır. Erken dönemde yine İran'da imal edilen kandillerden bazıları ise armut gövdeli, kâse şeklinde veya ha­yalî hayvan formundadır. Selçuklular dö­neminden günümüze ulaşan, ağız kısmı Roma yağ kandili şeklindeki kaplar da sa­nıldığının aksine ibrik olmayıp birer kan­dildir.594 İbn Battûta, misafir olduğu Antalya'daki Ahî Zâviye-si"nin odasında bulunan ve "bisûs" deni­len üç ayaklı bakır kandilliklerden söz eder. Bunların üzerinde yine bakırdan ya­pılmış kandiller vardı ve içlerinde alevin etkisiyle eriyen iç yağı yakılıyordu. Elde taşınabilen kulplu ve düz dipli kandillerle ayaklı kandillerin dışındaki diğer bir gru­bu ise tavana asılarak kullanılan asma kandiller oluşturur. Daha çok cami, saray ve konak gibi büyük binalarda kullanılan bu tip kandiller, genellikle bulundukları ortamın ihtişamı gereği ve formlarının uygunluğu sonucu çok sanatkârane biçimlerde işlenmiştir.595

Tarihte düğünlerde ve festivallerde kandillerin önemli bir yeri olmuştur. He-rodotos Mısırlılar'ın kandil bayramından söz eder 596 Osmanlılar'ın sûr-ı hümâyunlarında da mahyacılar binler­ce kandil tedarik ederler ve bunlardan mühr-i Süleyman, kalyon gibi şekiller oluştururlardı.

Kandil hem hıristiyan hem İslâm tas­virî sanatlarında dinî bir motif olarak be­nimsenmiş, Özelükle müslümanlar tara­fından cami mihraplarında, mihraplı sec­cadelerde ve mezar taşlarında realist üs­lûplarda veya stilize edilerek çokça kulla­nılmıştır.597


Bibliyografya :
Buhârî, "Şalât", 22, "Bed'ü'1-halk", 16, "İs-tPzân", 49; Müslim. "Eşribe", 46; Ebû Dâvüd, "Edeb", 172;Fâkirıî, Ahbâru Mekke (nşr. Ab-dülmelik b. Abdullah), Mekke 1407/1987, II, 158; Hâlidiyyân, et-Tnhaf üe'l-hedâyâ (nşn Sâmî ed-Dehhân), Kahire 1956, s. 255; Herodotos, Tarih (trc. Müntekim Ökmen), istanbul 1973, s. 125; Hatîb et-Tebrîzî, Şerhu'l-kaşâ'idİ'l-'aşr (nşr. Abdüsselâm el-Hûfî), Beyrut 1407/1987, s. 66-67; ibn Asâkir, Târîhu Dımaşk {Amrl), XLIV, 280; İbn Battûta. Tuhfelü'n-nüzzâr, I, 315; İbn Kesîr, el-Bidâye, XIV, 40, 235; Ali b. Muham-med el-Huzâî, Tahrİcü delâlâU's-sem'iyye, Ka­hire 1970, s. 123; G. Fehervarİ. Isiamic Metal-work, London 1976, s. 82-83; J. W. Allan. His-hapur Metalıoork of the Early Isiamic Period, NewYork 1982, s. 45-49; Abdurrahmanet-Tay-yib el-Ensârî. Karyetü'l-Fâu: Sûre U'i-hadârati'l-cArabiyye kable'l-İslâm ft'l-memleketi'l-'Ara-bİyueü's-Su'ûdiyye, Riyad 1982, s. 117;Ab-dülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü'i-İdâriyye{Ö2e\), s. 166-169; Ülker Erginsoy, "Türk Maden Sana­tı", Başlangıcından Bugüne Türk Sanatı, An­kara 1993, s. 351; Selda Kalfazade - Özkan Er-tuğrul. "Kandil ve Kandilin Motif Olarak Ana­dolu Türk Sanatındaki Kullanımı Üzerine", STAD, sy. 5 (1989], s. 23-34; Pakalın, II, 158-159; M. A. J. Beg. "ŞJıammâ", £72{İng.), IX, 288; a.mlf., "Sirâdj", a.e., IX, 665-666; A. F. Simpson. "Candle", ERE, III, 188-189; R. H. Smith, "Lanıps", The Oxford Encyclopedla of Archeology in the Near East, New York 1997, III, 326-330; Nebi Bozkurt-Selda Ertuğrul, "İb­rik", D/A, XXI, 373-374. Nebi Bozkurt


Yüklə 1,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   56




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin