Şekil 15. Artvin Kenti (URL-29, 2022)
3.1.1.3. Doğal Peyzaj Bileşenleri
3.1.1.3.1. Jeomorfolojik Yapı
Samsun: İlin Karadeniz kıyıları düzlük olup güney yönüne uzanan iç kesimleri
fazla yüksek olmayan sıradağlar ile sarılmış durumdadır.[149] Ünye-Çarşamba
kesiminde doğu-batı, Samsun-Bafra kesiminde doğu-güney ve batı-kuzeybatı yönünü
takip eden dağ sıralarından Canik Dağları ilin doğu tarafında, Çangal Dağları ise batı
tarafında yer almaktadır.[149] Lâdik’in Amasya sınırında bulunan ve zengin
ormanlık alanları bulunan Akdağ ise 2062 m'lik yüksekliği ile Samsun'un en yüksek
dağıdır. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın kuzey ve güneyindeki iki farklı tektonik ünite
üzerinde yer alan Samsun'un büyük kısmı Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın yanı sıra
Erikli Fay Hattı'nın da etkisiyle birinci ilâ üçüncü derece tehlike skalasında yer
almaktadır. Özellikle güney bölgeleri birinci derece riskli durumda olan ilin kuzey
uçlarında ikinci ile üçüncü derece bölgeler bulunmasına karşın değişen fay hatları
nedeniyle bu bölgelerin de birinci dereceye kayacağı ve geçmişte de depremler
yaşayan Samsun'un gelecekte daha şiddetli deprem tehlikesi altında olacağı
öngörülmektedir. Samsun'da şimdiye dek hissedilen en şiddetli deprem, Türkiye'de
26
kaydedilen en güçlü deprem olan 8,0 büyüklüğündeki 1668 Kuzey Anadolu
depremiydi. Bugünkü Samsun il sınırları içinde meydana geldi ve merkez üssü Lâdik
Gölü'nün güney kıyısındaydı. Depremde tek segment olarak kırılan 600 km
uzunluğundaki bölüm boyunca, Bolu'dan Erzincan'a kadar ve Karadeniz kıyısı
boyunca ciddi hasar meydana geldi ve 8.000 kişi hayatını kaybetti. Bu depremde
Samsun Kalesi'nin surları ve kuleleri hasar görmüş ve yapının bazı bölümleri de
yıkılmıştır. Cumhuriyet döneminde, Samsun'da hissedilen en şiddetli deprem 1943
Tosya-Lâdik depremi olmuş, bu sarsıntıda 8 kişi ölmüş ve çok sayıda bina hasar
görmüştür. Günümüzde il genelinde deprem gibi afetlerde halkın toplanması için 127
alan belirlenmiş bulunmaktadır. (URL-30, 2022).
Ordu: İlin kuzeyini Kuzey Anadolu dağlarının kıyı sıraları kaplamaktadır.
Kıyılara yakın tepelerle başlayan bu dağlar içeri doğru gittikçe yükselir. Ordu,
Giresun ve Sivas ilinin birbirlerine komşu olduğu kesimde 3.000 m’yi bulmaktadır.
İlin en yüksek tepesi Giresun sınırına yakın olan Aşut Obası'ndaki Gönderiç
Tepesi'dir. Ulugöl, Gölköy ilçe merkezine 17 km. mesafede bulunan bir krater
gölüdür. 26.5 hektar büyüklüğündeki alan, Tabiat Parkı’dır. Doğal yapısı itibarıyla
yüksek peyzaj değerine sahiptir Özellikle güz mevsiminde yaprakların sararmasıyla
oluşan renk armonisi görenleri büyülemektedir. Alan içerisinde üç adet heyelan set
gölü bulunmakta; göllerden birisi büyük diğer ikisi ise sazlıkla kaplı küçük yapıda
göllerdir. Büyük gölde Abant Alası türü balık yaşamaktadır. (URL-31, 2022).
Giresun: Giresun yeryüzü şekilleri bakımından engebeli bir görünüşe sahiptir
ve dağlar, vadiler ve dik kıyılar geniş yer kaplamaktadır. Karadeniz kıyısı boyunca
uzanan oldukça dar ve alçak düzlüklerden oluşan bir kıyı şeridi ile güneyde Kelkit
Çayı Vadisi arasını kaplayan Giresun Dağları şehrin yeryüzü şekillerinin çatısını
meydana getirir. Kıyıdan 50–60 km içeride, kıyıya paralel olarak yükselen bu
dağların ortalama yüksekliği 2000 metredir. Bazı yerlerde 3000 m’yi aşan Giresun
Dağları’nın en önemli yükseltileri şunlardır: Abdal Musa Tepesi (3.331 m),
AkılBaba 3300, Cankurtaran Tepesi (3.278 m), Gâvur Dağı Tepesi (3.067 m),
Küçükkor Tepesi (3.044 m), Karagöl Dağları üzerindeki Karataş Tepesi (3.107 m) ve
Kırkkızlar Tepesi (3.040 m). Kıyıya paralel olarak yükselen bu dağlar üzerinde, kıyı
27
ile iç kesimler arasındaki ulaşım, Şehitler (2.350 m), Eğribel (2.200 m) geçitlerinden,
Kurtbeli Mevkii’nden (1760 m) ve ilçelerin yayla yollarından sağlanır. Giresun’un
güneyini kuşatan dağlar kuzeye ve güneye doğru alçalarak belirli yerlerde düzlükler
oluşturur. 1750-2200 metre yükseklikteki bu düzlüklerde pek çok yayla vardır.
(URL-32, 2022).
Trabzon: Başlıca yeryüzü şekilleri olarak; güneyde su bölümü çizgisi boyunca
Doğu-Batı doğrultusu boyunca uzanan dağlık alanlar ve bunların ana akarsuyun
kolları arasına, Kuzeye doğru sokulan ve gittikçe alçalan tepelik sahalar ile sahadaki
şekillenmeyi sağlayan önemli dış etmen olan Solaklı, Yomra, Değirmendere, Sera,
Kalenima, Foldere gibi akarsuların oluşturduğu vadiler ve deltalardır (Trabzon,
2006).
Rize: Rize şehri kuzeyde Karadeniz, batıda Fener Burnu ile doğuda Taşlıdere
arasında yükseltisi 300-350 m'yi bulan tepelerle çevrelenmiş bir koyun çevresinde
kurulmuştur. Şehir, Doğu Karadeniz'de, Karadeniz kıyısı ile güneyde yükseltisi 2500
m'yi geçen Rize Dağları'nın kuzey yamaçlarında yer almaktadır. İlin batı sınırını
Derepazarı ve Kalkandere, doğu sınırını ise Çayeli ilçeleri oluşturmaktadır. Rize
şehrinin kurulduğu alanda denizel taraçalar, tepeler ve vadiler önemli morfolojik
birimleri oluşturmaktadır. Şehrin kurulduğu alanın litolojik ve jeomorfolojik
özellikleri yerleşmeleri olumsuz etkilemektedir. Şehrin kurulduğu alanın topoğrafik
yapısı nedeniyle şehrin genişlemesi ve gelişmesine uygun arazi sınırlıdır. Bu nedenle
şehir için zorunlu olarak kıyıdaki düzlük alanlar kullanılmıştır. Kısa sürede bu
düzlüklerin dolmasıyla denizden arazi kazanma çalışmaları başlamıştır. İlk dolgu
çalışmaları 1960'lı yıllarda başlamış olup günümüzde artarak devam etmektedir.
Günümüzde resmi rakamlara göre Rize şehrindeki yerleşmelerin %70'e yakını
dolgular üzerinde yer almaktadır. Son 50-60 yıldan beri kıyıda yapılan dolgu
çalışmaları nedeniyle kıyı bölgesinin morfolojik yapısında çok ciddi değişiklikler
yaşanmıştır. Bu değişimin en bariz örneği kıyının 250-500 m arasında değişen
değerlerde gerilemiş olmasıdır. Son 10 yılda denizin doldurulması dışında kıyı
gerisindeki yamaçlarda yer alan çay üretim alanları da yerleşmeye açılmıştır. Rize
şehrinin genişlemesine bağlı olarak jeomorfolojik birimlerde önemli değişmeler
28
yaşanmıştır. Bu değişimin başında doğal kıyının ortadan kaldırılması, vadilerin
doldurulması, yamaç ve sırtların oyulması gelmektedir. Yol ve yerleşme alanları için
yapılan kazı çalışmalarında litoloji ve jeomorfoloji dikkate alınmamıştır. Bu durum
nedeniyle sel, taşkın ve kütle hareketleri gibi doğal afetlerin sayısında ve etkisinde
artış görülmektedir. Özellikle şehir içerisinde kalan dere yataklarının ortadan
kaldırılması veya kanala alınması nedeniyle ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde
şiddetli sağanaklar sonrasında can ve mal kayıplarına neden olan sel ve taşkınlar
yaşanmaktadır. Sel ve taşkın dışında büyük çaplı heyelanlar da yerleşmeler için ciddi
tehlike arz etmektedir. Rize şehrinin 1980'den sonra hızlı gelişmesi ve bu gelişmede
jeomorfolojik birimlerde ortaya çıkan değişme ve bu değişmenin doğal afetler
üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla bu çalışma hazırlanmıştır. Doğu Karadeniz
kıyı kuşağında yer alan şehirlerin hemen tamamında benzer sıkıntılar görülmekle
birlikte, yerleşme alanı bakımından en sıkıntılı olanı Rize şehridir. Doğal afetlerin
görülme sıklığı açısından da Rize şehri en ön sırada yer almaktadır. Şehrin bu özel
durumu nedeniyle detaylı jeomorfoloji çalışmalarına uygun bir alandır. (URL-33,
2022).
Artvin: Karadeniz kıyısına paralel olarak uzanan Doğu Karadeniz Dağları’nın
il sınırları içindeki uzantıları; Kaçkar, Altıparmak, Kükürtlü, İskaristi Dağları adıyla
sınıra kadar uzanmaktadır. Bu dağ sırasının üzerinde çok sayıda dağ ve yüksek
tepeler yer alır. Karadeniz kıyısını takip ederek batıdan doğuya doğru iki sıra halinde
uzanan 3937 m. yüksekliğindeki Kaçkar Dağı Karadeniz Dağları’nın en yüksek
noktasını oluşturur. Bu dağın su bölüm çizgileri; Artvin, Rize, Erzurum il sınırlarını
belirler. Şavşat ve Borçka ilçeleri arasında yer alan, Çoruh ve Berta vadileri ile
Gürcistan sınırına kadar uzanan Kaçkar Dağı 3428 m yüksekliği ile ilin diğer önemli
bir dağıdır. İlde, Arhavi ve Hopa’daki aluviyal düzlükler dışında ova denebilecek düz
alanlar mevcut değildir. Yaylalar ilde geniş yer kaplamaktadır (URL-34, 2022).
Dostları ilə paylaş: |