Karakter eğİTİMİ


DÜRÜST ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?



Yüklə 169,24 Kb.
səhifə2/4
tarix09.01.2019
ölçüsü169,24 Kb.
#94596
1   2   3   4

DÜRÜST ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

Orhan anaokulundan eve geldiği her akşam bazı sorunlardan bahsediyordu:

‘Can bugün bana kötü kelimeler kullandı, Hakan beni yumrukladı…’ Orhan’ın annesi öğretmenini aradığında kurumda bu tür olayların yaşanmadığını öğreniyordu. Peki evde yalana teşvik edici hiçbir ortam olmadığı halde Orhan neden bunları söylüyordu? Duyarlı bir ebeveyn olan aile, öğretmen ile görüştü. Öğretmen hanım, Orhan’ı bu tür ifadelere sürükleyen sebepleri keşfetmek için alternatifler sıraladı. Orhan, ailesinden beklediği ilgiyi görmek için olumsuz tutumlarla dikkat çekmeyi planlayabilirdi, hayalle gerçeği karıştırıyor olabilirdi…v.s. Anne öğretmenle konuşurken sebep ortaya çıktı. Orhan, evde izlediği çizgi filmlerin etkisiyle bilinç altında bu tür olaylar kurguluyordu. Hayalle gerçeği ayırt edecek yaşta da olmadığı için düşüncelerini olmuş gibi anlatıyordu.

Çocuklar 5 yaş öncesinde gerçekle hayali karıştırırlar.Hayallerini gerçek gibi anlatabilirler. Düşüncelerini bilinçli, yalan olduğunun farkında olmadan ifade edebilirler.

Çocuk hayalinde oluşturduğu figürleri hikayelerine de katar.Hatta hayatının içinde onu bir yerlere oturtur.Birlikte yaşar.Çocuğun hayal dünyasının ve zihin gelişiminin desteklenmesi için bu tür kurgulanmalara ihtiyaç bile vardır.Ancak çocuğunuzun yalanı bilinçli olarak söylediğini fark ettiğinizde durum değişir. Çocuklar genellikle 5 yaşından sonra yalan söylemeyi doğru olmadığını bile bile tercih etmeye başlayabilirler.Bireysel farklılıklar bu yaş seviyesini geri veya ileri alabilir.Önemli olan çocuğun yalan söylediğinin farkında olmasıdır.

Bu durumda yapılması gerekenler ilerleyen paragraflarda tek tek ele alınmaktadır.



Çocuklar Neden Dürüstlükten Ayrılır?

Bu soruya cevap bulmak için ebeveynin ve öğretmenin öncelikle kendilerini sorgulamaları gerekir.’Böyle bir durumla karşılaşılmasına sebep olacak bir ortam hazırlandı mı?’ Seklinde bir iç görü çok önemlidir. Çocuğu dürüstlükten ayıran sebepler arasında şunlar sıralanabilir:

Benlik saygısının eksikliği çocukları yalana sürükleyebilir. Başkaları tarafından takdir görmek ,değer verilmek için benlik saygısı eksik çocuklar dürüstlükten ayrılabilirler. Örn:Başarısız olduğu halde ‘Bugün okulda en çok yıldızı ben aldım!’diyerek apartmandaki arkadaşları tarafından değer kazanmayı planlayabilirler.(bkz. Benlik saygısı)

Özellikle duygusal ,başkalarının yorumuna çok önem veren çocuklarda yalan söyleme görülebilir.Yetişkinler arasında da bu kişilik özelliklerine rastlanır.Bazı insanlar başkalarının kendilerine dair yaptıkları yorumu çok önemserler.İşte bu yapıdaki çocuklarda da gerçeği söylerse sevilmemek ,dışlanmak endişe oluşturur. Bu endişeden kurtulmak, başkalarının değer yargılarına zıt hareket etmemek için gerçek kimliklerini sergilemezler.Hatta bu düşünce ile topluluktan farklı olmamak için kendi zevklerinden ,tercihlerinden bile ödün verirler.Grup psikolojisi ile hareket ederler.

Çocuk, hayallerini gerçekmiş gibi söyleyebilir. Örneğin babasının kendisine büyük bir bebek almasını hayal eden bir çocuk; ‘Dün akşam babam bana kocaman bir bebek aldı’ diyebilir. ‘ Sen yalancısın’ gibi lakapların takılması çocuğun bu özelliği sahiplenmesine sebep olabilir.

Gözle görülen bir gerçeği çocuklarından da duymak için zorlayan ailelerde dürüstlükten ayrılma gözlemlenebilir.Örneğin çocuğunuzun yemekten sonra yemesini istediğiniz çikolatalı pastanın izlerini yemekten önce ağzının kenarında gördünüz. ‘Pasta yedin mi ‘diye sordunuz. Çocuk sizden ceza alma korkusu ile doğruyu söylemekten çekinebilir.

Beğenilmeyen ve yaptıkları çok eleştiri alan çocuklarda yalana meyil artar.Çocuklar eleştiri korkusu ile büyükleri tarafından tenkit almamak için gerçeği söylemek istemezler.Hatta çevrenin kendisinden yüksek beklentilere girmesi de doğruluktan ayrılmayı bir çözüm yolu olarak düşündürtebilir. Örn:Yarışmada kendisinden birincilik bekleyen büyüklerine, dereceye giremeyince;

‘Okuldaki şiir okuma yarışması iptal edildi’ diyerek tenkit edilmekten kurtulmaya çalışabilir. Çocuğun stresli bir ortamda olması yalanı tetikleyebilir.Yeni bir kardeşin dünyaya gelmesi, çocuğun ebeveynleri ile iletişiminde anlaşılmaması veya ailede içinde bulunulan döneme yönelik gergin bir ortamın olması gibi durumlarda çocuklarda dürüstlükten ayrılmalar gözlemlenebilir.

Doğruyu söylersen kızmayacağım” denildiği halde gerçeği ifade ettiğinde azarlanıyorsa çocuk dürüst olma cesaretini kaybedebilir.Çocuğa gerçeği söylerse kızılmayacağı ifade edildiği halde azarlanıyorsa, bir daha doğruyu söylemeye korkabilir.

Ailede,çevrede, bir arkadaşının ya da büyüğünün doğru söylemediğini görmek çocuğun bu davranışı örnek almasına sebep olabilir. Örneğin; annenin evde olduğu halde “evde yok “ deyin!” şeklinde çocuklarını yönlendirmesi onlara yalanı öğretir.

Cezadan kaçma, sorumluluktan kurtulmak için çocuk doğruluktan ayrılabilir. Örneğin; yaşının üstünde beklentilere girilmesi durumunda görevini yerine getiremeyince çocuk doğruluktan ayrılarak kurtuluş çareleri bulmaya çalışabilir.

Çocuğun Dürüst Davranmadığı Anlaşıldığında Ne Yapılmalı?

Gerçekten Yalan Söylediğinden Emin Olunmalı

Öncelikle çocuğun yalanı bilerek söylediğinden emin olunmalıdır. Özellikle 5-6 yaşına kadar çocuklar hayalle gerçeği ayırt edemeyebilirler. Hayalini mi ifade ediyor yoksa yalan mı söylüyor ebeveyn ilk olarak bunu tespite çalışmalıdır.İlerleyen satırları okudukça zihninizdeki soruların cevap bulacağını düşünüyoruz.



Çocuğun Yaşamında Her Şeyin İyi Gittiğinden Emin Olunmalı

Çocuğun hayatında ters giden bir şeyler olup olmadığı incelenmeli. Çocukta yaşanan problemin görünmeyen sebepleri; hikayeler tamamlatılarak, resim yaptırılarak, kendi kendine oyun oynarken kullandığı ifadelerden anlaşılabilir. Bu tür incelemelerden sonra çözüm için adımlar atılabilir. Örneğin çocuğa kaliteli bir zaman dilimi ayrılmıyor ise hemen çözüme yönelik adımlar atılmalıdır.Ebeveyn çocuğu ile aralarında oluşan açıkları kapatmaya çalışmalıdır.(bkz. Sevgi dilleri)



Çocuğa Başarabileceği Sorumluluklar Verilmeli:

Akıllı bir ebeveyn, çocuğuna kaldıramayacağı sorumluluklar yüklememelidir! Verilen sorumlulukların,beklentilerin, çocuğun yaşına ve ilgi alanlarına uygun olmasına özen gösterilmelidir. Çocukların yerine getiremeyeceği beklentiler içine girilmesi, Benlik saygılarının zedelenmesine sebep olabilir. İçine kapalı bir çocuğa büyük bir salon önünde hiçbir egzersiz yapmadan şarkı söyleme görevinin verilmesi bu konuda örnek olarak düşünülebilir. Böyle bir çocuğa küçük gruplarda verilen görevlerden sonra büyük sorumlulukların verilmesi en isabetli adım olur.

Çocuğun ufak da olsa sorumluluklarını yerine getirme konusundaki gayretleri takdir edilmelidir. Örneğin çocuktan yatağının toplanması istenildi.Önce nasıl toplayabileceği anlatılmalı. Toplarken gösterdiği gayretler tebrik edilmelidir.Önemsiz gibi görülen tüm bu takdirler çocuğun kendini değerli hissetmesini sağlar. Zaten çocuk hak ettiği değeri görünce doğruluktan ayrılmaya tenezzül etmeyecektir.

Cevabı Bilinen Sorular Sorulmamalı…

Çocuğun hatalı bir davranış sergilediğini fark eden ebeveyn, gerçeği bir de ondan duymaya çalışmamalıdır. Zorlamalar kimi çocuklarda iyice içine kapanma ile kimilerinde de yalan söyleyerek kaçışla karşılık bulur. Bu tür durumlarla karşılaşıldığında suçlama, aşağılama, yargılama yerine ben dili kullanılmalı, çocuk incitilmemelidir. Diyelim ki çocuğunuzun yemekten önce izin vermediğiniz halde pastayı yediğini gördünüz. ‘Sen yoksa pasta mı yedin?’ demek yerine,yaklaşımınız şu şekilde olabilir:

“Yemekten önce pasta yemeni istemediğimi söylemiştim. Yemekten önce pasta yemiş olman iştahını kapatıyor ve bu durum gelişimini engelliyor.Ben sağlıklı olmayacağından dolayı çok üzülüyorum!”

Baskı ile doğruyu söyletmeye çalışmak hatalı ve aciz olmanın verdiği psikoloji ile çocuğu yeni yalanlara da sürükleyebilir. Ayrıca çocuk; baskı, eleştiri gördüğünde yaptığı hatanın bedelini ödediğini düşünür. Bunun yerine, ifade ettiğimiz duygularımız ve göstereceğimiz anlayış sorumluluğu çocuğa yükler. Çocuk da yaptığı hatasını daha rahat kabullenir.

Çocuğun doğru söylemediği bilindiği halde, bir şey yok gibi de davranılmamalıdır.

Yalana teşvik edici sorular da sorulmamalıdır. Örn: çocuğunuz yeni aldığınız bebeğini kırmış. Ertesi gün koltuk arkasında buldunuz.Bebeğin nerde?’ veya ‘ bebeğinle neden oynamıyorsun ?’gibi sorular sorarsanız bu durumda çocuk ‘Bilmiyorum! veya ‘Artık oynamak istemiyorum’ gibi cevaplar vererek dürüst davranmamaya başlar. Halbuki bu soruların cevaplarını biliyorsunuz.

Ebeveyn bu tür durumlarla karşılaştığında;

1. “Yanıtını bildiği soruları sormamalı!”

2. ‘Bebeğini koltuk arkasında buldum. Kolu kırılmıştı.Yazık, hem çok güzeldi hem de kıymetli bir bebekti…’ Şeklinde bir ifade ile çocuğa yardımcı olunmalı.Çünkü korku, yalana kapı aralar.

3.’Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?’ şeklinde soru yönelterek çözümü çocuğun bulmasına zemin hazırlanmalı.(bkz. Problem çözme..)

4.Neden böyle bir davranışı sergilediğinin temel sebepleri araştırılmalı. Örn: Arkadaşının oyuncağından kendisinde olmamasına içerlenmiş olabilir.

Sözlerimize Dikkat…

Bir yanlışın düzeltilmesi maksadı ile de olsa olumsuzluğun sıkça nazara verilmesi, dikkatleri o davranış üzerinde toplayabilir.Bu nedenle ‘yalan, yalancı ’ kelimeleri çok sık kullanılmamalıdır. Bunun yerine dürüstlüğün daha fazla kullanılması, doğru sözlü insanların yaşamda karşılaştıkları güzelliklerden bahsedilmesi, olumlu davranışlara özen uyandırır.

Bazen de çocuklar oyun oynarken veya farklı aktiviteler esnasında birbirlerine zarar verebilirler. Bu durumda ebeveynlerin hemen müdahale edip; ‘yanlışlıkla olmuştur! Haydi hemen birbirinizden özür dileyin!’ şeklindeki yönlendirmeleri çocuğa dürüstlükten ayrılmayı öğretir. Çünkü çocuk yanlışlıkla değil belki de bilerek arkadaşına zarar vermiştir. Bu şekilde bir durumla karşılaşıldığında problem çözme yöntemleri kullanılabilir.(bkz. Problem çözme)

Çocuğa dürüst davrandığında ebeveyn sinirlenip bağıracaksa ‘doğruyu söylersen kızmayacağım! dememelidir. Söyledi ise de kesinlikle kızmamalıdır. Özellikle dürüstlük ile ilgili bir durumda sözde durulmaması çocuğa hem kötü örnek olur hem de bu tavır yüzünden çocuk bir daha doğruyu söylemeye çekinir.

Çocuk sadece kırıcı sözler söylendiğinde incinmez. Hatası sonucunda doğruyu söylediğinde; ebeveynin sert bakışları, tavır almaları, sevgiyi azaltmaları da çocuğun dürüst davranmaya karşı sempatisini azaltır.Ebeveynler çocuklarının hassasiyetlerini dikkate alarak bu konuda duyarlı olmalıdırlar. Örneğin çocuğun zor bir durumda, dürüstlükten ayrılmamasını takdir etmelidirler.



Dürüstlük Hakkında Konuşulmak İçin Sakin Ortamlar Tercih Edilmeli…

Çocukla, dürüstlüğün önemi hakkında sakin bir ortamda konuşulmalı. Asla olay anında yalanın zararlarından bahsedip, nasihatler verilmemeli. Hiç kimse sinirli olduğu anda ya da mahçup edildiğinde öneri kabul etmek istemez.

Sakin zamanlarda yapılan sohbet, sadece karşılıklı konuşma şeklinde anlaşılmamalı. Hikaye anlatma, kukla oynatma v.s. bu amaçla kullanılabilmeli.

Model Olunmalı…

Çocuğa hangi durumla karşılaşılırsa karşılaşılsın doğruluktan ayrılmaması gerektiği hakkında örnek olunmalı. Çünkü insanlar zor durumlarla karşılaştıklarında doğruluktan ayrılarak anlık çözüm yolları keşfederler. Bu sırada da planlarının aksine daha büyük sorunlara kapı aralamış olurlar. Çocuk çevresinde doğru sözden ayrılmayan örnek büyükler görmelidir. Her konuda olduğu gibi dürüst çocuk yetiştirmede de en önemli etmenlerden biri model olmaktır.



Hayali, Gerçek Gibi İfade Edebilir…

Çocuğunuzun hayal dünyasında ürettiklerini ifade ettiğini duyduğunuzda hemen telaşa kapılmamalıdır. Örn: çocuğunuz geçen akşam babasının kendisine kocaman bir bebek getirdiğini söylüyor. Ama siz de biliyorsunuz ki böyle bir hediye almadı.‘Ben dün akşam sizdeydim. Hiç de öyle bir oyuncak almadı’ denilmesi durumunda çocuk ; ‘ sen bilmiyorsun, siz gittikten sonra geldi!’ diyerek yeni yalanlar üretebilir. Bunun yerine,Demek kocaman bir bebeğin olsun isterdin!’ şeklinde bir ifade ile onun hayallerini ifade etmesine yardımcı olunabilir.

Bazen de çocuklar hayali arkadaşlar kurgulayarak onlarla oyunlar oynamayı çok severler. Yemekte, uykuya geçerken onunla konuşurlar. 4-6 yaş arası oluşan hayali arkadaşların varlığı ile ebeveynler asla endişeye kapılmamalıdırlar. Bu durumu çocuğun hayal dünyasını zenginleştirmek için bir fırsat olarak görebilirler.

Şaka da Olsa Yalan Söylememeli…

Çocuklar 2-6 yaş arası dönemde bir yalan söyleyip daha sonra ‘şaka yaptım!’ diyebiliyorlar. Bunu bazen çevrelerinden öğreniyorlar bazen de şaka ile yalanı karıştırıyorlar.Bu durumda; ‘Şaka da olsa hep doğru söylüyoruz!’ diyerek kuralımız hatırlatılmalı. Ayrıca ebeveynler de şakalarını doğru sözlülük çerçevesinde dile getirmelidirler. Örneğin; çocuğunuzu severken ‘İki kulaklı seni!’ demeniz hem onun için farklı bir sevgiyi alma şeklidir hem de gerçeğin ta kendisidir.

Çocuk başkaları tarafından eleştiri almamak için gerçeği söylemeye korkabilir.Başkaları tarafından ‘ yalancı’ etiketi ile yaşamanın,doğruyu söylemekten daha zor olduğunu ebeveyninden öğrenmelidir.Bu konuda yaşanan anılar, anlatılan hikayeler çocuk için örnek teşkil edecektir.



Çocuğunuzun Kendi Kimliğinin Oluşumuna Destek Verilmeli….

Eğer çocuk başkalarından sık sık etkilenip zevklerinde, kararlarında değişiklik yapıyorsa; herkes gibi düşünmek zorunda olmadığı anlatılmalıdır.Bu durum çocuğun kendi kimliğinin oluşumunu geciktirir. Çocuğa; ‘Farklı düşünmek hata olmaz! Herkesin zevkleri birbirinden farklı olabilir!’ denilmelidir.Bunu desteklemek için oynanan oyunlarda, yaşam içinde yapılan tercihlerde farklılıkların olduğunu görmek çocuk için hem zevkli hem de kalıcı bir egzersiz olacaktır.

Ebeveynler, çocuktan güzellikleri duymak kadar olumsuz düşüncelerini de duymaya hazır olmalıdırlar. Çocuğunuzun da bir birey olarak tercihleri olabilir.Belki bazı durumların üstünü kapatmak veya inkar yerine asıl sebebini öğrenmeye çalışmak daha doğru olur.

Örn: çocuğunuz bir arkadaşını hiç sevmediğini söylüyor. Çoğu ebeveyn hemen; ‘Aaaa arkadaşlar hiç sevilmez mi? Diyerek çocuğun duygularını reddetmeye kalkışırlar. Hemen hüküm vermeyip neden sevmediği anlaşılmaya çalışılsa çok daha iyi olacaktır. Yaşanan bir diyalogdan kesit sunalım:

Çocuk:

-Arkadaşım Ali’den nefret ediyorum!



Baba:

-Seni çok sinirlendirmişe benziyor!

Çocuk:

-Evet çok kızdım!Serviste ayağıma bastı! Hiç de özür dilemedi.



Baba:

-Arkadaşın canını acıttığı için ona çok kızgınsın! Peki ona bu durumu söyledin mi?

Çocuk:

-Bağıra bağıra şarkı söylüyordu, beni duymadı bile.



Baba:

-Peki şimdiden sonra için bir teklifin var mı?

Çocuk.

-Ona pazartesi hemen söyleyebilirim!



Baba:

-Canını acıttıktan sonra özür dilemediği için üzüldüğünü ifade edersen sorun halledilmiş olur!

Çocuk:

-Tamam anlaştık…



Kısacası, çocuğa doğruluktan ayrılmaması için verilecek en etkili mesaj:

“Başkalarına yalan söylemeye ihtiyacının olmadığının öğretilmesidir.”

SORUMLU ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

Karakter eğitiminde en önemli hedeflerden biri de ‘sorumluluk sahibi’ bireyler yetiştirebilmektir.İnsanoğlu tüm gelişimlerini iradesini kullanarak elde eder.Buna karşılık diğer canlıların durumu böyle değildir. Örneğin; at doğduktan sonra ot yemek, su içmek, koşmak…gibi hayatta ihtiyacı olan her şeyi birkaç saat içinde öğrenir. İnsanın ise yürümeyi öğrenmesi bile en az bir yılını alırken, konuşması yaklaşık iki yıllık bir sabır gerektirmektedir. Dolayısı ile insanın eğitimi uzun soluklu bir çabayı, desteği gerektirmededir. Ebeveynler ve eğitimciler bu desteği baştan göze almalıdırlar. Şüphesiz, oluşacak netice uğruna bu gayret değer!

Sorumluluk’ İfadesinin İçinde Saklı Anlam…

Tüm ebeveynler ve eğitimciler çocuklarının sorumluluk sahibi olmasını ister. Sorumluluk sahibi davranışlar sergilemenin anlamı:

-Doğru davranışı sırf başkası zorluyor diye değil,prensipler gerektirdiği için yapmak

-Tüm seçenekleri gözden geçirdikten sonra akıllıca kararlar vermek

-Davranışların sorumluluğunu üstlenmek

-Yaşanılan toplumda üretken bir birey olmaktır.

Aslında tüm bu hedeflerde temel gaye çocuklarımızın biz yanlarında olmadan da sorumluluklarını yerine getiren bireyler olmalarını sağlamaktır.

Sorumluluk sahibi olmayı sadece görev almak olarak algılamamak gerekir.İnsana,doğaya,kendine değer vermek de sorumluluk sahibi olma kapsamına girer. Çocuklar,büyüklerinin her davranışını büyük bir dikkatle süzerek sorumluluklarını öğrenirler. Örneğin elindeki bir kağıdı çevreyi kirletmemek için atmayan ebeveynini gören bir çocukta çevreye karşı sorumluluk bilinci daha güzel gelişir. Öğretmeninin kendisine verdiği değeri gördükçe o da insanlara saygı duymayı öğrenir.Kısacası çocuk, her konuda olduğu gibi sorumluluğunu geliştirmede de çevresini örnek alır.

Sorumluk Bilinci Ne Zaman Başlar?

‘Sorumluluk bilinci çocuklarda anne karnında iken başlar! ‘tezine tepkiniz nasıl olur bilemiyoruz.Ancak yazımızı okuyunca bize hak vereceğinizi umuyoruz.

Embriyo, 9 ay kalacağı güvenli mekanında olmaya başladıktan sonra annesinin tüm hislerinin farkındadır.Dolayısı ile değer verilmedi ise bunu da hemen hisseder. Kendine değer verilmediğini hisseden bir bebek, dünyaya geldiğinde pek çok konuda problem yaşayabilir. Bunlardan biri de sorumluluklarını yerine getirememek ve kendine güveninin olmamasıdır. Bu nedenle ebeveyn; hisleri ve düşünceleri direk olarak çocuğunu etkilediği için çok dikkat etmelidir. Ancak şu anda çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun asla geç kalmış sayılmazsınız. Çocuğunuzun sorumluluk sahibi bir birey olması için adım adım gerekenleri yerine getirmek, davranış değişikliği için üzerinize düşenleri yapmanın huzurunu size yaşatacaktır.

Çocuğumuzun doğuştan getirdiği zekâ seviyesi her ne olursa olsun, hücreler arasında oluşan bağlar onun hafıza gücünü artırır. Oluşmasını arzuladığımız bu bağlar da çocuğa sunduğumuz uyaranlarla oluşur. Bu uyaranları destekleyen faaliyetler arasında, çocuğumuza verdiğimiz sorumluluklar da yer alır. Çünkü çocuğun üzerine aldığı bir sorumlulukta elde ettiği tecrübe, yaşamın diğer alanlarında da uygulaması için birer deneyim olur. Örneğin; oyuncaklarını toplamayı öğrenen bir çocuk, ileride aldığı sorumluluklarda da malzemelerini toplama için bir tecrübe kazanmış olacaktır.



Fırsat Verilmeli!

Çocuklarımızın karakterini şekillendiren faktörlerin başında yakın çevresinin tutumlarının önemine dikkat çektik. Bu konuda sadece model olmak yetmez, çocuğa karşı tutumlarınız da onun kişiliğini şekillendirir.Örneğin; küçük yaşta yemek yiyebilecekken 6 yaşına kadar büyükleri tarafından beslenmiş bir çocuk, aynı tutumlar devam ederse evlendiğinde de yemek yapma sorumluluğunu üstlenemeyebilir.

Sorumsuz bir neslin yetişmemesi için ebeveynler, eğitimciler davranışlarını çok iyi irdelemelidirler.

Örn:


Hayatınızda ilk kez yemek yaptığınız günü hatırlıyor musunuz? Yanmış mıydı? Hiç eksiği var mıydı? Heyecanlanmış mıydınız? Yaparken yalnız mıydınız? Yoksa sürekli sizi eleştiren biri var mıydı yanınızda?

İlk kez yiyenler önce eksikliklerinizi mi söylemişti yoksa yemeğinizin güzelliklerini mi?

Çocuğunuzun da sorumluluklarını yerine getirirken seviyesine göre hataları olabilir. Hatalarını sürekli eleştiren değil, yanında destek olan bir ebeveyne ihtiyaç duyar çocuk.

Çocuklar gün içinde pek çok durumla karşı karşıya kalırlar. Mesela kaydıraktan kayarken başaramaz, tekrar denerler. Düşer kalkar tekrar hedeflerine koşarlar. Tüm bu denemeler, çocuk için sorumluluk almanın ön hazırlıklarıdır. Çocuk bu çalışmalar ile, gelecekte alacağı sorumluluklarında sonuca ulaşmak için iradesini kuvvetlendirecektir.

Sorumluluk, yaşamın tabii seyrinde öğrenilmelidir. Böylelikle çocuk için yük olarak görülmemeye başlar. Bunu çocuğumuza öğretmenin en kolay yollarından biri de oyuncakla oynadıktan sonra toplama, boyama yaptıktan sonra fırçasını yıkama sorumluluğunu kendisine vermektir.Çocuğun yerine sürekli birilerinin yapması, sorumluluk özelliğinin yerleşmesini zorlaştırır.

Çocukların aldıkları sorumluluklar, kendilerini değerli hissetmelerini de sağlar. Ayrıca sorumluluk aldıkları alanda duyarlılıklarının da geliştiği gözlemlenebilir. Mesela yatağını toplayan bir çocuk, arkadaşlarının yatağının üstüne çıkarak bozmasına izin vermeyecektir.

Çocuğun rutin sorumlukları olmakla birlikte belirli zamanlarda sürpriz görevler de alması istenebilir. Örn:market dönüşü küçük bir poşet taşıma, annenin ihtiyacı olduğunda taze fasulye kırarak yardımcı olmak gibi..Bu tür görevlendirmeler sadece sorumluluk duygusunun gelişimini desteklemekle kalmaz, aynı zamanda pek çok kavramın da çocuğa kazandırılması için fırsat olarak değerlendirilebilir. Büyük- küçük,içinde-dışında kavramları gibi… Bu esnada çocukla nitelikli beraberlik sağlanmış, yardımlaşma gibi pek çok kişisel özelliğin de yaşamın içinde kazanılması desteklenmiş olur.

Bireysel Farklılıklar Dikkate Alınmalı

Yetişkinlerde de gözlemlenen kişilik özelliklerindeki farklılıklar çocuklar için de söz konusudur. Aynı anne babadan dünyaya gelmelerine,aynı eğitimi de

almalarına rağmen iki kardeşin birbirinden çok farklı özellikler sergilediğini ifade eden ebeveynler vardır. Bunun sebeplerinden biri de doğuştan getirdiğimiz özelliklerdir.Eğitimciler bu gerçeği hiçbir zaman unutmamalı,çocukların sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda da bireysel ayrılıkları göz önünde bulundurmalıdırlar. Ayrıca kıyaslanmak, çocukta üstlendiği sorumlulukları hep birilerini geçmek için gerçekleştirmeye yönlendirebilir. Sonuçta çocuğumuz farkında olmadan dış odaklı bir insan olur. Hep farklı konularda kendinden daha başarılı birilerini de gördüğü için gelecekte mutsuz bir kişilik sergileyebilir.

Çocuklara zorlama ile benimsetilen işlerin sorumluluk duygularını geliştirmede olumlu etkisinin olmadığı gözlemlenmiştir.Severek, zevk alarak bu sorumluluklar yerleştirilebilir Bunun için de önce fıtratlarına uygun olan sorumluluklar ile başlayıp daha sonra artırılabilir. Çünkü çocuk başardığını gördükçe daha yeni sorumlulukları da üstlenme cesareti artar. Meselâ aynı odayı paylaşan iki çocuğun fıtrî özelliklerine göre sorumlulukları paylaştırılabilir.Sonra yenileri verilebilir.

Çocuklardan yaşlarının üstünde sorumluluklar beklenmesi, başaramadıkları zaman, öz güvenlerinin yitirilmesine sebep olabilir.Bu nedenle çocuğun bireysel özellikleri, yaş grubu, hazır bulunuşluğu gibi özellikleri dikkate alınarak sorumluluk verilmesi planlanmalıdır.

Yaşlarına göre çocuğunuza verilebilecek sorumluluklar:

3 Yaş:

*Kendi kendine yemek yiyebilir.

*Giyinebilir, düğmelerini ilikleyebilir, fermuarlarını çekebilir, kolay giyinilebilir Kolay cinsten olan ayakkabıları kendisi giyebilir. Ancak bağlayamaz,ayakkabı tokasını takamaz.

*Çamur, kum ve kille oynar, yoğurur şekiller yapar.

*Herhangi bir faaliyette en fazla 10-15 dakika meşgul olabilir. Sevdiği faaliyetlerde bu süre uzayabilir.

*Merdiven çıkabilir, tırmanır,kısa mesafede ayağı ile top atar, kaydıraktan kayar, toprak ve kumu kazar…

*Paylaşma alışkanlığını geliştirir. Arkadaşlarıyla anlaşmaya başlar.

*Yaşıtlarını ve yetişkinleri taklit eder. Onların davranış ve sözlerini tekrarlar. İnsanları sever ve onlarla ilgilenir



4 Yaş:

*Çok hareketli oynar, hareketsiz duramaz her işinde hareket vardır.

*Üç tekerlekli bisiklete kolayca biner. Top atar, atılan topu tutar, tahta bloklarla yapılar kurar, bunları oyununda kullanır.

*Olayları abartılı olarak hayal dünyasını da işin içine katarak anlatır. Çok konuşur.

*Makas kullanabilir, kalem tutabilir, kağıt katlar.

*Çok soru sorar.

*Renkleri ayırt edebilir.

*Toplum içinde bazen olumlu, bazen olumsuz davranır. Arkadaşlarına kabadayılık taslar. Oyunu kurallarına göre oynamayı başarır. Grup oyunlarına

katılmaya başlar.

*Masal dinlemeyi, kitaba bakmayı, kitap sayfalarını çevirmeyi sever.

*Oyuncaklarını,eşyalarını çok hor kullanır.

5 Yaş:

*Dikkat süresi 15-20 dakikaya kadar uzar.

*Sevdiği etkinliklerde dikkat süresi uzar.

*Oturmaktan hoşlanmaz. Başlattığı oyunu birkaç gün devam ettirir.

*Sofrayı, her şeyi yerli yerine koyarak hazırlar

*Yatağını düzeltir, odasını temizler,

*Basit bir kahvaltıyı hazırlar,

*Yedikten sonra kirlilerini kendi başına kaldırır,

*Giyeceklerini önerilere dikkate alarak seçer, kendi başına giyinebilir,

*Kirli giyeceklerini sepete koyar,

*Telefona gerektiği şekilde cevap verebilir,

*Ayakkabılarını bağlamayı öğrenir,

*Kendi kendine hazırlanabilir (saçını taramak gibi…)

6 Yaş:

Yukarıda yazılı olan sorumluluklara ilave olarak;

*Hava durumuna göre giyinmesi gereken uygun giyeceği seçebilir

*Çiçekleri sulayabilir, bir hayvanın bakımını üstlenebilir

*Basit yiyecek hazırlama işlemlerini bir büyüğünün yardımı ile yapabilir(yumurta, tost gibi…) (bkz. Gelişim aşamaları)

Aile toplantılarında evdeki bireylerin sorumluluklarına karar verilip, başarılılar bu ortamda ödüllendirilip, zaman zaman görev değişiklikleri yapılabilir.



Anlaşıldığınızdan Emin Olunmalı…

Çocuklar çoğu zaman sizin neyi kastettiğinizi anlamazlar. Siz, ‘Odanı toplamanı istiyorum!’ dersiniz. Odaya gittiğinizde çocuğunuz topladığını ifade eder ama hiç de toplanmış görülmemektedir. Çünkü çocuk, oda toplamak nasıl olur, neyi nereye koyması gerekir bilmemektedir. Ebeveynlerin bu durumla karşılaşmamak için yapmaları gereken, kazanması gereken bir sorumluluğu ayrıntıları ile çocuklarına göstermek olmalıdır. Sonra da çocuğun, öğrendiğini uygulamalı olarak göstermesi istenmelidir. Tabii ki mutlaka eksik de olsa çabaları takdir edilmelidir.



Oyunlarla Sorumluluk Verilmeli…

Çocukların eğitimlerinde en etkili araç olarak kullanılan oyun, sorumluluk kazandırmada da destekçimiz olmalıdır. Örneğin çocuklar için en zor gelen sorumluluklardan biri de oyuncak toplamadır.Anne veya öğretmen;

-Haydi şimdi hepimiz çalışkan arılarız. Yiyeceklerimiz de oyuncaklar. Vızzz sesi çıkararak oyuncakları toplayarak bal yapmaya götürelim.

-Bir başka gün:’Sınıftaki oyuncaklardan birer parça bu torba içine koydum. Herkes sıra ile oyuncak çekecek. Çıkan türdeki oyuncakları toplayacak’ gibi…Bu tür yöntemlerle sorumlulukları yerine getirmek daha eğlenceli olacaktır.



Kısa, Net Hatırlatmalar Yapılmalı…

Çocuk sorumluluklarını yerine getirmediği zaman uyarma şekli,kısa, net hatırlatıcılar şeklinde olmalıdır. Çok fazla hatırlatmak ya da gereksiz sözler sarf etmek çocuğunuzu ebeveyn sağarı yapabilir. Ayrıca çocuğunuzun yanındaki konumunuzu da sarsabilir. Örn: Çocuğunuz, kabanını hep ortalığa atıyorsa ,siz de eve gelince ne yapması gerektiğini daha önceden anlattı iseniz sadece ‘Ahmet, kabanın!’ demeniz yeterli olmalıdır.



Tekrar Düzeltmemeli!

Çocuğa verilen bir sorumluluk -ebeveyn tarafından beğenilmedi ise- asla, yeniden yapılmamalıdır. Bu tutum çocukta kendini değerli hissetmeme,tekrar sorumluluk alamama…gibi olumsuz etkiler bırakabilir. Örneğin, çocuğunuz her zaman yatağını sizin topladığınız kalitede düzenlenemeyebilir. Çünkü o bir çocuk.Ancak şunlar da hakikat ki çocuk davranışı yapa yapa kazanır. Ayrıca oda kendisine ait. Bu tür durumlarda çocuğun ufak da olsa gayretleri takdir edilmelidir.



Çocuğunuz Çok Özel,Bunu Hissettirmeli!

Çocuğa verilen sorumlulukta ‘özel’ kelimesini kullanmak, çok etkili bir ifade olur. ‘Sana özel bir sorumluluk vereceğim!’ dediğinizde durum birden değişir. Bu ifade ile çocuk; özel, farklı olduğunu düşünür. Bu farklılık hissi de sorumluluğunu daha büyük bir istekle yapmasını sağlar.



Takdir, En Etkili Faktör!

Çocuğunuz, hata yapabileceğini, ancak önemli olanın bir işte neticeye ulaşmak için çaba sarf etmek gerektiğini anlamalıdır. Bunu da ancak sizin tutumlarınızla öğrenecektir. Çocuğunuzun üstlendiği sorumluluğunu eksik, beklediğiniz nitelikte göremeseniz de küçük adımlarını mutlaka takdir etmelisiniz. Yerine getirilen sorumlulukta gözlemlediğiniz güzellikleri mutlaka dile getirmelisiniz. Örn: masada toplanmamış kitaplar da olmuş olsa,düzenlenenleri dile getirip ’Aferin,masadaki tüm kalemler kalemliğe yerleştirilmiş!’ şeklinde ifade etmelisiniz



Yüklə 169,24 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin