Karakter eğİTİMİ


Hata Yapmasına İzin Verilmeli!



Yüklə 169,24 Kb.
səhifə3/4
tarix09.01.2019
ölçüsü169,24 Kb.
#94596
1   2   3   4

Hata Yapmasına İzin Verilmeli!

Yaşamda en iyi öğrendiklerinize bir göz atalım. Çoğu, bir zamanlar hata yaparak öğrendikleriniz değil mi?Hatalarımız sonunda çıkardığımız derslerin üzerimizdeki tesiri, dinlediğimiz pek çok nasihatten daha etkili olmadı mı? Çocuğunuzun da çok daha etkili öğrenmesini istiyorsanız sorumluluklarını yerine getirmediği zaman neticelerden çıkarımlar yapmasına izin vermelisiniz.-sağlık ve güvenlik konuları hariç-Örneğin; çocuğunuz dosyasını veya eşorfmanlarını unuttuğu bir gün siz arkasından anaokuluna götürmemelisiniz. Bir jimnastik dersine eşorfmansız katılmamanın zararı çok olmaz. Hatta sonraki derslerde, hazırlıklarını akşamdan yapmayı öğrenmek için çok güzel bir deneyim olur.

Bu konuda öğretim üyesi bir annenin, radyo programındaki itiraflarını dinlemiştim.Doçent anne kıymetli yavrusunun hata yapmaması, yaşamda hızlı adımlarla ilerlemesi için sürekli önerilerde bulunmuş. Şunu yaparsan şöyle bir netice ile karşılaşırsın. Şunu yaparsan böyle olur gibi…

Kozadan çıkmaya çalışma gayretindeki minik yavrucak annesine bir gün şu itirafta bulunmuş:

‘Annecim lütfen hata yapmama izin verir misin?’!

Bu istek, hayatımızda öğrenmek için yaşadığımız tecrübelerin bizim için ne kadar büyük sermaye olduğunu hatırlatıyor. Kendi yetişme dönemimizi düşünecek olursak nasıl ki hata yapa yapa doğruyu daha iyi sahiplendik. O halde çocuğumuz için de bu fırsatı vermekten çekinmemeliyiz.



Model Olunmalı

Çocukların sorumluluk sahibi olarak yetişmelerinin temelinde bu konuda yaşantısı ile örnek ebeveynlere sahip olmaları da etkilidir. Yani ihtiyaçları zamanında karşılanan çocuklar, başkalarına karşı sorumluluklarını zamanında yerine getirmeyi de başarırlar. Hemen hatırlatalım ki çocuklara hizmet davranışlarında çocuğun ihtiyacı hissetmesine de fırsat verilmelidir.

Çocuklar zaman zaman yetişkinlerin de hata yapabileceklerini bilmelidirler. Aksi durumda hem ebeveyn hem de çocuk çok zorlanır. Ancak sorumluluğu yerine getirme konusunda büyüklerinin gayretini görmesi çok önemlidir.

Kuralımızı Hatırlatalım

Çocuklara sorumluluklarını yerine getirmediklerinde birilerini suçlamamayı öğretmek gerekmektedir. Örneğin salondaki büyük çiçeklerin arasında koşmamak çocuğun sorumluluğudur. Bunu daha önce ifade etmiş olmanıza rağmen diyelim ki bu kuralı ihlal edip oynadı. Devrilmiş saksıları gördüğünüz. ‘Bunu kim yaptı?’ diye sorduğunuzda çocuğunuzun cevabı ‘Kedi yaptı!’ olduğunu düşünelim. Yaşanan olayı irdelediğimizde çocuğun yalan söyleme zeminini sorulan soru oluşturmuştur. Çünkü saksıları çocuğun devirdiği bellidir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında şöyle bir yol izlenebilir:Daha önceden öğretilen kural hatırlatılıp ‘evde koşulmaması gerekir!’ denilebilir. Dökülen toprakları temizlemeye yardımcı olunabilir. Çocuk bir başka zaman aynı şekilde koşmaya başladığında bu olay hatırlatılabilir. Çocuklar sorumluluklarını aksattıkları zaman ebeveynleri tarafından anlayış gördükleri sürece doğruyu söylemeyi başarabileceklerdir. Hem de nerede hata yaptıklarını, doğru davranışın ne olduğunu büyüklerinin sıcak ilgisi ile öğreneceklerdir.



Planlı Olmak İşiniz Kolaylaştıracaktır

Çocuğun sorumluluklarını siz hatırlatmadan uygulayabilmesinin yollarından biri de bazılarını rutin saatlere yerleştirmek olabilir. Örneğin anaokulundan getirdikleri sorumluluklarını akşam yemeğinin hemen akabinde yapmak gibi. Hatta bu tür sorumlulukları hep aynı ortamda yapmak da çocuğunuzun konsantrasyonunu kolaylaştıracaktır. O ortam ve vakit hemen sorumluluklarını hatırına getirecektir.

Çocuk ailesinde günlük sorumlulukların listelendiğini, takvimde işaretlendiğini, günlük program yapıldığını gördükçe bilinç altında bu şekilde bir yaşam anlayışı gelişir. Zaman zaman sürpriz bir şekilde oluşan isteklerine karşı ısrarının da önlemi alınmış olur. Çünkü yersiz ısrarlarının kabul görmeyeceğini bilir. Evdeki takvimde hangi gün ne yapılacağı planlanmıştır.

Düşünce Ve Sözlere Çok Dikkat Edilmeli…

Ebeveynlerin zaman zaman söyledikleri olumsuz ifadeler, bazen de zihinlerinden geçen düşünceler tekrar ettikçe çocuğun bu kalıpları kabul oranı yükselebilir. Örneğin ‘Hiç inanmıyorum derli toplu bir kız olacağını ya neyse!...Halasına çekti bu kız. O’nun gibi dağınık olacak bu çocuk!’ böyle bir ifadeyi kullanan annenin her sözü çocukta geleceğine ve kişiliğine yönelik bir inanç geliştirmesine sebep olabilir.Ebeveynler bu tür olumsuz telkinler ile yetiştirildi iseler çocuklarına karşı bu kelimeleri kullanmada kendilerinin farkına varamayabilirler. Ancak çocuğun da sorumsuz bir davranış ile karşılaştığı anda ebeveynin yapabileceği en kolay tutum, susmak olacaktır. Mümkünse ortamı terk edip, sakinleştikten sonra çocuk ile konuşmak en isabetli tavır olur. Aksi halde çocuk bu olumsuz telkini duya duya kendisinin böyle olduğuna inanmaya başlar.

Çocuklar zaman zaman sorumluluklarını yerine getirme konusunda isteksiz olabilirler. Bu durumlarda sorumluluğunu yerine getirdikten sonra çocuğunuzla yapacağınız zevkli bir etkinliği ifade ederseniz , motivasyonunu sağlayabilirsiniz.Meselâ ‘oyuncakları toplar toplamaz parka çıkabiliriz!’ gibi.Burada şu şekilde bir ifade olmamalıdır.’Oyuncakları toplarsan parka çıkarız!’ Bu şekildeki bir ifadeyi sürekli duyan çocuk, bir başka gün size şu şekilde sorabilir ‘yatağımı toplarsam bana ne verirsin?’ Halbuki ‘oyuncakları toplayıp parka gitme’ ifadesinde, zaten parka çıkacaksınız, ancak bunu oyuncak toplama işi bitince gerçekleştirdiğinizi ifade etmiş oluyorsunuz. Nitekim biz yetişkinlerin de sevmediğimiz bir derse çalıştığımız zamanlarda ders bitimine sevdiğimiz bir etkinliği koymamız güdülenmemizi artırır.

Herkes Duyarlı Olmalı…

Çocuğunuzun kazanmasını planladığımız davranış ile ilgili çabayı gösterirken, etkileşim içinde olduğu tüm ortamlarda bu konularda hassas olunmasına dikkat edilmesi gerekir. Aksi durumda çocuk her ortamda farklı bir tavır geliştirir. Arzu edilen davranış kalıbı kişiliğine yerleşmez.



Kullanılan İfadeler Arkasında Yatan Gizli Mesajlar;

Ebeveynler olarak bazen mutlulukla bazen hayranlıkla bazen de övgü ifadesi olarak kullandığımız kelimeler, çocuk üzerinde tahmin edemediğimiz etkiler bırakabilir. (bkz.övgü-eleştiri)

Ebeveynlerin ‘iki düşün bir konuş!’ düsturunu yaşam rehberi yapmaları için sorumluluk konusunda kullanılan birkaç örneği paylaşalım:

Şaşkınlık ifadesi:Aaaa! İnanmıyorum! Bu odayı bu kadar güzel sen mi topladın?

Çocuğun Anladığı: Çok işe yaramıyorum, tesadüfen başardım



Motive İfadesi:Tabii ki yapabilirsin!Biz senin yaşında iken ne sorumluluklar alırdık

Çocuğun Anladığı: Benim kişisel özelliklerim hiç önemli değil, hep başkaları ile yarışmalıyım



Uyarı İfadesi:Böyle dağınık bir saçla başkalarının karşısına nasıl çıkacaksın?

Çocuğun Anladığı:Ben başkaları için yaşamalıyım!



Sevgi İfadesi: ‘Aferin, yatağını topladığın zaman seni çok seviyorum!’

Çocuğun Anladığı: ‘Annemin sevgisini kazanman için sorumluluğumu yerine getirmem gerekiyor!

Her gelişim sabır ister. Ebeveynin sabırsızlığı, gerginliği, hedefe ulaşma sürecini uzatabilir.Çocuklarımızın sorumluluk sahibi olmaları da gerekli çabaları yerine getirmekle birlikte sabırlı olmayı da unutmamakla mümkündür.

ÇOCUĞUMUZUN BENLİK SAYGISINI NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ?

Benlik Saygısı bir çocuğun yaşamında mutlu,huzurlu ve başarılı olması için ihtiyacı olan çok önemli bir özelliktir.

Benlik Saygısı; kişinin kendini doğru algılayışıdır. Yani yeterli olduğu ve eksik olduğu yönlerin farkında olmasıdır.Kabiliyetlerini ve eksik yönlerini red etmemesidir. Kısacası; insanın kendisiyle barışık olması, kendini olduğu gibi kabul etmesidir.

Bazı anne babalar tarafından benlik saygısı yanlış anlaşılmaktadır. Benlik saygısı olan çocuğun başına buyruk, kararlarına kimseyi karıştırmayan,asla anne babasını dinlemeyen, itaat etmeyen bir birey olacağı zannedilmektedir. Halbuki benlik saygısı sağlam bir çocuk;fikir üretirken daha güzel bir fikri de kabule açık olur.

Çocuklar hem olumlu yönleriyle hem de olumsuz yönleriyle yüzleşebilmeyi ebeveyninden aldıkları eğitim sonucunda sergileyebilirler. Çünkü kişilik üzerinde genlerin %30-40 oranında etkisi varken, eğitim de bu oran %70’lere ulaşır. Çocuğun kalıtımla getirdiği özellikleri reddederek tabiatının üstünde beklentilere girmek, fıtratını inkar olur. Bunun yerine, konumunda kabul edilip, gelişimi desteklenmelidir.( Bknz. Anlayış)

Benlik Saygısı Olmayan Çocukta Neler Görülür?:

-İçe kapanıklılık

-Bağımlılık(Eşyaya, bir insana…)

-Tikler


-Yaptığı iyilik veya aldığı sorumluluklar ile kendini değerli kılmaya çalışma.

-Yaptığı faaliyetlerde kağıdının tamamını kullanamama,

-Çok küçük yazma

-Çok kısık sesle konuşma



-Sorumluluk almaktan çekinme(Misafire hoş geldin demeyi dahi büyük bir problem haline dönüştürebilir)

- Yapmaları gereken işlerden bir biçimde kaçmaya çalışma kaçamazlarsa da içinde bulundukları durumu büyük bir gerilim haline getirme

Bu ve benzeri durumlar sadece benlik saygısı eksikliğinde görülmez. Ancak benlik saygısı eksik çocuklarda bu neticeler gözlemlenebilir.Böyle durumlarla karşılaşıldığında çözüme gitmeden önce sorunun asıl kaynağı bilinmeye çalışılmalıdır. Mesela çocuk yaşadığı durumla ilgili bilgi sahibi olmadığı için ne yapması gerektiğini de bilmemektedir.

Benlik saygısı olan ve olmayan iki çocuğun bu duruma gelmesinde etkili faktörlerden sadece birini gözlemleyelim:

İki aile düşünelim. Birinci aile 4,5 yaşındaki kızına verdiği kıymeti hissettirmek için her fırsatı değerlendirmeye çalışıyor. Örneğin misafirler gittikten sonra odanın toplanmasında küçük kız annesine yardım ediyor. Annesinin yönlendirmesi ile çatalları tepsiye, peçeteleri yerlerine koyuyor. Bu esnada da ‘Anne ben çok becerikliyim dimi?’ diyerek hem mutluluğunu dile getiriyor, hem kendini değerli hissediyor, hem de beceriler konusunda gelişiyor.

Bir başka ailede ise 8 yaşındaki bir kız çocuğu annesinin ‘Dur, sen yapamazsın. Beceremezsin. Sen karışmayınca işim daha çabuk bitiyor!’ şeklindeki eleştirileri ve engellemeleri ile sürekli karşı karşıya kalıyor.Bir işi yaparken titriyor, endişeleniyor hepsinden önemlisi kendini değerli hissedemiyor. İşin ilginç yanı gerçekten de kırıyor, beceremiyor.



Benlik Saygısını Zedeleyen Düşünce ve Tutumlar:

İstenmeyen bir gebeliğin yaşanması, farklı cinsiyette olmasının arzulanması gibi durumlar, çocuğun kendine bakışını etkiler. Hatta bu durumların çocuğun yanında ifade edilmesi, kendine olan bakışını bütün bütün zedeler.

Ailelerin aşırı korumacı tavırları, şefkatlerini yanlış kullanmaları çocuklarının benlik saygısını olumsuz etkiler. Sürekli yaptıkları incelenen, irdelenen, kendi kalıpları ile değerlendirilen denetleyici bir anneye sahip olan çocuk, yanlış yapmaktan çok korkar. Hata yapmadan da öğrenilemeyeceği için kendini rahat ifade edemez.

Ailedeki tüm bireylerin gerek kendileri için gerek başkaları için kullandıkları ifadeler çocukta hayata dair bir konuşma şekli, bir bakış açısı geliştirir. Çocukların belirli sıfatlarla vasıflandırılmaları benlik saygısını

zedelemekle kalmaz, bu özelliğin benimsenmesine de sebep olur.’Pısırık, içine kapalı, beceriksiz’ gibi…

Çocukların içinde yaşadıkları ortamlarda alt kata ses gitmesin, süs eşyaları kırılmasın, odanın darlığı gibi sebepler ile sürekli kısıtlanmaları,enerjilerinin hapsolmasına sebep olur. Bu durum da çocukta kendine olan güveni sarsar.

Farklı kültürlerin beklentilerinin de bu konuda çok etkisi vardır.Doğu toplumunda itaatkar çocuk istenirken, batı toplumunda kendine güvenen çocuk arayışı olur.

Bazı çocuklar da fıtratlarındaki mükemmeli sergileme arzusu, aile ortamının da desteklemesi ile benlik saygıları eksik gibi bir görüntü sergilerler.Bu çocuklarda bir işi mükemmel yapamayacaksa adım atmama, arkadaşlarının yanında küçük düşmemek için, sorulan soruya en son cevap verme gibi tutumlar gözlemlenir… Bu çocukların temel endişeleri yanlış yapmaktır. Çocuklarda görülen davranışların temel sebepleri bilinmeden hemen yorum yapılmamalıdır.

Ailelerin -çocuklarının özelliklerini dikkate almadan- evlatlarının geleceğine yönelik bazı idealleri olur. Bir müzik aletini çalmasını,çok güzel resim yapmasını istemek gibi... Çocuklar çok empatik oldukları için çevrelerinin kendileri hakkındaki düşüncelerini hemen hissederler. Çocukların yeteneklerinin dikkate alınmadan hedefler belirlenmesi,bunların ifade edilmesi, beklentilere cevap verememesi neticesinde benlik saygısı sorunu oluşur.

Ebeveynler her ne kadar evlatlarına güvendiklerini dile getirseler de davranışları sözlerini desteklemiyorlarsa çocukları öncelikle gördüklerine inanır. Örn: bir anne ‘Senin çok yetenekli olduğunu düşünüyorum!’ diyor ancak çocuğunun yaptıklarını beğenmeyip tekrar düzenliyorsa çocukta kendine olan güven sarsılır.

Problemlerini paylaştıklarında hemen çözüm üretmek, ona fikrini sormamak çocuğun kendini ifade konusunda güvenini zedeler.

Medyanın ve bazı bilinçsiz tutumların etkisi ile fiziksel görünüşün ön planda bulundurulması, çocukları dış görünüşü fazlası ile önemsemeye yönlendiriyor. Bulunduğu çevrede de bedensel özelliklerin önemsenmesi,çocuğunuzun kendine güvenini sarsabilir veya kişilik özellikleri yerine dış görünüşü ile takdir görmeyi hedefleyebilir. Bazı ebeveynler de çocuklarının markasız giymediklerini söylerler. Halbuki çocuk dünyaya geldiğinde bembeyaz bir kağıt gibidir. Üzerine ne yazılırsa gelecekte onlar okunur. Dolayısıyla çocuk,marka takıntısını çevresinden öğrenir. Ebeveynler bu tür önemsemeleri ile farkında olmadan, çocuklarının kendi özlerine güven yerine, farklı yerlerde bunu aramayı öğretirler.

Baba, aile içinde güvenin ve otoritenin temsilcisidir. Baskın bir baba karakterinin olmayışı, vefat veya ayrılık sebebi ile bulunmaması, uzun süreli seyahatleri sebebi ile evden uzak olması çocuğun benlik saygısını etkileyebilir.

Kısaca;


-İstenmeyen cinsiyet veya gebelikler

-Aşırı korumacı davranış ve tutumlar

-Kişiliğe yönelen aşağılama ve hakaretler

-Çeşitli nedenlerle çocukların özgürlüklerini kısıtlamalar

-İnsanların kültür yapısındaki farklılıklar

-Çocuklardaki yanlış yapmaya yönelik korkular

-Ebeveynin çocuğun yaptıklarını beğenmeyip tekrar yapması ya da beden dili ile verdiği eleştirel mesajlar

-Çocuğun dışlanma korkusu ile istediği gibi davranamaması

-Problemlerin çözümü için çocuğa fırsat tanımama

-Kişilerin dış görünüşüne önem verilen bir ortamda yetişmek gibi sebeplerle benlik saygısı gelişimi zedelenir.



Çocuğunuzun Benlik Saygısını Desteklemek İçin Yapılabilecekler

İlk Adım; Düşüncelerinize Dikkat Etmelisiniz…

Çocuklarımızın karakter eğitiminde ışık tutacak nitelikte bir söz vardır:

‘Düşüncelerinize dikkat edin, hedefiniz olur, hedefinize dikkat edin sözleriniz olur. Sözlerinize dikkat edin, davranışlarınız olur.Davranışlarınıza dikkat edin, kişiliğiniz olur.Kişiliğinize dikkat edin, karakteriniz olur!’ Yetişkinler için kullanılan bu sözün neticesi çocuklar için de söz konusudur.Ancak çocuklar düşünme şekillerini büyüklerinden öğrenirler. Ailede sürekli hakim olan düşünce, çocuk üzerinde de etkili olur. Ebeveynler olumlu düşünüyor ise çocuk da zamanla olaylara güzel bakmayı öğrenir.Aksine olumsuzluk hakim ise bu düşünce kişilik halini alır.Sonuçta çocuğun kendine olan güvenini kayıp ettirir. Bu nedenle ebeveynler yaşamlarına olumlu bakış açıcını oturtmalıdırlar ki çocukları da bunu öğrenebilsinler.(bkz. Olumlu düşünme )

Bu manada günlük hayatta yaşanan durumlar ile ilgili olumsuz düşüce ve ifadeler yerine olumlu olanları tercih edilmelidir:



Genellemeler:

Olumsuz: Her misafir geldiğinde böyle yaparsın zaten!

Olumlu: Misafir geldiğinde böyle davranman hoşuma gitmiyor

Abartılar:

Olumsuz: Zaten ne zaman doğru yaptın ki?

Olumlu: Yanlış oldu.

Reddetme:

Olumsuz: Anneannene gitmek istemiyorsun, gidince de gelmek istemiyorsun!

Olumlu: Anneannene gitmek istemediğini söylüyorsun, fakat oradaki arkadaşını unutuyorsun.Hem anneannen sana en sevdiğin kurabiyelerden de yapmış olabilir.

Tahminler:

Olumsuz: Kesin bu yarışmayı da kaybedeceksin

Olumlu: Geçen yarışmayı kaybetmen bu yarışmayı da kayıp edeceğin anlamına gelmez. Bence üzülmeyi bırakıp, yarış için hazırlık yapmaya çalışmalısın. Başaracağını da ümit etmelisin.

Ebeveynler, doğru ifade kalıplarını günlük konuşmalarına yerleştirmek için önce yanlış kullandıkları kalıpları fark etmelidirler. 2. adım olarak da yeni ifadeleri günlük yaşamlarında yerleştirmek için sık sık görebilecekleri yerlere yazıp asmalıdırlar. Tabii konuşmalarında da kullanmayı ihmal etmemelidirler.



Tutumlarınıza Dikkat Etmelisiniz…

Mükemmeliyetçi, korumacı ya da denetleyici tutumlar sergileyen ebeveynler çocuklarının geleceğini düşünerek kişisel özelliklerinde yenilikler, davranışlarında değişiklikler yapmalıdırlar. Örneğin eksikleri olsa da çocuklarında gözlemledikleri olumlu özellikleri öne çıkararak takdir etmelidirler. Kendi dünyalarında çizdikleri profile göre düşünmemeli, çocuklarını olduğu gibi kabul etmelidirler.



Bazı çocuklar evin küçüğü olduğu için, bazıları da büyüğü oldukları için ebeveynleri tarafından aşırı baskı görürler. Ebeveynler, çocuklarının aile içindeki konumu sebebi ile ayrıcalıklı davranmaktan veya aşırı baskıdan çekinmelidirler.

Sen bizim İçin Çok Değerlisin’ Mesajını Vermelisiniz…

Çocuğunuzun benlik saygısı gelişiminde, sevginizi çocuğunuza hissettirmeniz,yeri başka hiçbir şeyle doldurulamayacak kadar önemlidir. (bkz.Sevgiyi doyasıya vermek) Sevginizin ifade şeklini her seferinde farklı sunumlarla gösterebilirsiniz. Böylece etkisini canlı tutabilirsiniz. Örneğin;Çekmesine çikolata bırakabilir, kalem kutusuna sürpriz bir armağan koyulabilir…

Aile içinde bir konu hakkında paylaşım ortamları düzenlenebilir.Çocuk için ailede bir konu hakkında fikirlerini sunabilmek, farklı ortamlarda da kendini ifade etmesi için bir egzersiz olur. Aksi halde hep büyükleri gibi düşünen, onlar gibi düşünmediğinde red alan çocuklar ailede destek görmedikleri için dış dünyada kendilerini ifadede zorlanırlar.

Çocuğunuzun saç rengi, boyu, kilosu ne olursa olsun sizin için değerlidir. Çünkü bunların hiçbiri kişiyi değerli yapan unsurlar değildir.Çocuğunuzun bedensel özellikleri ile değil, kişilik özellikleri ile takdir gördüğünü bilmesi gerekir. Bunu çocuğunuza ifadelerinizden ziyade tutumlarınız ile yansıtabilirsiniz. Bunun için;

-Öncelikle sizin kendisine verdiğiniz değeri bilmelidir (bu bölümdeki önerileri uygulayarak gösterebilirsiniz)

-Başkası ile kıyaslamamalısınız

-Asla bedeni ile ilgili şakalar yapmamalısınız.’Tombiş,bastı bacak,sıska’..gibi…

-Günlük konuşmalarınızda dış görünüşten ziyade kişilik özellikleri ile insanlara verdiğiniz değeri çocuğunuz duymalıdır.

Eliniz Altındaki Cevherin Özelliklerini Doğru Fark Etmelisiniz…

Çocuğunuzun yetenekli olduğu bir alanda desteklenmesi ve sonuçta başarılı olması, diğer yönlerinin de önünü açar. Bu başarıların evde takdir edilmesi, çocuğun kendini değerli hissetmesini destekler.Örneğin, satranç, resim gibi özel yeteneklerinin olduğu alanlarda çocuğunuzu desteklerseniz, bu alanlardaki başarıları farklı yönlere de sıçrar.Bu başarılar da çocuğunuzun benlik saygısını destekler



İçine Kapalı Çocukları Açabilirsiniz…

Temkinli bir karakter sergileyen çocukları açmak için ebeveynler asla zorlama, eleştiri, birden büyük gruplar önünde konuşma sorumlulukları verme gibi çözüm yolları uygulamamalıdırlar. Bu çocuklar için ebeveynler ve eğitimciler;

-Asla ‘içe kapalı’ etiketini takmamalıdırlar. Çünkü çocuğun genlerinin de etkisi ile, bazı ortamlarda ilk defa bulunmasından dolayı bu davranışı sergilemeleri söz konusu olabilir.

-Çocuğun bu davranışının onu daha temkinli harekete yönlendirdiği akıldan çıkarılmamalıdır.

-Başka çocuklarla kıyaslanmamalıdır

-Onun yerine karar verip, onun adına konuşulmamalıdır.

-İlk defa yalnız bulunacağı ortamlarda sevdiği bir oyuncağı ile bulunmasına izin verilmelidir.

Sorumluluk Verebilirsiniz…

Evde kendine ait sorumlulukları yerine getirmek, çocuğun benlik saygısını

destekler.Bunun gerçekleşebilmesi için uygun ortam hazırlanmalıdır. Örneğin paltosunu asacağı askı boyuna göre ayarlanabilir.Ayrıca her çocuğun evin ortak işlerine yönelik sorumlulukları da olmalıdır. Temizlikte, alışverişte…

Yetişkinler olarak ekip çalışmasının bize kattığı güç ve güven ne ise bu netice çocuklarımız için de söz konusudur. Sınıf ortamında veya aile içinde yaptığınız çalışmalar ile bu neticeyi çocuğunuzun yaşamasını sağlayabilirsiniz. Örneğin hafta sonu kütüphanenizin yerini değiştirecekseniz bunu ailecek yapabilirsiniz. Herkese yeteneğine göre görev paylaşımı yaparsınız.Büyük çocuğunuz üst raflara kitapları yerleştirme görevini alırken, eşiniz alanlarına göre kitapları dizebilir.Küçük çocuğunuz da odalar arasında hafif kitapları taşıyabilir. Bu şekilde aile bireyleri arasında görev paylaşımının neticeleri işiniz bittiği zaman konuşulabilir. Birbirine güç veren bir ailesinin olduğunu bilmek çocuğa da güven verir.



Rahatlatıcı İmkanlar Sunabilirsiniz…

Çocuklara kendilerini rahatlatacakları ortam ve imkan sağlanmalıdır. Bunlar; açık hava, kum, su gibi rahatlatıcı etkenler olmakla birlikte geniş mekanlardaki aktiviteler de olabilir.Kendini rahatlatmış bir çocuğun benlik saygısı daha sağlam olur.



Baba Yokluğunda Yapılabilecekler…

Babanın hayatta olmaması veya ayrılık sebebi ile uzun süre görülememesinden dolayı çocuk üzerinde oluşan etkiyi azaltmak için;

-Baba yerine model olabilecek bir şahsı çocuğun örnek alması sağlanabilir. Dede, dayı ,amca gibi…

-Baba, uzun süreli seyahatler için evde bulunamıyorsa çocukları arayarak, hediyeler göndererek sevgisini ve varlığını hissettirilebilir.

-Baba herhangi bir sebeple anne ve çocuk tarafından otorite kabul edilen şahıslar tarafından eleştirilmemelidir.

İlerde Pişman Olmamak İçin İletişim Çok Önemli…

Özellikle büyük çocuklarınız varsa küçüklere hitaplarına dikkat ettirmelisiniz. Eğer doğru ifadeler kullanılmıyor ise hemen yanlış olduğunu dile getirmelisiniz. Çocuklar için ebeveynlerinin de kendileri hakkındaki görüşleri çok önemlidir. Çocuğunuzun benlik saygısı adına seçici olmanız gereken ifadelerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:



Yanlış İfade Şekli Olması Gereken İfade Şekli

-Gerçekten çok inatçı……………………Çok kararlı

-Hiperaktif………………………………………Bedensel zekası yüksek

-Çok çekingen………………………………….Çok temkinli

-Sulugöz……………………………………………Duyarlı, hassas

Çocuk kendine ayna olacak,doğru ve yanlışlarını gösterecek bir ebeveyne ihtiyaç duyar. Bu nedenle zaman zaman eleştirilmesi de gerekebilir. Çocuklar eleştirilirken etkili olması ve benlik saygılarının zedelenmemesi için şu hususlara dikkat edilmelidir:

-Eleştirilecek ortamda çocuk yalnız olmalıdır. Arkadaşlarının yanında olmamalıdır.

-Çocuğun psikolojisinin iyi olduğu saatler seçilmelidir. Uykudan uyandığı, aç ya da uykusuz olduğu zamanlar değil.

-Olumsuz bir davranış yaşandığı anda eleştirilmemelidir. Çünkü çocuk o anda hiçbir yorumu duymaz. Olayın üzerinden çok süre geçmeden, çocuk rahatladıktan sonra konuşulmalıdır.

-Çocuğun duygularının anlaşıldığının ifade edilerek eleştirinin söylenmesi daha iyi olur. Örneğin: ‘Seni anlıyorum. O anda çok sinirlenmiştin! Ancak…’

-Çocuğun kişiliği değil davranışı eleştirilmelidir. Örneğin: ‘Ne kadar pasaklısın!’ yerine ‘Ellerin çok kirlenmiş.!’ Gibi…

-Eleştirilirken genellemelerden kaçınılmalıdır. Örn: ‘Hep böyle unutkansın.Beni çıldırtıyorsun’ yerine ‘Dosyanı unutmuşsun.Çok üzüldüm’

-Bir eleştiride birden fazla konu ele alınmamalıdır.Örn: geçen hafta da şunu yapmıştın, pazartesi de, bugün de…’

-Siz çocuğunuzu eleştirirken, onun da kendi fikirlerini sunması için fırsat verilmelidir.

-Eleştirdikten sonra çocuğunuzun da kendini ifade etmesi için mutlaka fırsat verilmelidir.

-Sadece kendi fikirlerinizi sunmalısınız.Başkalarının duygu düşüncelerini karıştırmamalısınız. Örn: Bu yaptığına eminim baban da çok kızacak şeklinde konuşmamalısınız

Benlik saygısı düşük çocuklarda ‘doğruyu söylersem dışlanırım’ endişesi gözlemleniyorsa,dürüstlüğün yaşamdaki önemi ile ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz. (bkz.dürüstlük)


Yüklə 169,24 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin