Mütekaddimûn dönemi kelamcılarının en önemli akıl yürütme yollarından biridir. El-İstidlâl bi’ş-Şâhid ale’l-gâib deliline göre, algı ve gözlem alanımız içindeki yani olgular dünyasındaki (şahid) bir hususun hükmünü, aralarındaki illet benzerliği sebebiyle algı ve gözlem alanımız dışındaki (gâib) bir hususa da vermektir. Meselâ, bir kimseye âlim denilmesi kendisinde ilim sıfatı bulunması sebebiyledir. Allah Teâlâ da kendisini âlim diye nitelediğine göre, O’nun da bir ilim sıfatının olmasına hükmedilmesi böyledir. Kelâmcılar “gâibin, şahide kıyas edilmesi” yerine, şâhide dayanarak gâible ilgili bir hüküm vermeyi tercih etmişlerdir.