“ Yalıtılmış Kentler / Yalıtılmış Dokular / Yalıtılmış Yapılar” Sorunu
Gerek ülkemizde, gerekse Batı dünyasındaki koruma çalışmalarına ilişkin çok önemli bir sorun da “yalıtılmışlık” konusu üzerine odaklanmaktadır. Kentsel ölçekli koruma çalışmaları amacıyla, “yalıtılmış kentler, yalıtılmış dokular, yalıtılmış yapılar” yaratılmamalıdır. Bu öğelerin şunlardan yalıtılması sözkonusu olmaktadır, sözü edilen öğeler çeşitli uygulama süreçlerinde ait oldukları kültürlerden, coğrafyalardan, insanlardan yalıtılmaktadır. Oysa kültürel ve doğal birikim korunurken, ait olduğu coğrafyaya ve kültüre yabancılaştırılmamalı; bu öğelerin bir parçası olarak varlığını sürdürmelidir. Bir başka deyişle kentsel mekanlar sahne dekoru haline getirilmemelidir. “Turizm”in neredeyse birçok tarihi kent için tek ve biricik bir amaç haline gelmiş olması, bazı açılardan da ürkütücü bir gelişmedir. “Turizm” kültürel ve doğal alanlar için bir amaç değil, olsa olsa bir dolaylı ve kısmi bir araç olabilir. Bu kapsamdaki problemler Batı’da da yoğun biçimde yaşanmakta ve eleştiri gündeminde tutulmaktadır. Tarihi kentler, öncelikle o kentte, o kültürde yaşayanlar için korunmalıdırlar. Kentler kendi kültürlerini, kendi doğalarını olduğu kadar, kendi kentlilerini de dışlamamalıdırlar.
Sonuç olarak şunları vurgulamak istiyorum. Kent bütünündeki tüm koruma eylemi, toplumsal bir süreç, ama bilimsel bir süreç olarak da kurgulanmalıdır. Koruma eylemleri rastlantısallıktan artık kurtulmalı, farklı disiplinlerden gelen uzmanların entegre çalışmalarıyla biçimlenen çok boyutlu bir yapı içerisinde gelişmelidir. Korumaya ilişkin en küçük eylem, büyük boyutlarla ilişkilendirilerek gerçekleşmeli; büyük boyutlardaki öngörüler de küçük ölçekleri dikkate almalıdır. Kent gibi karmaşık ve dinamik bir mekanizma içerisinde, kentin herhangi bir yerinde ortaya çıkan bir gelişmenin çok uzaklardaki bir parçasını da etkileyeceği açıktır. Bu nedenle kent bütünündeki her yeni önermenin varolanların farkında olunan ve varolanlara duyarlı olunan bir süreç içinde gerçekleştirilmesi, metropolitan planlamanın ana kabülünü oluşturmalıdır.
Dostları ilə paylaş: |