Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, II, 186; Konyalı, Üsküdar Tarihi, I, 213-231; A. Kuran, "Üsküdar'da Mihrimah Sultan Külliyesi", Boğaziçi Üniversitesi Dergisi-Hümaniter Bilimler, S. III (1975), s. 43-72; S. Saatçi, Mimar Sinan'ın Yapılarındaki Kitabeler, ist., 1988, s. 37-39.
DOĞAN KUBAN
MİHRİŞAH HATUN CAMÜ
Fatih îlçesi'nde, Samatya Ali Fakih Mahal-lesi'nde Hacı Kadın Caddesi üzerindedir.
"Hacı Kadın" veya "Hızır Bey Mescidi" olarak da bilinir. Banisi hakkında farklı görüşler vardır. Ayvansarayî'ye göre Vezir İskender Paşa kızı Mihrişah Hanım tarafından 1540'ta yaptırılmıştır. Tahsin Öz de bu görüştedir. Ekrem Hakkı Ayverdi ise Hacı Kadın isminin Sultan Hatun ve İstanbul Kadısı Hızır Bey'in kızından geldiğini belirtir. Sultan Hatun'un tefsir ilmi ile uğraşacak düzeyde bir bilge olduğu bilinmektedir. Vakıf Tahrir Defteri'nde ise Hacı Kadın adıyla bilinen bir mescit olmadığı belirtilerek Fatih döneminin ilk kadılarından olan Hızır Bey tarafından yaptırıldığı söylenir. Bütün bu görüşler bir yana mescit bulunduğu mahalleye Hacı Kadın adım vermiştir ve bu adla anılmaktadır.
İlk haliyle kare planlı olan yapının duvarları moloz taşla örülmüş, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüş, son olarak da 1968' de betonarme son cemaat yeri ve kadınlar mahfili eklenmiştir. Yapılan onarım ve eklemelerle mescidin tüm tarihi özellikleri yok olmuştur.
Son cemaat yeri avlunun bir köşesinde olup farklı bir girişe sahiptir. Planı düzgün olmayan bu kısım fayanslarla kaplanmıştır. Caminin ana mekânı büyük payelere oturur ve bu alt kısım ek bir ibadet mekânı olarak düzenlenmiştir. Cami bu görünümle fevkani bir yapı havasındadır. Ana mekâna girişin solundaki yüksek merdivenlerle çıkılan kadınlar mahfili birçok bölüm gibi sonradan yapılmış bir ektir. Karime bakan korkulukları mihrap ekseninde yarım yuvarlak bir çıkma yapar. Ana mekân dikdörtgen plandadır. Mihrabın iki yanında birer, doğu duvarında dört, batı duvarında üç pencere vardır. Bu pencerelerin hepsi çift katlı olarak teşkilatlandırılmıştır. Alttakiler yuvarlak kemerli, üsttekiler ise kareye yakın dikdörtgendir. Mescit duvarlarının bir kısmı mermer taklidi plastiklerle kaplanmıştır. Minare kalın silindirik gövdelidir. Şerefe altında üç sıra kirpi-kor-niş bulunur.
MİHRlŞAH VAIİDE SULTAN
458
459
MİHRlŞAH VALİDE SULTAN
Mescidin yakınında aynı adla anılan bir de hamam mevcuttur. Bibi. Ayvansarayî, Hadîha, l, 129; Öz, istanbul Camileri, I, 64; Ayverdi, Fatih M, 414/415; Fatih Camileri, 168; Barkan-Ayverdi, Tahrir Defteri.
ESRA GÜZEL ERDOĞAN
MİHRİŞAH VALİDE SULTAN
(1745?, ?- 16Ekim 1805, İstanbul) EL Mustafa'nm(->) başkadını, III. Selim'in(-0 annesi.
Gürcü asıllı olduğu sanılan Mihrişah'ın saraya nasıl geldiği bilinmemektedir. 1757' de tahta çıkan III. Mustafa'nın ilk kadını olmasına bakılarak 1745'e doğru doğmuş olabileceği sanılmaktadır. 1760'ta kızı Şah Sultan'ı, 176l'de de Selim'i (III. Selim) doğurdu. III. Mustafa'nın diğer 3 kadın efendisinden daha kıdemli olduğundan kocasının ölümüne (1774) değin "başkadın" sanım taşıdı. Dul kalınca Eski Saray'a(~0 gönderildi ve burada 15 yıl kaldı. Oğlu III. Selim 1789'da tahta geçince geleneksel valide alayı ile Topkapı Sarayı'na döndü. Mihrişah Sultan için düzenlenen valide alayı görkemli oldu, Eski Saray'dan tahtırevanla çıkan valide sultanı, Divanyolu'nun iki yanında sıralanan yeniçeriler selamladılar. Divan çavuşları mücevvezeli olarak alayın önünde yürümekteydiler. Bunların arkasında valide kethüdası Mahmud Bey, paşalı kavuğu, bol yenli kürkü, elinde asası ile yer almıştı. Daha geriden iki taraflı baltacılar ve darüssaade ağası gelmekteydiler. Alay Bâb-ı Hümayun'dan girdiğinde, Has Fırın önünde bekleyen III. Selim üç kez temanna ederek annesini selamladı ve tahtırevan perdesinden elini öptü. Harem kapısına kadar yanında yürüdü. Ertesi gün de bir hatt-ı hümayunla "mehd-i ulyâ-yı saltanaf'ın (valide sultanın) sarayı onurlandırdığı sadrazama-bildirildi. Bu vesileyle devlet erkânı, Mihrişah Sul-tan'a hediyeler gönderdiler.
Duygulu, iyiliksever ve nazik bir saray kadını olan Mihrişah Sultan, oğlunun yenilikçi girişimlerini destekledi. III. Selim, Topkapı Sarayı harem dairesinin valide sultanlara mahsus bölümünü annesi için geniş bir tadilattan geçirtti. Kendi özel dairesiyle bağlantısı olan bu daire, yer yer üç katlı olup 18. yy sonu mimari ve tezyini özelliklerini yansıtmaktadır. III. Selim, her gün Mihrişah Sultan'ın dairesine geçerek sohbet eder, çoğu zaman da kentle ilgili sorunları görüşürdü. Bazen de Mihrişah Sultan oğlunun binişlerine(-t) katılır; istanbul'un uzak mesirelerine, Boğaziçi yalılarına giderdi. Yaz mevsimini ise, kızı Şah Sultan'ın Eyüp'teki sahilsarayında geçirmekteydi.
Yönetim işlerine müdahalesi olmayan Mihrişah Sultan'ın bir kez, Hasköy Lağımcılar Kışlası Nazırı Seyyıd Mehmed Efen-di'nin, bir başka sefer de ulemadan bazı kişilerin bağışlanması için oğluna ricada bulunduğu bilinir.
Mevlevi tarikatına mensup olan Mihrişah Sultan, son yıllarını hastalıklı geçirdi. Uzun zaman sıtmadan kurtulamadı. Hekimler son tanıyı "ahiret hastalığı nöbeti"
olarak koydular. Hallaç Baba'nın verdiği halk ilacı tertipleri de yararlı olmadı. Topkapı Sarayı'ndaki dairesinde öldü. Cenaze alayı(->) Topkapı Sarayı-Edirnekapı-Eyüp yolunda istanbulluların da katılımı ile yapıldı. 1795'te yaptırdığı külliyedeki türbesine gömüldü.
Osmanlı valide sultanları arasında İstanbul'a eser kazandıranların ilk sırasında yer alan Mihrişah Sultan, Halıcıoğlu'nda cami, Eyüp'te adıyla anılan ve imaret, mektep, kütüphane, sebil, türbe birimlerini içeren külliye, çeşitli yerlerde çeşmeler, Levent Kışlası ile Hasköy Lağımcılar kışlalarına birer cami yaptırdığı gibi Kasımpaşa Mevlevîhanesi'ni, Kâğıthane'deki Si-lahdar Yusuf Paşa Çeşmesi'ni de onart-mıştır. Bazı eserleri oğlu III. Selim'in yaptırdığı eserler arasında da gösterilir. Hayırları için tesis ettiği vakıflara ilişkin belge ve defterler, Topkapı Sarayı Müzesi Ar-şivi'nde bulunmaktadır. Bir vakıf defterinde, Mihrişah Valide Sulltan Mektebi'nin muallimine, kalfasına, şeyhülkurrasına, meşk muallimine ve bevvabına ayda toplam 330 kuruş ödendiği, okuyan 50 talebeye de her yıl birer entari ile hırka, dizlik, kuşak, birer çift yemeni ile mest ve harçlık verildiği yazılıdır. Vakıfları, ölümünden sonra Sultan Mustafa-yı Sâlis evkafı (Laleli, Sultan Selim-i Cedid ve Mihrişah Valide Sultan vakıfları) adı altında birleştirilmiş; darphane eminlerinin de bu evkafa nezaret etmeleri koşulu getirilmişti. Mihrişah Valide Sultan'ın Eyüb Sultan Ca-mii'ndeki vakıf yazma kitapları 1924'te Hüsrev Paşa Kütüphanesi'ne, 1965'te de Süleymaniye Kütüphanesi'ne taşınmıştır. Bibi. Uluçay, Padişahların Kadınları, 99; M. Ç. Uluçay, Harem, II, Ankara, 1985, s. 63 vd; Uzunçarşılı, Saray, 155-156; Sicill-i Osmanî, I, 83; Sır Kâtibi Ahmed Efendi, Ruzname, Ankara, 1993; G. Oransay, Osmanlı Devletinde Kim Kimdi?, I, Osmanoğulları, Ankara, 1969, s. 222-223; İ. Parmaksızoğlu, "Mihrişah Valide Sultan", TA, XXIV, 154; Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, D. no. 8221, E. no. 7995.
NECDET SAKAOĞLU
MİHRİŞAH VALİDE SULTAN CAMÜ
Beyoğlu İlçesi'nde, Halıcıoğlu'nda, yol üstündedir. Cami, III. Selim tarafından annesi Mihrişah Valide Sultan (ö. 1805) adına yaptırılmıştır.
Cami başlangıçta tek minareli yapılmış, sonra III. Selim buna bir minare daha ekletmiş, yapı 1218/1803-04'te tamamlanmıştır. Namaz kılınmasına önce fevkani binada başlanmış ve "Kumbaracılar Kışlası Camii" olarak adlandırılmıştır. Dört tarafım kışla odaları çevrelemekteydi. Bunlardan Sütlüce tarafında bulunanları lağımcılara, Hasköy tarafında olanları da humbaracı-lara eşit olarak verilmişti. Deniz tarafında hünkâr kasrı, ayrıca kışlaya yakın mühen-dishane, demirhane, hamam, kalhane (eritme yeri) ve dökümhane yaptırılmıştır. II. Mahmud döneminde ambarlar yapılmış ve kışla onarılmıştır.
Cami fevkani ve tek kubbeli olarak tasarlanmış, tuğla ve taştan karma malze-
Mihrişah Valide Sultan Camii
Nurdan Sözgen, 1994 / TETTVArşivi
me ile inşa edilmiştir. Bugün üzeri harç ile sıvalıdır. Cami enine gelişen dikdörtgen bir plan gösterir. Yüksek bir bodrum üzerine yapılmış olup üç taraftan mermer sütun-lu ve basık kemerli galerilere oturmaktadır. Yapıda iki sıra halindeki pencerelerden alttakiler dikdörtgen biçimli ve mermer sö-velidir. Üst pencereler ise sivri kemerlidir. Alt pencerelerde dövme demirden parmaklıklar, üsttekilerde ise alçı şebekeler vardır. Camiye merdivenle sivri kemerli iki ayrı kapıdan girilir, iki kapı arasında sivri kemerli bir pencere açılmıştır. Bu pencerenin altında caminin bodrumuna girişi sağlayan küçük bir kapı bulunmaktadır. Merdivenlerin iki tarafındaki dikdörtgen-kapılar da bodrumun girişidir. Bu kapıların üzerinde sivri kemerli kornişler bulunur, iki taraftan çıkılan çift kollu merdivenler ortada bir sahanlıkta birleşmektedir. Buradan da son cemaat yerine geçilmektedir. Buranın üzeri kurşun kaplı, düz bir çatı ile örtülmüştür. Şahinlik yuvarlak kemerli ve mermer söveli bir kapı, dikdörtgen ve mermer söveli iki pencere ile son cemaat yerine açılmaktadır. Son cemaat yeri dikdörtgen planlıdır. Günümüzde batı tarafı camekânla ayrılmıştır. Camekânlı bölümden ahşap merdivenler ile mahfile çıkılır. Minare kapıları da buradadır.
Harime, yuvarlak kemerli mermerden yapılmış bir kapıdan girilir. Kemerin üzerinde caminin tarihini veren kitabe yer alır. Kitabe dört beyitlik olup talik hatla yazılmıştır. 1218/1803-04 tarihini vermektedir. Yapının doğu ve batı duvarlarında altta ve üstte altışar olmak üzere yirmi dört tane pencere açılmıştır. Güneyde mihrap duvarında ise altta dört, üstte beş pencere vardır. Giriş cephesinde ise sadece dört pencere bulunur.
Mihrap mermerden olup, yarım daire niş şeklinde ve dışarı taşkındır. Mihrabın iki yanında birer sütunçe vardır. Minber ve vaaz kürsüsü ahşaptır. Vaaz kürsüsü doğu-
duvarında iki pencere arasına yerleştirilmiştir. Yapının mahfili iki kısımdan oluşur. Geometrik motifli ağaç kafes ile kapalı olan sol kısım, hünkâr mahfili olarak kullanılmakta, mahfil, ikisi duvarlara bitişik dört mermer sütun üzerine oturmaktadır. Bu sütunların ve son cemaat yeri ile harim mekânını ayıran duvar üzerinde dörder mermer sütun bulunur. Sütunlar birbirine basık kemerlerle bağlanmışlardır. Bu kemer ve sütunların görevi kubbenin önündeki düz çatıyı ve kubbeye geçişi sağlayan eksedraları taşımaktır. Yüksek bir kasnak üzerinde oturan ahşap kubbe kurşunla kaplanmıştır. Ahşap olan üç duvar ve giriş kısmında dört sütun üzerine oturan bu kubbeye geçiş eksedralar ile sağlanmıştır. Eksedraların üzerinde ise iki sıra pencere dizisi ile donatılmış, ahşap ve yüksek bir kasnak bulunur. Bunlardan alttakiler daire şeklinde ve her yönde birer tane olmak üzere dört tanedir. Sekiz tane olan üsttekiler ise yuvarlak kemerlidir. Kubbenin dört tarafında, eksedraların üzerine oturan, kurşun kaplı destek kuleleri bulunur. Yapıda, ince ve uzun minareler birer şerefeli olup, caminin girişinin sağ ve sol tarafında, dışarı doğru taşkın biçimde yapılmışlardır. Kesme taştan olup, kare kaideler üzerine oturmaktadır. Minarelerde boğumlu şerefe çıkmaları vardır. Üzerleri kurşun kaplı konik külahla örtülüdür.
Yapıda batı tarafında sekiz, mihrap tarafında altı ve doğu tarafında dokuz mermer sütun bulunmaktadır. Sütun başlıkları yuvarlaktır ve dört tarafında birbirinin aynısı olan yaprak kabartmalar vardır. Pencere aralarında dışarı taşkın duvar payeleri yer alır. Bu payeler zemindeki sütunların hizasındadır. Cephenin üst hizasında barok profilli bir silme yapıyı kuşatır, içten harim mekânına giriş kapısının tek süsü mermer söve kemerdeki silmelerdir. Yapıdaki mahfilin tavanı, kemerlerin içleri, duvarlar, kemerlerin sütunlara bağlantı yerleri tamamen neoklasik devirde yapılmış, kalem işleri ile tezyin edilmiştir. Yapıdaki kalem işleri siyah, kırınızı, sarı renkli olup bitkisel motiflerdir. Mahfilin camiye açılan kısmındaki mermer sütunlar arasında ahşap direkler, bunların üst kısmında ahşap süslemeler vardır. Köşeler ahşap oymalarla tezyin edilmiştir. Ahşap alınlıkları lentolar üzerine yerleştirilmiştir. Yapıdaki üst pencereler vitraylıdır. Yapıda duvarların tamamı, pencere alınlıkları ve araları renkli kalem işleri ile doldurulmuştur. Kubbedeki pencereler dıştan alçı şebeke, içten renkli vitraylarla kapatılmıştır, içinde ise bir ayet bordürü yer alır. Etrafı kalem işleri ile çevrilmiştir. Mihrap nişi kaş kemerli olup üzerinde Arapça kitabe yer almaktadır. Bu kitabenin üstünde alçıdan yapılmış ve barok üslupta kıvrık dallardan meydana gelmiş süslemesi vardır.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, l, 309; Raif, Mir'at, I, 554-555; Öz, İstanbul Camileri, I, 73; S. Eyi-ce, "İstanbul'daki Bazı Cami ve Mescit Minareleri", Türk Sanat Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, I, 1963, s. 66.
N. ESRA DİŞÖREN
MİHRİŞAH VALİDE SULTAN ÇEŞMESİ
bak. KÜÇÜKSU ÇEŞMESİ
MİHRİŞAH VALİDE SULTAN ÇEŞMESİ
Yeniköy semtinde, deniz kıyısındaki parkın içindedir. Mihrişah Valide Sultan tarafından 1220/1805'te yaptırılmıştır.
Tamamen mermerden inşa edilen, bu tek cepheli çeşme mazgal benzeri bir konsolla nihayetlenir. Üç bölümlü olan cephenin iki yanındaki bölümler dışa doğru taşkındır ve bunların alt kısımları düz olarak inşa edilmiştir. Köşeleri kavislendiril-miş dörtgen nişlerin hemen üstünde üç adet konsol vardır. Bunun üzerindeki yüzeyler silmelerle hareketlendirilmişlerdir. Her iki yan birbirinin aynı ve simetriğidir. Çeşmenin kitabesi, üstteki mazgal nişleri arasındaki ufak alanda yarım daire kemerli bir nişin içine yerleştirilmiştir. Bu bölümün altında at nalı kemerli bir kısım görülmektedir. Burası yuvarlak gövdeli, düz başlıklı iki mermer sütunla taşınmaktadır. Aynataşı süslemesiz olup, tekne taşı kaybolmuştur.
Bibi. Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, II, 168; A. Egemen, İstanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İst., 1993, s. 609, 611.
ARZU İYİANLAR
Mihrişah Valide Sultan Çeşmesi, Yeniköy
Arzu îyianlar
MİHRİŞAH VALİDE SULTAN KÜLLİYESİ
Eyüp semtinde, Bostan İskelesi yakınında yer almaktadır. Türbe, imaret (aşhane), sebil, çeşme ve mektepten oluşan bu grubu kuzey ve doğuda sahil yolu, güneyde Bostan İskelesi Sokağı ve batıda Türbe Çıkmazı Sokağı çevrelemektedir.
18. yy'ın sonlarında Arif Ağa'nın hassa mimarbaşılığı sırasında inşa edilen külliye, III. Selim'in annesi Mihrişah Valide Sultan (ö. 1805) tarafından yaptırılmıştır.
İki ayrı avluyu çeviren yapılardan meydana gelen külliye, III. Selim döneminin ilk karakteristik eseri olarak kabul edilmektedir, inşasına 1207/1792'de başlanmış 1210/1795'te tamamlanmıştır. Külliyenin ikisi güney, biri batı, diğeri doğu cephelerinde olmak üzere toplam dört girişi vardır. Bostan İskelesi Sokağı'na parelel olan güney cephesi, güneybatıda Mihrişah Valide Sultan'ın türbesi, güneydoğuda ise, sebil ve çeşme grubu ile sınırlandırılmıştır. Tamamıyla barok üslubun özelliklerini bünyesinde taşıyan cephedeki anıtsal giriş, avlu duvarından yüksek olup üç tarafı kubbeli revaklarla çevrili olan, içinde imaretin de (aşhane) bulunduğu birinci avluya açılır. Türbenin hemen yanında bulunan ve birinci avluya açılan anıtsal girişi büyük ölçüde tekrarlayan, bu cephedeki bir diğer anıtsal giriş ise türbe ve hazire-yi içine alan, birinciye oranla daha küçük şekilsiz ikinci avluya açılmaktadır. Kapı, iki yanında demet sütunlarla ve aralarında içbükey alanlara yerleştirilmiş olan kitabesiz süs çeşmeleri ile sınırlandırılmıştır. Külliyenin batı cephesinde yer alan ve ikinci avluya girişi sağlayan kapısı oldukça gösterişsiz ve küçük ölçülerdedir. Doğu cephesindeki giriş ise cepheyi oluşturan demir parmaklıklı yirmi üç pencere açıklığının ortasında yine demir parmaklıklı çok küçük bir kapı ile sağlanmıştır.
Bazı kaynaklarda Eyüp'te Mihrişah Sultan Kütüphanesinden söz edilmektedir. Sözü geçen bu kütüphane külliyeyi oluşturan yapılar topluluğundan biri değildir. Mihrişah Valide Sultan, Eyüb Sultan Camii içinde, sol taraftaki iki dolaba bir miktar kitap vakfederek adım taşıyan kütüphaneyi 1210/1796'da kurmuştur, içlerinde muhtelif şahısların vakfettiği kitapların da bulunduğu 447'si yazma, 93'ü basma toplam 540 adet kitap kütüphanenin Maarif Vekâleti'ne devrinden sonra 1924'te Mihrişah Valide Sultan Sebili'nin yanında bulunan Hüsrev Paşa Kütüphanesi'ne, 1957'de de Süleymaniye Kütüphanesi'ne nakledilmiştir.
Türbe: Külliyenin güneybatı ucunda, ikinci avlunun güney cephesi ortasında, dışa taşkın iki katlı, beyaz mermer türbe en erken tarihli yapıdır. Türbenin yapımına 1207/1792'de başlanmış ve 12097 1794'te tamamlanmıştır.
Osmanlı barok mimarisinin en önemli örneklerinden biri olan on iki köşeli, türbe her kenarına dışbükey şekil verilerek dilimli, dairesel bir form elde edilmiştir. İki basamaklı mermer bir kaide üzerine oturtulan yapı, süslemesiz bir kornişle başlamaktadır. Birinci ve ikinci katlar gerek mimari gerekse süsleme açısından birbirini tekrarlamaktadır. Duvarlara gömülü sütunların çerçevelediği dikdörtgen pencereler dönemin özelliğim yansıtan "S" profilli kemerlerle nihayetlenir. Kemerlerin kilit taşlarında stilize istiridye kabuğu motifleri yer almaktadır. Alt kat pencereleri dökme demir şebekeli, üst kattakilerse filgözü dışlıklara sahiptir ki bunlar son onarım sırasında beton ile kaplanmıştır. Katları birbirinden ayıran süslemesiz korniş ya-
460
Türbenin içinde Mihrişah Valide Sul-tan'a, Hatice Sultan'a (1821, III. Mustafa' nın kızı), Beyhan Sultan'a (1824, III. Mustafa kızı), Refet Kadın'a (1867, III. Selim'in dördüncü kadını) ve Rahime Perestu Kadın'a (1904, Abdülmecid'in kadını, II. Ab-dülhamid'in analığı) ait olan beş sanduka bulunmaktadır. Etraflarını sedef kakmalı bir parmaklığın çevirdiği sandukalar zeminden iki kademeli bir platform üzerinde oturmaktadır. Bu sandukaların içinde en gösterişlisi girişte sağda bulunan Mihrişah Valide Sultan'a ait olanıdır. Sandukasının etrafını rumî, palmet ve kıvrık dalların süslediği ahşap, sedef kakmalı bir korkuluk çevirmektedir.
Türbenin içinde bulunduğu ikinci avlunun doğu cephesinde türbedar odaları yer almaktadır. Bu odaların önünde ise sekiz kemerli, kubbeli revak kısmı uzanır ki bu bölümün başlangıcında anıtsal avlu kapısı, sonunda ise kitabesiz küçük bir çeşme bulunmaktadır. I. avlu ile II. avlu arasındaki, her iki avlu revakların başlangıcında açılan küçük bir kapı ile bağlantı sağlanmıştır. Türbenin önündeki revaklı bö-
MİHRİŞAH VALİDE SULTAN
pının başlangıcında olduğu gibi, üst sınırında da tekrarlanmaktadır. Oldukça alçak olan ve yapının daireselliğine uygun devam eden kasnak kurşun kaplı kubbe ile son bulmaktadır. Türbe revaklı bir girişe sahiptir. Üç gözlü olan giriş, her üç ce-pesinde dörder sütun, üçer kemer ile dışa açılmaktadır. Ön cephenin yanlarda basık yuvarlak, ortada ise diğerlerine oranla daha geniş ve yüksek kemerleri vardır. Yastıklı ve impostlu sütun başlıkları ile bu bölüm ampir üslubuna hazırlık niteliğinde-, ki yenilikleri göstermektedir. Ortada kubbe, yanlarda tonoz ile örtülü olan eyvandan sonra ulaşılan giriş, iki renkli taşların oluşturduğu yuvarlak kemeri ve kilit taşında dönemin sevilen stilize kabuk motifi ile hayli göz alıcıdır. Hemen üstünde dikdörtgen çerçeve içine yerleştirilmiş ayet kitabesi bulunmaktadır. Kapı kemerinin yanlarında, kitabenin üstünde "C" ve "S" kıvrımlı akant ve palmet motiflerinin meydana getirdiği kompozisyon yer almaktadır. Yapının ön cephesi, kapının iki yanında yer alan dikdörtgen çerçeveli birer pencere ile tamamlanmaktadır.
Türbe içte 10,20 m çapında bir daire üzerinde tertiplenmiştir. Muntazam on iki kenarlı bir plana sahiptir. Köşelerde birer sütunun yer aldığı on iki kenarın dokuzunda alt sıra pencereleri açılmış, giriş açıklığının iki yanına yuvarlak kemerli nişler içine birer dolap yerleştirilmiştir. Yapının iç görünümüne yoğun bir süsleme hâkimdir. Kubbenin merkezinde yer alan daire motifinden çıkarak on iki kola ayrılan ışınsal kalem işi süsleme tanbura kadar devam etmektedir. Üst kat pencereleri revzenlidir. İç mekânı aydınlatmak için renkli camların kullanıldığı üst kat pencerelerinin altında yaldızlı yazı frizi dolaşmaktadır. Celi sülüs ile yazılmış olan bu yazılar hattat Mah-mud Celaleddin Efendi'ye (ö. 1829) aittir. Pencerelerin hafifletme kemerleri arasında daireler içinde Allah, Hz Muhammed ve dört halifenin isimleri yazılıdır. Sütun başlıkları en altta kabuk motifi, onun üstünde helezoni kıvrımlar yapan akant yapraklan ve profilli bir kısımdan sonra ayetlerin arasında yer alan büyük akant yaprağı ile birleşmektedir. Pencere aralarındaki bu sütunlar zengin profilli birer kaideye oturmaktadır.
Bir kartpostalda Mihrişah Valide Sultan Külliyesi'nin sebil ve çeşmesi
lümde görülen kalem işi bezemeler, ikinci avludaki revak kubbelerinin içlerinde de görülmektedir, ikinci avluda bulunan, Mihrişah Valide Sultan Türbesi naziresinde 18. yy'ın sonu, 19. yy ve 20. yy'ın başlarına tarihlenen, ait oldukları dönemlerin üslup özelliklerini yansıtan lahitler bulunmaktadır.
İmaret (Aşhane): Aşhanenin avlusuna, külliyenin güney cephesinden açılan giriş, Selçuklu dönemi portallerini hatılatacak ölçüde anıtsal bir biçimde inşa edilmiştir. Süsleme açısından da diğerine benzerlik göstermektedir. Kapı kemerinin üstünde kitabesi ve kapının kenarındaki ince mermer sütunların üzerinde de III. Selim'in im-zalr tuğraları mevcuttur. Külliyenin bu cephesinde, mermer avlu duvarı, pencereleri alnında, sebilin sağ tarafındaki hacet penceresi üzerinden başlayan Mehmed Esad Yesarî'nin(->) talik hattı ile yazılmış bir kitabe frizi bulunmaktadır.
Mihrişah Valide Sultan Türbesi
Yıldız Deniniz
Avlu girişinin iki yanında Mısırlı Fazıl Mustafa Paşa (ö. 1875) ve ailesi efradına ait demir şebekeli lahitler dikkati çekmektedir. Girişin tam karşısında yer alan imaret (aşhane) kuzey, doğu ve batı yönlerinden kubbeli revaklarla çevrilidir. Doğu ve batı yönündeki revakların arkasında aynalı tonozların örttüğü mekânlar bulunmaktadır. Tüm bu mekânlar aşağı yukarı kare biçiminde ve birbirine eşit ölçülerdedir. Batı yönündeki ilk üç türbenin bulunduğu diğer avlu revağıyla, pencere ve kapılar aracılığıyla bağlantı halindedir. Bunu izleyen diğer iki mekân aşhane avlusu önündeki revaklara açılmaktadır. Avlunun doğusunda, revaklar arkasında yer alan diğer mekânlar ise hem avlu, hem arkadaki -içinde hazirenin de bulunduğu- alan ile bağlantı halindedir. Bunlar aşhane fonksiyonuna uygun çeşitli hizmetlerle ilgili olarak yapılmışlardır.
Kuzeydeki revakların arkasında bulunan üç kare mekânın üstleri ortadaki daha
yüksek olan üç kubbe ile örtülmüştür. Ortadaki sekizgen kasnak üzerine oturan yüksek kubbeli mekân, aşhanenin mutfak bölümüdür. Pandantifli kubbenin ortasında aydınlık feneri bulunmaktadır, içinde iki ocağın bulunduğu mutfağın sağındaki mekân fırın olarak yapılmıştır. Bugün bu mekân erzak deposu olarak kullanılmaktadır. Mutfağın solunda bulunan tek kubbeli mekân sol taraftan tonozlu, dikdörtgen bir ek birimle genişletilmiştir. Bugün burası kesilen etlerin, soğutulma ve dinlendirilme işlemlerinden geçirildiği buzhane bölümü olarak kullanılmaktadır. Aşhanenin 5 tane sekizgen, 6 tane de silin-dirik olmak üzere toplam 11 bacası vardır. Bacalar tuğla ve horasanharcından olup açık külahlıdır (imaret türbe ile aynı tarihlere sahiptir).
Avlunun batı bölümündeki odalardan ikisi bugün müdürlük olarak kullanılmaktadır. Doğu bölümündeki altı mekân ise, kadın ve-erkek tuvaletleri, makbuz odası, ambar memuru odası, soyunma ve jeneratör o-dası ve elektrik odası olarak kullanılmaktadırlar. Tüm bu mekânların sonunda kuzeyde kesimhane bulunmaktadır. Kesim işlemi alüminyum camekânlı bu bölümde yapılmaktadır. Bugün, faaliyetini sürdürmekte olan Mihrişah Valide Sultan İmareti (Aşhanesi) günde 1.500 kayıtlı yoksula yemek vermektedir.
Sebil ve Çeşme Grubu: Sebil ve çeşme, 1210/1795'te külliyenin güneydoğu köşesinde inşa edilmiştir.
Barok-rokoko stilinde, yarım daire planlı sebil yapısı dalgalı bir forma sahiptir. Yapı dört bölümde incelenecek olursa birinci bölümü volütlerle beşe ayrılmış olan kaide oluşturur. Her yüzeye yerleştirilen kare formlu kartuşlar dönemin yaygın süsleme özelliklerine sahiptir. İkinci bölüm demet sütunlarla sınırlandırılır. Alan dikdörtgen şekilli beş adet pencere ile dışarı açılmaktadır. Su verme yeri olan bu pencerelerin bitkisel tezyinatlı demir dökme, 0,85 m genişliğinde, 2,50 m yüksekliğinde şebekeleri bulunmaktadır. Pencerelerin "C" ve "S" kıvrımlı kemerlerinin kilit taşları akantus yapraklan ile hareketlendirilmiştir. Sebilin üçüncü bölümü, sütunların hizasında yükselen payelerle sınırlandırılan, dışbükey alanların oluşturduğu korniştir. Bu kısımda da oldukça hareketli kartuşlar göze çarpmaktadır. Bu bölüm birkaç sıra profille sonuçlanır. Buradaki kornişe oranla daha geniş bir korniş dördüncü bölümü oluşturur. Akantus yapraklarının süslediği volütlerle sınırlandırılan kartuşların içinde kitabe yer almaktadır. Bu kitabenin yazarı Galata Mevlevîhanesi Postnişini Şeyh Ga-lib'dir (ö. 1799).
Sebilin iki yanında, daha alçakta kalan küp gövdeli çeşmeler, gerek mimari, gerekse süsleme bakımından birbirlerini tekrarlamaktadır. İnce ve kalın profillerle çerçevelendirilen çeşme aynalarına, iç içe üç tane "S" kıvrımlı kemer ve kilit taşlarında stilize edilmiş istiridye kabuğu motifleri yerleştirilmiştir. Bu bölümü iki yanda duvara gömülmüş bir sütun sınırlamaktadır. Üstte yer alan dikdötgen bölüme kitabe
Mihrişah Valide Sultan Türbesi'nin planı. Ara Ahun
yerleştirilmiştir. Çeşme en üstte merkezine yerleştirilen bir madalyonun oluşturduğu taç kısmı ile son bulur.
Sebilin çeşmelerle olan bağlantısında aradaki ufak kot farkını bir niş ve duvara gömülü bir sütun sıfırlamaktadır. Bu sebil ve çeşme grubunu, içinde kalem işi bezemelerinin varlığına dair izler taşıyan hareketli bir saçak örtmektedir.
Mektep: 1219/1795 tarihli Mihrişah Valide Sultan Mektebi, külliyeyi oluşturan yapılar topluluğu içinde yer almaz. Türbenin karşısında olup bugün mezarlıklar içinde kalmıştır. Önündeki mezarlık mektep binası yapıldıktan yaklaşık 30 sene sonra oluşmaya başlamıştır.
Mektebin bahçe kapısı Ferhad Paşa Türbesi'nin haziresinin arkasında ve Bostan İskelesi Sokağı üzerindedir. Kemerli kapısının üzerinde kitabesi yoktur.
1970'te içinde yaşayan bir ailenin dikkatsizliği sonucunda yanan mektep bugün çok harap durumdadır. Klasik demir parmaklıklı beş penceresi bulunan ve kesme taştan tuğla hatıllı yapılan binanın çatısının ahşap olduğu bilinmektedir.
Dostları ilə paylaş: |